İsrail’in doğuşu: Bir terörizm hikayesi
İngiliz Manda Polisi tarafından el konulan Yahudi Ajansı ve ona bağlı örgütlerden elde edilmiş belgeler İsrail'in kuruluş aşamasında yaptığı terörü günyüzüne çıkartıyor.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-05-19 16:53:00
Yahudilerin bu niyeti, Phlight of the Palestinians: a Long History of Destruction
(Filistinlilerin İçinde Bulundukları Kötü Durum- Yoketmenin Uzun bir Hikâyesi) isimli kitapta anlatıldığı gibi hâlen devam etmektedir.)
-“Arab köyleri yerine Yahudi köyleri inşâ edildi. Bu Arab köylerinin isimlerini bilmek bile istemezsin, seni suçlamayacağım, Coğrafya kitapları artık yok, sadece kitaplar değil, Arab köylerinin kendisi de yok… Geçmişte, bir Arab nüfusuna sahip olmayan bir tek bina bile yoktu” (Moşe Dayan, Technion,a, Hayfa’ya giden yol” Address to the Technion, Haifa “-4 Nisan 1969’da İsrail Haaretz gazetesindeki konuşmasından)
Böylece, bir araya gelmiş Haganag, Stern ve Irgun güçleri tarafından evlerinden zorla sürülen 700.000 Filistinli Arabın, bir ülkeleri olmaksızın evlerinden yoksun bırakılması ve terkedilmesiyle, şimdi dünyadaki en büyük diaspora, en hafifiyle Filistin’in etnik temizliği diyebileceğimiz şey, 1947 Kasım’ında başladı.
Daha da açıkçası, Filistinlilerin içinde düştüğü kötü durum, böyle acımasız bir şekilde 1947 yılında başladı. Birleşmiş Milletler tarafından Soykırım Konvansiyonu’nun 2. Maddesindeki uyarlamayla, sistematik bir soykırım olarak ifade edilen ve şimdi Nabka (Felaket Günü) adı verilen şey, Filistinli Arabları, Filistin’den zorla atmak niyetiyle hesap edilmiş bir kampanya idi.
İngiltere, 1922 yılında, Milletler Cemiyeti’nin onayladığı ve Filistin Bölgesini yöneten bir Manda İdaresine sahipti. 1922 yılındaki resmî Manda uygulamasından önce, Majestelerinin Hükümeti’nin Balfour Deklarasyonu’na göre, Yahudi halkı için millî bir yurt kurulması arzusu doğrultusunda, İngiliz Hükümeti bir “deklarasyon”u yürürlüğe koydu. Yale Hukuk Okulu’ndaki Avalon Projesi’nde, 1922 tarihli Kumandan Emirnâmesi bu niyetin altını çizmektedir. Emirnâmeye göre: “ şüphesiz ki, Filistin’in bir bölümünde bir Yahudi Devleti kurmak, kendi politikalarının bir parçası değildir, Majesteleri’nin Hükümeti bu sebeple yeni deklarasyonu yayınlar.”
Manda’nın İçeriden Görünüşü
En garip belirsizliklerden birisi, Filistin’deki İsrail devletinin Yahudi liderleri tarafından yapılan deklarasyondan önceki 10 yılı kapsamakatdır ve bu belirsizlik, kısmî çözümün uygulandığı 1940 ve 15 Mayıs 1948 arasında, Filistin’i yöneten İngiliz Manda Güçlerinin perspektiften ve bilgi kıtlığındandır. Şükür ki, 1944 yılında Kudüs’teki Suç Araştırmaları Özel Şube Başkan Vekili ve bir yıl sonra Genel Soruşturmacı iken, Sir Richard C. Catling bize Kudüs’te hüküm süren şartların iç yüzünü kavramamızı sağlayacak bir dosya bıraktı.
Catling’in “TOP SECRET- ÇOK GİZLİ” dosyası, Oxford Üniversitesi, Bodleian Kütübhaneleri Rhodes House arşivlerinde 2 yıl öncesine kadar dokunulmamış hâlde bekledi.
