Kurtulmuş'tan Erdoğan'a 'Ermeni' eleştirisi
Partisinin düzenlediği katılım töreninde konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, Saadet Partisi'nin siyasete yön tayin ettiğini söyledi. İşte detaylar:
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-03-22 08:44:00
Siyasetin rotasını Saadet çiziyor
Bu milletin hiçbir dönemde soykırım yapmadığını dile getiren Kurtulmuş, "Uluslararası emperyalizmin hazırladığı kumpas hem Müslümanlara hem de Ermenilere büyük acılar yaşatmıştır. O dönemde Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışını hazırlayan İttihatçı çetelerin yapmış olduğu hataları kimse milletimize mal edemez" diye konuştu.
Başbakan'ın Ermenilerle ilgili sözlerini eleştirdi
Soykırım tasarısını değerlendirirken Başbakan Erdoğan'ın 'Biz de o zaman Türkiye'deki 100 bin Ermeni'yi sınır dışı ederiz' sözlerini eleştiren Kurtulmuş, "Bu sözün düzeltilebilecek hiçbir tarafı yoktur. Bu toprakların kapılarını dünyanın müstekbirlerine, iştahı dinmeyen kapitalistlerine açık tutacaksınız da karnını doyurmak için gelen birkaç Ermeni'ye mi kapıları kapalı tutacaksınız? Bunun bizim medeniyetimizde bir yeri yoktur. Bu topraklarda 1071'den bu yana Ermeniler ve bütün gayrimüslimler zimmi sayılmışlardır ki, bu da bize peygamberimizin zimmetidir" dedi.
Değişiklik istiyoruz, rötuş değil
Salonda coşkulu kalabalığa hitap eden Kurtulmuş, Anayasa değişikliği tartışmalarına değindi. Hükümetin Anayasa'yı değiştirmek yerine rötuş yapmaya çalıştığına dikkat çeken Kurtulmuş, "Türkiye'de reformların yapılabilmesi için, restorasyonlar değil, köklü ve yeni bir anayasa değişikliği lazımdır. Eğer hükümet, köklü bir değişiklik ile gelirse biz destekleriz. Ancak hükümet bundan çok uzak görünmektedir. Çünkü kapalı kapılar ardında hazırlanan ve milletin sürece katılmadığı pakette sürpriz maddelerin olduğunu duyuyoruz. Çekilişten ne çıkacak henüz bilmiyoruz. Ama sanki birkaç maddeyle rötuş yapacaklar" diye konuştu.
Türkiye Saadet'te buluşuyor
Aralarında Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Hulusi Özdönmez, MHP Ağrı Belediye Başkan Adayı İhsan Kocabey'in de bulunduğu, CHP, AKP, MHP ve DSP'nin çeşitli kademelerinde görev almış çok sayıda siyasinin yanı sıra Alevi Dernekleri'nden ve Romanlardan ciddi katılımlar oldu.
Saadet Partisi hızla Türkiye'nin ana siyasi merkezi olmaya doğru gidiyor. İstanbul'daki Ataköy Ahmet Cömert Spor Salonu'nda gerçekleştirilen törende 5 bin kişi daha Saadet Partisi rozeti taktı. Saadet Partisi kurmaylarının da katıldığı programda Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş ve İstanbul İl Başkanı Erol Erdoğan bir konuşma yaparak gelinen süreci ve Saadet Partisi'nin yeni siyaset tarzını anlattılar, ülke ve dünya gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundular.
