Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Kanıyla şan kazanan şehir: Şanlıurfa

Mondros Mütarekesi'ni gerekçe gösteren İngiltere'nin ardından Fransızlar'ın da Urfa'yı işgal etmesine engel olmak isteyen Mustafa Kemal Atatürk, Urfa Müftüsü ve eşrafına çektiği telgrafla, yokluklar içerisinde kahramanca düşmana karşı koyan halkın bağımsızlık fitilini ateşledi.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-04-11 10:58:00

Kanıyla şan kazanan şehir: Şanlıurfa
Kıt imkanlara rağmen halkın kanı ve canıyla yürüttüğü mücadele sonucu Urfa, 11 Nisan 1920'de düşman işgalinden kurtarıldı.

AA muhabirinin Şanlıurfa Valiliği arşivinden derlediği bilgilere göre, Mondros Mütarekesi'nin 7. maddesinde yer alan 'Müttefikler, güvenlerini tehdit edecek bir durum ortaya çıktığında herhangi bir stratejik noktayı işgal hakkına haiz olacaklardır' hükmünü gerekçe gösteren İngilizler, 24 Mart 1919'da, bazı kaynaklara göre 7 Mart 1919'da Urfa'yı işgal etti.

Mutasarrıf (sancak beyi) Nusret Bey, işgalin hemen ardından Urfa'ya gelen ve kendisini ziyaret ederek 'Galip bir hükümetin askeri neden karşılanmıyor?' diye soran İngiliz kumandanına, 'Haksız yere memleketi işgal eden bir kuvveti karşılamaya çıkmak bir Türk mutasarrıfına yakışmaz. Bir misafir gibi gelseydiniz, sizi Birecik'te karşılardım' cevabını verdi.

Urfa'yı işgal eden İngilizler, ertesi gün 1. Süvari Alay Komutanı Binbaşı Hüseyin Bey'den alayın Urfa'yı terk etmesini istedi. Durumun üst makamlara bildirilmesinin ardından subay komutasında bir süvari takımı Urfa'da bırakılarak, alay önce Karaköprü'ye, ardından Siverek'e çekildi.

-ERMENİLER, İNGİLİZLERE İSTİHBARAT VERİYORDU
İngilizler, yörede bulundukları süre içerisinde özellikle aşiretlerle iyi ilişkiler kurmaya çalıştılar. Özel önem verdikleri Viranşehir civarındaki Milli Aşireti reisi İbrahim Paşa'nın oğlu Mahmud Bey'e 'Kürt Lawrence' olarak adlandırılan Binbaşı Noel ve Yüzbaşı Woolley'i gönderip, Kafkasya ile Mezopotamya arasında kurulabilecek bir tampon bölge için yoklamalar yaptırdılar.

Halep'teki İngiliz Generali Barrow, Mahmud Bey'i 30 Haziranda Urfa'ya davet etti. Nasıl davranılması gerektiğini soran Mahmud Bey, 13. Kolordu'dan aldığı talimatla buluşmaya gitmedi.

İngilizler, pek fazla destek bulamadıkları aşiretlerin dışında özel ilgi gösterdikleri şehir merkezindeki Ermenileri ise silahlandırıp atış talimi yaptırdı.

İngilizlerle birlikte Urfa'ya gelen Ermeni gönüllülerinin üstlendiği bu talimlerden başka Ermeniler ikide bir dükkanlarını kapatıp evlerine çekiliyor, çanlar çalıp, asayişsizlik havası yaratmaya çalışıyorlar ve İngilizlere istihbarat çalışmalarında yardımcı oluyorlardı. İngilizler, davranışlarından hoşlanmadıkları Mutasarrıf Nusret Bey'i tehcir bahanesiyle görevinden azlederek, İstanbul'a gönderilmesini sağladı.

Bu sırada Nusret Bey'in 6. Ordu Kumandanı Ali İhsan Paşa'nın tavsiyesiyle oluşturduğu milis kuvvetlerinin silahları henüz toplanmamıştı.

