Öcalan'ın karakutusu Yıldırım ilk defa konuştu
Bir dönem terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın sağ kolu olarak bilinen Avukat Hüseyin Yıldırım, yıllarca süren suskunluğunu Cihan Haber Ajansı'na bozdu.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-06-25 09:58:00
Yıldırım, "Kürtler, özgür iradeleriyle hareket etmeli; tek insanın iradesine bağlı kalmamalıdır. Kendisine doğru bir muhatap bulmalıdır. Dünyanın her tarafında muhatap olan taraf, iktidar olan partidir." diye konuştu.
"Devletin birikmiş sorunlarına ilk defa değiniliyor" diyen Yıldırım, "gerek Barış ve Demokrasi Partisi (BDP), gerekse Kandil cephesinde, Kürt halkı adına çok acı bir politika izlendiğini' öne sürdü. Yıldırım, "Bence burada İmralı bu açılıma karşıydı. Çünkü bu açılım başarıya ulaşırsa, kendisi biter. Olay bu kadar açık." diye konuştu. Yıldırım, Kürt meselesinin hallolması için öncelikle Ergenekon'un etkisiz hale gelmesi gerektiğini savundu.
Öcalan'la ilgili büyük bir güvensizlik içerisinde olduğunu da dile getiren Yıldırım, şunları aktardı: "Öcalan'ın derin devletle bağlantılarının olabileceğini düşünüyorum.
Öcalan'ın tutuklanması, salıverilmesi var. Hatta bu konuda Uğur Mumcu buraya geldi, benimle görüşmek istedi rahmetli. Evet, o bu konuyu araştırıyordu. Bana göre de rahmetlinin öldürülmesinin nedeni budur. Eşi Kesire, Apo'nun gizli ilişkilerini öğrendi. Derin devletle olan ilişkilerini. Öcalan'ın Kürt sorunuyla bir ilgisi, amacı, bir duygusu yok. Sosyalizmle de hiçbir ilgisi yok."
İsveç'in başkenti Stockholm'de, bir tanıdığının evinde gerçekleşen ve dört saate yakın süren röportajda üzerindeki sır perdesi bugüne kadar aralanamayan birçok gizli kalmış olay hakkında Cihan'a açıklamalarda bulunan Yıldırım, Diyarbakır Cezaevi'nde Ahmet Türk'le birlikte gördükleri işkenceleri, Abdullah Öcalan'ın Şam günlerini ve Öcalan'ın eşi Kesire hakkında bilinmeyenleri ilk kez anlattı…
-Hükümetin bir süredir yürüttüğü demokratik açılım çalışmaları için ne düşünüyorsunuz?
Bazı Kürt politikacılar bir sürü şeyler söylüyorlar, ben bunlara katılmıyorum. Bütün bu ekip, halk içerisinden gelen insanlardır; saraylardan değil, babadan, deden miras değil. Hatalar yapmadılar demiyorum, çok büyük hatalar da yaptılar. Devletin birikmiş sorunlarına ilk defa değiniliyor. Kimse cesaret etmedi, bunlar cesaret etti. Ama AK Parti, baştaki kararlı tutumunu sürdüremedi.
ÖCALAN'IN KÜRT DAVASI GİBİ BİR DERDİ YOK
- Sizce bu sürecin doğru işlemesi için neler yapılmalı?
Muhatap sorunu var. Dünyanın hiçbir yerinde tek taraflı bir çözüm olmaz. İlk planda silahların susması gerekir; ama tek taraflı değil. "Gelin silahlarınızı bırakın" demekle olmaz. Bunlar koyun, kuzu değil ki; sen bunun zeminini, şartlarını oluşturacaksın. Açılımda neler var; bunu açacaksın. Dağa çıkan çocukların çoğunu tanıyorum. Bunlar boşuna dağa çıkmadı. Hasan Cemal'in "Kürtler" diye bir kitabı var. Orada, Diyarbakır Cezaevi'ni yaşayan Cemiloğlu var. Ne diyor; "Genç olsaydım dağa çıkardım." Bu, Diyarbakır'ı anlatan en güzel bir laftır. Ben bu olayların canlı şahidiyim, mahkemede "Ben Kürdüm" diyeni mahvediyorlardı. Cezaevlerinde bizleri sopalarla yürütüp, "Türkoğlu Türküm ben" diye bağırttırıyorlardı. İki taraf da değişmelidir. Kürtler doğru bir siyaset izlemelidirler. Kendisine doğru bir muhatap bulmalıdır. Dünyanın her tarafında muhatap olan taraf, iktidar olan partidir. İkinci olarak da Kürtler, özgür iradeleriyle hareket etmelidirler. Tek insanın iradesine bağlı kalmamalıdır.
-Açılımla ilgili diğer partilerin tavırlarını nasıl buluyorsunuz?
CHP ve MHP'nin tavırları ortada. Onlar katliamı dayatıyorlar.
