Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Haberal, telekonferansla konuştu

İkinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı Prof. Dr. Mehmet Haberal, telekonferans sistemiyle ifade verdi. En çok merak edilen Başbakan Ecevit'in hastalığıyla ilgili soruları yanıtladı.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-04-05 20:18:00

Haberal, telekonferansla konuştu
İkinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı Prof. Dr. Mehmet Haberal ''Bülent Ecevit ile ilgili şahsıma ve Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi'ne yönelik iddialar gerçek dışı ve iftiradır'' dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada tedavi gördüğü İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü'ndeki odasından video konferans sistemiyle ifadesi alınan Haberal, Kent otel toplantıları ve merhum Başbakan Bülent Ecevit'e yapılan tedaviye ilişkin iddialara yanıt verdi.

Haberal, diyalog grubu tarafından Kent Otel'de düzenlenen çaylı ve kuru pastalı toplantılarda herkesin fikrini söylediğini, bunların gizli, kapalı toplantılar olmadığını ifade ederek, ''Buradaki amaç ülkenin sorunlarına acaba nasıl katkı sağlayabiliriz, ülkeyi yönetenlere katkı sağlayabiliriz düşüncesidir'' diye konuştu.

Bu toplantıların daha sonra Gölbaşı'ndaki Patalya Oteli'nde devam ettiğini dile getiren Haberal, bu otelde bazı siyasi partilerle birlikte birçok dernek ve vakıf tarafından da toplantılar düzenlendiğini anlattı.

Haberal, bu toplantıların her demokratik toplumda olması gereken faaliyetler olduğunu belirterek, bu grubun daha sonra Milli Egemenlik Hareketi olarak isim değiştirdiğini, Anayasal hak çerçevesinde olan bir sosyal oluşum olduğunu kaydetti. Yapılan bu toplantılar sonrası basına da bilgi verildiğini ifade eden Haberal, bu toplantıların kapalı kapılar ardında gizi olarak yapılmış gibi algılanmasını üzüntüyle karşıladığını vurguladı.

Merhum Bülent Ecevit'i her zaman rahmetle andığını belirten Haberal, Atatürk'ün söylediği gibi ''Beni Türk hekimlerine emanet edin'' düşüncesiyle Ecevit'in tedavisini yaptıklarını, kendisini emanet eden Ecevit'i de şükranla andığını söyledi.

Kendi branşı olmadığı için diğer doktorların Ecevit'in tedavisini gerçekleştirdiklerini anlatan Haberal, tadaviyle ilgili heyet raporunu Başbakanlık müsteşarına elden verildiğini, yine Ecevit'in eski koruma müdürü milletvekili Recai Birgün'e de sunduklarını kaydetti.

Haberal, tedavi devam ederken de kontrol raporlarını Başbakanlığa sunulduğunu dile getirerek, o dönemde çıkan iddialarla ilgili Ecevit'in bunları yalanlayarak tedavisine katılan doktorlara teşekkür ettiğini vurguladı.

356 GÜN SONRA HER SORUYU CEVAPLANDIRMAYA HAZIRIM

Recai Birgün aleyhine açtıkları ceza ve hukuk davalarının devam ettiğini belirten Haberal, ''Ecevit taburcu olduktan sonra 7 ay Başbakanlık yapıp, 4,5 yıl daha yaşamıştır. Ecevit ile ilgili şahsıma ve Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi'ne yönelik iddialar gerçek dışı ve iftiradır'' şeklinde konuştu.

Recai Birgün'ün Ergenekon soruşturması kapsamında verdiği ifadede de ''Ecevit'in evine gizli olarak doktor getirttik, seyyar röntgen cihazı getirttik'' sözlerine dikkat çeken Haberal, evde çekilen röntgen sonucunda da Ecevit'e yapılan tedavinin doğru olduğunun belirtildiğini kaydetti.

Mahkemeden bir talebi olduğunu söyleyen Haberal, ''Bana herşeyin sorulması ki, 356 gün tutuklu kalmama sebep olan, hakkımda verilen tutuklama kararına sebep olan kuvvetli suç şüphesi neymiş ki açıklasınlar ki, ben öğrencilere, doktorlara, bilim adamlarına anlatayım, onlara hesap vereyim. Şimdi 356 gün sonra bana yöneltilen her soruyu cevaplandırmaya hazırım'' dedi.