Toplam 500 sayfalık materyal, 62 ek delille birlikte 2 belge hâlindedir. Birincisi, 16 Ekim 1941’de, Filistin Yüksek Komiseri Harold MaMichael tarafından “En Gizli” etiketiyle, Devlet Bakanlığına gönderilmiş bir telgraf, ikincisi ise, Kudüs Filistin Polisi, Suç Soruşturmaları Daire merkezleri tarafından, 31 Temmuz 1941’de hazırlanan Çok Gizli “Yasa dışılık ve şiddet Eylemlerinde, Filistin’deki Yahudi Millî Enstitülerinin iştiraki üzerine bir Momerandum.”dur. [Sir Richard C. Catling, #145, Mss.Med. S20] (1)
Sir Richard Catling tarafından hazırlanan bu materyallerle birlikte, şimdi İsrail devletinin kuruluşu hakkındaki gerçek meydandadır. BM’nin 881 nolu kararına göre, Filistin topraklarında iki halk için bir devlet amacı güden BM Genel Kurulu’nun amacına göre hareket etmek niyetiyle davranılmayarak, Geçici Yahudi Ajansı Yönetimi, Yahudi devleti olarak tasarlanmıştır. BM’nin 881 sayılı Geçici Yönetim kararı, bütün Filistin topraklarını elegeçirmek ve yerli halkın yayılma ihtimallerine karşı, bu topraklarda etnik temizlik için bir araç olarak kullanılmıştır.
Macmiillian’ın yeni kitabındaki bölümlerde sözünü sakınmayacak bir şekilde gösterdiği gibi (Haziran’da çıkacak) Plight of Palestinians (Filistinlilerin Kötü Durumu), İsrail’in yeni hükümeti, geçmiş hükümetlerin pratiklerinin uygulayıcısı olduğunu doğrulamaktadır. Bu pratik: Yahudi devletinin bir parçası yapmak için, yerlilerin hakkı olan topraklardan temizlenmesidir. Bu kavram bu ciltteki birçok bölümde “yavaş çekimli soykırım” olarak anlatılır.
Birden Devlete Zıplamak
9-11 Nisan 1948 tarihinde, İsrail devletinin varlığının Ajans tarafından deklare edilmesinden ve BM Kısmî Çözüm kararının uygulanmasından bir ay önce, Deir Yaasin’deki vatandaşların imhası hadiselerini dikkate almalısınız. Bu katliam gerçekleştirildi ve bu katliam arkasında, Siyonist Danışmanlık ve onun şubelerinin, Filistin’in Yahudi olmayanlardan etnik olarak temizlenmesi niyetini açığa vuran çok önemli bir misalin imzasını bıraktı.(2)
BM’nin Geçici 181 nolu kararının uygulandığı 6 ay boyunca ve devamındaki aylarda, yeni İsrail devleti, Filistin halkı için aynı çözümü göstermek suretiyle, yüzlerce köyü tümden yakıp, yıkarak, bir milyon Filistinliden 750 binini göçmen yaparak, kitlesel askerî bir hücumun temelini attı… Köyleri sadece insansızlaştırmakla kalmadı, yok etti… Ve evler ya bombayla havaya uçuruldu veya buldozerlerle yıkıldı. “Velid Halid’in bir zamanlar Filistinlilerin evi olan 481 köy üzerine odaklı kitlesel çalışması , 292 köyün bütünüyle, 90 köyün ise büyük bir oranda imha edildiğini, geri kalanlara ise İsrailli yerleşimciler olarak tanınan Yahudilerin yerleştirildiğini anlatır. (3)
Gerçeğin Algılanması
MacMichael tarafından Devlet Bakanlığına gönderilen “rapor”, fon uygulamaları ve bu fonların çeşitli Yahudi örgütleri tarafından kullanımının soruşturmasından kaynaklandı.