-'ONİKİLER'
Jandarma Kumandanı Binbaşı Ali Rıza Bey, Erzurum Kongresi'nin beyannamesini halkın önde gelenlerinden Mahmud Bey'den elde edince, dağılan milis kuvvetlerini bir cemiyet olarak örgütlemek düşüncesini, mutasarrıf olarak Nusret Bey'in yerine atanan Ali Rıza Bey'e açtı.

'Meclis-i idare azasından' Hacı Kamilzade Hacı Mustafa aracılığıyla kurulan temas sonucu, 4-5 Eylül 1919 gecesi Güllüzade Hacı Osman Efendi'nin evinde toplanan eşraf ve aydınlar, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin temellerini attı.

Bu toplantıda bulunan ve kentin düşman işgalinden kurtarılmasına öncülük eden 'Belediye Reisi Hacı Kamilzade Hacı Mustafa Efendi, Barutçuzade Hacı İmam Efendi, eşraftan Tüccar Hacı Kamilzade Hacı Mustafa Reşid Efendi, Mollazade Mahmud Efendi, Polis Komiserliğinden Mustafi Arabikatibizade Şakir Efendi, Güllüzade Osman Efendi, esnaftan Şellizade Ali Ağa, tüccardan Nebozade Hacı İmam Efendi, Eşraftan Hacı Bedirağazade Halil Ağa, Jandarma Tabur mülhakı İzmirli Adil Hulusi Efendi, takım kumandanlarından Mülazım-ı Evvel Hüseyin Pertev Efendi ve Jandarma Çavuşu Sofi oğlu Hacı Mustafa Çavuş'a daha sonra halk arasında 'Onikiler' adı verildi.

Kurtuluşa kadar mücadele edileceğine Kur'an-ı Kerim üzerine ant içen ve Jandarma Kumandanı Binbaşı Ali Rıza Bey başkanlığında toplanan 'Onikiler' tarafından oluşturulan cemiyetin kuruluşu, Sivas'ta Heyet-i Temsiliye Başkanlığına bildirildi.

-İŞGAL EDİLEN YERLERİN FRANSIZLARA DEVRİ
Bu arada İngilizlerce işgal edilen yerlerin Fransızlara devredileceği söylentilerinin halk arasında yaygınlaşması üzerine 15 Eylül 1919 tarihinde Paris'te yapılan ve 'Suriye İtilafnamesi' olarak da bilinen 'Suriye ve Kilikya'da İşgal Kuvvetlerinin Değiştirilmesine İlişkin İngiliz-Fransız Anlaşması'na göre, Urfa ve çevresi Fransızlara devredildi.

Fransız General E. Bremond'un 'Tarihimizde Fransa'nın başına konan talih kuşunu bir defa daha ürkütüp kaçırdığı elemli bir devre' dediği Kilikya olarak adlandırılan bölgenin işgali, bu şekilde kararlaştırılmış oldu. Mustafa Kemal Paşa ise Fransızların bölgedeki işgalini 'haksızlık üstüne haksızlık' olarak nitelendirdi ve bu bölgelerin Fransızlara işgal ettirilmemesini istiyordu.

13. Kolordu Kumandanlığına çektiği bir telgrafla İngilizlerin, Urfa'yı boşaltmasının ardından bu kentten çekilen 1. Süvari Alayı ile Urfa'nın derhal işgaliyle, Fransız işgalinin bu şekilde önlenmesi gerektiğini bildirdi. Ancak 13. Kolordu Kumandanı, bu konuda hükümetten onay alamadı. Bunun üzerine Mustafa Kemal, Urfa Müftüsü ve eşrafına çektiği telgrafta, 'Göç doğru değildir. Milli örgütlenişi genişletin. Her türlü haksızlığı protesto ve icabında fiilen reddedin' talimatını verdi. Mustafa Kemal, çektiği bu telgrafla yokluklar içerisinde, kahramanca düşmana karşı koyan halkın bağımsızlık fitilini daha da ateşledi.

