Gilad Atzmon: Gemiler insanlık için yolda
Ünlü Yahudi müzisyen Gilad Atzmon, Gazze'ye yardım için çıkan gemilerin, sadece bir insanî yardım değil, aslında bütünüyle insanlık için yola çıktığını söyledi.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-05-28 16:43:00
Ünlü Yahudi Müzisyen Gilad Atzmon'un Gazze'ye yola çıkan gemiler için Atina'da yaptığı konuşmada, "Bu gemiler, sadece bir insanî yardım değil, aslında bütünüyle insanlık için yola çıktı" dedi. İşte, Gilad yaptığı konuşmadan bazı özetler;
*Bir insanın söylediğiyle, ne olduğu arasında dikkate değer bir çelişki sık sık görülür.
*Hegel bize, algımızın çok narin olduğunu ve başkaları tarafından yansıtılan şeyle, görmek istediğimiz şeyleri birbirine karıştırma yönünde evrildiğini öğretti.
*Meselâ, ben kendime bir Caz saksafoncu olarak bakmaya meyilliğiyim. Benim hayalim, niteliği gereği, benim müziğimi dinleyen ve satın alanların niyetine bağlıdır. Bir yazar olarak kendi görüntüm, benim düşüncelerime ve ideallerime tepki gösteren öteki insanlara tabiidir. Öyle görünüyor ki, insan tam olarak tek başına bir ada değil. Bizler, ötekiler arasında yaşıyor ve yansıtılan bir süreç tarafından şekillendirilmekteyiz.
*Yahudi tarihi açısından, bu yansımanın getirdiği gerçek bir ikilemi fark edebiliriz. Yahudiler (geleneksel olarak) kendilerini seçilmiş bir halk olarak görmeye meyilli oldukları kadar, “onların büyüklüğünün” diğer halklar tarafından reddedilmesiyle büyük bir mahcubiyet içerisindedirler.
*Siyonizm bu ikilemi tedavi etmeye niyetlendi. Yahudilere, otantik, etnik, evrensel, üretici, organik, mütevazi ve medenileşmiş ve gurur duyulacak bir varlık olarak yeniden keşfedilecekleri sözünü verdi.
*Şayet Atina, evrenselciliğin yerine geçmiş ve ideolojileri kapsıyorsa, Kudüs, kabileciliğin yerini almış ve düşünceyi dışlamaktadır. Siyonizm, Kudüslüleri Atinalılar yapmak için verilmiş bir sözdü.
*Siyonist Yahudi, sonunda aynaya gururla bakacağı hayaline kapıldı.
*Siyonizm , bir samimiyetle muhtemelen bu girişimin bir safhası olabilirdi. Ama o feci akıbetle neticelendi. Siyonizm, Filistin’in yerli halkıyla savaşa tutuşturuldu. Kitab-ı Mukaddes’in iftira niteliğindeki ideolojisine özendirildi. Kemikleşmiş bir ahlaksızlığa dönüştü. Pratik olarak söylemek gerekirse, Siyonizm, bir Esk- Ahit günahının bir tekrarıdır.
*İsrailliler, kendilerinin millî yeniden varolma bayramını kutlayarak, moralmen kendilerini sunduklarını söyledikleri kadar, topraklarından edilen Filistinliler bize, bütün bunların sadece dönüştürülmüş bir ‘yeni Siyonist Yahudi” etiği nosyonu olduğunu hatırlatmaktadır.
*BM sığınaklarına atılan beyaz fosfor bombalarını gördüğümüzü tekrar hatırlayabilerek, bebeklerin kasap gibi doğrandığına şahit olduğumuz gibi, Gazze’nin insanlık tarihindeki en büyük cezaevine dönüştürüldüğüne şahit olmak olduğumuz gibi, Bütün bunları İsrailliler de görmektedir. Ancak onların en çok ilgilendiği şey,, geri kalanlarımız tarafından seyredildiklerini gördükleri gerçeğidir.
*Dik bakışımızla, kendilerini modern zamanın şeytanıymış gibi yansıtılmış olarak görüyorlar.
*Lacan (Psikanalzci Jacques-Marie Emile Lacan) “şuur dışı bize ötekinin konuşmasıdır’. ‘ Şuurdışı, simgesel özneye tabii olmak korkusudur. Lacan’ın anlayışına göre, cinsel iktidarsızlık korkusu, yatakta başarısız olmak yerine, seksüel bozukluk gibi yapılaşmış bir tehdit olarak tasavvur edilmelidir.
