Türkiye'nin İran rolü övgüye değer
Ülkesi ile Türkiye'nin kendi bölgelerinde oynadıkları "köprü" rolünün daha derin bir işbirliği için fırsatlar sunduğuna inanan Güney Afrika Cumhuriyeti Başkan Yardımcısı Kgalema Motlanthe Türkiye'nin İran'ın son nükleer takas anlaşmasında rolünün "övgüye değer" olduğunu ve desteklenmesi gerektiğini söyledi.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-05-28 09:26:00
Motlanthe'nin Türkiye ziyareti tam da İran'ın Brezilya ve Türkiye aracılığıyla kabul ettiği uranyum takas anlaşması üzerinde hararetli tartışmaların yaşandığı bir döneme denk geldi. Güney Afrika, nükleer silah programından gönüllü olarak vazgeçen ilk ülke. Dolayısıyla, Motlanthe'nin Todays Zaman'a verdiği özel röportaj sırasında İran'ın uranyum takas anlaşması ve süregiden tartışmalar üzerinde söyledikleri özellikle kayda değer.
"Öncelikle, Türkiye'ye İran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu [UAEK] ile işbirliğini öngören anlaşmadaki rolünden ötürü takdirlerimi belirtmek isterim. Bu çaba övgüye değer ve desteklenmeli, zira İran'ın barışçıl amaçlarla nükleer enerji üretmesi hakkı tartışılamaz. Ancak tabii ki diğer ülkelerden, özellikle de ABD'den gelen itirazlar İran'ın nükleer silah yapabileceği endişesinden kaynaklanıyor." diyen Motlanthe, İran'ın da uluslararası toplumla olan diyalog eksikliğinin giderilmesi adına Güney Afrika ve Türkiye gibi nükleer meselede tutumları şeffaf olan ve nükleer silah arayışında olmadıkları açıkça bilinen ülkelerin yardımına açık olması gerektiğini belirtti.
Motlanthe, "Tabii burada ironik olan şu ki dünyada bir başka ülkeye saldırmak için nükleer silah kullanan tek ülke ABD. Aynı zamanda belli bazı ülkelerin nükleer kapasite geliştirmemesi gerektiğini söyleyen de yine onlar. Bir anlamda, çifte standart uyguluyorlar." vurgusunu yaptı.
BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi bazı ülkelerin İran'ın uranyum zenginleştirme programından tamamıyla vazgeçmesi yönündeki ısrarlı talepleri hatırlatıldığında ise Motlanthe şöyle konuştu: "Bu talep Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'na [NPT] aykırı çünkü herhangi bir ülke barışçıl amaçlarla nükleer enerji geliştirebilir ve bunda yanlış bir şey yok. O ülkeler itiraz ederlerken, bu itirazlarını şüphe ve güvensizliğe dayandırıyorlar. Fakat bir yanda İran meselesine, diğer yanda da [nükleer silah sahibi olan] Pakistan veya İsrail'e yaklaşımlarını karşılaştırdığınızda, ülkelerin onaylanma veya onaylanmamasının -İran örneğinde olduğu gibi- arkasındaki mantığı anlamak çok zor."
Türkiye'nin 2009-2010 dönemi BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliği halen sürerken, Güney Afrika da ikinci defa kıtasını bu konseyde temsil etmek istiyor. İlk geçici üyeliğini 2007-2008 döneminde yürüten Güney Afrika önümüzdeki sonbaharda, BM'nin 65. Genel Kurul toplantıları sırasındaki seçimler için destek arama çalışmalarını yoğun olarak sürdürüyor.
Güney Afrika, Afrika'nın sorunlarına Afrikalı çözümler bulunması gerektiği ilkesine sıkı sıkıya bağlı. Türkiye ise, özellikle BM Güvenlik Konseyi'ndeki çalışmaları sırasında, çatışmalı bölgelerde kendi formülünü dayatmak yerine bütün tarafları dinleyerek ve kooperatif bir şekilde çözüm bulunması anlayışıyla hareket ediyor. Bu iki anlayışın örtüştüğünü düşünen Motlanthe, hem Güney Afrika hem da Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi'nin temsil kabiliyetinin bir reform aracılığıyla yükseltilmesi gerektiğini savunduğuna işaret ediyor.
Ülkesinin bu ziyarete atfettiği önemin göstergesi olarak, Motlanthe'ye Türkiye ziyareti sırasında Savunma ve Askeri Yetkiler Bakanı Lindiwe Sisulu, Yüksek Öğrenim Bakanı Blade Nzimande, Mineral Kaynaklar Bakanı Susan Shabangu, Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakan Yardımcısı İbrahim İbrahim, Turizm Bakan Yardımcısı Thokozile Xasa ve iş dünyasının farklı sektörlerinden 50 kişilik bir heyet eşlik etti.
ZAMAN
SON VİDEO HABER
Haber Ara