Çin ekonomisi nereye gidiyor?
Çin'in ekonomik gidişatı, olumlu gelişmelerin yanında endişeleri de beraberinde getiriyor.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-04-19 10:58:00
Çin, geçen yılsonu itibariyle yüzde 8,7 oranında gerçekleşen ekonomik büyüme oranını, 2010 yılının ilk çeyreğinde yüzde 11,9'a taşıdı. Bu süreçte büyümeye en önemli katkıyı yatırımlar ve tüketim yaptı. Bu aynı zamanda, Çin hükümetinin küresel krizin en yoğun yaşandığı dönemde uygulamaya koyduğu sektörel teşvik paketleri ile ihracata dayalı büyüme sürecinden tüketime dayalı sürece geçiş politikalarının doğru işlediği şeklinde yorumlanıyor.
Bazı temel veriler, bu süreci doğruluyor. Şöyle ki, yılın ilk üç ayında sabit kıymetler yatırımlarının yüzde 25,6, sanayi çıktısının yüzde 19,6, perakende satışların yüzde 17,9 artması ile araç satışlarının yüzde 70 oranında artışla 4,6 milyon adede ulaşması ve enerji tüketiminin yüzde 24 oranında artması bu süreci gösteren ekonomik veriler olarak karşımıza çıkıyor. Bu süreçte ayrıca, Çin'in döviz rezervleri ilk 3 ayı sonunda 2.45 trilyon dolara ulaşmış bulunuyor.
Öte yandan Çin, 2009 sonu itibariyle bin tonu aşan altın rezervleriyle en büyük altın stokuna sahip beşinci ülke konumuna geldi. Ayrıca ülkeye giren yabancı sermeye miktarı da yılın ilk çeyreğinde yüzde 7,7 artarak, 23,4 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Ancak tüm bu verilerin yanı sıra Mart ayı ve yılın ilk çeyreği Çin ekonomisi açısında bazı dikkate değer gelişmeleri de beraberinde getirdi. İlk olarak, 2004'ten bu yana Çin ilk defa dış ticaret açığıyla karşılaştı ve bu açık 7.24 milyar oldu. Uzmanlar, Çin'in önümüzdeki dönemde dış ticaret işlemlerinin fazla vereceğini ancak dış ticaret fazlasının makul seviyelerde gerçekleşeceğini belirtiyor. Bu sürecin, uzun yıllardan beri başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin değerlenmesi yönünde baskı yaptığı Çin'in para birimi Yuan üzerindeki gelişmelere ve tartışmalara da yeni bir boyut geçirecektir.
ÇİN EKONOMİSİ ISINIYOR
"Dönemsel ve geçici" olduğu Çin makamlarınca belirtilen söz konusu dış ticaret açığın önümüzdeki aylarda tekrar fazlaya dönüşeceği belirtiliyor. Ancak yüzde 12'ye yaklaşan büyüme oranının Çin ekonomisinin ısınmaya başladığının işaretleri olarak yorumlanıyor. Şüphesiz bu süreçte karar verebilmek için ikinci çeyrekteki büyüme oranının bilinmesi gerekiyor, ancak bu aşamada Çin ekonomisinin iki temel öngörülebilir sorunu bulunuyor. Bunlardan birincisi emlak piyasasının ve fiyatlarının aşırı ölçüde şişmesi ile yüksek büyüme hızlarının gerçekleşmesi ve tüketici eğilimlerinin gelişmesi sonucunda enflasyon beklentisidir.
EMLAK FİYATLARI EL YAKMAYA DEVAM EDİYOR
2010 yılının ocak ayında Çin'deki en büyük 70 şehirdeki emlak fiyatları yüzde 9,5, Şubat ayında 10,7 ve Mart ayında ise yüzde 11,7 oranında arttı. Hükümetin kredileri azaltma ve emlak fiyatlarındaki artışı kontrol etme amaçlı politikaları ilk 3 ayda istenen sonucu vermedi. Merkezi hükümet bu süreçte yeni politikalar üzerinde çalışıp yakın dönemde uygulamaya koymayı hedefliyor.
ENFLASYON ENDİŞESİ
Öte yandan 2010'un ilk çeyreğinde tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yüzde 2.2, üretici fiyat endeksi (ÜFE) ise yüzde 5.2 oranında artmıştır. Bu da fiyat hareketlerinin artış eğilimi içinde olduğuna işaret ediyor.
Sonuç olarak küresel krizden çıkmada ilk ve en başarılı ülke olma özelliği gösteren Çin ekonomisi, yakın bir dönemde iç ve dış gelişmelerin etkisiyle, tüm dünya ekonomilerini etkileyecek yeni gelişmelerle karşı karşıya kalabilecektir.
(CİHAN)
SON VİDEO HABER
Haber Ara