Bu arada İngilizler, ekim ayı sonunda Urfa'yı boşaltarak Fransızlara teslim etti. Kasım ayı içerisinde Binbaşı Ali Rıza Bey'in halkın önde gelenlerini Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ne katmaya çalıştığının öğrenilmesi üzerine İngilizler, Ali Rıza Bey'in tutuklanarak İstanbul'a gönderilmesine karar verdi.

Binbaşı Ali Rıza Bey de, taburun devir teslimi gerekçesiyle aldığı izinden yararlanarak Siverek'e firar etti. Ali Rıza Bey'in firarına büyük tepki duyan Fransızlar, Urfa halkına ve idareye karşı davranışlarını sertleştirdiler.

İlk olarak Suruç Kaymakamı Mesut Bey ve Suruç Jandarma Kumandanlığına vekalet eden Onikiler'den Mülazım-ı Evvel Hüseyin Pertev Efendi'yi tutuklatarak, İstanbul'a gönderdiler. Ertesi gün de Fransız işgalindeki bölgelere gidecek kişilere verilecek seyahat belgelerinin Fransızlarca vize edilmesi mecburiyetini getirdiler. Fransız işgal komutanlığı, Binbaşı Ali Rıza Bey ile mektuplaştığı öne sürülen Siverekli Ali Efendi'yi tutuklayarak 200 Türk altını para cezasına çarptırdılar.

Tanınmış isimlerden Ali Efendi'nin tutuklanması, halk arasında rahatsızlık doğurduğundan halkın önde gelenlerinden Sait Bey, Ali Efendi'nin tahliye edilmemesi halinde halkın Urfa'ya hücum edeceğini bir mektupla Fransızlara bildirdi. Sait Bey'in ikinci mektubu Ali Efendi'nin tahliyesini sağladı.

Ancak Fransızlar, mülki idare üzerindeki baskılarını sürdürdüler. Memurların yaptıkları görevlere atanmalarından Urfa Belediyesinin bütçesine kadar her işe karışmaya devam ettiler. Binbaşı Ali Rıza Bey'in yerine Urfa Jandarma Komutanlığı'na atanan Yüzbaşı Ali Saip Bey, Aralık ayı sonunda Urfa'ya geldi. Emekli Binbaşı İhsan Bey ve beraberindekilerle görüştü ve ayaklanma düşüncesini onlara açtı.

Gerekli desteği alan Ali Rıza Bey de 15 Ocak 1920'de bir ayaklanma planı hazırladı. Buna göre, 15 Ocak günü Urfa, Telebyad (Suriye sınırında) ve Arap Pınarı'ndaki Fransız işgal kuvveti kumandanlıklarına birer ültimatom verecekler ve Fransızlara Urfa'yı boşaltmaları için 24 saat mühlet tanıyacaklardı. Fransızlar ültimatomu reddetmeleri durumunda şimendifer hattının Siftek ile Fırat arası tahrip edilecek, telgraf hatları kesilecekti.

-FRANSIZ ASKERLER KADIN HAMAMINDA
Bu olayların 1 ay sonrasında Fransız askerinin kadınların bulunduğu Vezir Hamamı'na girmeleri, şehirde büyük tepki uyandırdı. Ertesi gün Mutasarrıf Ali Rıza Bey olayı sert bir dille protesto etti. Aynı tarihlerde, Mustafa Kemal'in kolordulara gönderdiği genelgesi yayınlandı.

Buna göre, Fransızlar aleyhine Kuvayı Milliye'nin harekete geçmesinin daha fazla ertelenmesinde mahzurlar vardı. Ayaklanmanın birinci dönemi Urfa'dan başlayacaktı.

Jandarma komutanı Ali Saip Bey'in beyannamesini alan aşiretler Suruç'ta işe başlamışlardı. Tren hattının bazı bölümleri tahrip edilmiş, Fransızlara 24 saat içinde çekilmeleri için ültimatom verilmişti. Tanınmış kişilerden Mahmud Bey, kolordudan kendilerine sahip çıkılmasını istemiş, artık protestolarla reisleri yatıştıramadığını, Fransızların bölgedeki Ermenileri silahlandırarak ve onları kendi askerleri arasına sokarak katliam yaparcasına hareketler yapmaya devam ederlerse, kıyamın yalnız Urfa'da değil, her tarafta yapılacağını bildirdi.