İman gücünün zaferi
Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, Saadet kervanının her geçen gün daha da büyüdüğünü belirterek, "Saadet Partisi bu ülkede muktedir siyasetin merkezi haline geliyor. 18 Mart Çanakkale Zaferi'nin yıldönümünü kutladığımız bugünlerde böylesi bir katılım milletimizin emperyalizme karşı hala nasıl dimdik durduğunu gösteriyor. Çanakkale Zaferi öncelikle iman gücünün ispatıdır. İkincisi, bu milletin her hal ve şart altında emperyalizme direnmek gibi çok büyük bir hassasiyetinin olduğunu ve asla direnmekten vazgeçmeyeceğinin işaretidir Çanakkale Zaferi. Üçüncüsü, bu milletin çocuklarının arasında etnik ve mezhebi anlamda hiçbir farkın olmadığının göstergesidir. Bu vatanı emperyalistlerden kurtarmak için herkes canla başla mücadele etmiştir. Çanakkale, milletimizin yekvücut olduğunun göstergesidir. Bütün aziz şehitlerimizi bir kere daha anıyor ve hepsine Allah'tan rahmet diliyoruz" dedi. Kurtulmuş, Nevruz Bayramı'nı da kutlayarak, "Nevruz yeni bir gün demektir. Bahar ve kardeşliğin müjdesidir. Bu topraklarda yüzlerce yıldır barış ve birlik içinde barışı çoğaltmanın adresi olmuştur. Bütün milletimizin Nevruz Bayramı'nı kutluyorum. Ancak bu bayramı ayrılık sebebi yapmaya çalışanları da uyarıyorum. Çünkü bu bayram Türkler ile Kürtlerin kader birliğinin, aralarında hiçbir fark olmadığının göstergesidir. Nevruzu, yeni bir başlangıç olarak kutluyorum" şeklinde konuştu.
Saadet IMF kalesini yıktı
Sadet Partisi olarak her gün çoğaldıklarını kaydeden Kurtulmuş, "Saadet Partisi siyasete yön veriyor ve yaptığı siyasetle Türkiye'de tüm siyasetin rotasını belirliyor. Çağlayan'daki mitinginiz, Davos'ta "one minute" çıkışını hazırladı. Türkiye tarihinin en büyük siyasi mitingini Saadet yaptı ve mazlum halklara sahip çıktı. "One minute"in altyapısını siz hazırladınız. İkincisi, seçim kampanyasından bu yana hükümete, 'IMF ile anlaşmayın, millete hesap veremezsiniz' dedik. En son İstanbul'da bir kongrede Başbakan'a bunu yine söyledik. Başbakan, 'IMF bir dünya gerçeğidir, tabi ki anlaşacağız' dedi ama iki hafta sonra IMF ile anlaşmayacaklarını duyurdu. Saadet Partisi şimdilik IMF kalesini yıkmıştır. Ancak takip etmeye devam edeceğiz. Mayıs'ta tekrar 'IMF ile görüşmeye başlayacağız' derlerse Saadet Partisi'ni yine karşılarında bulacaklar. Milletin Milli Görüş'ü buradayken artık milleti kandıramazsınız. Bu salondaki Milli Görüşçüler yeni bir günü müjdeliyor" dedi.
Bürokratik oligarşi millete hesap vermeli
Saadet Partisi'nin 3 Kasım 2008'den itibaren yeni bir anayasanın nasıl yapılması gerektiğini açıkça ortaya koyduğuna dikkat çeken Kurtulmuş, "Ne yazık ki iktidar ve muhalefet sürekli kavga içindeler. Türkiye'nin yeni bir reforma ihtiyacı vardır ki bu da yeni bir anayasa ile mümkündür. Mevcut parlamento milletin meşru parlamentosudur ve son güne kadar kanun değiştirme hakkı vardır. Ancak artık Anayasa Mahkemesi kendisini bir senato konumuna getirmiştir. Biz iktidara diyoruz ki, son güne kadar kanun yapma yetkisi meclistedir. Buyurun