Dolar

34,8626

Euro

36,6443

Altın

3.014,31

Bist

10.084,57

'Türkiye, güçlü bir siyasi çekim merkezi oldu'

Birleşik Arap Emirlikleri'nde Arapça yayımlanan el Halic Gazetesi, 'Türkiye, değişimi gördü güçlü ve siyasi bir çekim merkezi haline geldi' yorumunu yaptı.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-06-27 16:43:00

'Türkiye, güçlü bir siyasi çekim merkezi oldu'
Türkiye'nin bir bölgesel güç olarak yükselişi görünürde bir sürpriz olarak algılanabilir. Herhangi bir bölgesel veya uluslararası gücün durum ve eğilimlerindeki tarihi değişimler, birkaç günde ortaya çıkmaz. Bu değişimler, bilinçli çaba ve çalışmalar sonucunda gerçekleşir. Bu nedenle de Türkiye'nin bu yükselişini bütün boyutlarıyla ele almak, söz konusu yükselişin gerçekten ne zaman başladığını, yapısını ve gelecekte nasıl olacağı ihtimallerini ortaya çıkarabilir.

Türkiye de diğer ülkeler gibi, uluslararası sistemdeki ve yeniden çizilen uluslararası haritadaki güç ve nüfuz anahtarlarını kavradığı zaman söz konusu yükselişi gerçekleştirmiş oldu.

Soğuk Savaş sona erdiğinde bilinçli güçler, daha önceden dış politikayı belirleyen "ideoloji" unsurunun yerine "çıkar" unsurunun geldiğini anladı.

Bu düşüncenin sonuçları, kalkınan ve büyük güçleri kendisini tanımak için zorlayan Asya ülkelerinde de görülmeye başladı. Bu düşünce ayrıca Latin Amerika ülkelerinde de ortaya çıktı. Buna örnek olarak Brezilya gösterilebilir.

Türkiye'ye gelince... Bu ülkede yaşanan bölgesel yükselişin başlangıcı 20 yıl öncesine dayanıyor. Bu düşünceyi benimseyen en önemli kişi de şu anki Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'dur.

AK Partinin 2002'de iktidar olmasından itibaren, değişen devrin gerçekleri ve ekonomik gücün her şeyden önce geldiği hususu bu partinin düşüncelerine egemen oldu. Recep Tayyip Erdoğan hükûmetinin dış politika mimarı Ahmet Davutoğlu, ekonominin, meselenin kalbi olduğunu söylerken gayet netti. Birkaç yıl içinde de Türk ekonomisi, Orta Doğu'nun en büyük ekonomisi oldu.

Ekonominin büyümesi, pazarlara ihtiyaç duydu. Bu nedenle Türkiye, komşu ülkelerle daha iyi ilişkiler kurmak için çabaladı. Böylece 7 yıldan az bir sürede komşularıyla olan ticaret hacmi 20 kat büyüdü. Türkiye bu politikasını sürdürerek Afrika'ya doğru da yöneldi, oradaki ülkelerde 15 konsolosluk açtı ve pazarlarını çoğalttı.

Orta Doğu, Türkiye için güçlü bir siyasi çekim merkezi oluşturuyordu. Çünkü bu bölge ile coğrafi ve tarihî bakımdan bağları bulunmakta idi. Bu nedenle bu bölgeye yöneldi. Bu yönelim birkaç faktöre dayanıyor:

1- Türkiye, diğer ülkeler gibi dönemin değişiklikleri doğrultusunda stratejiler belirliyor. Orta Doğu, Soğuk Savaş döneminde ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki nüfuz çatışmasının merkezi idi. Sovyetler Birliği dağılınca İsrail, İran ve Türkiye, Arapların yetersizliği nedeniyle stratejik boşluk bulunan çok önemli bir bölgeye girmek için uygun bir fırsatın olduğunu gördüler.

2- Türkiye, Orta Doğu'nun en önemli sorununun, Filistin konusu olduğunu anladı. Bu mesele, Türk halkını duygusal açıdan çok etkilemektedir. Erdoğan'ın bu konuyu benimsemesi ülke içindeki desteğini artırdı. Erdoğan ayrıca Avrupa'da da konumunu güçlendirdi.

3- Türkiye, ABD'nin Obama dönemindeki stratejisinde yaşanan değişiklikleri anladı. Bu stratejiye göre, ABD'nin dış politikası "ortak" kavramına yani "sınırlarını aşan bölgelerde rol oynayabilen ortak" esasına dayandırılmıştır.

İşte Türkiye'nin yükselişi bu faktörlerin sonucu olarak ortaya çıkmıştır.

BYEGM

Haber Ara