Rusya'nın Afganistan oyunu
Moskova Afganistan'da uyuşturucu ticaretine karşı mücadeleye destek olacak, ama bu işbirliğinin de bir bedeli var.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-04-24 19:26:00
İvanov'un Kabil'e dönüşünün resmi gerekçesi uyuşturucuyla mücadelede ABD'ye yardım etmek -İvanov şu an Rusya'nın uyuşturucu baronu- olsa da, Afganistan'daki asıl hedefi belli: Rusya'ya bu coğrafyada kaybettiği nüfuzunun bir kısmını kazanmasında yardım etmek. Rus Hava Kuvvetlerine ait uçağı Kabil havaalanına inerken, İvanov yardımcılarıyla birlikte, şampanyayla dolu kadehini "Rusya'nın Kabil'e dönüşünün şerefine" diye kaldırdı.
Rusya'nın yeni yürüttüğü kampanyanın önünde tarihten gelen bir sürü engel var. Sovyetlerin on yıl süren işgali boyunca yaşananlar Afgan halkının hafızasında hala taze. Ama yine de Afganların da Amerikalıların da Rusların bölgede yeniden varlık göstermesini sevinçle karşılamasını gerektirecek nedenler var. Hiç kimsenin elinde Afganistan'daki uyuşturucu ticaretini durdurabilecek sihirli bir formül yok.
Ancak, Orta Asya'da geniş istihbarat ağına, Afgan-Tacik sınırında da operasyon yeteneği bulunan bir grup askere sahip olan Moskova'nın bu konuda ciddi katkısı olabilir. Ruslar yerel halkı kazanmak için ülkenin yeniden inşasına, enerji ve madencilik alanlarına yönelik yatırımlarını artırmak istediklerini de ifade etti.
Rus şirketler şu anda ülkenin değişik yerlerinde Sovyetler döneminde inşa etmiş oldukları 142 tesisi yeniden inşa etmek için pazarlık yürütüyor. Bunlar arasında Naglu, Surobi ve Makhipar'da hidroelektrik santrallerin yeniden inşa edilmesi ile ülkenin değişik yerlerinde kuyu ve sulama sistemleri inşası programı da yer alıyor. İki projenin her biri 500 milyon dolar büyüklüğünde. Devletin sahibi olduğu dev Rus petrol ve gaz şirketi Rosneft, Djarkuduk ve Shebarghan'da doğal gaz araması yapma kararı aldı.
Bu alandaki anlaşmalar şirkete senede 350 milyon dolara varan gelir temin edebilir. Hava yolu taşımacılığı yapan Rus şirketleri NATO ve Afgan hükümetinin işlerinde çalışmaya başladı zaten. Ancak bütün bu işbirliğinin bir bedeli var: Kabil'de Rus etkisinin artması. Moskova da bu konudaki niyetini hiç gizlemiyor; ülkenin Kabil büyükelçisi Andrey Avetisyan, Rusya'nın "jeopolitik olarak Afganistan'dan kendisine düşen pay"dan daha azına razı olmayacağını söylüyor.
Soğuk Savaş döneminde Afganistan'ın bir çatışma alanı olduğu düşünüldüğünde, Rusları bölgeye davet edenin Amerikalılar olması şaşırtıcı gelebilir. Ama beklendiği gibi geçen yıl ABD Başkanı Obama ve Rus mevkidaşı Dimitri Medvedev iki ülkenin bölgedeki ortak güvenlik çıkarları çerçevesinde bir dizi irtibat grubu oluşturdu.
İvanov ve Amerikalı mevkidaşı Gil Kerlikowske o günden sonra birçok kez bir araya gelerek, Taliban'ın uyuşturucu ticaretini sekteye uğratmakta Rusya'nın NATO'ya nasıl yardımcı olabileceğini konuştu.
Rusların da yardım eli uzatmak için gayet iyi nedenleri var. Her yıl eroin bağımlılığından ve eroinin yan etkilerinden 130 binin üzerinde Rus ölüyor; 120 bin kadar Rus da uyuşturucuyla ilişkili suçlardan hapse giriyor. Rusya üzerinden dünyaya yılda aşağı yukarı 18 milyar dolarlık eroin pazarlanıyor.