yeni bir anayasa yapın. Saadet Partisi'ne göre tüm krizlerin kaynağı sistemin kendisidir. Millet tarafından denetlenmeyen bürokratik oligarşidir ve milli irade ancak bu oligarşinin millete hesap vermesi ile gerçekleştirilebilir. Birinci Meclis Mebuslarından Hüseyin Avni Ulaş'ın dediği gibi 'Demokrasiye dayanmayan bir cumhuriyet iğfalkardır'. Bu vesayetçi sistemden çıkış yolu yeni bir anayasa ile Türkiye'nin önünü açmaktır. Bu anayasayı millet yapacak. Tanzimat'tan beri anayasayı 'siyaset yapacak' diyorlar. Millete 'siz Anayasa yapamazsınız' diyorlar. Bu ülkenin 72 milyon insanı ev sahibi midir yoksa kiracı mı? Milletin kiracı olduğu söyleniyor ve anayasalar da kira kontratı olarak kabul edilmiştir. Açın milletin önünü, bu anayasayı bu millet yapsın. Bunun bir tane yolu var. Türkiye'de dar bölge tek milletvekiliyle seçilecek anayasa komisyonu ile milletin hazırladığı anayasa referandumla millet tarafından yapılacaktır. 'Anayasa'da sürpriz maddeler var' diyorlar. Böyle şey olur mu? Anayasada sürpriz olur mu? Getirin, bu millet kendi tercihleriyle anayasasını yapsın. Şimdi aylardır hükümet konuşuyor. Sanırsınız ki hükümet reform yapacak. Ancak reformların yapılabilmesi için, restorasyonlar değil, köklü ve yeni bir anayasa değişikliği lazımdır. Şimdi anayasal reform diyorlar. İlan ediyoruz, adam gibi gerçekten ciddi bir reforma kalkışırlarsa söz veriyoruz ki biz Saadet olarak bu reformu destekler, köy köy gider anlatırız. Bir reform süreci görünmüyor. Çekilişten ne çıkacak bilmiyoruz henüz. Ama sanki birkaç maddeyle rötuş yapacaklar. Türkiye ya adam gibi bir reform sürecine girecek ya da kaoslarla sarsılmaya devam edecektir. Saadet köklü anayasal değişikliklerin yapılmasını talep etmektedir. Ancak hükümet bundan çok uzak görünmektedir. Ak Parti birkaç madde değişikliğiyle gerginlik yaratıp milleti seçime götürmeye çalışabilir. 22 Temmuz'da Ak Parti'nin oyları o kadar düşmüşken millet 'git milletin önünü aç' diye yüzde 47 oy verdi. Milletin bu oyunun vebali iktidarın boynunadır. Ya bu işi yaparsınız ya da Saadet Partisi bu siyasi reformları yapmaya ant içmiştir ve bu yolda yoluna devam edecektir. Ak Parti sözünü söyleyip hızlı gidiyor ama en ufak bir engelle karşılaştığında hemen geri dönüyor. Ümit ediyoruz ki geri adım atmazlar. Geri adım atmamaları için destek vereceğiz" ifadelerini kullandı.
Haksızlığın azı ve çoğu arasında hiçbir fark yoktur
Katsayı ve başörtüsü yasağına da değinen Kurtulmuş, "28 Şubat karanlık döneminin iki göstergesi katsayı zulmü ve başörtüsü yasaklarıdır. Bu meselede de yasakların kaldırılması maalesef 8 yıldır hükümet tarafından aşılamamıştır. Danıştay'ın kendisini YÖK'ün ve milletin üstünde görmesini engellemek için yapılacak olan şey yasal olarak Danıştay'ın müdahalelerinin önüne geçmektir. Eğitimdeki hak ve özgürlüklerin politik oyunlara kurban gitmesini asla kabul edemeyiz. YÖK'ün haksızlığı gidermek için yaptıklarını kabul etmeyiz. Haksızlığın azı ve çoğu arasında hiçbir fark yoktur" diye konuştu.
Davos'un özrü mü?