Halkın ve Müdafayı Hukuk Cemiyeti'nin tam desteğini alan Ali Saip Bey, 6 Şubatta Siverek tarafından halktan oluşturulan kuvvetle beraber Urfa'ya doğru hareket etti. Ertesi gün Karaköprü köyüne ulaşan Ali Saip Bey, 'Kuvayı Milliye Kumandanı Namık' imzasıyla Fransızların 24 saat içinde Urfa'yı boşaltmaları için bir ültimatom gönderdi.

Ancak Fransız kumandanından gelen cevapta, Urfa'nın boşaltılmasına General Gouraud'un karar verebileceği belirtildi. Toplanan kuvvetler 9 Şubatta Urfa'ya girdi. 17 Şubat tarihinde, şehirdeki milis bölükleri, Fransızların işgalindeki Külaflı Tepesi'ni zapt ederek, Fransızların çekilmelerini sağladı. 20 Şubatta ise Ermenilerle, Fransızların haberleşme noktası olan Bediüzzaman Karakolu da milis kuvvetlerce ele geçirildi.

-URFALILAR ÇOK KAYIP VERDİ
Ali Saip Bey, iki günde bir Fransız kumandanına şehri boşaltmaları için haber gönderiyor, ama Fransızlardan ilk günkü cevabı alıyordu. Fransızların müstahkem binalardan nasıl çıkarılacakları tartışılırken, binalara giden suyun yolu değiştiriliyor, Fransızların erzak sıkıntılarına bir de su sıkıntısı ekleniyordu.

Ancak İsviçreli Dr. Fischer, Fransızların bulundukları binalardaki gizli kuyuları göstererek, Fransızları susuzluktan kurtarıyordu. 28 Şubat tarihinde düşman karargahına 200 metre mesafedeki Karalökün Bağı'na bir hücum planlandı.

Yedek Subay Ahmet Mestçi'nin de bulunduğu kuvvetler, bağa hücum ettiklerinde Fransızlar şiddetli hücuma dayanamayıp teslim olacaklarını bildirdiklerinde, muharebe dışı kalması kararlaştırılan Ermeni Yetimhanesi'nden açılan ateşi milis kuvvetleri hedef almış ve kayıplar verilmişti.

Ancak Ermeni Yetimhanesi Müdiresi Miss Holmes'e ve Dr. Fischer, yetimhaneden ateş açıldığını inkar etti. 4 Mart günü gelen topların desteğinde mücadelenin en etkili taarruzu başlatıldı. Birkaç kez Fransız mevzilerine girildiği halde, milis kuvvetleri püskürtüldü. Çok kanlı ve şiddetli geçen taarruzda, Urfalılar çok kayıp verdi. Yalnızca tanınanların sayısı 82 olarak kayıtlara geçti. Buna köylülerden ve yakınları tarafından götürülen şehitler dahil edilmedi.

-GECEYİ DEHŞETLİ BİR KORKU İÇİNDE GEÇİRDİK
Taarruz esnasında görev yapan bir Fransız subayının ise anılarına, 'Türkler yarın da aynı şiddetle hücuma devam ederlerse dayanamayız. Geceyi dehşetli bir korku içerisinde geçirdik' diye yazmıştı. Bu arada Ali Saip Bey'e, verilen büyük kayıplardan dolayı tepkiler başlamıştı.

13. Kolorduya bağlı 2. Tümen Kumandanı Yarbay Akif Bey, Siverek'e gelip Kolorduya verdiği raporda, 'Aşayir ve ahaliyi kumanda, muhal denecek kadar güç bir şey olduğu müsellem olduğundan, Urfa Kuvayı Milliye Kumandanı'na bir hoşnutsuzluk vardır' diyordu. Bir taraftan kayıplar, bir taraftan Fransızlara imdat geleceği haberleri halkın moralini bozmaya başlamıştı. Mustafa Kemal bunun üzerine, 13. Kolordu Kumandanlığından bir miktar muntazam kuvvetin milli kuvvetler görünümünde Urfa'ya gönderilmesini istedi.