Bu da Rusya'yı dünyanın hem en büyük tüketicisi hem de en büyük geçiş ülkesi haline getiriyor. "Uyuşturucuya karşı sınırlarımızın içinde mücadele etmemizin bir faydası yok. Sorunu kökeninde çözmeliyiz" diyor İvanov.
1979'dakinden farklı olarak, bunun için Afganistan'a Rus birliklerinin gönderilmesi gerekmiyor. Ve Moskova neredeyse asker göndermek kadar etkili bir katkıda bulunmayı planlıyor. Bu katkı da bütün Orta Asya'daki uyuşturucu trafiğine ilişkin hayati değerde istihbarat temini; çünkü Rus Federal Güvenlik Servisi bölgede hala çok güçlü bir istihbarat ağına sahip. Rusya ayrıca, uyuşturucuya karşı daha etkili mücadele yürütmeleri konusunda Afganistan'ın komşularına da ciddi baskı yapıyor.
Moskova Pekin'le birlikte Şanghay İşbirliği Örgütünün (ŞİÖ) lideri konumunda. Orta Asya'daki bütün devletlerin bünyesinde yer aldığı bu bölgesel güvenlik paktının en önemli önceliklerinden biri sınır güvenliği. Rusya da bu çerçevede para, donanım ve eğitim desteği sağlıyor. ŞİÖ, Taliban'ın İran ve Pakistan üzerinden geçen uyuşturucu hatlarını kesebilecek durumda değil.
Bu arada Kabil de İçişleri Bakanlığı ve polis bünyesinde ayyuka çıkan yolsuzluk sorununa -bu kurumlar üzerinden yürüyen afyon trafiği Taliban'ın aracılık ettiğinden de büyük- el atmak durumunda. Ama NATO sözcüsü Chris Chamber, yürütülen mücadelede Rusya'nın sağlayacağı istihbaratın ve bölgesel nüfuzunun hayati önemde olduğunu söylüyor.
Ancak Rusya'nın Afganistan'da uyuşturucuyla mücadelenin çok ötesinde emelleri var; ülkenin seçkinleri arasında Rus yanlısı bir bakış açısını yerleştirmek, ülkede büyüklüğü milyarlarca doları bulacak altyapı yatırımlarından aslan payını almak, hem de yeraltı zenginliklerini işletmek gibi. "Çok geç kalınmış değil. Ekonomik alanda Afganistan ile daha etkin bir işbirliği geliştirmekte kararlıyız. Rusya'nın öncelikli ilgi alanı Afgan gazı ve madenler" diyor Rus büyükelçi Avetisyan.
Bu zenginliklere ulaşmak için Rusya Afganistan Devlet Başkanı Yardımcısı Kerim Halili ile ilişkilerini iyi tutmak istiyor. Halili ülkede baskı altında yaşayan Hazara etnik grubunun lideri ve Ruslar bu grubun Kabil'deki baş destekçileri olacağı edeceğini ümit ediyor.
Mart ayında Halili ile yaptığı bir görüşmede İvanov, Taliban'ın 1999'da yıktığı Banyan'daki (Halili'nin güçlü olduğu yer) devasa Buda heykelinin yeniden inşa edilmesinde Japonlara yardımcı olmayı, aynı bölgede turizmi geliştirmenin yanı sıra, mevcut elektrik santrali ile kuzey ve güney Afganistan'ı bağlayan civardaki bir tüneli yeniden inşa etmeyi önerdi.
Rusya'nın Afganistan'ın eski komünistleri arasında da epey bir olası müttefiki var. Bu eski komünistlerin pek çoğu 1980'lerde Rusya'da okudu ve yaşadı. Sayıları 100 bin civarında olan bu eğitimli Afganların bir kısmı Moskova'nın kuklası konumundaki Muhammed Necibullah yönetimi 1992'de iktidardan düştükten sonra mücahitlere katıldı ve bugün de Devlet Başkanı Hamid Karzai yönetiminde nüfuzlu kişiler. Örneğin, bir zamanlar Necibullah'ın ordusunda subay olarak görev yapan General Abdül Raşid Dostum bugün Afgan genelkurmay başkanına danışmanlık ediyor.
Necibullah'ın devrilmesinin ardından ülke dışına kaçmış olan diğer komünistler de Taliban rejiminin yıkılmasından sonra geri döndü. Aralarından pek çoğu yetişmiş insan kaynağı sıkıntısı çeken yeni hükümette önemli görevlere geldi, çünkü İslamcı mücahitlere göre genellikle daha iyi eğitimliydiler. Daha önce Kabil'de görev yapmış kıdemli bir Avrupalı diplomat, ilk başlarda pek istenmeyen komünistlerin çok geçmeden Karzai rejiminin temel taşı haline geldiklerini söylüyor. "Moskova'da eğitim almış olsalar da, çok şükür nihayet karşımızda profesyonel bazı kişiler var" diye düşündüklerini anlatıyor o günlerde diplomat. İstatistiki veri bulmak zor, ama en üst düzey bir Afgan polis yetkilisine ve daha önce Afgan ordusunun başında görev yapmış eski bir komüniste göre, içişleri ve savunma bakanlıklarında görevli personelin yüzde 50 ila 70'i eski komünistlerden oluşuyor. Rusya Kabil'de düzenlenecek kültürel programlar ve Ruslar adına lobicilik faaliyetlerine destek vermeleri için halen Rusya'da yaşayan 100 bin Afgan mültecinin bir kısmını buraya getirmek yoluyla bu kişilerle iletişim kurmayı planlıyor.
Kabil'deki Ruslar bu tip bağlantılardan istifade etmeye gayet hevesli. Bir Rus diplomat, diğer yabancıların "Afgan pastasından pay almak" için sıraya dizilişini izlemekten bıktım; çünkü aslında bu işleri biz alıyor olmalıydık" diye yakınıyordu. İşleri tersine çevirebilmek için Rusya'nın önde gelen 19 işadamı enerji, yeniden inşa faaliyetleri, ulaşım ve lojistik konularında görüşmeler yapmak üzere Mayıs başında Kabil'e gelecek.
Ruslar amaçlarının sadece Afganistan'ın refah seviyesinin yükselmesine katkıda bulunmak olduğunu söylüyor. "Sovyetler burada sadece savaşmadı; Sovyet bilim insanları Afganistan'ın yeraltı kaynaklarının haritasını da çıkardı" diyor Avetisyan. Bir süre önceki ziyaretinde İvanov beraberinde bu haritalardan getirdi ve Karzai ile yaptığı görüşmede gaz, bakır ve alüminyum konusunda yatırımlardan bahsetti.
İvanov Halili'ye gayet açık bir şekilde Rusya'nın "uygun şartlarda" anlaşma imzalamaya hazır olduğunu ifade etti. Ruslar Çinliler karşısında mücadeleye geriden başlıyor; çünkü ülkeye Ruslardan iki sene önce giren Çin Metalurji Grup isimli devlet şirketi Kabil'in güneyindeki Logar'da dünyanın en büyük bakır madenlerinden birini satın aldı ve proje kapsamında 3 milyar dolar yatırım yapma sözü verdi. Moskova'nın ise 1,8 milyar dolar bedelle satışta olan Hajigak'taki demir madenini almayı düşündüğü konuşuluyor. Ruslar da bu Temmuz'da Kabil'de düzenlenecek Rus-Afgan forumu sırasında bu konuda bir anlaşmaya imza atılabileceğini söylüyor.
Bugüne kadar bu tip hamleler Washinngton'da kaygıdan ziyade bir rahatlama duygusu uyandırmış görünüyor. Obama yönetimi asker sayısını artırma kararıyla büyük bir kumar oynamış oldu ve her şey yönetimin Amerikan birliklerinin çekilmeye başlanacağı sözünü verdiği 2011 Temmuz düşünülerek yapılıyor. Bu sözün tutulabilmesi için ülkedeki uyuşturucu ve altyapı sorununun çözümünde Afganistan'ın komşularının daha fazla desteğine ihtiyaç var.
Eğer bu, Afganistan'ın Rusya'nın yörüngesine daha fazla girmesi anlamına gelecekse, Washington en azından şimdilik bunun ödemeye değecek bir bedel olduğunu düşünüyor. "ABD Rusya'nın geri dönüşünden kaygı duymuyor" diyor Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi'nden alanında saygıdeğer bir isim olan Anthony Cordesman. Tarihten ders çıkarmak gerekirse, Afganistan'ın Rus nüfuz alanına girmesi pek de ideal bir durum sayılamaz, ama Afganistan'ın kendi haline bırakılıp da kargaşanın tüm bölgeyle beraber dünyaya yayılmasından iyidir.
newsweek/türkiye
SON VİDEO HABER
Haber Ara