İsrail’i faşist ve başarısız kılan on sebep
Ha’aretz gazetesi, İsrail’i faşist kılan on sebebin sayıldığı bir rapor yayınladı. Raporda İsrail’in kendi vatandaşlarına dahi vahşet uyguladığına dikkat çekildi.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-05-21 11:56:00
İsrail gazetelerinden Ha’aretz geçtiğimiz Çarşamba günkü sayısında İsrail’in vatandaşlarına dahi endişe verdiğini gösteren bir rapor yayınladı. Gazeteci Bradley Burston’un hazırladığı bu yazıda İsrail’in faşizmi herkesten daha iyi tanıdığı, kendi vatandaşlarına dahi uyguladığı vahşetle faşist bir rejime dönüşme yolunda adım adım ilerlediği ifade edildi. Burston İsrail’in kısa zaman zarfında kaybettiği savaşlardan Gazze halkına ve kendi halkına yaptığı zulme, bu nedenle uluslar arası arenada günah keçisi haline dönüşmesine ve kendisini desteklemeyen Yahudileri dışlamasına başarısızlığının ve faşizminin sebeplerini sıraladı.
Ha’aretz Gazetesi’nin geçtiğimiz Çarşamba günü yayınlanan sayısında İsrailli gazeteci Bradley Burston’un İsrail’i kendi vatandaşlarının dahi gözünde başarısız bir devlet kılan on sebebi ele aldığı raporu yayınlandı. Gazeteci Burston yazısında şöyle dedi: “Faşizmi İsrailliler kadar iyi bilen yoktur. Zira Faşist rejimlerin tarihini, mekanizmasını ve korkunç potansiyellerini öğrendiler. İsrailliler Faşizmi başkalarında gördüler mi tanıyorlar.”
İsrail'de özgürlük kapısı kapanmıştır
Yazar on maddeyi saymaya başlamadan önce hukuksal yorumcu Boaz Okun’un Yediot Aharonot Gazetesi’nde yazdığı yoruma değindi. İsrailli emekli bir yargıç olan Okun, İsrail’in Noam Chomsky’nin yüzüne geçiş noktası kapılarını kapatmasını İsrail’de hürriyet kapısını kapatma kararı anlamına geldiğine işaret etti. Okun şöyle devam etti: “Böylelikle İsrail’in faşist olduğunu söyleyenlere malzeme verilmiş olduğundan bahsetmiyorum. Bahsettiğim gerçekten o yönde gidişat içinde olduğumuzdan duyduğumuz korkudur.”
Burston yazısına şu sözlerle sürdürdü: “Geçen Cumartesi günü İsrail polisi, Yahudi yerleşimcilerin İsrail mahkemesi emriyle bazı Filistinlileri evlerinden kovup bu evlere el koyduğu bölgede (Şeyh Cerrah’a yakın bir bölge), şiddet içermeyen bir protesto eylemine saldırdı.
Burada garip olan tüfeğe benzer renkli kıyafetleriyle “Yasam” emniyet birliğinin, ağır makineli tüfeklerle, göz yaşartıcı gazlarla ve coplarla uyguladığı boyun kıran vahşilik değildi. Garip olan bu vahşiliği aralarından bazıları emeklilik yaşını geçmiş, çoğunluğu İsrailli Yahudilerden oluşan eylemcilere karşı gerçekleştirmiş olmasıydı.
Garipsenecek bir diğer nokta da bir grup kaslı polisin, İsrail radyosunda çalışan ve elindeki mikrofon nedeniyle diğerlerinden kolaylıkla ayırt edilebilecek genç bir muhabirin eylemcilerden birine yaklaşmakta olduğunu görünce hemen muhabirin üzerine atlamaları ve onu polisin özel tutuklama aracına götürmeleri idi.
İşin sonunda polis tamamen şaşırmış, açık emirleri unutmuş ve baskının açıkça ortada olduğu bu sahada keyfi hareket etme hususunda kendi kararlarını kendisi alıyor görünüyordu. Bu şaşkın yüzüyle “faşizm”di.”
Yazar daha sonra maddeleri sıralamaya başlıyor:
1-Savaşta kaybetmek:
Üç seneden az süre zarfında iki savaş birden kaybetti. İki hedefimiz Hizbullah ve Hamas her zamankinden daha iyi silahlı ve daha iyi oturmuştu. Stratejik ve diplomatik konumumuz düşüş içinde. İran ve Suriye ise yükselmekte. Gazze’ye açtığımız savaşın uluslar arası konumumuzu kaybetmemizdeki ana faktör olduğunu söyleyebiliriz. Belki de bundan tamamen kaçınılabilirdi. Korkunç sayıdaki sivil ölümünün hiçbir gerekçesi olamaz ve hiçbir vicdan bunun ağırlığını kaldıramaz. Zira bu durum aşağıdaki maddeyi doğurmuştur.
2-Uluslar arası taşlama…Bir günah keçisine dönüşme duygusu ve içte beşinci bir kol arayışı.