-BDP'nin Kürt politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gerek BDP, gerekse Kandil cephesinde, Kürt halkı adına çok acı bir politika izlediler. Bir kere, Adalet ve Kalkınma Partisi'ne çatmaları için hiçbir neden yok. Şimdi, siz barış mı istiyorsunuz? Muhatabınız kim; Baykal mı, Bahçeli mi? Söylemleriyle sanki onların yanında yer aldılar. Hataları yok diyemiyorum AK Parti için. Öncelikle, seçilmiş bir partiyi muhatap almadı, onlarla görüşmek istemedi. Ama onu aştı, görüştüler. Şunu da hesaba katın, AK Parti'nin üzerinde küçük bir baskı yok, sorun da küçük değil. Bu baskılar nedeniyle hükümet geri adım attı. Her iki taraf getirdi iradeyi İmralı'ya bağladı. Hâlâ da durum aynı. Ben, Öcalan'ın şahsını çok iyi tanıyorum. Kendisinde ne Kürt aşkı var, ne Kürt davasıyla ilgili bir derdi var, ne de sosyalist davasıyla ilgili bir yapısı var. Politikasızlık. Bir Ahmet Türk vardı, onu da yıpratıp aradan çıkardılar. Bence burada İmralı bu açılıma karşıydı. Çünkü bu açılım başarıya ulaşırsa, kendisi biter. Olay bu kadar açık. Ve Öcalan, bu açılım sürecinde muhatap alındığı anda açılım biter.
BDP'NİN AÇILIMA DESTEĞİ FAZLA ÖNEMLİ DEĞİL; EMİNE AYNA DEDİĞİNİZ, KANDİL'DEN YÖNETİLEN BİR BAYAN…
-Bu noktada BDP'nin açılıma verdiği desteği nasıl buluyorsunuz; yeterli görüyor musunuz?
Destek falan verdikleri hiç yok. Emine Ayna dediğiniz, örgütlü ve emirle yönetilen bir bayan. Kandil'den, İmralı'dan yönetilen bir bayan. Bu, Kürt sorununda önemli bir sorun değil. Sorun şu ki; Kürtler adına bir muhatap bulunulsun. Mesela halkın da onay verdiği bazı Kürt aydınlar muhatap alınsın ve oturulup çözüm üzerine tartışılsın. Muhatapsız barış da olmaz, savaş da olmaz. İrlanda'da IRA silahları ne zaman bıraktı; barış netleşince silahları bıraktı.
KÜRTLER'LE TÜRKLER BÖLÜNEMEZ, SAHTEKÂRLIK YAPMASINLAR
-Açılım adına sizlerin görüşleriniz nelerdir, teklifleriniz?...
Muhatap olarak halkın önünü tıkamak istemem; ama şunu söyleyeyim ki Kürtler bir halktır. Onların temel hakları vardır ve öncelikle de yeni bir Anayasa ile onların bir halk olarak tanınması gerekir. Ayrıca yayınıyla, eğitimiyle, her şeyiyle özgür olmalı. Ayrıca yerel yönetimler de yetki ve güç sahibi olmalıdırlar.
-İki halkın bir arada yaşaması ve yönetilmesi için?...
Kürtlerle Türklerin ayrılması mümkün değil! Bunu kurcalayanlar, bunu dillendirenler sahtekârlık yapıyorlar. Bin yıldır iç içe yaşamış bir halk, bana sorarsanız tek vücut ve ben ayrılmak istemiyorum. Benim bir sürü Türk arkadaşlarım var ve araya sınır taşı koymak istemiyorum. Böyle bir durum, iki halkın da kaybı olur.
-İki halkın bir arada yaşayabileceği bir ortam oluşturulması gerektiğini söylüyorsunuz, değil mi?
Diyorum ki, Türklerin ve Kürtlerin birbirinden ayrılması, araya bir sınır konulması, iki halkın da büyük bir kaybı olur ve şuna buna yem olurlar. Bakın, Türkiye'deki Kürtler, Süryaniler, Çerkezler, herkes kendi kültürünü, dilini yaşayabilse, kime ne zararı olur?
AÇILIM, TÜRKİYE'YE BAHAR GETİRİR
-Açılımlar gerçekleşirse, Kürtler arasında bir huzur olur mu?
Bir bahar havası yaşanır. Kürt meselesinin hallolması için evvela Ergenekon'un etkisiz hale gelmesi gerekir. Belki bunu görmeye benim ömrüm yetmez; ama umutluyum, gelecek nesiller bizim yaşadığımız acıları yaşamazlar. Türkiye artık toplum olarak bunu kaldıramaz. Şimdi Erdoğan bazı şeyler yapmak istiyor. Kolay değil, üzerinde çok baskılar var, çok net gözleniyor. Ama bu baskılara göğüs geremezse bir yerlere varamaz. Ve ben şuna inanıyorum, haklı bir yoldadır. Diğerleri haksız, çok haksız. Destek bulacak, güç bulacak olan Erdoğan'dır, bu yolda devam ettiği sürece.
-Bu nokta BDP'ye düşen bir rol var mı sizce?
Onlar da artık kendilerine çekidüzen vermeliler. Bu süreçte, İmralı ortadan çekilmelidir. Bir mahkûmdur, bir Kürt olarak ona sahip çıksınlar; ama iradelerini Öcalan'a bağlamak, onun direktifleri doğrultusunda hareket etmek bir felakettir, uçurumdur.
Cihan
SON VİDEO HABER
Haber Ara