13. Kolordu Kumandanlığı ise muntazam kuvvetlerin işe karıştırılmasının Fransa'ya savaş ilanı anlamına geleceği gerekçesiyle bundan kaçınıyordu. Bu arada yakalanan bir Fransız casusunun üzerinde çıkan pusulada, Fransızların erzak bakımından son derece sıkıntılı oldukları öğrenildi.

30 Martta Şanlıurfa Müzesi'nin şimdiki yerinde bulunan Fransız askerlerine baskın yapmayı planlayan Hacı Osman (Keskinkılıç) kumandasındaki halk, Fransızların şiddetli ateşiyle karşılaştı. Ertesi gün, erzak elde etmek için şehre karşı hücum düzenleyen Fransızlar, halkın karşı koyması üzerine geri çekildiler.

Nisan ayı başlarında, bekledikleri yardımdan ümitlerini kesen Fransızların erzakları bitmiş ve artık Urfa'yı boşaltmayı düşünmeye başlamışlardı. Ancak Urfa'daki Ermeniler buna karşıydı. İsviçreli Dr. Fischer, Fransızların Urfa'yı tahliye için görüşebileceklerini mutasarrıflığa bildirdi.

Sonradan Ali Saip Köprüsü adı verilen Millet Köprüsü üzerinde 9 Nisan günü Mutasarrıf Ali Rıza Bey, Ali Saip Bey, Belediye Reisi Hacı Mustafa, Fransız Kumandanı Hauger, Yüzbaşı Sajous ve Dr. Beşliyan buluştular. Fransızlar bazı şartlarının kabul edilmesini istedi. Söz konusu şartlarda anlaşmaya varılması üzerine Teğmen Ömer İzzet (Durakbaşı) komutasında 10 jandarma eri, refakatçi olarak verildi.

10 Nisanı 11 Nisana bağlayan gece Fransız kuvvetleri, iki koldan Suruç yönüne doğru yola çıktı. Sabah saatlerinde silah sesleri gelmeye başladığında Fransız kuvvetlerini arkadan izleyen Teğmen Halil Münir Efendi'den Ali Saip Bey'e şu rapor geldi: 'Düşman öncüsü, bilhassa öncüde bulunan Ermenilerin yolda rastladıkları halka, köylerde vatandaşlara ateş etmeleri üzerine, Şebeke Boğazı'nda şiddetli bir çatışma başladı. Kumandan, Fransız kuvvetlerine savaş düzeni aldırdı. Bize karşı da ateş etmeye başladılar. Urfa yolunu koruma altında bulunduruyorum, durumumuz tehlikelidir, acele etmenizi bekliyorum.'

Bu sırada halk ve aşiretler akın akın olay yerine gidiyordu. Olay yerine hareket eden Ali Saip Bey, yarı yolda Ömer izzet Efendi ile karşılaştı. Ömer İzzet Efendi'den durumu öğrenen Ali Saip, olay yerine vardığında Sajous ve subaylar öldürülmüş yerde yatıyorlardı. Muharebe sonucunda kalan 100 Fransız askeri de esir alınarak Urfa'ya getirilmişti. Böylece Urfa, 11 Nisan 1920'de düşman işgalinden kurtarılmış oldu.

-URFA'YA 'ŞANLI' UNVANI VERİLMESİ
Urfa milletvekili Osman Doğan ve 17 arkadaşı, 12 Haziran 1984'te, Kurtuluş Savaşında gösterdiği kahramanlıktan dolayı Urfa'nın adının 'Şanlıurfa' olarak değiştirilmesine ilişkin teklifi, TBMM'de kabul edildikten sonra, 'Urfa ilinin adının Şanlıurfa olarak değiştirilmesi hakkındaki 3020 sayılı' kanun, '22 Haziran 1984 tarih 18439 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi.

O tarihten bu yana kentin adı 'Şanlıurfa' olarak
değiştirildi.

Kaynak: AA
SON VİDEO HABER

Şam'daki saray yakıldı, eşyalar alındı

Haber Ara