Dolar

34,8656

Euro

36,6144

Altın

3.045,12

Bist

10.058,47

"Toplumsal hafızayı kirletmek kabul edilmez"

2 Mayıs 2010''da yapılan Kamu personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı KPDS''de tarihi gerçeklerle örtüşmeyen ve tek taraflı propaganda amaçlayan sorular bulunduğunu belirten MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk ÜNSAL:''Gerçekleri tahrif ederek, propaganda malzemesi olanlar görevlerinden istifa etmelidir.'' dedi.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-05-06 16:22:00

Olan ve Olacak Olan İşgallerin Zihni Altyapısını İnşa Etmek ÖSYM'nin İşi Olmamalıdır!

2 Mayıs 2010 tarihinde devlet memurlarının yabancı dil seviyelerinin ölçüldüğü Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı (KPDS) gerçekleşti. ÖSYM tarafından hazırlatılan sorularda, bilimsel bilginin tarafsız ölçümü esas alınması gerekirken, soruları hazırlayanların ideolojik tercihleri tarihi gerçeklermiş gibi sunularak, işgale ve tecavüze müheyya bir politik zihnin tahkimatı yapılmak istenmektedir. Kitapçığın 4. sorusunda “… Hiçbir başarı aşırı İslamcıları, Hıristiyan batıdan kopmak kadar memnun edemez…”, 65. sorusunda “…İsrail Mayıs 1948’de bağımsızlığını ilan eder etmez beş komşusu tarafından işgal edildi…”, 70. sorusunda ise “… Japonya ve batılı ülkeler, Kuzey Kore’nin gizlice İran ve diğer suçlu ülkelere nükleer silah geliştirmelerine yardım etmesinden korkuyorlar…” denilmektedir.

“Aşırı İslamcı” deyimi doğrudan oryantalist bir bakışı ortaya koymakla birlikte bugün uluslararası güçlerin uyguladıkları işgallere ve katliamlara temel teşkil eden korku hammaddesi olarak işlev görmektedir. 1948 yılında İsrail’in bağımsızlığını ilan etmesi ile beş komşusu tarafından işgal edildiği konusu tarihsel bilginin açıkça tahrifinden ibarettir.

1948’de olan şey İsrail’in bağımsızlığı değil, 1917’den itibaren yoğun bir şekilde Filistin topraklarına göç ettirilerek Arapların tarihi ve kişisel topraklarına zorla yerleştirilen ve işgal ettirilen Yahudiler için kurdurulan bir devletin ilan edilmesidir.

Böylece Avrupa, 2. Dünya Savaşı’nda Yahudilere karşı işlediği günahların tazminatını ve kefaretini Alman topraklarıyla değil Arap topraklarıyla ödeyerek ve bu günahların işlenmesinde en ufak suçu olmayan Araplara ödettirerek ucuza hesap kapamıştır. Bununla hem vicdanını temizlemiş, hem de yüzyıllar boyu katliamlara tabi tuttuğu, gettolarda yalıtarak kendinden uzak tutmaya çalıştığı, Engizisyonlarla din değiştirmeye veya ölmeye yolladığı ama bir türlü kurtulamadığı bu insanlardan kurtulmuştur.

Başkasının hesabını ödemeye itiraz olan 1948, hesabı ödettirenlerin seyir ve onayı ile, itiraz edenler için o tarihten bu yana daha fazla işgalin ve aşağılanmanın miladı olmuş iken, bunca işgalden, ilhaktan ve zulümden sanki hiç yaşanmamış gibi söz etmemenin ne anlama geldiği açıktır. Aynı şekilde, İsrail gibi, bölgede nükleer güce sahip tek ülke olan ve güç kullanımında hiç bir hukuki ve ahlaki kriteri olmayan bir devletin kıyıcılığından bahsetmeyip askeri mahiyette olmayan nükleer tesis geliştirdiği için İran’ın suçlu ilan edilmesi uluslararası politikaların taşeronluğunu yürütmekten başka bir şey değildir.

KPDS sorularını hazırlayan Komisyon’un hangi dengelerin etkisi ve kontrolü altında olduğunun ortaya konulması ÖSYM’nin boynunun borcudur. Tarihsel gerçekleri çarpıtarak uluslararası güçlerin argümanları ile toplumsal hafızayı kirletmek kabul edilemez bir bilimsel çirkinliktir.

Ahmet Faruk ÜNSAL
MAZLUMDER Genel Başkanı
SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara