Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Derviş Eroğlu'nu umutlandıran görüşme

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, New York'ta BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile yaptığı görüşmeden "son derece memnun" olduğunu söyledi.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-06-30 21:32:00

Derviş Eroğlu'nu umutlandıran görüşme
Eroğlu, New York'ta Türkevinde düzenlediği basın toplantısında, BM Genel Sekreterinin daveti üzerine New York'a geldiğini belirterek, Genel Sekreterle görüşmesinin "gayet samimi" bir ortamda geçtiğini, kendisiyle Kıbrıs konusunda görüş alışverişinde bulunduğunu belirtti.

"Bu görüşmeden son derece memnun olduğumu ifade etmek istiyorum. (Genel Sekreterin) gerek konuya yaklaşımı, gerekse bizim vermiş olduğumuz beyanat ve yapmış olduğumuz konuşmalardan duyduğu memnuniyet, bizi de son derece memnun etmiştir" diyen Eroğlu, Kıbrıs Türk tarafı olarak Genel Sekretere, müzakereleri sürdürme yolundaki kararlılıkların devam ettiğini aktardıklarını, masadan kalma düşüncelerinin olmadığını söyledi.

Eroğlu, Genel Sekretere yazdığı mektuptaki gibi görüşmelere kaldığı yerden devam etme kararlılığını kendisine bir kez daha ilettiğini bildirdi. Şu an mülkiyet başlığını müzakere ettiklerini söyleyen Eroğlu, şöyle devam etti:

"Mülkiyeti görüşürken başka başlıkların karıştırılmaması yönünde daha önce Sayın (BM Genel Sekreteri Kıbrıs özel danışmanı Alexander) Downer'a, müzakere masasında da Sayın (Rum yönetimi lideri Dimitris) Hristofyas'a söylediklerimizi, Sayın Genel Sekreterle de paylaşmış olduk ve mülkiyet konusunda tarafların pozisyonlarını bildiren kağıtlar verdiğini, önümüzdeki görüşmede bu kağıtlarımız üzerinde, enine boyuna tartışmalar yaparak sonuca ulaşmaya çalışacağımızı ifade ettik."

"Genel Sekreterin memnuniyeti tabii ki bizi de memnun etmiştir" diye konuşan Eroğlu, Genel Sekterin de yıl sonuna kadar bir uzlaşma olması yönündeki temennisini ifade ettiğini belirtti.

Eroğlu, "Ben de yıl sonuna kadar, 2010 yılı sonuna kadar müzakerelerin bir anlaşmayla sonuçlanması yönünde, üzerimize düşen gayreti göstereceğimizi, bunu halkımızla da paylaştığımız gibi Anavatan Türkiye ile de paylaştığımızı net bir şekilde ifade ettim" dedi.

Müzakerelerin elbette 3 günde tamamlanamayacağını kaydeden Eroğlu, daha önce 6 başlık halinde başlayan müzakerelerde, KKTC'nin eski cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Rum lider Dimitris Hristofyas arasında herhangi bir başlığın tamamen kapandığını söylemenin mümkün olmadığını da vurguladı.

"Yönetim ve güç paylaşımı" konusunun daha önce epeyce müzakere edilmiş olmasına rağmen o başlığın da kapanmadığını söyleyen Eroğlu, mülkiyet ile görüşmelerin kaç hafta süreceğini söylemesinin mümkün olmadığını, ancak süratle müzakereleri devam ettirip sonuçlandırma niyetinde olduklarını Genel Sekreter Ban'a anlattıklarını vurguladı.

Eroğlu daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı.

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'a, Kıbrıs Türk tarafı üzerindeki ambargonun kalkmasının Rumları bir anlaşmaya motive edeceği gibi, Kıbrıs Türk halkının üzerindeki güvensizliği de ortadan kaldıracağını, dolayısıyla anlaşma durumunda referandumda mutlaka bir onay çıkabileceğini anlattığını söyledi.