Dış politikada da hükümetin başarılı gibi görünmesine karşın aslında başarısız olduğuna dikkat çeken Kurtulmuş, "Öyle bir propaganda yapılıyor ki hükümetin en başarılı olduğu alan dış politikaymış gibi görünüyor. Bizim de savunduğumuz bazı olumlu adımlar atılmıştır. Ancak, hükümetin dış politikası başarılı gibi görünse de başarılı değildir. Başbakan Davos'ta 'siz öldürmeyi iyi bilirsiniz' dedi. Ancak bu çıkıştan sonra, geçtiğimiz hafta İsrail Genel Kurmay Başkanı Türkiye'ye geldi. Ve ne yazık ki Türk medyası bu ziyareti görmemeye gayret etti. Oysa ziyaret günü İsrail'in işgal güçleri Mescid-i Aksa'nın hemen yanında yeni bir Yahudi ibadethanesini açmaya çalışıyordu. 1600 yeni Yahudi konutunu inşa ediyorlardı. Şimdi soruyoruz: Eğer siz "one minute" derken samimi idiyseniz, böyle bir devletin en kanlı adamlarından birinin Ankara'da ne işi vardı? Buna ne için izin verdiniz? Hala 'one minute'in arakasındaysanız Ankara'daki bu üst düzey karşılama neyin nesidir? Bu karşılamayı Davos'un özür beyanı olarak görmek mümkün müdür? Bir ülke dış politikada attığı bir adımın arkasında durur. Bir gün önce söylediğini ertesi gün çiğneyemez. Ankara'ya, askerlerimizin başına çuval geçiren general de geldi. Eğer biz çuval geçirilmesinden memnunsak sorun yok. Ama memnun değilsek bu çuvalcı general ne arıyor burada? Ankara'da çuvalcı general ile yapılan toplantılara sadece AK Partililer değil, CHP'liler ve MHP'liler katıldı" dedi.
Gariban Ermeni'yi değil kapitalisti sınırdışı et
Ermeni Yasa Tasarısı'nın ABD Temsilciler Meclisi'nde kabul edilmesini de eleştiren Kurtulmuş, "Ermenistan'la ilişkili gelişmeler gündemde. Biz de bütün komşularımızla sıfır problemden yanayız. Ancak bu karşılıklı olmak zorundadır. Şimdi geldiğimiz noktada, Türkiye'nin Ermenistan ile ilişkilere zorlanırken ortaya konan durumdur. Arkasından Ermenistan Anayasa Mahkemesi bu antlaşmayı geçersiz kıldı. ABD Temsilciler Meclisi'nde Ermeni Tasarısı geçince, Dışişleri Bakanımız, 'İncirlik'teki uçuşlara sınırlama getirebilir, Afganistan'daki asker sayımızı düşürebilir ve Ermenistan ile olan süreci durdurabiliriz' dedi. Hani Amerika'nın bu süreçlerle ilgisi yoktu? Hani Amerika'nın Ermenistan'la ilişkilerimizde müdahalesi yoktu? Afganistan'da uluslararası bir barış gücüysek niye Amerika'daki bu olayda Asker çekmemiz gündeme geliyor? Demek ki Türkiye bu adımları Amerika'dan işaretler aldığı için yapmıştır. Öte yandan Başbakan, "biz çok ülke ziyaret ettik" diyor. Ancak çok dolaşmak değil, sonuç almak önemlidir. 11 ülkede AK Parti döneminde Ermeni Tasarısı kabul edildi. Hani çok geziyordunuz? Hani birçoğuyla siyasi ilişkileriniz vardı?" diye sordu.
Soykırım tasarısını değerlendirirken Başbakan Erdoğan'ın 'biz o zaman Türkiye'deki 100 bin Ermeni'yi sınır dışı ederiz' demesini eleştiren Saadet Lideri Kurtulmuş, "Bu anlaşılabilir bir şey değil. Bu sözün düzeltilebilecek hiçbir tarafı yoktur. 'Paranın dini imanı olmaz' diyorsun da garibanın biri üç beş liraya buraya gelmiş ekmeğini çıkarıyor diye onlara mı gücün yetiyor? Bu toprakların kapılarını dünyanın müstekbirlerine, iştahı dinmeyen kapitalistlerine açık tutacaksınız da karnını doyurmak için gelen birkaç Ermeni'ye mi kapıları kapalı tutacaksınız? Bunun bizim medeniyetimizde bir yeri yoktur. Bu topraklarda 1071'den bu yana Ermeniler ve bütün gayrimüslimler zimmi sayılmışlardır ki, bu da bize peygamberimizin zimmetidir" dedi. Soykırım tartışmalarına da değinen Kurtulmuş, bu milletin hiçbir dönemde soykırım yapmadığını dile getirerek, "Uluslararası emperyalizmin hazırladığı kumpas hem Müslümanlar'a hem de Ermenilere büyük acılar yaşatmıştır. O dönemde Osmanlı imparatorluğunun yıkılışını hazırlayan İttihatçı çetelerin Ermenilere karşı yapmış olduğu hataları kimse milletimize mal edemez" diye konuştu.