Momerandum manzarayı şöyle tasvir etmektedir… “Gerçekte Manda yönetimi, daha önce Arablardan görmediği kadar, Yahudilerden gelen, son derece daha kolay olan Arab şiddetiyle, onların üzerine tatbik edilen sürekli baskı metodlarıyla karşılaştığında, ciddî bir şiddet tehlikesiyle karşı karşıyadır… Büyük Britanya ve ABD kamuoyunun dikkate değer bir çoğunluğunda… İlk yerde, Yahudiler….moral ve siyasî desteğe sahipler… Siyonizmin tesiri ve politik becerisi Yahudileri, Filistin’deki saldırganlığın kurbanları olarak uygun gösterilmesiyle neticelenecek ve yurtdışındaki zengin bünye, bir tezin gerçekliğine inandırılacaktır. (4)
Oldukça açıktır ki, Macmichael, Filistin’deki İngiliz Manda hükümetine karşı terörizmlerini yaygınlaştırdıkları halde, kamuoyunu ve siyasi düşünceleri manipüle eden ateşli Siyonist eylemlere karşı Mandatörlüğün gücünün az olduğuna inanmaktadır. Bu hükümetin denetiminde ve onun otoritesi altındaki emniyetin sağlanması sorumluluğu açısından kabul edilemez bir durumdur. Meselâ, Yahudiler kadar Filistinliler de biliyor ki, Yahudiler, İngilizleri Filistin’in dışına sürüyor ve yine yerli hükümetin kendilerine az yardım ettiğini biliyorlar.
MacMichael görüşlerinin desteklemesi için aşağıdakileri yazmıştır:
“… Filistin’deki Yahudiler katiyen silahları kullanmasını bilmezler… Büyük bir çoğunluğu silah eğitimini Filistin Polisindeki görevlerinde veya Majestelerinin Güçlerinde aldılar. Şu ânda, 10.000 Yahudi, Majestelerinin Güçleri içinde yeralmaktadır, 5.800Yahudi polis güçlerinin çeşitli birimlerinde ve 15.400 Yahudi de özel polis olarak görev almaktadır.(31.000 silahlı Yahudi)… Bu adamlar yasadışı Yahudi savunma örgütlerine katıldığında (1945 yılı itibarıyla, Haganag’ın 60-70.000 silahlı adamı vardı. Bkz. Mss, Med. S20 Appendix XXI) Yahudi halkının sayı, yetenek ve kapasite olarak baş edilmesi güç bir rakip olacağına dair kuvvetli bir delil olacaktır. (5)
Yukarıda anlatılan bu durum 1941 yılında, meşru Filistin hükümetine karşı Yahudi terörizminin tam olarak yayılmaya başlamasından öncedir.
MacMichael ve Catling, şüphe yok ki Catling ailesinin kasap ve çiftçi olduğu Suffolk’taki çocukluğundan gelen bir hayal olarak, Catling’in, “düzensiz savaş”ın sürdürülmesi için birincil desteklerinden biri olarak hayalinde tasarladığı ve halkın, komutanın, ordusunun ve hükümetinin desteğine ihtiyaç duyan 3 ayaklı iskemlede, kendilerini kaybedilenler olarak buldu. Fakat, 2. Dünya Savaşı’nın sonunun yaklaşmasıyla durum gittikçe kötüye gitti. Yerel hükümet Siyonist propaganda katmanları altında sessiz kalırken, Haganah, İngiliz ordusuna karşı, adam kaçırma, cinayet ve ölü askerlerinin cesetlerine bubi tuzakları yerleştirme eylemleri dâhil, Manda Hükümetine karşı eylemler yürüttü. (6)
Ancak terörizm eylemlerinin kayıtları, Manda hükümetinin yüzyüze kaldığı şartları haklı çıkarmaz. MacMichael, Filistin’deki polise karşı silahlı güçlerin aynı safta olduğu gerçeğini anlatır.