Eroğlu, New York'ta temaslarının tamamlamasının ardından Türkevi'nde düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

-İZOLASYONLAR KONUSU-

İzolasyonlar meselesinin BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile olan görüşmesinde gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine, KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu, bu konuyu Genel Sekretere sözlü olarak ifade ettiği gibi, yazılı olarak da bu konuda bir belgeyi sunduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"İzolasyonların kalkmasının Kıbrıs Rumlarını bir anlaşmaya varma yönünde motive edeceği kanaatinde olduğumuzu açık ve net bir şekilde ortaya koyduk. Herhangi bir ambargoya tabi tutulmamızı gerektiren bir gerekçe olmadığını, KKTC'nin demokratik bir ülke olduğunu ve demokratik bir ülkeye ambargo uygulanmasının insan haklarıyla ne kadar bağdaştığı konusunda görüşlerimizi ortaya koyduk. Genel Sekreter de bizi samimi bir şekilde dinlemiştir ve bu konuda kendisi de bir gayret içerisinde olacağını ifade etmiştir. Ama neticede AB ve Kıbrıs Rum yönetimi bu konudaki tavrını değiştirir mi değiştirmez mi bilemem. Özellikle 2004 referandum öncesinde AB'nin bu konuda vermiş olduğu söze rağmen sözünde durmayıp izolasyonları devam ettirmesi KKTC halkında bir güvensizlik ortaya getirmiştir. Ambargonun kalkması Rumları bir anlaşmaya motive edeceği gibi, Kıbrıs Türk halkının üzerindeki bu güvensizliği de ortadan kaldıracaktır, dolayısıyla bir referandumda mutlaka bir onay çıkabileceğini ifade etmeye çalıştım.''

-ÜÇLÜ GÖRÜŞME ÖNERİSİ-

Derviş Eroğlu, Genel Sekreter Ban ile görüşmesinde, kendisi, Genel Sekreter ve Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas arasında Eylül ayında üçlü bir görüşme önerisi bulunduğunun hatırlatılıp buna Rum tarafının bir yanıt verip vermediğinin sorulması üzerine, şöyle konuştu:

"Şu anda Rum tarafının bu konuda müspet bir yanıt vereceğini düşünmek isterim, ama verir mi vermez mi bilemem. Ben Genel Sekretere böyle bir öneride bulundum. Eylül ayında Sayın Hristofyas da New York'ta olacağına göre, benim de New York'a gelip kendilerinin başkanlığında üçlü bir görüşme yapmamızın Kıbrıs sorununa olumlu bir netice alınmasında etkili olacağı düşüncesinde olduğumu ve bu konuda Sayın Genel Sekreterin karar vermesi yönünde de beklenti içerisinde olduğumuzu ifade ettim. Bunu artık herhalde Eylül ayı yaklaştığı zamanlarda anlayabileceğiz, net cevabı ancak o zamanlarda alabileceğiz diye düşünüyorum."

-"MÜLKİYET" MÜZAKERE EDİLİRKEN BAŞKA KONU GÖRÜŞÜLMEMESİ KONUSU-

KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu, Kıbrıs Türk tarafının mülkiyet başlığı görüşülürken başka başlık görüşülmemesi konusundaki düşüncesine Genel Sekreter Ban'ın yaklaşımının ne olduğu sorusunu cevaplandırırken ''bu konudaki Kıbrıs Türk halkının hassasiyetini net bir şekilde ortaya koyduklarını'' söyledi, ve sözlerini şöyle sürdürdü:

''Sayın Hristofyas müzakere masasında mülkiyeti görüşürken toprak ve göçmenler konusunu da ısrarla gündeme taşımaya çalışmıştır ve sık sık toprak ve Türkiye'den gelen göçmenler konusunu, ısrarla müzakere masasında açmaya çalışmıştır, açmıştır da. Bizim cevabımız, şimdi mülkiyet konusunu görüşüyoruz, başka başlıkların günü geldiğinde yine müzakere masasında görüşüleceğini ifade etmek olmuştur. Ama tahmin ederim ki mülkiyet konusu tartışıldığı sürece Sayın Hristofyas hem toprak, hem de göçmenler konusunu gündeme taşımaya çalışacaktır."

