Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Obama'nın Rusya ve Çin planı

ABD'nin BM'nin İran'a yönelik yaptırımlarının 4. turuna geçmek için Rusya ve Çin ile anlaşmaya varma çabaları geçen yıl başlamasına rağmen, görüşmeler hâlâ devam ediyor.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-04-29 21:25:00

Obama'nın Rusya ve Çin planı
Güvenlik Konseyi'ne üye Batılı ülkeler nisan ya da mayıs ayında yeni yaptırımların uygulanma kararının açıklanmasını beklerken, Batılı olmayan ülkelerden özellikle Çin'in hâlâ son kararını vermediğini belirten sinyaller geliyor.

Rusya ve Çin'in, İran konusunda ortak bir bakış açıları olsa da, 4. tur yaptırımlara karar verilmesi halinde; ABD, iki ülkenin konuyla ilgili fikir ayrılığına düşmelerini sağlamış olacak gibi görünüyor. Altı aydan fazla süren girişimlerden sonra, Rusya hükümetinin retoriği son günlerde biraz değişmişe benziyor. Bu ayın başında, Barack Obama'nın Prag ziyaretinde, Rusya Başkanı Dmitri Medvedev, İran'a, İran devletinin nükleer silahlara sahip olmasını kabul etmeyeceklerini net bir mesajla belirtti.

Çin hükümeti yeni yaptırımın ayrıntılarına dair niyetlerini henüz açığa çıkarmadı. Çin tarafının Güvenlik Konseyi'nin İslami devlete katı yaptırımlar uygulayıp uygulamaması konusunda hâlâ şüpheleri var ve Çin yine de diplomatik müzakerelerin önemini vurguluyor. Bu minvalde, Çin herhangi bir yaptırımın İran'ın fosil yakıt kaynaklarını hedef almaması gerektiğine dair görüşünü açıkça ortaya koyuyor. Çin ile Rusya arasındaki önemli farkı, yani Çin'in petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip olmayışını göz önünde tuttuğumuzda Çin'in konuyla ilgili hassasiyeti daha anlaşılır oluyor.

Rusya kendi petrol ve doğalgaz sanayisine sahipken ve İran'dan petrol ithal etmeye muhtaç değil iken, Çin İran'ı petrol sıkıntısını çözebilecek bir kaynak olarak görebilir. Açıkçası, Çin, İran'dan en çok petrol alan ülke. ABD, Çin'in petrol ihtiyacını göz önünde bulundurmalıdır. Hillary Clinton'ın Suudi Arabistan ve Katar'a geçen ay yaptığı gezisinin hedeflerinden biri de bu ülkeleri İran'ın Çin'e petrol sağlayamaması durumunda Çin'in taleplerini karşılamaları için ikna etmekti. Bununla birlikte, Çin'in İran'a yönelik herhangi bir yaptırıma karşı çıkmasının tek nedeni petrol değildir. Çin'in enerji sanayisinin İran petrol ve doğalgazına dayanması gerçeğiyle beraber, Çin'in İran petrol sanayisi için büyük yatırımlar yapmış olması ve İran pazarının neredeyse hemen her sektörüne hakim olması olayın diğer yüzü. İran İslami hükümetinin resmi istatistiklerine göre, Ahmedinejad döneminden önce Almanya en çok ihracat yapan ülke iken, Ahmedinejad dönemiyle beraber Batılı şirketlerin yokluğuyla oluşan boşluğu Çin doldurmaktadır.

Rusya ve Çin'in BM Güvenlik Konseyi üyeleri olmaları ve İran'ın nükleer programını kınamaları gerçeğine rağmen, İran bu iki ülkeyi hiçbir zaman düşman olarak görmemiştir. Çin ve Rusya'nın Güvenlik Konseyi'nde İran karşıtı görüşleri azaltmaya ve İran'a yönelik daha ılımlı bir anlaşmanın desteklenmesine kalkıştığı düşünülmüştür. Bu ülkeler İran'ın yakın arkadaşları ve Güvenlik Konseyi üyesi oldukları için Ortadoğu bölgesinde oldukça etkililerdir. Birçok İranlı entelektüel, Çin ve Rus hükümetlerinin reformcu bir hükümet yerine kökten Batı karşıtı olan İran rejimi ile uğraşmayı tercih ettiklerini düşünmektedir.

Gerçek şu ki; Ahmedinejad İran'ın tartışmalı genel seçimlerinden hemen sonra Moskova ve Pekin'de ağırlanmıştır ve bu iki ülke de İran'ın son birkaç aydır kendi vatandaşlarına yönelik davranışlarının İran'ın içişlerini ilgilendirdiğini iddia etmişlerdir. Tüm bunlar birçok İranlının Çin ve Rusya'yı İslami rejimin "dış danışmanları" olarak değerlendirmesine yol açmıştır. Gösteriler sırasında İranlı protestocuların bu iki ülkenin hükümetlerine karşı slogan atmalarının ana nedeni işte budur.

İran uluslararası ilişkilerden tecrit edildiği sürece, Çin ve Rusya bu rolü oynamaya yetkili kalacaktır. İran devleti, bu iki ülkeye yönelik yaptığı stratejik değişikliğin nükleer hedeflerinin yolunu açabileceğine inanmaktadır. Ne zaman bu iki hükümet ABD ile karşı karşıya gelse, İran'ın nükleer programı bir adım daha ilerleme fırsatını yakalar. Dolayısıyla, Obama, Rusya ile ilişkileri yeniden kurmaya odaklanmaktadır.

Bu amaç dahilinde, ABD Kremlin'in istekleri doğrultusunda Avrupa'daki füze kalkanı programından vazgeçmeye gönüllü olduğunu gösterdi ve Irak'ta Rus petrol şirketlerinin diğer Batılı şirketlerle işbirliği içinde faaliyette bulunmasına izin verdi. Buna benzer adımlar ABD'nin, Kremlin'in lehine olan Kırgızistan'daki son olaylardaki sessizliğinin perde arkasını gösterebilir.

ZAMAN

SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara