Anayasa Mahkemesi'ne 367 uyarısı
Kamalak, mahkemenin, 367 kararını ve 411 milletvekilinin kabul ettiği Anayasa değişikliğini iptal ettiğini hatırlatarak, birkez daha millet iradesinin hukuk maskesiyle ipotek altına alınmamasını istedi..
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-05-15 10:45:00
8. Madde kurtardı...
Paketteki siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin 8. Maddenin düşmesinin önemine dikkat çeken Kamalak, "8. Madde düşmemiş olsaydı, kanaatimce paket değil iktidar partisinin varlığı da tehlikeye düşerdi. Yani Anayasa Mahkemesi eğer esasa girecek olursa, daha önce olduğu gibi yine aynı şekilde kapıdan pencereden girerek, Anayasa'nın 69. Maddesindeki düzenlemeleri iptal ederdi. Ondan sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı da o iptal kararının gerekçesine dayanarak, Ak Parti hakkında kapatma davası açabilirdi" dedi.
'367' İtibar kazandıramadı...
Kamalak," Eğer Anayasa Mahkemesi iptal edecek olursa, kanaatimce en az 367 kararında olduğu gibi daha önce 411 milletvekillinin kabul ettiği Anayasa değişikliğini iptalde olduğu gibi, büyük eleştiri alır. 367 kararı, Anayasa Mahkemesi'ne itibar mı kazandırdı? Kanaatimce hayır. 411 milletvekilinin kabul ettiği Anayasa değişikliğini, şeklen değil esastan inceledi. İtibar mı kazandı? Sanmıyorum. Bunlar Türkiye'deki siyasi mücadelenin yargıya yansımasıdır" dedi.
Anayasa Profesörü Mustafa Kamalak, YSK'nın 4 ay sonraki referandum kararı ve CHP'nin Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı iptal başvurusuyla kritik bir durum alan Anayasa değişiklik sürecine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. "Anayasa Mahkemesi, referandumla kabul edilmiş olan Anayasa değişikliklerini iptal edebilir" diye uyaran Kamalak, ayrıca 367 kararı ile 411 milletvekilinin kabul ettiği Anayasa değişikliğini iptal etmesinin Mahkemeye itibar kaybettirdiği uyarısında bulundu.
Kamalak, genelde Mahkeme'nin elindeki dosya durumuna göre hareket etmesi halinde 4 ay içinde bir davayı sonuçlandırmasının mümkün olmadığını dile getirerek, "Öncelik verse bile, her şeye rağmen 4 aylık süre içinde davayı esastan karara bağlayamaz" dedi.
Tenkitler siyasi
Referandumla ilgili olarak bir yürütmeyi durdurma kararı çıkacağını sanmadığını söyleyen Kamalak, "Yürütmeyi durdurmak için bir sebep göremiyorum" dedi. Ancak yürütmeyi durdurma kararı vermesine yönelik bir engelleyici durumun da olmadığının altını çizen Kamalak, "Siyaset biliminde bir ilke vardır. Tunç kanunu diye bilinir. Denir ki, yetki yani iktidar insanı ifsat eder, bozar. Mutlak yetki ise, mutlaka bozar. YSK ile Anayasa Mahkemesi, bizde mutlak yetkilidir. Üzerinde başka bir kuruluş yok. Kararlarını denetleyecek başka bir organ da yok. Anayasa değişikliği ile ilgili kıyamet de bu iki kuruluşla ilgilidir. Anayasa değişikliğinde, bu iki kuruluşa dokunuluyor. Ve oralardan büyük eleştiriler geliyor. Ben o tenkitlerin hukuki değil siyasi olduğu kanaatindeyim" dedi.
YSK da dokunulmaz kuruluş
YSK'nın referandum tarihi olarak 60 yerine 120 gün sonrasına karar vermesini de değerlendiren Kamalak, bu alanda son sözü söyleyecek olan Anayasal kuruluşun YSK olduğunu ve onun da kararını verdiğini belirterek, "Verdiği kararın tartışmasının bir anlamı yok artık. Hayırlı olsun" dedi.
Dokunulmaz kuruluşlardan birisi olan YSK'nın kararlarının tıpkı Anayasa Mahkemesi ve HSYK kararları gibi kesin olduğunu söyleyen Kamalak, "Temyizi yoktur. İtiraz merci sadece kendisidir. Karar, YSK'dan oy birliği ile çıktığına göre, oraya itirazın bir etkisi olmayacaktır" diye konuştu.