Beni derinden etkileyen ikinci mesele ise, hemen hemen Nazi kontrolü benzerinin, yurtdışından gelen bütçe yönetimi etrafında, göçmen kotasıyla bağlantılı işçi sertifikaları sorununda metazori olarak Yahudi toplumu üzerinde bizzat Yahudi örgütleri tarafından uygulanmasıdır… Benim görüşüme göre, Filistin’deki Yahudi toplumunu “şiddetli demokratik” olarak anlatan Kraliyet Komisyonu temelden hatalıydı”… Filistin’deki bütün sosyal yapıyı inşâ eden Siyonist örgüt tuzaklar kurmaktaydı ancak bu tuzakların hiç biri demokrasinin gerekliliğine dair değildi. Yahudi toplumu, Siyonizmi kontrol eden ve Yahudi toplumunun hayatının bütün yönleriyle sınırlayan Yahudi resmî örgütlerinin kapalı oligarşisi altındadır… Her zaman arka plândaki illegal askerî örgüt Haganah, Ajans’taki güçlerin gerçeğidir. (7)
Böylece, Filistin’deki otoriteler, meşrû otoriteler kendi politikalarına karşı terörizmi önleyecek bir güce sahip değiller. Şu ânda, bu kadar büyük bir skalada olabilecek Kuvvet kullanımı bu şekilde uygulanamaz.” MacMichael, kendilerini Ajans’ın ahlakî ve metodlarının üstünlüğünde bulan Yahudi toplumundan hiçbir yardım göremeyeceğini anlamaktadır. Yahudilerin ferdi itaatsizliğinin sonucu korkunçtur ve 1947 yılında, Siyonistlerden elegeçirilen ikinci belge bunu doğrulamaktadır.
İki Dünya Arasında
Hiçbir şey, “Siyonist Muazzam ve Ezici kuruluşu” mânâsını, Catling’in Suç Soruşturma Daire’sinin 31 Temmuz 1947 tarihli ÇOK GİZLİ Momerandum’dan daha açık anlatmaz.
Bu momerandumun amacı, Filistin’deki önemli Yahudi millî kurumlarının yaygınlığını belgesel delil olarak sağlamak ve bu kurumların bütün taraflarıyla birlikte, Filistin’de kanunlara karşı gelen, fitne fesat, şiddet ve kışkırtma odağı olduklarını belgelerle göstermektir… Memorandumun hacmi savaş ve savaş sonrası yılları içine alıyor. Momerandum sırf bu sebeble, önemli Yahudi organlarıyla illegal faaliyetler arasında bir bağ kurabilmeyi amaçlayacaktır.(8)
Catling’in momerandumu, “Filistin’deki girift Yahudi siyasî, sosyal ve ekonomik yapısının” anlaşılmasıyla başlamaktadır. Seri ekler, pasajda geçtiği şekliyle bu yapılanmaların haritasını çıkarmaktadır: “ 1937 tarihli Kraliyet Komisyon Raporu “ Yahudi Ajansı”nın açıkça bir ‘hükümet organı’ olmadığını anlamıştır. Ajans, ancak tavsiye verebilir ve belli bir büyüklükteki alanda işbirliğine gidebilir.’ Ama Vaad Leumi gibi müttefikler ve Filistin’deki Yahudilerin büyük çoğunluğunun sadık kumandanlığıyla ittifak ettiği için, hem Kudüs ve hem Londra’da, hükümet idaresi üzerindeki etkisini şüphe götürmez bir şekilde uygulamaktadır Catling’in Yahudilerin, Filistin üzerindeki İngiliz siyaseti üzerinden kesin bir şekilde engellenmesi bu belgeye terstir. “Bu güçlü etkili örgütlenme, gerçekten Manda Hükümetiyle yan yana bir hükümetin varolmasıyla aynı kapıya çıkar.(2-3)( vurgular bu yazara ait). (9)
Catling’in bu cümlede ifade etmediği fakat momerandumda vurguladığı şey, Yahudi Ajansı ve onun yan örgütlerinin, Filistin’deki BM otoritesiyle, yani İngiliz Manda Hükümeti’yle bir savaş içinde olduğudur. Dökümandaki ekler, Yahudi örgütlerinin ve her bir fonksiyonun personel üzerinden birbiriyle iç içe olduğunu detaylarını içermektedir. Momerandumda daha fazlası da var.
Momerandum, Yahudi Ajansı’nın kontrolündeki örgütlerin yurt dışına, Yahudi toplumu arasında Siyonist heyecanın uyanmasına ve değişen şahısların, Filistin problemine ilgi duyması için baskı yapacak, illegal göçü örgütleyecek ve casusluk faaliyetiyle uğraşacak” özel görevli kişiler ve eğitmenler gönderdiğini not etmektedir. Araştırmaların bir sonucu olarak Daire, İngiliz Manda idaresine karşı Yahudi Ajansları tarafından yürütülen yıkıcı faaliyetleri 6 bölümde ayrıntılarıyla yazmaktadır.
