Müslüman Alimler Birliği: Müjdeler olsun!
Müslüman Alimler Birliği yayımladığı bir bildiri ile siyonist İsrail katliamını kınadı ve Gazze gönüllülerini tebrik etti.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-06-03 22:28:00
Merkezi Suudi Arabistan'da bulunan Müslüman Alimler Birliği yayımladığı bir bildiri ile siyonist İsrail rejiminin saldırılarını kınadı. Müslüman alimler, kutlu sefere çıkan Gazze gönüllülerini de tebrik etti.
İşte Bildirinin tam metni:
MÜSLÜMAN ÂLİMLER BİRLİĞİ’NİN ÖZGÜRLÜK GEMİLERİ KATLİAMINA İLİŞKİN BİLDİRİSİ
“Kötü tuzak, sadece hazırlayanın ayağına dolanır.” (Fâtır, 43)
İslam’ı; desteğiyle aziz; küfrü de kahrıyla zelil kılan, bütün işleri emriyle idare eden, nimetlerini şükrüyle daim eden, planıyla küffara mühlet tanıyan, adaletiyle günleri evirip çeviren ve lütfuyla akıbeti takva sahipleri lehine çeviren Allah’a hamd olsun.
Bir ve tek olan, ortağı olmayan, hiçbir şeye muhtaç olmadığı halde her şey O’na muhtaç olan, doğmamış ve doğurmamış olan ve hiçbir şeyin kendisine denk olmadığı Allah’tan başka hak ilah bulunmadığına şahitlik ederiz.
Şirki bertaraf eden, iftiraları gideren Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna şahitlik ederiz. Allah; ona, ailesine, ashabına, etbâına ve en güzel şekilde onların izine uyanlara salât ve selâm eylesin!.
Müslüman Âlimler Birliği; gaspçı Siyonistlerin, semavî şeriatlara da, dünyevî yasalara da, evrensel teamüllere de karşı çıkarak uluslar arası tüm anlaşmaları hiçe sayarak ve bu suretle tüm insanlığa, düşmanlık göstererek Gazze’de kuşatma altındaki insanlara insani yardım projesinin sahibi Özgürlük Filosu’na karşı gerçekleştirmiş olduğu bu alçakça korsanlık girişimini, işlemiş olduğu bu çirkin suçu şiddetle ve en sert biçimde kınamaktadır.
Şer odağı Siyonist korsanlar havadan ve denizden masum insanların üzerine çökmüş, savaş aletleriyle onları yaralamış veya öldürmüştür. Hiçbir insan hakkı, hiçbir ahit ve misak gözetmeksizin, hiçbir dinin ve milletin hakkını tanımaksızın kendilerinin birer ölüm saçan savaş makinesi olduklarını kanıtlamışlardır.
Zaten onlar hakkındaki gerçeği yüce Allah şöyle haber vermiyor mu? “İman edenlere düşmanlık bakımından en çetin olanların Yahudiler … olduğunu görürsün…” (Mâide, 82)
“Yahudiler senden asla razı olmazlar...” (Bakara, 120)
Aynı zamanda yüce Allah bize gerçeği de müjdelemiyor mu?
“(Yahudiler) ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa (fitneyi uyandırmışlarsa) Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar; Allah ise bozguncuları sevmez.” (Mâide, 64)
Peygamberlerini öldürenden, rablerini ayıplayanlardan daha başka ne bekleyebiliriz ki?!
Müslümanlara düşen görev; Gazze’deki kardeşlerini dualarla, malî yardımlarla ve güç yetirebildikleri her şeyle kesintisiz olarak desteklemektir.
Medya mensupları; olaylara ışık tutmalı ve İsrail devletinin maskesini düşürmelidir.
Kanun adamları; uluslararası hukukî platformlarda davalar açmalıdır.
Âlimler ve davetçiler; Müslümanların azimlerini diri tutmalı ve bu sorunun çözümüne katkı sağlamak için onları yönlendirmelidir.