Genel Sekreterin de bu gelişmeden haberdar olduğunu bildiren Eroğlu, bu konudaki hassasiyetlerini BM özel danışması Alexander Downer'a ve özel temsilci Lisa Buttenheim'a ilettiklerini, Genel Sekretere de aktardığını ifade etti.

-ZAMAN LİMİTİ VE ANNAN PLANI-

"Rumlar'ın görüşmelerde zaman limitine karşı olmalarının nedenin, BM'nin Annan Planı görüşmeleri sırasında Kıbrıslı Türklerin korunduğuna yönelik korkularından mı kaynaklandığına" yönelik bir soru üzerine, Eroğlu şunları kaydetti:

"Bu, Rumların BM'nin tarafsız olduğuna inanmamasından değil, bilakis kendilerinin zamana oynama gayreti içerisinde olmalarından kaynaklanıyor. Sayın Hristofyas kesinlikle bir zaman limiti konulmasını istemiyor, hakemlik istemiyor. Annan Planı Kıbrıs Türklerinin lehine bir plan değildi ki. Kıbrıs Türk halkı, Annan Planına yüzde 65 oranında evet dedi, ama bu plan enine boyuna tartışıldığı zaman görülmüştür ki Kıbrıs Türk halkının lehine değil, bilakis, birçok insani göçmen durumuna düşürecekti. Kıbrıs'ta bir Annan Planına dayanan bir anlaşmadan sonra da birçok anlaşmazlıkların, birçok huzursuzlukların çıkacağı ve birçok problemlerin çıkmasına neden olacak bir anlaşma olduğu anlaşılmıştır. O plan bana göre Rumlar'ın lehine bir plandı, toprak alıyorlar, aramıza dünya kadar Rum geliyor. KKTC'nin zaten zayıf olan ekonomisi yer değişimiyle toprak kaybıyla daha da zayıflayıp Rumun inisiyatifi altına girmeyle karşı karşıya kalacaktı. Ama buna rağmen Rumlar bu plana hayır demiştir, hala BM'nin Türklerin lehine karar üretebilir gibi bir endişe içerisindeyiz diyebiliyorsa, bana göre BM Genel Sekreterine ve BM'ye haksızlık ediyorlar. Rum tarafı kesinlikle zaman limitinin ve hakemliğin karşısında olduğunu ifade ediyor.

Ama bu işin bir noktada sonlandırılması gerekir, 1968 yılında başlayan ilk müzakereler 1973'te sonuçlandı, ortaya çıkan çözüm şeklini o zamanın Rum Cumhurbaşkanı reddetmişti. 1974 Barış Harekatından sonra da ancak 1977 yılında taraflar ilk defa biraraya geldi, o günden bu güne bütün anlaşma metinlerini reddeden taraf Rum tarafı olmuştur, ama olayın üzerinden de 30 küsur yıl geçmiştir. Dolayısıyla artık Kıbrıs Türk halkını bir anlaşma olacak mı olmayacak mı tartışması içerisinde daha uzun yıllar tutmanın bir haksızlık olacağı inancı içerisindeyim, o yüzden zaman bize göre önemli."

Genel Sekreter zaman limiti konusunu gündeme getirdiğinde nasıl yanıt verdiği sorulan Eroğlu, "Evet, kendileri de artık bir zaman belirlenmesi ve bu zaman içerisinde bir sonuca varılması şeklindeki düşüncesini bize aksettirmiştir. Tabii kendisi BM Güvenlik Konseyine sunmuş olduğu raporda da 2010 yılı sonunda görüşmelerin bir anlaşmayla sonuçlanması yönündeki temennisini ifade etmiştir" dedi.

AA
SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara