Sorun İslami temelde rahatça çözülür
Doğu'dan yükselen terör belasının Batı'ya da sıçradığına, burada da ocaklara ateş düşürdüğüne tanık oluyoruz.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-06-25 10:39:00
Dünyanın en genç nüfusuna sahip olmasına rağmen, Türkiye yıllardır tüm enerjisini bir ucu içeride, bir ucu dışarıda terör belasına harcıyor. Sorunu, kardeş kavgasına dönüştürmek ve terörü toplumsallaştırmak için çabalayan karanlık odaklara karşı, millet olarak tarihin hiçbir döneminde bu oyuna gelmediğimizi göstermeliyiz!
30 yıllık silahlı çatışmanın ardından 42 bin kişinin hayatını kaybettiği, 1 milyar dolara yakın maddi kaybın yaşandığı, binlerce ocağa ateş düşüren terörü yok etmek için öne sürülen "açılım"ın ne içi doldurulabildi ne de Meclis'te en küçük destek gördü. Türkiye, kendi derdinin çözümünü kardeşçe çözmeyi başaramazsa daha büyük çözülmelerle baş başa kalır.
Ayrışmaya dikkat!
AKP'nin bu sorunu çözmek için elinde olan gücü kaybettiğine dikkat çeken Sosyolog-Yazar Ali Bulaç, Tüm partilerin yeni ve sivil anayasayı merkeze alıp erken seçime gitmesi gerektiğini söyledi. Açılımın büyük yara aldığını da ifade eden Bulaç, "Ama bu saatten sonra açılıma son vermek en büyük yanlışlardan biri olur. Yapılması gereken şey açılımın içini doldurup etkinleştirmek" dedi.
Çatışmanın tabana yayılması tehlikesine dikkat çeken Bulaç sorunun İslami temelde rahatça çözülebileceğini söyledi. Bulaç "Kürtlerin makul haklarının bir an önce sağlanması gerekiyor. İçi boş bir İslam kardeşliği dönemini geride bıraktık. Kürtlerin etnik kimliğinin tanınması, anadil yasaklarının kaldırılması ve bölgenin refahtan pay alması gerekiyor, İslam kardeşliği de zaten bunu gerektiriyor" şeklinde konuştu.
Genelkurmay Başkanlığı'nın "terör eylemleri artacak" açıklamasından saatler sonra Hakkari'den gelen 11 şehit haberi ve Halkalı'da askerleri taşıyan otobüse yapılan bombalı saldırı sonucu 5 kişinin şehit olması yine Türkiye'yi kan ağlattı. 30 yıldır on binlerce insanımızın canına mal olan bu sorun 2010 yılında da aynı şiddetiyle devam ediyor. Ülkede yaşayan hemen herkes artık bu sorunun bir an önce bitirilmesi gerektiğini ifade ediyor. Bu sorunun bitmesi gerektiği milyonlarca ağızdan yüz milyonlarca kezdir söyleniyor. Ama bir türlü bitmiyor, bitirilemiyor. Seçimler oluyor, hükümetler değişiyor, bürokratlar yerlerini daha genç olanlara bırakıyor ama akan kanın miktarında hiç değişiklik olmuyor. Konuştuğumuz aydınların hemen hepsi bu konudan muzdarip insanlar. Güneydoğu'da yaşayanlar da var aralarında. Hem devlet aklının hem de PKK'nın tehditlerine maruz kalanlan. Ve hepsi de çatışma yerine kardeşliği ikame edip bu sorununun bitirilmesi gerekliliğinden bahsediyor.
Anayasa merkeze alınıp erken seçime gidilmeli
Yazar Ali Bulaç, Ak Parti'nin artık bu sorunu çözmeye gücünün yetmeyeceğini belirterek, Tüm partilerin yeni ve sivil anayasayı merkeze alıp erken seçime gitmesi gerektiğini söyledi. Açılımın büyük yara aldığını da ifade eden Bulaç, "Ama bu saatten sonra açılıma son vermek en büyük yanlışlardan biri olur. Yapılması gereken şey açılımın içini doldurup etkinleştirmek" dedi. Açılım çerçevesinde yapılması gereken yasal düzenlemelere mevcut anayasanın imkan tanımayacağını vurgulayan Bulaç, "En başta Kürt kimliğinin tanınması ve anadil üzerindeki yasakların kaldırılması gerekiyor. Bütün bunlar için de anayasanın bu hali müsait değil" şeklinde konuştu.
Ak Parti hükümetinin ilk olarak 368 milletvekiliyle anayasayı değiştirmediğini 2007 seçimlerinde de Türkiye'nin muazzam desteğiyle aldığı yüzde 47 oyla da anayasa değişikliğini sürekli ertelediğini dile getiren Bulaç, "Ak Parti Kürtler nezdinde da inandırıcılığını kaybetti. Seçime giderek kendini bir daha halkla anlatması lazım" ifadelerini kullandı.
İçi boşaltılmış İslâm kardeşliği geride kaldı
PKK veya Kürt kimliği ekseninde siyaset yapan partilerin bütün Kürtleri temsil etmediğini vurgulayan Bulaç, "Ama Kürtlerin makul talepleri karşılanmazsa PKK'ya karşı olan Kürtlerin de o eksene itilebileceği" tehlikesini göz ardı edilmemesi gerektiğini söyledi.Bulaç, çatışmanın toplumsal tabana yayılması tehlikesine dikkat çekti. "Toplumsal çatışma potansiyelini ciddiye almak lazım" diyen Bulaç, "1980 sonrası sorun sadece askeri bir sorun olarak karşımızdaydı. 1990'lı yıllarda Kürt kimliğiyle siyaset yapan partilerin etkinliğiyle siyasi boyuta da taşındı. Şimdi de, 2007'den başlamak üzere toplumsal bir boyut kazanıyor. Toplumda birbirlerine iyi bakan insanlar arasında bir ayrışma yaşanıyor, bu çok tehlikeli" dedi.
Sorunun İslami temelde, İslam kardeşliği çerçevesindeki çözülebileceğine dikkat çeken Bulaç, "Kürtlerin makul haklarının bir an önce sağlanması gerekiyor. İçi boş bir İslam kardeşliği dönemini geride bıraktık. Kürtlerin etnik kimliğinin tanınması, anadil yasaklarının kaldırılması ve bölgenin refahtan pay alması gerekiyor, İslam kardeşliği de zaten bunu gerektiriyor" şeklinde konuştu. Bulaç bu haliyle terör eylemlerinin belki bitmeyeceğini ama marjinalleşeceğini belirtti.
"Kürtler bu haklarını alırsa Türkiye bölünür" diye düşünen insanlara Kürtlerin kendilerini iyi ifade etmesi gerekliliğinden bahseden Bulaç, "Türklerde böyle endişe var. Bu endişeyi Kürtlerin önemsemesi lazım. Hayır bölünme yok, bu adalet meselesidir demesi lazım" ifadelerini kullandı.
milligazete
Haber Ara