Haberal'ın savunmasını tamamlanmasının ardından söz alan avukatı Köksal Bayraktar, müvekkilinin gözaltına alındıktan 3 gün sonra 16 Nisan 2009'da emniyette ifadesinin alınmasına başlandığını, ifade verme işleminin ertesi gün adliyede devam ettiğini kaydetti. Bayraktar, Haberal'ın ifade verme işleminin toplam 16 saat 45 dakika sürdüğünü ifade ederek, 70 yaşına yaklaşmış bir öğretim üyesinin ifadesinin CMK'daki yorma kavramına girdiğini kaydetti. Bayraktar, ifadenin, bedenin fizyolojik ve psikolojik olarak son derece yorgun olduğu bir ortamda alındığına dikkat çekti.

HABERAL'IN ÇAPRAZ SORGUSU

İkinci Ergenekon Davasının tutuklu sanıklarından Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın, tedavi gördüğü hastaneden video konferans yöntemiyle katıldığı duruşmada çapraz sorgusuna geçildi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada tedavi gördüğü İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü'ndeki odasından video konferans sistemiyle ifadesinin alınmasından sonra çapraz sorgusuna geçilen Prof. Dr. Haberal'a Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel tarafından sorular yöneltildi.

Haberal, ''geçmiş olsun'' dileklerini ileten Pekgüzel'in, ''2001 ve 2002 yılında siyasi parti kurma girişiminiz oldu mu?'' sorusuna, böyle bir düşüncesi olmadığı yanıtını verdi.

Eski Başbakanlardan merhum Bülent Ecevit'in düşürülmesi yönündeki iddiaları da duymadığını ve kendisine kimsenin böyle bir teklifte bulunamayacağını ifade eden Prof. Dr. Haberal, insan hayatında hekimlerin ve hakimlerin büyük önemi olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Haberal, ''İkisi de insan hayatı ile ilgilidir. Hekimler Allah'a hesap verir. Kimse bize gelerek 'şununla ilgili rapor verelim' deme cesaretini gösteremez'' dedi.

-CUMHURBAŞKANLIĞI TEKLİFİ-

Siyasi parti kurma iddialarını savcılıkta öğrendiğini öne süren Prof. Dr. Haberal, kendisinin böyle bir düşüncesi olmadığını, Ecevit'in o dönemde Cumhurbaşkanlığı'na kendisini aday gösterdiğini ancak demokratik toplumlarda Cumhurbaşkanı'nın Meclis'in içinden seçilmesi gerektiği gerekçesiyle bu teklifi kabul etmediğini, kendisinin tek hedefinin ülkeye hizmet olduğunu söyledi.

Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in, ''Sayın Bülent Ecevit, Cumhurbaşkanlığı için size yazılı mı sözlü mü teklifte bulundu?'' şeklindeki sorusu üzerine Prof. Dr. Haberal şunları kaydetti:

''22 Nisan 2000 tarihinde teklif yapıldı. O dönemin Turizm Bakanı Erkan Mumcu bir hasta ziyareti için gelmişti. Bu sırada bana, Cumhurbaşkanlığı ile ilgili olarak 'ne olacak?' diye sordu. Ben de 'Bunu Başbakan'a sor' dedim. Bu konuşmanın ardından öğle saatlerinde Meclis dışından benim adım, Meclisten ise merhum İsmail Cem'in adı geçmeye başladı. Bunun üzerine iki gün sonra Hüsamettin Özkan'ı ziyaret ettim. Bu görevi kabul edemeyeceğimi söyledim. Bunun ardından Bülent Ecevit, 'Siz teklif etmediniz. Biz sizi gösterdik' dedi. Ben yine Cumhurbaşkanı'nın Meclisten çıkması gerektiğini söyleyerek bunu kabul etmedim.''

-RECAİ BİRGÜN'ÜN İDDİALARI-

Prof. Dr Haberal, savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in ''Recai Birgün ile aranızda bir husumet var mıydı? Neden bu açıklamaları yaptı?'' şeklindeki sorusu üzerine, ''Hiçbir şekilde sorun yoktu. Meclisteki Birgün ile işin içindeki Birgün'ü tanımakta zorluk çektim. Bunları ona yakıştıramadım. Söyledikleri doğru değildir. Başbakan'ın koruma müdürlüğüne yükselmiş ve milletvekili olmuş birisine bunları yakıştıramadım'' diye konuştu.