Bunlar:
1.) Gizli bir ordunun ve espiyonaj sisteminin kurulması;
2.) Kaçakçılık, hırsızlık ve silahların imalatı;
3.) İllegal göç;
4.) Şiddet ve sivil itaatsizlik;
5.) Kışkırtıcı ve düşmanca propaganda.
6.) Yahudi yurttaşların sivil haklarına tecavüzde bulunulması. (10)
Kısaca Siyonist kontrollü Yahudi Ajansı, Yishuv, aktif olarak Filistin’deki meşru otoriteyi sarstı ve hatta İngiliz hükümetinin desteğini sarsmak için operasyon bile yaptı. Siyonizm emrindeki Yishuv, Ajansın, Balfour Deklarasyonu çerçevesinde, Filistin’de bir “vatan” oluşturulması anlamına gelen aynı milletin altını oyma karalılığına olan sadakatini gösterdi. Söylemeye gerek yok, Catling ve onun CID güçleri onlara meydan okuyan
bu imkânsız durumu tanıdı ve şiddet ve kışkırtmaların, her ne pahasına olursa olsun, kendi başlarına amaçlarına ulaşmak için Siyonistler tarafından kullanılan araçlar olduğunu anladı.
Bununla birlikte, birçok yan kolları olmasına rağmen bu çabaların arkasındaki gerçek güç, Filistin’deki Yahudi halkından alınan haraçlardı. Catling bu durumu şöyle anlatıyor: “ Yasadışı yetkisiz fonlar için gasbedilen para ve yine yasa dışı politik amaçlar için kendilerince oluşturulan vergiler, millî kurumlara son verdi” (S.42) Catling’in momerandumu, bu desteğin şebeke ağları üzerinde ne kadar etkili olduğunu, şebeke ağlarının nasıl faaliyet yaptıklarını ispatlamaktadır. Şebeke, ağların bu etkili desteğiyle, bütün çalışanların ücretlerinin toplanması, herhangi bir ödemenin reddedilmesi hâli, standartların uyarlanması, yardım etmeyenlerin listesinin hazırlanması, maaşlardan kesintiler yapılması, iş ambargosu uygulanması, zoraki haraç miktarı belirleme, göçmen sertifikalarının saklanıp, sahibine verilmemesi ve Yahudi Ajansı yetkililerinin belirlenmesi dâhil etkili faaliyetler yapmaktaydı.
Görev yapmayıp ta, yan çizenlere ve bunlara bu eylemlerinde yardım edenleri de içine alacak şekilde 3 tür ceza uygulanmaktadır. Bu cezaların detaylarına girmeye gerek yok, sonuçta kaçırılarak veya ortadan kaldırılarak, toplum dışına çıkarılmak suretiyle, büyük bir cezalandırma var.
Yahudi Ajansı’nın bütün askerî eylemlerinde, Haganah vardı ve Haganah’ın Yemini ediliyordu. (XVI A 157)
Haganah Yemini şöyleydi:
“İsrail Topraklarının Yahudi savunma örgütüne girdiğimi, özgür irademle açıklıyorum ve özgür olarak tanımaktayım. (Irgun Haganana Haivri Be’Eretz Israel
Yüksek Komutanlığın talimatnamelerinde belirtilen savunma örgütünün hukukuna ve görevlerine bütün hayatım boyunca sadık kalacağıma yemin ederim.
Savunma örgütünün, disiplinine, şartsız ve sınırsız kabul ettiğime, herhangi bir yerde ve zamanda görev için çağırdığında, örgütün bütün emirlerine itaat edeceğime ve bütün talimatları yerine getireceğime, örgütün hayatımı üzerinde tasarruf hakkı bulunduğuna yemin ederim.
