Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Kızıl Meydan'da Amerikan askerleri

İKİNCİ Dünya Savaşı’nda Nazilere karşı kazandığı zaferin 65. yıldönümünü dün kutlayan Rusya, savaşta müttefiki olan ABD’nin askerlerine Kızıl Meydan’da geçit yapma izni verdi.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-05-10 19:16:00

Kızıl Meydan'da Amerikan askerleri
Moskova dün 2. Dünya Savaşı’nın sona ermesi ve Nazi Almanya’nın yenilmesinin 65. yıldönümünü kutladı. Kızıl Meydan’daki gösteri, şimdiye değin tarihte gerçekleşenlerin en büyüğüydü. Rusya ordusuna mensup 10 bin asker, 160 askerî araç ve 127 uçakla yapılan gövde gösterisinde bir ilk daha söz konusuydu. Sovyetler Birliği’nin savaştaki müttefikleri, ABD, Britanya ve Fransa’dan ve o dönem “yuttuğu” Polonya’dan askerler de, Moskova’daki resmigeçide katıldı.

Rusya’daki en önemli ulusal gün sayılabilecek “Zafer Günü”nde, NATO askerlerinin Kızıl Meydan’a inmesi, ilk bakışta, Başbakan Vladimir Putin’in son 10 yılda ülkenin adım adım milliyetçi söylemi ön plana çıkaran, içe kapanık, SSCB mirasını kutsayan, Batı düşmanı ve insan hakları ihlallerinin sıkça yaşandığı “ulusalcı” çizgisinden farklı bir çıkış gibi gözüküyor. Bu farklı tavır kimi kesimlerde rahatsızlığa neden oldu. Örneğin, ülkenin Komünist Partisi, Meydan’da NATO ve Batı karşıtı sloganlar atarak, parti üyesi Sergey Obukov’un deyimiyle, “Yabancı askerlerin Moskova kaldırımlarını ezmesi gibi bir ilki” protesto etti. Buna karşılık, bağımsız araştırma kuruluşu Levada’nın nisanda yaptığı bir kamuoyu araştırması, halkın yüzde 55’inin, NATO askerlerinin törene katılmasını “olumlu” bulduğunu ortaya koymuştu. Sadece yüzde 28’lik bir kesim, “yabancı askerlerin” törende yer almasını olumsuz karşılıyordu.

‘İyi polis Medvedev’

İki yıldır devlet başkanlığını yürüten Medvedev’in, Rusya’nın iç ve dış siyasetinde bir yumuşama yarattığı yolunda yorumlar bulunuyor. Gerçekten de Medvedev, 8 nisanda Prag’da ABD Başkanı Barack Obama’nın, gerek Beyaz Saray’ın şu anki dış siyaset çizgisinin ve gerekse Obama’nın kendi kişisel dış politika bakışının temel taşlarından olan nükleer silahsızlanmaya yönelik tarihî bir anlaşmaya imza atması gibi, “Batı’ya ılımlı yaklaşan” tavırlarıyla dikkat çekiyor.

Medvedev’in, Rusya’da Nazilerin yenilgisinin anıldığı törenler öncesinde de, Putin’in eleştirmekten özellikle kaçındığı SSCB’de resmen 3 milyon, bazı iddialara göre de 60 milyon kişinin ölümüne yol açtığı iddia edilen Stalin için “kendi halkına yaptıkları affedilemez” demesi, şimdiye kadar devlet katından Stalin’e yönelik yapılan “en sert” eleştiri oldu. Putin ise, Galler Prensi Charles ve ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın pazar günkü törene katılmasını reddederek, eski siyasetini bütünüyle terk etmediğinin sinyalini vermiş oldu. Carnegie Endowment’ın Moskova merkezinden Maria Lipman’a göre, “İdare hâlâ kesinlikle Putin’in elinde”. İki liderin yaklaşımındaki farklılıklarsa, nüanslardan ve “iyi polis-kötü polis” rol ayrımından ibaret.

Kaynak: Taraf

Haber Ara