3-Pozitif değerlerin yeniden radikal bir şekilde tanımlanması
Bizlerin “Hoşgörü Müzesi”nin açık isminden öteye bakması gerekir.
4-Duygusal yorgunluk
Gazze’de bir buçuk milyon insanın en temel yiyecek maddesi ve inşaat malzemesi ihtiyaçlarını sürekli engellemenin sonucunda duygusal yeteneklerimizi kaybettik. Aralarından birçoğu yıktığımız evlerini tamir edebilmek için bekliyor.
Özellikle Batı Yaka’da resmi görevlerde bulunan sağcı radikal Hahamların çıkardığı demokratik olmayan; ırkçı hatta faşist kanunlarla Batı Yaka’da Filistinlilere ait toprakları çalmaya, sınırlarda kanunlara bağlı Filistinlilere kötü muamele etmeye, yabancı işçilere kötü davranıp kendilerini kovmaya alışmış hale geldik.
5-Faşizmi onaylamak
İçişleri bakanlığı sözcüsü Sabine Haddad, Chomsky’nin sokulmasının engellenmesinin ardından sınır politikaları sorulduğunda şu cevabı verdi: “Bir şahsın İsrail’e girmesini engelleyen milyonlarca sebep bulunuyor.” İsrail’de Sivil Haklar Derneği’nde avukat olan Oded Feller ise bu husustaki boşluğa şöyle dikkat çekti: “Evet, orada milyonlarca sebep bulunuyor ancak girişi engellemek için bir standart aradığında boşluktan bir duvara çarparsın. Orada bir yargı kararıyla emredilmesine karşın içişleri bakanlığı kolaylıkla kanunlar yayınlamıyor.”
6-“Her şeye rağmen her şey yolunda” düşüncesi
Ha’aretz’de benim ve meslektaşlarımın istediğini yazabilmesi bazılarının burada faşizmin, bir polis devletin bulunmadığı yönünde tartışma açmasına neden olabilir.
Ancak doğrusu bizler İsrailli Yahudiler ve önemli bir kurumun parçaları olmasaydık kendimizi hiçbir kanuni icraat ya da açıklama yapılmaksızın kaldırımın kenarına fırlatılmış bulurduk. Aynen Noam Chomsky’e yapıldığı gibi!
7-Orada bir savaş olmadığı halde “şu anda bir savaş var” hislerinin taşınması.
8-Yargı hükümlerinin uygulanmasında seçicilik ve rutin bir şekilde bu hükümlere karşı devrim, özellikle radikal yerleşimciler tarafından itaat edilmemesi.
9-Yetkililerin “İsraillilere ve Kudüs Araplarına istedikleri her şeyi yapmalarına izin veriliyor” diyerek yalan atması ve gerçekleri 180 derece döndürmesi.
10-Hükümetin eleştirilmesiyle İsrail’in yıkılmasını tercih etmeyi eşit görmek
Bu, artık İsrail dışındaki insanlar arasında artan bir şekilde hissedilen duygu haline geldi.
San Francisco’da Yahudilerin arasında özgür tartışmayı teşvik eden Yahudi Federeychen Derneği, kurumlara fon sağlamak için kabul edilecek şartların tekrar gözden geçirilmesi ve sıkılaştırılmasına kalktı.
Bu dernek, görevleri, faaliyetleri veya katılımları ile İsrail’in demokratik, güvenli ve özgür bir Yahudi devleti olarak meşruiyetini yıkma çağrısında bulunan ya da bunu destekleyen kurumları finanse etmiyor. Bunun içinde kısmi ya da bütünüyle DBS yatırım ve yaptırımlarını çekmek ve boykotlarına katılmak da yer alıyor.
Derneğin talimatları arasında “kurumlar ya da şahıslar her ne kadar İsrail hükümetinin belirli siyasetlerini eleştiriyor olsa da İsrail’in demokratik, güvenli ve özgür bir Yahudi devleti olarak varlık hakkını onaylıyor olmalı, konumları genel olarak siyasi beyanla uyumlu olmalıdır. Ancak biz Yahudi toplumu ilişkiler konseyi ile erken konsültasyonu şiddetle destekliyoruz. Yahudi derneğinin öz değerleriyle uyum içinde yürüyen bütünsel stratejik program içinde bir programlama sunulmalıdır” ifadeleri yer alıyor.
Yazar Bruston sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Bu anlayışın bu kadar uzak mesafelere hem de bu kadar kısa sürede yayılması mümkün mü? İsrail yüzünden dışarıdaki; özellikle de bir Yahudi devletine inanmayan Yahudilerin Yahudi toplumunun bir parçası olma haklarını kaybetmeleri mümkün mü? İsrail’i seven ancak gereğinden fazla eleştiride bulunduğu gözüyle bakılan ya da eleştirilerini duyurmak için bir protestoyu destekleyen Yahudiler bugün pratik olarak Yahudi toplumunun bir üyesi olmaktan mahrum mu kabul edilmeliler?”
Bence burası özgür bir ülke.”
SON VİDEO HABER
Haber Ara