*Aynı şekilde İsrail kolektif, şuurdışı gerçekleştirdiği ölümcül faaliyetinde, aşikâr bir şekilde dahil olduğunu konuşmaktan çok, bir kolektife katil toplumu algılanma korkusuyla kavranılabilir.
*İsrail kolektif şuuraltındaki bu korku yıllar içinde, yekpâre bir şekilde, büyüyüp, olgunlaştı. Gerçekten, Siyonistler sizi ne zaman anti- Semitist olmakla suçlarsa, onlar temelde, sizin onları görmenizle birlikte derin bir huzursuzluğu ifade etmektedir.
*Bütün bunlar durduğu sürece,” İsrail’in ne söylediğiyle”, “gerçekte ne olduğu” arasındaki zıtlıklar zaten, kapatılamayacak şekilde bir açılmaktadır.
Sonuç olarak, Atina ve Kudüs arasındaki uçurum sanıldığından daha fazladır.
*1948 yılından beri, Siyonistler, İsrail’in diğer milletler gibi bir millet olduğu konusunu işlemektedir. Anacak, 2006 Lübnan işgaline yeltenmesi ve 2009 Gazze katliamından sonra bunlar boş çabalardır.
*Yahudi devletinin de, diğer devletler gibi devlet olduğu konusundaki aldatıcı çabalar başarısız kalmaktadır.
*İsrail’deki mevcut şahin hükmet bu durumun fazlasıyla farkındadır. Hükümet, Atina ile Kudüs arasında kapatılamaz bir uçurum olduğunu bilmektedir. Kaçınılmaz olarak aynı sinir sisteminiz ailesindendirler ama onlar bunu nasıl çözeceklerini biliyorlar. Görebildiğimiz gibi, İsrail, Atina’yı terk etmektedir.
*İsrail Dışişleri Bakanı Avigdoer Liberman, İsrail “ancak bir Yahudi devleti” olursa ayakta kalacağını tasavvur etmektedir. Bunun için Filistinlilerin oluşturduğu demografik tehdit durumu bir ân önce ve tamamen çözülmelidir.
*İsrail, kendini 2. Bir Nabka’ya (Büyük Felaket)hazırlamaktadır. Bazıları, Kudüs’teki mevcut yerleştirmelerin bir etnik temizlik olarak, bu netameli programın bir parçası olduğunu tasavvur etmemektedir. İsrail ayrıca, bölgede tek bir nükleer güç olarak statüsünü korumaya ısrar etmektedir. İsrail, İran’a bir saldırı düzenleme riskini göze almaya niyetlidir.
*Uzun zamandan beri bildiğimiz gibi, İsrail dünya barışına en büyük tehdittir.
*İsrail, Amerika’nın yardımı olmadan bu işi başaramayacağına inanmaktadır.
*İsrail, en azından kısa bir süreliğine de olsa, bütün Batı’yı çatışmanın içine sokmanın derdindedir. Siyasî açıdan, İsrail’in davranışları önceden bütünüyle kestirilemez.
*Batı medeniyeti tarihi, Atina ile Kudüs arasında bir çatışma olarak tasavvur edilebilir. Kavga, evrenselcilik ve kabilecilik arasındadır. Kavga, ahlak ve yağmacılık arasındadır.
*Bizim değerlerimiz hümanizmin, bütünüyle Atina’nın yanında olarak bilmektedir. Oldukça ilginç olan şey ise, Hümanizme katkıda bulunan meselâ İsa,, Spinoza, ve Marks gibi Yahudiler, Atina felsefesine kalplerini açmış insanlar olarak bilinmekteydi. İsa, Spinoza ve Marks Kudüs’ten ayrılmıştır.
*İsrail’e karşı durmak demek, Kudüs’ün işgaline karşı savaşmak demektir. İsrail’e karşı durmak, Atina’nın yeniden canlandırılması için savaşmak demektir. Bütün bunu zihinde cesaret ederseniz, Yunan halkının, Filistin dayanışmasının ön cephesinde olduğunu keşfetmek sürpriz değildir.
*Dolayısıyla, Gazze Filo Misyonu’nun gelişi, sadece bir insanî yardım değil, aslında bütünüyle bize insanlık hakkında hatırlattıklarıdır. O, Atina’dan ayakta kalan şeylerin bize hatırlattıklarıdır.
Bu makale Fazıl Duygun tarafından TIMETURK için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara