Dolar

34,9476

Euro

36,7282

Altın

2.978,61

Bist

10.125,46

'BM kararı barışçıl çözümlere zarar verebilir'

Türkiye, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde İran'a yönelik alınan yaptırım kararından endişeli olduğunu bildirdi.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-06-09 22:52:00

'BM kararı barışçıl çözümlere zarar verebilir'
Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada kararın, İran'ın nükleer programına ilişkin meselenin diplomasi yoluyla barışçıl şekilde çözümüne yönelik fırsat penceresine halel getirmesinden ve diplomatik gayretlere zarar vermesinden endişe duyulduğu aktarıldı. Açıklamada ayrıca, anlaşmayı Batı ülkelerine yönelik son fırsat olarak sunan İran'a da Tahran Anlaşması'na bağlı kalması çağrısında bulunuldu.

Bakanlık açıklamasında BM Güvenlik Konseyi'nin İran'a karşı yeni bazı ilave yaptırımlar içeren bir kararı kabul ettiği ve oylamada, başından bu yana meselenin diplomasi yoluyla hallini savunan Türkiye'nin olumsuz oy kullandığı belirtildi.

Bu minvalde Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'nin kararı ile ilgili ABD Başkanı Barack Obama, Rusya Başbakanı Vladimir Putin, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ve Brezilya Devlet Başkanı Silva De Lula olmak üzere dünya liderleri ile görüştüğü ve süreçle ilgili istişarede bulunduğu aktarıldı. Başbakanın yaptırım kararının diplomatik sürece zarar vereceğinin ve Türkiye ile Brezilya'nın girişimleri ile Tahran'da varılan anlaşmanın uygulanmasını zora sokacağının altını çizdiği, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun da mevkidaşlarıyla aynı paralelde temaslar sürdürdüğü kaydedildi.

Açıklamada "Türkiye, BM Güvenlik Konseyi kararının, 17 Mayıs 2010 tarihli Tahran Ortak Bildirisi'yle açılan, İran'ın nükleer programına ilişkin meselenin diplomasi yoluyla barışçıl şekilde çözümüne yönelik fırsat penceresine halel getirmesinden ve diplomatik gayretlere zarar vermesinden endişe etmektedir." denildi.

Türkiye'nin çözüm yolunda diplomasi haricinde alternatif bulunmadığına inandığı belirtilen açıklamada, bu yönde ilgili tüm tarafların bölgesel istikrar ve uluslararası meşruiyet açısından ciddi sorumluluk taşıdığı vurgulandı ve ilgili taraflarla diyalogun sürdürülmesi ve diplomatik alandaki tüm fırsatların sonuna kadar değerlendirilmesinin, "tek çıkar yol" olduğu ifade edildi.

Açıklamada şöyle devam edildi: "İran ile P5+1 arasında diplomatik müzakere sürecinin yeniden başlatılmasına yönelik bir güven arttırıcı adım teşkil eden 17 Mayıs Ortak Bildirisi temelinde İran'ın attığı adımları olumlu bulduğumuz daha önce de tarafımızdan dile getirilmiştir. BM Güvenlik Konseyi Kararı bu adımlara yanıt teşkil etmemektedir. Ülkemiz, yaptırımların bölgesel barış, huzur ve istikrara katma değer getirmediğini geçmişteki deneyimler ışığında yakından bilmektedir."

İRAN'DAN TAHRAN ANLAŞMASI'NA BAĞLI KALMASINI BEKLİYORUZ

Açıklamada ayrıca, anlaşmayı Batı ülkelerine yönelik son fırsat olarak sunan İran'a da Tahran Anlaşması'na bağlı kalması çağrısında bulunuldu. Açıklamada "İran'ın Tahran Anlaşmasına bağlılığını sürdürmesini, diplomatik çözüm zemininde kalmasını ve önümüzdeki dönemde uluslararası anlaşmalardan doğan yükümlülüklerini yerine getirmesi suretiyle nükleer programı hakkında oluşmuş bulunan şüpheleri izale edici bir tutum içine girmesini bekliyoruz." ifadeleri kullanıldı.

Başından beri meselenin tarafları arasında diplomatik çözümü kolaylaştırıcı istikamette gayret gösteren ve Ekim 2009'dan bu yana ilk defa somut ilerleme sağlanmasında temel bir rol oynayan Türkiye'nin, sürecin bundan sonraki aşamalarında da üzerine düşeni yerine getirmeye hazır olduğu vurgulanan açıklamada son olarak şu ifadelere yer verildi: Samimi beklentimiz ve ümidimiz, yaptırım kararının yaratacağı ağır atmosfere rağmen, başta İran olmak üzere ilgili tüm tarafların, bundan sonra da diyalogdan ödün vermeden meselenin barışçıl çözümü yönündeki gayretlerini sürdürmeleridir.

Varılan bu noktada Türkiye, barış ve diyaloga inanan dünya kamuoyunun çağrısına kulak verilerek diplomasi ve uzlaşma fırsatının kaçırılmaması gerektiğini içtenlikle savunmaya devam edecektir. Gün, tüm süreci BM Güvenlik Konseyi'nde alınan son karara indirgeme günü değil, barış ve eşitliğe inanan tüm dünya kamuoyu olarak karşılıklı diyalogu kesmeden diplomasiye şans tanıma günüdür."

Cihan

Haber Ara