Sonradan görme zenginlerin alâmetifarikası jiplerdir
Kurtulmuş, bugün uygulanan ekonomik modelin IMF ve Derviş modeli olduğunu kaydederek, "Bu ekonomik model bugün bütün sorunların merkezinde yer alıyor. Saadet Partisi bu memleketin ekonomik olarak nasıl zor durumda olduğunu ve bu sorunu nasıl çözeceğini de biliyor. Herkes borçlu hale getirilmiştir. AK Parti hükümeti döneminde tüketici kredisi borcu yüzde 4 bin 80 oranda artmıştır. Bir buçuk milyon tarım işçisi toprağını satıp şehre göç etmiş. Milletin yüzde ellisi kullanılabilir gelirin yüzde 8'ini alıyor sadece. Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul. Kurt yapmaz bu taksimi kuzulara şah olsa. Şimdi millete çoban olmak için başa gelenler sürünün başına kurt kesildiler. Hava atmak için sonradan görme zenginlerin alâmetifarikası jipler olmuştur. Jip konusunu da yanlış yerlere çekiyorlar. Biz kimsenin jipe binmesine falan karşı değiliz. Kardeşim helalinden kazan da istersen helikoptere bin. Biz bu noktaya dikkat çekmek istiyoruz. Önemli olan budur. Paranın dini imanı olmaz diye başlarsanız geldiğiniz nokta burası olur. Paranın dini imanı yoksa niye analarımız 'evlat evine haram lokma getirme' diye bize hayatları boyunca tembih ettiler. Eğer paranın dini imanı yoksa niye Türkçemizde 'haramzade', 'helal lokma' diye bir laf vardır? Şehirlerin ortasına kapitalizmin yeni mabetleri olarak kurduğunuz AVM'ler duruyor. Paranın dini imanı yoksa İngiltere'deki Sanayi Endüstrisi'nin doğuşundaki Protestan ahlakı nereye koyacağız? Kapitalizmin simgesi olan doların üstündeki 'In God We Trust' lafını nereye koyacağız? Paranın dini imanı olmaz demek 'sen para kazanmaya bak, kim açlıktan ölürse ölsün umurunda olmasın' demektir. Vampir kapitalizmin dini imanı paradır" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin muktedir siyaset merkezinin Saadet Partisi olduğuna işaret eden Saadet Lideri Kurtulmuş, "Şimdi önümüzde, Saadet'in yeniden formatlamaya çalıştığı yeni bir siyaset tarzı vardır. Yerli, maneviyatçı, anti-emperyalist ve bu ülkede yaşayan herkesin özgürlüğü adaleti ve refahı için çalışan partidir. Bunlara inanan herkese gönlümüz, kapımız açıktır. Bu akşam bunun bir göstergesidir. Saadet Partisi'nin iktidar yürüyüşü hızla devam etmektedir." dedi.
Katılımlar devam edecek
İstanbul İl Başkanı Erol Erdoğan ise, önümüzdeki dönemde de Saadet Partisi'ne yeni katılımların olacağını belirterek, "Bu gece 5 bin daha çoğalıyoruz. 5 bin yeni vicdan ekleniyor bize. Bu başarıda rolü olan herkese, tüm teşkilatlara ve özelliklede gençlik teşkilatlarına, kadın kollarına teşekkür ediyorum. Şu an itibariyle 5 bin 740 kişi daha Saadet Partisi'ne katıldı. Bu sayı hızla yükselecek. Fark Var, Saadet Var dediğimiz için bugün 5 bin kardeşimiz aramıza katılıyor. Harun gibi gelip Karun gibi gitmeyeceğimize söz verdiğimiz için 5 bin kardeşimiz geldi ve diğer kardeşlerimiz de gelmeye devam edecek. Hoş geldiniz sefalar getirdiniz" dedi.
Milli Gazete
SON VİDEO HABER
Haber Ara