AK Parti'yi kapatılmaktan kurtardı
Paketteki siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin 8. Maddenin düşmesinin önemine dikkat çeken Kamalak, "8. Madde düşmemiş olsaydı, kanaatimce paket değil iktidar partisinin varlığı da tehlikeye düşerdi. Yani Anayasa Mahkemesi eğer esasa girecek olursa, daha önce olduğu gibi yine aynı şekilde kapıdan pencereden girerek, Anayasa'nın 69. Maddesindeki düzenlemeleri iptal ederdi. Ondan sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı da o iptal kararının gerekçesine dayanarak, Ak Parti hakkında kapatma davası açabilirdi" dedi.
Anayasa'daki kuvvetler ayrılığı ilkesine dikkat çeken Kamalak, "Yasama, yürütme ve yargı. Bunlar kendi kulvarında ilerleyecek. Üç şeritli bir otoban düşünün. Üç araba gidiyor. Bunlar birbirine müdahale etmeyecek, birbirinin yolunu kesmeyecek. Bunlar eşit hak ve güce sahip. Şimdi bakıyoruz. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, yargı kulvarında gidecek.
Ama bakıyoruz, Başsavcılık bir parti hakkında kapatma davası açacağı sırada, yani kendi yoluna ilerlerken yasama organı devreye giriyor. Yasama organı yolu kesiyor. İlerleyebilmen için benden izin alman lazım diyor. İşte bu düzenleme, bu bakımdan çok tehlikeliydi. Madem ki, yasama, yürütme ve yargı kendi yolunda ilerleyecek, madem ki, bu kuvvetlerden hiçbiri bir diğerine müdahale etmeyecekti, Anayasa'nın bu hükmüne açıkça bir aykırılık vardı" şeklinde konuştu.
Kamalak, "O maddenin düşmüş olması, hem Türkiye'nin hem de Ak Parti'nin lehine olmuştur. Çünkü iktidar partisinin kapatılması, Türkiye'nin ve milletin lehine olmazdı" diye konuştu.
TBMM değil de kim değiştirecek?
Anayasa değişikliğinin esastan iptal edilmesi olasılığına ilişkin düşüncelerini de aktaran Kamalak, "İyi de Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasasını, TBMM değiştirmeyecek de kim değiştirecek? Kim değiştirecek? Bu soruyu sormak lazım. Hukuk devleti kavramı var evet, 2. Maddede. Doğrudur. Anayasa'nın her bir maddesinde hatta her bir cümlesinin hukuk devleti ile ilişkisi olur. Hukuk devletinde zaten, hukuk devletine aykırı düzenleme olamaz ki. Bu hukuk devleti kavramını ilgilendiriyor ve ona aykırı düşüyor.
Bu çok zorlama bir gerekçe olur. Eğer Anayasa Mahkemesi bu gerekçe ile iptal edecek olursa, kanaatimce en az 367 kararında olduğu gibi daha önce 411 milletvekillinin kabul ettiği Anayasa değişikliğini iptalde olduğu gibi, büyük eleştiri alır. 367 ile ilgili karar olmaması lazım dedik. Oldu. Anayasa Mahkemesi, itibar mı kazandı? Kanaatimce hayır. 411 milletvekilinin kabul ettiği Anayasa değişikliğini, şeklen ama esasa aykırı olarak girdi. İtibar mı kazandı? Sanmıyorum. Bunlar Türkiye'deki siyasi mücadelenin yargıya yansımasıdır" dedi.
İptalin şartları nedir?
CHP'nin iptal için Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvuruyu da değerlendiren Kamalak, şöyle konuştu: "Bu konuda mutlak yetkili Anayasa Mahkemesidir ve ne derse o olur. Anayasa'nın 148. Maddesinde Anayasa Mahkemesi'nin Anayasa değişikliğini sadece, altını çizerek söylüyorum bu anayasanın ifadesidir, sadece şekil bakımından denetime tutabilir. Şekil bakımından denetim 3 açıdan olabilir. 1) Yeterli imza ile yapıldı mı yapılmadı mı? Yani184 milletvekilinin imzası ile gerçekleşmiş midir? Evet gerçekleşmiştir. 184'den fazla imza vardır. Bu bakımdan bir problem yok. 2) Anayasa değişiklikleri, TBMM Genel Kurulu'nda iki defa görüşülür. İki görüşme arasında en az 48 saatlik sürenin geçmesi lazım. Buna ivedilikle görüşülmeme kuralı diyoruz. Buna uyulmuş mudur? Evet uyulmuştur. Şu halde bu bakımdan da mesele yok. 3) Son oylamada Anayasa'nın öngördüğü çoğunluk sağlanmış mıdır? En az 330 milletvekili kabul oyu kullanmış mıdır? Evet kullanmıştır. Şu halde Anayasa'nın aradığı, olumlu şartlar gerçekleşmiştir. Şekil yönünden bir eksiklik yoktur"
Kaynak: Milli Gazete
SON VİDEO HABER
Haber Ara