Dolar

34,9533

Euro

36,7005

Altın

2.997,96

Bist

10.009,59

Yunanistan'daki krizinTürkiye'ye etkisi yok

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Yunanistan'daki sıkıntının doğrudan Türkiye'ye fazlaca bir etkisinin bulunmadığını bildirdi.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-05-11 20:28:00

Yunanistan'daki krizinTürkiye'ye etkisi yok
Babacan, Uluslararası Menkul Kıymet Birlikleri Konseyi (ICSA) Genel Kurulu kapsamında gerçekleştirilen "Kriz Sonrası Küresel Finans Sektörü Düzenlemeleri" konulu konferans sırasında bazı katılımcıların sorularını yanıtladı.

10 gün kadar önce Atina'da bulunduğunu hatırlatan Babacan, Yunanistan Başbakanı, Maliye Bakanı, Dışişleri Bakanı ve iş çevreleriyle görüşmeler yaptıklarını, Türkiye'nin tecrübelerini anlattıklarını belirterek, "Bu cuma ve cumartesi günü de sayın Başbakanımız ile birlikte tekrar Atina'da olacağız. Çok geniş bir alanda işbirliğimizi artırmak istiyoruz" dedi.

Yunanistan ile Türkiye'nin finansal açıdan bakıldığında çok fazla bağımlılığının, fazla bir borç alacak ilişkisinin olmadığının altını çizen Babacan, Yunanistan ile ticaretin nispeten düşük miktarda olduğunu söyledi.

Babacan, şöyle devam etti:

"Yunanistan'dan Avrupa geneline yayılan bir problem söz konusu... Yunanistan ile başlayan, arkasından Portekiz, İspanya İrlanda gibi ülkelerin hatta İtalya'nın... Şimdi avro bölgesi olağanüstü tedbir alındığı bir dönemden geçiyor. Avro bölgesi bizi ilgilendirir. İhracatımızın yarıdan fazlasının tahsilatını avro olarak yapıyoruz. Orada tüketim, iç pazar önemlidir. İç pazar ne kadar iyi olursa bizim de ihracatımız o kadar iyi olur. Dolayısıyla bağlantılar Avrupa'nın tümüyle alakalı. Direkt Yunanistan Türkiye açısından değil. Ama biz Yunanistan ile her alanda ilişkilerimizi çok daha ileri götürmek için bir mekanizma kuruyoruz. Hatta buna Üst Düzey Stratejik İşbirliği Konseyi adını verdik. Yılda bir kez ortak kabine toplantısı yapacağız. Her alanda daha ileriye gitmek istiyoruz."

Babacan, bir katılımcının, "15 Haziran'da Orta Vadeli Mali Program ile birlikte Mali Kuralı birleştireceğiz dediniz. Bununla birlikte Türkiye'nin yatırım yapılabilir ülke statüsüne çıkışında sizce etkisi ne olur?" şeklindeki sorusunu da şöyle yanıtladı:

"Bunu kredi derecelendirme kuruluşları açısından soruyorsunuz. Biliyorsunuz bu son krizde kredi derecelendirme kuruluşlarının neye göre, nasıl ülkelere kredi verdiği de epeyce bir sorgulandı. Bizim şu andaki risk primimize baktığımız zaman, Spread'lere baktığımız zaman bütün bu noktalarda aslında kredi notumuzun çok daha ötesinde olduğumuzu herkes görüyor. Bütün dünya görüyor. Ama nihayetinde o kuruluşların kendi kararıdır. Ama şu kanaat de var; Türkiye'nin kredi notu hak ettiğinin bir miktar altında. Biz kendi ev ödevimizi yapacağız, kendi işimize bakacağız, yolumuza devam edeceğiz, kredi derecelendirme kuruluşları da bizi takip edecek, arkamızdan gelecekler."

Türkiye'nin bölgesindeki pek çok siyasi gelişmede, güvenlikle ilgili gelişmede en önemli aktör olduğunu ifade eden Babacan, "Türkiye'nin siyasi açıdan bölgede ve ötesinde oynadığı rol aslında Türkiye'nin belki bugünkü ekonomik büyüklüğü ile mukayese ettiğinizde çok daha ileri bir roldür. Türkiye dünyanın 17. büyük ekonomisidir ancak siyasi etkinlik açısından bu 17'incilikten çok daha yukarılarda bir ülkedir" dedi.

Bugünlerde Türkiye'nin hemen yanı başında Avrupa'da ciddi sorunlar gördüklerini belirten Babacan, belki 10 yıllardır devam eden yapısal sorunların artık daha belirginleştiğini, genel istikrarı etkileyebilecek boyutta olduğunu söyledi.

Hafta sonu alınan önemli kararları izlediklerini ifade eden Babacan, bunların bir bakıma yangını söndürmeye yönelik kararlar olduğunu ve bunları memnuniyetle karşıladıklarını kaydetti.

Babacan, şöyle devam etti:

"Ancak sadece yangını söndürmek yetmiyor. Bunun ötesine geçilmeli. Yapısal konularda neler yapılmalı bu ülkelerde, hangi yapısal reform alanlarına eğilinmeli bunun kararlarının çok hızlı bir şekilde verilip bu alanlara hükümetlerin mutlaka el atması gerekiyor. Avrupa Merkez Bankası'nın açıkladığı tedbirler önemlidir. Ancak öte yandan bunun uzun vadede getirebileceği yan etkileri de eminiz ki hesaplıyorlardır. Sterilizasyon noktasında Avrupa Merkez Bankası'nın ne yapacağını da bir an önce açıklamasında çok büyük fayda görüyoruz. Daha net, daha açık şekilde planların programların ortaya konması gerekiyor."

Babacan, başta İspanya, Portekiz, İrlanda gibi ülkeler olmak üzere, Euro bölgesindeki ülkelerin ve İngiltere'nin mutlaka planını, programını açıklaması gerektiğinin önemine işaret etti.

Babacan, İngiltere'nin istikrarının önemli olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:

"Bu başka adını saydığım ülkelerle mukayese edilmeyecek kadar küresel etkileri olabilir. Dolasıyla bizim ümidimiz, arzumuz yeni İngiliz hükümetinden çok açık seçik artık planlar duymak, bir an önce ne yapacaklarını ortaya koymaları ve işleri nasıl kontrol altında tutacaklarını hükümetlerin açıklamaları... Eğer bunlar hızlı yapılmazsa cephane tükeniyor. Geçen hafta sonu neredeyse nükleer silahlar dahi her türlü silahlar kullanıldı. Fazla bir cephane geride kalmadı. Onun için artık yapısal konular ve kamu açıkları bu ikisine mutlaka eğilmek gerekecek. Bununla ilgili somut planlar programlar açıklanması gerekecek. Biz bunu küresel istikrar için önemsiyoruz."

Bütün bu konjonktürde İstanbul'un önemli bir seçenek olacaktır diye düşündüklerini ifade eden Babacan, İstanbul'un ilk etapta bölgesel ama hemen sonraki etapta da küresel bir finans merkezi olmasının ve bu konuda yaptıkları hazırlıkların önem taşıdığını söyledi.

AA

Haber Ara