Dolar

34,9547

Euro

36,6100

Altın

3.020,33

Bist

10.058,63

''Kendimizi Naziler gibi hissediyoruz''

ABD kamuoyunun Irak’taki savaş konusunda fikir değiştirmesinde en büyük pay belki de cephedeki tecrübelerini kitaplaştıran askerlere ait. Satırlar, savaşın çirkin yüzünü yansıtıyor.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-05-11 14:54:00

''Kendimizi Naziler gibi hissediyoruz''
“Kırılmış çeneme bir yumruk atınca, duyduğum acı beni neredeyse kör etti... Dişlerim arasından kanlar akıyordu; ikimiz de çığlık çığlığa bağırıyorduk. Ölümcül bir rekabete kilitlenmiş iki hayvan gibiydik.”

ABD Ordusu’ndan Kıdemli Başçavuş David Bellavia, Irak’ın Felluce kentinde 2004’te savaşırken yaşadıklarını, 2007’de yayınlanan House to House (Evden Eve) kitabında böyle anlatıyor. Bellavia’nın “düşmanıyla” bir evin içinde, yumruk yumruğa, diş dişe birbirleriyle ölesiye mücadelelerinde, kanlarının, terlerinin, nefeslerinin karıştığı anları okuyanlar, savaşın “kahramanlık güzellemelerinde” anlatılmayan gerçek yüzüne tanık oluyor.

Şimdiye değin, süregelen hiçbir savaş üzerine, ABD’nin 2003’te başlayan Irak Savaşı hakkında yazılan kadar çok eser yayınlanmadı. Özellikle de, savaşa katılan askerlerin kendi tanıklıklarını bu kadar çok sayıda kitapla aktarmaları hiç söz konusu olmadı. Generallerden erlere, her seviyeden asker, Askerî Adaletin Düzen Yönetmeliği’nin getirdiği kısıtlamalara ve bu yönetmelik uyarınca yargılanma tehdidi altında olmalarına rağmen, savaşa dair bireysel düşüncelerini, başlarından geçenleri anlattı.

“Naziler gibi hissediyordum”

Bu kitapların çoğu da, “vatanseverlik destanları” sayılmazdı. Örneğin, Irak Ulusal Muhafızları’nın bir birliğine komuta eden Paul Rieckhoff, Chasing Ghosts (Hayaletleri Kovalamak) kitabında, “Görev başındayken bazen kendimi Nazi Almanyası’daki paramiliter sokak güçleri gibi hissediyordum” diyordu. Rieckhoff, kitabında ayrıntılı olarak anlattığı, 2003’te birliğiyle gerçekleştirdiği ev baskınları için “Bu baskınlar korkunçtu. Eğer bu işten hoşlanan biri varsa, bilin ki, hasta ruhludur” yorumunu yapıyordu.

Musul’da Arapça bildiği için sorgulama odalarına giren Kayla Williams ise, Love my Rifle More than You: Young and Female in the US Army (Silahımı Senden Fazla Seviyorum: ABD Ordusu’nda Genç ve Kadın Olmak) kitabında, tanık olduğu ölümcül işkenceleri ayrıntılı olarak yazdı.

Kırılma noktası kitaplar

ABD’de, Irak Savaşı’na ilişkin, savaşın vahşi yüzünü aktaran haberlerin basında yer alması, hatta Amerikan askerlerini yaralı veya ölüm döşeğinde gösteren resimlerin basılması bile, büyük tepki çekiyordu. New York Times’ın, 2007’de, Damien Cave’in “Asker Vuruldu: Bir Kurşun Herşeyi Değiştirdiğinde” adlı, dakika dakika Bağdat’ın merkezinde yaşanan bir çatışmayı anlattığı haberinde, bu çatışmada vurulan Kıdemli Başçavuş Hector Leija’yı can çekişirken gösteren bir fotoğrafını kullanması, ABD Ordusu’nun büyük tepkisine yol açmıştı. Daha sonra Irak’taki ABD birliklerinin komutanı olan General Raymond T. Odierno, New York Times’a zehir zemberek bir mektup yazmış ve kamuoyunda patlak veren tartışma sonucu, gazete özür dilemek zorunda kalmıştı.

Tabuları yıkansa, askerlerin kendileri tarafından yalın bir dille, ideolojik kaygılardan çok, insani gerçeklikleri ortaya koyan şekilde yazılmış bu kitaplar oldu. Kitapların ortak noktası, askerlerin doğru düzgün eğitim görmeden, kendilerine yabancı bir ortamda, her an ölüm korkusuyla yaşadıklarını ve gerek kendilerinin gördüğü, gerekse de “düşmanları” ve yerel halka verdikleri zararı, okuyuculara ‘yaşatırcasına’ aktarması.



Kaynak: Taraf
SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara