'Papa, yargı önünde hesap vermeli!'
Papa'nın kardinal olduğu dönemde, çocuklara tecavüz ettiği için kiliseden atılması talep edilen bir papazı 'kilisenin iyiliği için' koruduğu biliniyor.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-04-22 10:47:00
Richard Dawkins / The Guardian*
Çocukların cinsel istismarı Katolik kilisesine has bir şey değil; hâkim ve güvenilir bir konumdayken yardımcısı olan çocuklara tecavüz eden rahiplerden biri de Joseph Ratzinger değil. Fakat bir kurumun itibarına başta işlenen suçlardan bile daha çok zarar veren mesele, sonrasında bunların üzerinin örtülmesi; Papa’nın başının gerçekten belada olduğu nokta da burası.
Papa 16. Benediktus bir bütün olarak kurumun başında, fakat göreve gelmesinden önce yapılanlardan dolayı mevcut başkanı suçlayamayız. Ne var ki Münih başpiskoposu ve Kardinal Ratzinger sıfatıyla İman Doktrini Teşkilatı (vaktiyle Engizisyon denirdi) başkanıyken yaptıklarına baktığımızda, en azından cevap vermesi gereken bir durum olduğunu söyleyebiliriz. En son bariz kanıt, haber ajansı AP’nin ele geçirdiği 1985 tarihli bir mektup.
Rahip Stephen Kiesle vakasıyla ilgili Oakland piskoposluğuna gönderilen mektubun altında o dönem kardinal olan Ratzinger’in imzası var.
Mazeretler saçmasapan
Çaresizlik içinde etrafa saldıran kilise sözcüleri, bugün içine düştükleri vahim vaziyetten dolayı kendileri hariç herkesi suçluyor, hatta resmi sözcülerden biri anti-Semitizm’in en kötü yönleriyle (acaba en iyi yönleri nedir?) benzerlikler kuruyor. İşaret edilen suçlular arasında medya, Yahudiler, hatta Şeytan bile var. Kilise, ciddi suçları ilgili sivil makamlara bildirmek yönündeki ahlaki ve yasal sorumluluğunu yerine getirmemesi konusunda, sonu yokmuş gibi görünen bir mazeretler silsilesinin arkasına saklanıyor. Fakat kilisenin çocukların cinsel istismarı iddialarına cevabını belirlemek Kardinal Ratzinger’in resmi sorumluluğuydu ve Kiesle vakasındaki mektubu gerçek motivasyonunu vahim şekilde açığa vuruyor. AP haberinde Latince’den çevrilen ifadeler şunlar:
“Bu mahkeme, söz konusu vakada görevden alınma yönünde sunulan argümanları son derece mühim addetmekte, fakat Katolik kilisesinin ve başvuru sahibinin iyiliğini göz önüne almayı da gerekli saymaktadır; yanı sıra görevden alma kararının, bilhassa başvuru sahibinin genç yaşı dikkate alındığında, Hıristiyan cemaati arasında yol açabileceği zararı hafife alması da mümkün değildir.”
‘Başvuru sahibinin genç yaşı’yla o dönemde 38 yaşında olan Kiesle’ye atıfta bulunuluyor, bağlayıp tecavüz ettiği 11 ve 13 yaşındaki iki çocuk değil. Şu açık ki, ‘genç’ rahibin selametinden dem vuran Ratzinger’in asılendişesi ve sonrasında suç işlemeyi sürdüren Kies-le’yi papazlıktan atmayı reddetmesinin sebebi, ‘Katolik kilisesinin iyiliği’ydi.
Kilisenin halkla ilişkilerini, sorumlu-luğu altındaki çocukların iyiliğinin üzerinde tutma tavrı, bugün dünyanın dört bir köşesinde gün ışığına çıkan gizlemelerle sürekli tekrarlanıyor. Ve bizzat Ratzinger bu mektupta söz konu- su tavrın kusursuz bir örneğini veriyor.