Cami imamları; Gazze’de, Filistin’de bulunan mustazaf kardeşlerine Allah’ın yardım etmesi ve ayaklarını sabit kılması için sürekli dua etmeli, kunut duasında bulunmalıdır.
Siyasetçiler ve liderler; bu çirkin suçu kınamalı, en azından İsrail devletine tam bir boykot uygulanması için İslam dünyası düzleminde toplantılar düzenlemelidir.
İslamî dernekler ve cemiyetler; hangi isim altında olurlarsa olsunlar Filistin’deki kardeşlerinin yanında durmalı ve bu yapılanların kabul edilemez bir suç olduğunu ilan etmelidir.
Ey Müslüman ve özellikle Arap yöneticiler! Allah’ın üzerinizdeki hakkını yerine getirin! Vazifenizi yapmaktan geri durmayın! Gazze üzerindeki şu açlık kuşatmasını, korku duvarlarını kaldırın! Üzerine vurulmuş prangaları, kelepçeleri kırın!
Siyonist varlığa karşı siyasî boykot uygulayın!
Elçilerinizi geri çekin! Onların elçilerini sınır dışı edin! Mallarına yasak koyun! Petrolünüzü, gazınızı insanlık düşmanlarına göndermeyin!
İslam ümmetiyle beraber olduğunuzu, iman kardeşliğinin yanında yer aldığınızı gösterin!
“Eğer O'ndan yüz çevirirseniz, yerinize sizden başka bir toplum getirir, artık onlar sizin gibi de olmazlar.” (Muhammed, 38)
Ey uluslararası toplum!
Kurumlarınız nerede? Nerede referans aldığınız kaynaklar?
Karar alma yetkileriniz elinizden mi alındı? Yoksa siz de ambargo altında mısınız?
Ey akıl sahipleri! Ey insan hakları savunucuları!
Bu yapılanlar insan haklarına karşı işlenmiş en amansız saldırıdır. İnsanlık düşmanları kırktan fazla uyruğa mensup kişiye, aralarında Müslüman, Hıristiyan veya Yahudi ayrımı yapmaksızın, insanî bir çabayla hayır uğruna emek sarf eden herkesi öldürmek, yaralamak, tutuklamak ve korkutmak amacıyla -hepsine birden- saldırıda bulunmuşlardır.
Nerede adalet? Bütün bir halk, kendi topraklarında kuşatma altına alınmış, yiyecekten, içecekten ve diğer hayatî ihtiyaçlarını karşılamaktan yoksun bırakılmıştır.
Filistin halkına komşu olan devletlerin görevi kesinlikle daha büyüktür.
Bu filoyu, Özgürlük Filosu’nu İslamî ve insanî bir görev şuuruyla tertip edenlere teşekkür etmeyi, onları takdir etmeyi unutmuyoruz. Dualarımız onlarla!..
Deniz şehidi olan Müslümanları Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in şu hadisiyle müjdeliyoruz:
“Denizde deniz tutup istifra edene bir şehit sevabı; boğularak ölene iki şehit sevabı vardır.” (Ebû Dâvûd)
Deniz seferinde istifra ederek veya boğularak ölene bu müjde varken Müslüman kardeşine yardım amacıyla çıktığı deniz seferinde zulümle öldürülene şehidlik makamı verilmesi daha evla değil mi?
Bizler bu zulümler ve acı olaylar karşısında Allah’ın yardımının geleceğini biliyor ve bu yardımı bekliyoruz.
“Muhakkak ki bir zorlukla beraber bir kolaylık vardır.” Her karanlıktan sonra bir aydınlık doğar.
“Yemin olsun ki Allah kendisine destek olanı destekler.”
“Allah, emrini yerine getirmeye kadirdir. Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler.”
Allah peygamberimiz Muhammed’e, ailesine ve ashabına salât ve selâm eylesin!
MÜSLÜMAN ÂLİMLER BİRLİĞİ
17 Cemaziyelahir 1431 / 31 Mayıs 2010
SON VİDEO HABER
Haber Ara