Pekgüzel'in , ''İlhan Selçuk ve Yalçın Küçük ile hangi tarihte tanıştınız, samimiyetiniz ve bağlantılarınız nelerdir?'' şeklindeki sorusunu da Prof. Dr. Haberal, Yalçın Küçük ile hiçbir samimiyetinin olmadığını belirterek, ''1980 ihtilalinden sonra 'ülkede gelişen durumla ilgili, demokrasiyle ilgili neler yapabiliriz' diye Aydınlar Dilekçesi ile ilgili olarak birkaç kez görüştüm. Bu dilekçenin mimarlarındanım. Küçük ile görüşmem de 'imzalar mısın, imzalamaz mısın' şeklindeydi. Bu dilekçe nedeniyle dönemin sıkıyönetim mahkemesinde ifade verdim. İlhan Selçuk'u da detaylı tanımam. Herhangi bir ilişkim olmadı'' şeklinde yanıtladı.

Prof. Dr Haberal, ''1980 ve sonrası Yalçın Küçük ile bağlantınız oldu mu?'' şeklindeki soru üzerine de 25 yıldır Yalçın Küçük ile herhangi bir temasının olmadığını ifade ederek, ''25 senedir görmediğim insanlarla terör örgütü kurmakla suçlanıyorum. Bu kabul edilemez'' dedi.

Yalçın Küçük'te çıkan ve kendisine yönelik atıflar bulunan notlarla ilgili olarak da yasal haklarını kullanacağını belirten Prof. Dr. Haberal, bu konuda Küçük'ü kınadığını ve protesto ettiğini söyledi.

''2003-2004 yılında Jandarma Genel Komutanlığı'nda Şener Eruygur'un rektörlerle toplantı düzenlendiği'' yönündeki iddiaların sorulması üzerine de Prof. Dr. Haberal, ''Bu toplantıya katılmadım. Toplantının olduğunu da savcılıkta öğrendim'' dedi.

Savcı Pekgüzel'in, ''25 Ekim 2003 tarihinde 'Cumhuriyete Saygı Yürüyüşü' düzenlenmiş, Anıtkabir'e yürüyüş yapılmıştır. Bu yürüyüşte 'ordu göreve' pankartı taşınmıştır. Buraya katıldınız mı? Yürüyüşe katılmak için akademisyen ve öğrencilere otobüs temini yaptınız mı?'' şeklindeki sorusuna da Prof. Dr Haberal,''Toplantıyı YÖK'ün düzenlediğini biliyordum. 'Rektörler ve öğretim üyeleri Anıtkabir'e gideceğiz' denildi. Ben Aslanlı Yol'a kadar gittim. Çelenk bırakıldı ama o gün ameliyatım olduğu için hemen geri döndüm'' yanıtını verdi.

Pekgüzel'in niçin bu tarihte yürüyüş yapıldığını ve özel bir nedeninin olup olmadığını sorması üzerine de Prof. Dr. Haberal, bundan haberinin olmadığını ifade etti.

Duruşmaya verilen 10 dakikalık aradan sonra Haberal'ın avukatı Dilek Helvacı söz alarak, çapraz sorgu sırasında müvekkilinin tansiyonunun yükseldiğini ancak buna rağmen ifadesini tamamlamak isteyen Haberal'ın yazılı savunmasında yer alan cevapların tekrar sorulmamasını talep etti.

Mahkeme Başkanı Köksal Şengün bunun üzerine Haberal'ı ''Yazılı savunmanız elimizde var. Eğer sorulardan cevaplarınız var ise cevap vermeyebilirsiniz'' diye uyardı.

-''BU KUVVETLİ SUÇ ŞÜPHESİNİ BİLMEK ZORUNDAYIM''-

Prof. Dr. Haberal, bütün tahliye taleplerinin ''kuvvetli suç şüphesi'' nedeniyle reddedildiğini ifade ederek ''Bu kuvvetli suç şüphesi ne ise bilmek zorundayım, Türk milleti bilmek zorunda. Bunu Türk milletine anlatmak zorundayım'' dedi.

Bunun üzerine Başkan Şengün, ''Sakin olmanızda yarar var. Bir şeyi yaparken başka bir komplikasyon yaratmayalım'' diye konuştu.

Prof. Dr. Haberal da buna karşılık ''Ben terör örgütü kurmakla suçlanıyorum. Bu benim için zuldür. Ben sadece ülkeme değil aynı zamanda dünya bilim adamlarına da hesap vermek zorundayım. 356 gün tutuklu kaldım diye. Ben de neden böyle olduğunu öğrenmek zorundayım. Ne pahasına olursa olsun'' dedi.

Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın çapraz sorgusu devam ediyor.

AA
SON VİDEO HABER

İstanbul2da 4 katlı otelde yangın

Haber Ara