Bu vakada Ratzinger, yerel piskoposun Kiesle’nin mutlaka papazlıktan atılması yönünde kuvvetli talebini reddediyordu. Vatikan iç tüzüğü bu tür vakaları sivil makamlara değil, bizzat kiliseye taşıyordu. Kiliseyi hesap vermeye çağıran mevcut kampanya etkili olabilir, zira söz konusu iç tüzük 12 Nisan 2010 pazartesi itibarıyla değişmiş durumda. Vatikan’ın 1979’da Galile’den nihayet özür dilemesini hatırlayın; Galile yaşasaydı, ‘hiç olmamasındansa geç olsun’ derdi belki.
Binlerce rahipten söz ediyoruz
Diyelim ki Britanya eğitim bakanı yerel bir eğitim makamından bir öğretmenin öğrencilerine tecavüz ettiğine dair güvenilir bir rapor alıyor. Meseleyi polise bildirmek yerine, suçluyu okuldan okula nakletmekle yetindiğini ve oralarda da yeni tecavüz vakaları yaşandığını tahayyül edin. Bu yeterince vahim olurdu. Fakat bir de üzerine, kararını şu ifadelerle meşrulaştırdığını düşünün: “Söz konusu vakada yerel eğitim makamının yargılama yönünde sunduğu argümanları son derece mühim addediyorum, fakat hükümetin ve partinin, yanı sıra suçlu öğretmenin iyiliğini göz önüne almayı da gerekli sayıyorum; ayrıca öğretmenin yargılanmasının, bilhassa genç yaşı dikkate alındığında, seçmenler arasında neden olabileceği zararı hafife almam da mümkün değil.” Analojinin kırılma yeri şu: Tek bir tecavüzcü rahipten değil, dünyanın dört bir köşesindeki binlercesinden söz ediyoruz.
Vatikan egemen mi değil mi?
Böyle bir mektup yazdığı ortaya çıkan herhangi bir bakan rezil olarak derhal istifa etmek zorunda kalır ve bizzat yargılanır. Peki kilise niye bundan muaf olsun? Papa gibi bir dini liderin farklı olmaması gerek. İşte bu yüzden, Christopher Hitchens’la birlikte, insan hakları avukatları Geoffrey Robertson ve Mark Stephens’ın Papa aleyhinde
suç ortaklığı iddiasıyla yürüttüğü soruşturmayı destekliyorum.
Bu mükemmel avukatlar bir başlangıç mahiyetinde, Vatikan’ın egemen devlet statüsü aleyhinde ikna edici gerekçelere sahip olduklarına inanıyorlar. Onlara göre Vatikan Mussolini dönemindeki İtalyan iç politikasının zorladığı kendine has bir karışımdı ve BM’de hiçbir zaman tam statü verilmedi. Bu ilk argümanda başarılı oldukları takdirde Papa devlet başkanı sıfatıyla diplomatik dokunulmazlık iddiasında bulunama-yacak ve Britanya topraklarına ayak basarsa tutuklanması mümkün olacak.
Hükümetler utandırdı
Hitchens’la birlikte, Britanya’yı ziyaret planını gerçekleştirmesi halinde Papa’nın yargılanması çağrısı yapmamız karşısında insanlar niçin şaşırdı veya şoke oldu? Önerimizle ilgili tek garip şey, bu çağrıyı bizim yapmak zorunda kalmamız: Hükümetler bunca zamandır neredeydi? Ahlaki tutumları nerede? Hukuk karşısında herkese eşit muamele yapma sözleri nerede? Britanya hükümeti, Katolik kilisesinin masum kurbanları için adaleti savunmak şöyle dursun, bu gülünç derecede yozlaşmış adamı resmi bir ziyaret çerçevesinde buyur etmeye hazırlanıyor. Papa’nın ziyaretinin amacı ‘ahlak rehberliği yapmak’. Tekrar okuyun: Ahlak rehberliği yapmak!
Ratzinger’e yöneltilen suçlamaların ciddiyetine mahkemeler karar vermeli; aklayıcı bir dini mahkeme değil,
sivil bir mahkeme olmalı bu. Masumsa bırakalım bunu mahkemenin önünde kanıtlama fırsatı olsun. Suçluysa
adalet yerini bulsun. Tıpkı herkes gibi.
*13 Nisan 2010
Tercüme: Radikal
SON VİDEO HABER
Haber Ara