Dolar

34,9440

Euro

36,6106

Altın

3.015,82

Bist

9.992,76

''Dinleyin Orgeneral Başbuğ''

Ahmet Altan Taraf gazetesini hainlikle suçlayan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ'ya ithafen olay yaratacak bir yazı yazdı. İşte o yazı...

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-05-05 15:18:00

''Dinleyin Orgeneral Başbuğ''
Ahmet Altan/TARAF

Edep sınırlarını epeyce aşan, saygısız ve küstah bir üslupla bizi hainlikle mütareke basınından da beter olmakla suçladınız.

Ciddi bir ülkenin ciddi bir genelkurmay başkanı, birisini hainlikle suçladığında mutlaka elinde kanıtlar vardır ve hainlikle suçlanan adam derhal bu ağır suçtan yargılanır.

Ama siz ciddi biri olmadığınız, mahalle kahvehanesinde konuşur gibi aklınıza geleni söyleyip, suçlamalar uydurduğunuz için, hayatlarını asker yandaşlığına hasretmiş bir iki utanmaz yazar taslağından başka kimse sizi ciddiye almadı.

Söyledikleriniz en fazla, hain olduklarını genelkurmay başkanından öğrendiğim adamlar kanıma dokunduğu için onları vurdum diyecek bir yeni yetmenin herhangi bir girişimine altlık olmaktan fazla bir anlam kazanmadı.

İhanet ciddi bir suçtur.

Darbe planı hazırlamak ihanettir mesela.

1 Mayıs'ta insanların üzerine ateş açmak ihanettir.

Ülkeyi kaos ortamında tutmak için katliamlar düzenleyip karışıklıklar çıkarmak ihanettir.

Danıştay cinayetinde, kamera görüntülerini silerek bütün ülkeyi yanıltıp çatışmaları kışkırtmak ihanettir.

Dağlıca baskınında, resmî belgelere de yansıdığı gibi PKK militanlarının geçeceği yolun üstündeki mevzileri boşaltıp, onca çocuğun ölümüne yol açmak ihanettir.

Aktütün'de, gelen PKK'lılar uydu görüntüleriyle saptandığı halde saldırıyı caydıracak önlemler almayarak karakoldaki çocukları ölüme teslim etmek ihanettir.

Bu suçların bir kısmı bugün artık yargıda.

Diğerleri de Türkiye demokratikleştikçe teker teker yargının önüne çıkacaktır.

Şimdi gelelim, sizin bizi hainlikle suçlamanıza yol açan Sarıyayla baskınına.

Bence de burada bir ihanet ve hainlik var.

Ama hainlik çocuklar neden öldü diye sormak değil.

Hainlik, o çocukları ölüme terk etmek.

Şamil Tayyar ve Adem Yavuz Arslan, Anayasa reformlarını engellemek amacıyla kaos çıkartmak için PKK'nın baskınlar düzenleyeceğini yazarak nerelere baskın yapılacağını da liste halinde sıraladı.

Önce bu iki yazarın işaret ettiği Giresun' da patladı mayın.

Sonra Tunceli'deki karakol baskını geldi.

Ve, çocuklar o baskında öldü.

O baskının bütün hikâyesini, nasıl olduğunu, nasıl geliştiğini bugünkü sürmanşetimizde yazdık.

Oradaki karakol komutanıyla yardımcısı ve yanlarındaki neferleri, arkadaşlarını kurtarabilmek için sonuna kadar yiğitçe mücadele etmişler.

İnandıkları bir dava ve inandıkları bir meslek için canlarını vermişler.

Böyle yiğit ve fedakâr insanlar, dostlarının da düşmanlarının da saygısını kazanırlar.

Peki, siz ne yaptınız?

Tunceli'de baskın yapılacağını gazete yazarları bile bilirken, bu konudaki bilgiler bütün etkililere bildirilmişken siz nasıl bir önlem aldınız?

Size emanet edilen o çocukları ölümden kurtarmak, o baskını daha gerçekleşmeden durdurmak, baskını düzenleyenleri caydırmak için ne tür hazırlıklar yaptınız?

Bu soruya açıkça cevap vermeye sizin cesaretinizin yeteceğini sanmıyorum, onun için ben cevaplayayım.

Hiçbir önlem almadınız, hiçbir hazırlık yapmadınız.

Savunmasız bir yere, savunmasız bir şekilde kurduğunuz karakoldaki çocukları savunmasız bir şekilde bıraktınız.

Karakoldaki çocuklar, ellerinde yeterli imkân olmadığı için PKK'lıların civardaki evlere sızdıklarını bile zamanında fark edemediler.

Neden o çocukları korumadınız, neden baskın yapılacağını bile bile onları yetersiz silahlarıyla o dağın başında yalnızlığa terk ettiniz?

Neden baskın yiyen karakola ambulans bile geldiği halde yardım edecek kuvvetler gelmedi?

Nasıl oluyor da komutanızdaki ordu, bir ambulansın gittiği yere ulaşamıyor?

O çocukları yağmur yağdığı için koruyamadığınızı söylediniz, askerlik tarihinde bir komutan için bundan daha utanç verici bir açıklama olduğunu sanmıyorum.

Bu açıklamadan sonra o bölgedeki karakollarda bulunan çocukların yağmur yağdığında neler hissedeceğini, aklı eren biri size anlatsın.

Şimdi onu bunu suçlamayı bırakıp, sizi general yapan bu ülkeye anlatın, neden bir kaos planının parçası olan saldırıları önleyecek tedbirler almadınız, neden o karakoldaki çocukları yetersiz silahlarla, yetersiz imkânlarla orada bıraktınız, neden o çocukların yardımına ambulanstan bile sonra gittiniz.

Bütün bu olaya baktığınızda ihaneti nerede görüyorsunuz gerçekten siz; bunları yazanlarda mı, o çocukları korumayanlarda mı?

Siz, yapayalnız bıraktığınız, savunmasız koduğunuz, yardım göndermediğiniz, arkadaşları için yiğitçe ölen o çavuşun ve diğerlerinin ailelerine ne diyeceksiniz?

Öldü o çocuklar.

Söyleyin bize general, kimin yüzünden öldüler, hangi hainliğe kurban gittiler...

Taraf

Haber Ara