Siyon’un kurtarılması ve İsrail’in özgürlüğü için, Vatanım ve halkım için savunma ve saldırıda hayatımı feda edeceğime ve bütün gücümü harcayacağıma yemin ederim. (11)
İki duygu, bu iki kontrol metodolojisi; biri korkuyla zorlama, diğeri ahlakî mecburiyete dayalı bu metodlar, uzun vadeli hedeflerini başarabilecek güçteki Siyonistlerin bütün kontrolünü anlaşılır kılmaktadır. Zorla haraç alma korkusu, bu haracın kullanımına yani, işe girişlerde kabulünde, Haganah güçleri “çeteler” tarafından korunmada ve yukarıda ayrıntılı olarak anlatılan kurallar ve talimatların güçlendirilmesine dayanmaktadır.
Haganah Yemini korkutucu olmaktan çok daha derindi. Yemin etkisini,gerçekte Yahudi geleneği, ahlakı ve değerlerine bakmadan ve yerel hukuka, devlet hukukuna ve uluslararası hukuka gözetmeden, otoritesiyle, neyin doğru, neyin yanlış olduğuna karar veren Yüksek Komutanlığın üzerinden, ferdin şuurunu dönüştürdüğünü söyleyerek, açıklıyor. Bu mücadele ölümüne sürmektedir. Bu şuur dönüştürme faaliyeti, Haganah’ın Komutanlarına ve Askerlerine yazdığı “Güvenlik Talimatları” etiketli ve başında “siz hükümet yasalarına göre illegal bir askerî örgütün üyesisiniz. Bu örgütün varlığı faaliyetleri ve üye kaydetmesi yasaklanmıştır. Bunu aklınızda tutun” yazan bir belge ile desteklenmektedir. Geriye kalan belgeler, acemi askeri şartsız itaate, mutlak sessizliğe ve hile ve yalan söylemenin faydacı erdemleri üzerine mecbur bırakan belgeledir.12)
Satışın Ruhu
Birey yemin ettiği ândan itibaren, onlar gizli bir hayatın içine sokulmaktadırlar ve yemine sadakatsizlik eden veya ihanet edenler, hayatları boyunca gün be gün bu dolaylı yoldan rahatsız edilmektedir. Kendi içerinde düzenli olarak aktif olan bu örgütün ve üyelerinin ne eylemleri ne de gerçek kimlikleri fark edilebilir. Bu hayat tarzı, yalanları, hileyi, zorbalığı, haracı ve eylemleri bir kişinin dikte ettiği bir gruba itaati içine almaktadır. Bu hayatın içinde, artık özgür olmak yoktur, kendini idare etmek yoktur, sadece diğer varlıklara bağlılık vardır, gerçekten de diğerleriyle dostluk baskı altındadır veya imkânsızdır, böyle bir grubun nesnesi olan kişi, onların arzularının ve emellerinin hakiki bir kölesidir. Kişinin kafa yapısı, casusluğa, arkadaşlarına tezgâh kurmaya, düşünce farklılığından dolayı birini toplum dışına itmeye, işkenceye ve hukuksuz hapsetmeye ve hatta yargısız infaza bile izin veren bu tür kontrollere imkan vermektedir.
Dipnotlar:
1- Catling, Sir Richard C. Personal Classified “Top Secret” files. Rhodes House Library Archives. #145. Mss. Medit. S 20 (1, 2, 3, 4, 5) Appendices circa 475 pages of seized documents. Oxford: Bodleian Libraries.
2- Morris, Benny. (1999). Righteous Victims: A History of the Zionist-Arab Conflict, 1881-2001. Knopf. 208.
3- Khalidi, Walid. (1992). All That Remains. Institute for Palestinian Studies: Washington, D.C. xv.
4- MacMichael, Harold. (1947). “Memorandum on the Participation of the Jewish National Institutions in Palestine in Acts of Lawlessness and Violence” The Palestine Police, Jerusalem, 7-31-1947 in Catling file.
5- MacMichael. “dispatch.” 1.
6- Ibid., “Despatch.” 2.
7- Ibid., “Despatch.” 2.
8- Catling. “Memorandum.” 1-2.
9- Ibid., “Memorandum.” 2-3.
10- Ibid. “Memorandum.” 5.
11- Ibid., Appendix, XVIA, 157.
12- Ibid., Appendix, XXVIII, 219.
Bu makale Fazıl Duygun tarafından Time Turk için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara