Dolar

34,9446

Euro

36,6240

Altın

3.013,68

Bist

9.987,42

Filistin'de 'Sürgün taşı'yla çok kuş vurulacak!

İsrail'in Batı Şeria'ya sızan kişilerin 'sürgün edilmesi' emri bir taşla çok kuş vurmayı hedefliyor.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-04-15 09:48:00

Filistin'de 'Sürgün taşı'yla çok kuş vurulacak!
Amira Hass / Haaretz

İsrail'in Batı Şeria'ya sızan kişilerin 'sürgün edilmesi' emri bir taşla çok kuş vurmayı hedefliyor. Amaç Batı Şeria'daki Filistinli nüfusunun artışını sınırlamak, Gazze'yle Batı Şeria'yı birbirinden koparma sürecini tamamlamak ve yabancıların işgale karşı mücadeleye katılmasını engellemek.

Batı Şeria’daki İsrail Savunma Güçleri’nin komutanı Tümgeneral Gadi Şamni altı ay önce ‘sürgün etme’ fiilinin İbranice’deki kökünün 10 farklı versiyonunu içeren askeri bir emir yayımladığında, emri formüle eden Şamni ve perde arkasındaki ordu hukukçuları kararın hangi hafta hayata geçeceğine dair bir ifade kullanmamış görünüyordu. Sonradan, üzerinde değişiklik yapılan ‘Batı Şeria’ya sızmaların önlenmesi emri’nin nisanın en üzücü günlerine denk geldiği anlaşıldı. Emrin içeriği yayımlanıp insan hakları örgütleri ve Filistinli sivil gruplarla yetkililer karşı mücadeleye başlayınca, İsrail güvenlik güçleri de korkuları yatıştırmaya girişti.

Ordu dikkatleri dağıtıyor
Onlara göre yeni bir şey yok. Ordu yasası yasadışı yollardan geçici bir süre için ikâmet edenlerin sınırdışı edilmesine daima izin veriyordu. Yazılanların aksine, yeni emir sınırdışı edilenlerin durumunu, yargıya başvurma imkânı tanıyarak iyileştirecek biçimde tasarlanmıştı.
İsrail’in politikaları nedeniyle işgal altındaki topraklarda hakları ihlal edilen Filistinlilere yardımcı olan İsrailli insan hakları örgütü Hamoked Bireylerin Savunulması Merkezi, 25 Mart’ta Merkez Komutanlık Başkanı Tümgeneral Avi Mizrahi’ye bir mektup göndererek, emrin yürürlüğü girmesi halinde doğabilecek tehlikelere dair uyarılarda bulundu. Emir hiçbir yeni hüküm içermiyorsa, askeri bakanlar niçin basının haberdar olmasından önce Hamoked’in hukuk uzmanlarına izahatta bulunmamıştı?
İsrail Savunma Güçleri’nin verdiği güvenceler, yukarıda söze edilen sızmalara karşı emre eklenen bir ikinci emirle ilgili. Bu ikinci emir sınırdışı sürecini inceleyecek bir askeri hukuk komitesi kurulmasını öngörüyor.
Ordunun kamuoyunu sakinleştirme çabası hem esas emri, hem de İsrail hükümetinin Filistinlilerin hareket ve iskân özgürlüğünü sınırlayan, giderek de kötü yönde hızlanan değişikliklerini görmezden geliyor. Peki ne hakla? İsrail’in, her şeyin üstünde tutulan askeri bir rejim olarak sahip olduğu hakla. Emirde kullanılan muğlak dille aşamalı değişikliklerin bileşimi, alarm zilleri çaldırmaya yeter de artar bile. Bu muğlaklık sıradan bir dil sürçmesinden ibaret değil.
Ordunun 1650 sayılı emri sızan, yani suç işleyen şahsa dair hukuki tanımı genişletiyor, böylece emrin şu nüfus gruplarına derhal uygulanabilmesini mümkün kılıyor: İsrail’in 1967’den beri yürüttüğü uygulamalar sonucu ikâmet statüsünü kaybeden Filistinliler (ve onların çocukları); kimliklerinde Gazzeli yazan Filistinliler; ve yabancı uyruklular.
Bu bir taşla çok kuş vurmaktır - yani halihazırda Batı Şeria’da olan kuşlar ve buraya ‘sızma’ suçunu işlemeyi planlayanlar. Hedefler şu: Batı Şeria’daki Filistinli nüfusunun artışını sınırlamak, Gazze’deki Filistinlileri Batı Şeria’dakilerden koparma sürecini (ki Oslo Anlaşmaları’nın ihlali bu) tamamlamak ve yabancı uyrukluların işgale karşı halk mücadelesine katılmasını önlemek (bkz: İsrail Savunma Güçleri’nin Ramallah’da yürüttüğü
yabancı avı). Fakat emir yeni ‘sızan şahıs’ kategorileri üretme potansiyeli de taşıyor.
Değiştirilmiş emirdeki yeni kilit kelime ‘izin’; izni olmayan herkes sızan şahıs sayılacak. İsrail son 20 yıldır Batı Şeria ve Gazze’deki Filistinliler için karmaşık bir seyahat ve iskân izni sistemi oluşturdu. ‘İzin’ yasağın öbür adı. İki devletli çözümden bahseden İsrailli siyasetçiler arttıkça, Gazze-Batı Şeria arasındaki seyahat kısıtlamaları sistemi de o kadar karmaşıklaştı. İki bölge arasındaki yolculuğu daha da zorlaştıran ve şahısların Batı Şeria’nın belli bölgelerine girişini sınırlayan bu rejimin kolları uzadıkça uzadı.
Acil durum dönemlerinde konulan ve sonrasında rafa kaldırılan yasaklar da var. Fakat Yeşil Hat’la tecrit duvarı arasındaki bölgeye izinsiz girme veya burada yaşama yasağı, eviniz veya toprağınız burada olsa bile yerli yerinde duruyor. İzinlerin ‘kırk yılda bir’ verildiği de unutulmamalı.
İsrail’in Doğu Kudüs’ü Batı Şeria’dan koparma politikası hesaba katıldığında, Filistinli Doğu Kudüslülerin Filistin
Yönetimi’nin kontrolündeki bölgelere izinsiz girişini yasaklayan uygulamanın yenilenmesi de çok güçlü ihtimal. Bölgenin komutanı, yeni izinleri verme hakkını, ki silah zoruyla ve askeri baskıyla alınmış bir hak bu, saklı tutuyor. Emir yeni izinlerin/yasakların icat edilebileceğinin ve daha fazla insanın sızan şahıs tanımına sokulabileceğinin işaretini veriyor.

Evlilik bile ‘izne’ tabi
Bu imkânsız mı? Vesveselerin ürünü mü? Vesvese asıl Gazze sakinlerinin yaşadığı bir durum. Ocak 1991’den bu
yana İsrail Gazzelilerin Batı Şeria’ya gidip burada eğitim veya iskân imkânı aramasını kısıtlıyor. Hatta Gazzeliler 2000’den bu yana, Batı Şeria’da resmen yasadışı ikamet edenler diye sınıflandırılıyor. 2007’den beri de, Gazze’den çıkmalarına izin verilen bir avuç Filistinli’nin Batı Şeria’da kalmak için izin alması gerekiyor.
Sürekli yeni izin türleri icat edip duran rejim İsrail’in askeri yönetiminin alâmeti farikası haline gelmiş durumda. Alt ve üst rütbeli komutanlara, insanların nerede eğitim görebileceği, çalışabileceği, yaşayabileceği veya nereye seyahat edebileceğini belirleme hakkı tanınıyor; genellikle otoriter hükümdarlar veya askeri diktatörler sahiptir böyle bir hakka. Hatta rejim insanların kiminle evlenebileceğine de karar veriyor. Yeni emir, hükümdarların sürgün etme hakkının alanını genişletiyor.

(İsrail gazetesi, 14 Nisan 2010)


Haber Ara