Akdağ: Halk yargıda reform bekliyor
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, katıldığı hastane açılışında, muhalefete yüklendi ve Yargının siyasallaşmasına yönelik eleştirilerini sürdürdü. İşte detaylar:
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-03-13 21:12:00
YARGIYA ELEŞTİRİYİ SÜRDÜRDÜ
Akdağ, hastane açılışının ardından AKP Trabzon İl Başkanlığı´nı ziyaret etti. Akdağ, burada da halkın yargı hizmetinden memnun olmadığını tekrarladı ve şunları söyledi:``Vatandaş eğer, ``AKP sen bu yargının düzelmesi için atılım yapmak durumundasın´ derse tabii ki, bu reformu getireceğiz. Milletin beklentisidir reform. Siz bakmayın yargıyı kapalı havuz gibi görenlere. Böyle bir yargı sistemi Türkiye´yi artık taşıyamaz. AB´ye girme yolunda bir ülke olan, demokrasisini gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarmaya kararlı bir ülke olan Türkiye, bu yargı ile yoluna devam edemez. Ben bir birey olarak 10 sene bekleyip de adaletin tahakkukunu kabul etmiyorum. Bazı yüksek yargı organlarının tarafsızlıklarına halel getirecek ifadelerden ve fiillerden kaçınmalarını mecburi kılacak bir yargı istiyorum. Çıkıp bazı yüksek yargı mensupları adeta siyasetçilerin yapacağı muhalefeti yaparsa demokrasiler bunu kabul etmez. Halkın vicdanı bunu kabul etmiyor. Sorduğun zaman `bundan memnun değilim´ diyor.´´Akdağ, Türkiye´nin kesinlikle bir yargı reformuna ihtiyacı olduğunu belirterek, ``Bunu gerçekleştirmek zorundayız. Batılı ülkelerin ortalamasında nasıl bir yargı varsa yüksek yargı dahil olmak üzere bunu yapalım. Parti kapatmalarla ilgili Venedik Kriterleri var. Bunları konuştuğunuz zaman bazı kalemşörler `Türkiye´ye uymaz´ diyorlar. Niye uymaz? `Türkiye´de halk henüz bunu yapacak olgunlukta değil´ diyorlar. Aman Allah´ım. Niye değil? Siz, köşenizde yazınca oluyor da halk niye buna karar veremeyecekmiş? Halk 1982´de Anayasa´ya karar verdi de şimdi niye veremiyor? Demokratik bilincinde gerileme mi oldu halkın? Kesinlikle değil´´ dedi.Akdağ, CHP´nin halktan korktuğunu da vurgulayarak, ``CHP şu anda aslında kendi aslını inkar etmektedir. Sayın Baykal çıkıp Atatürk´e sığınıyor. Halbuki siz Atatürk´ün adını ülkeden kaldırmaya çalıştınız. Paraların üzerinden kaldırdınız. Milli şef dönemi var ki, evlere şenlik. Nenelerim dedelerim anlattı bana. Dedem fırıncıydı Erzurum´da. Babam tezgaha bakıyor o zaman. Köyün zenginlerinden biri geliyor. Karneyle ekmek alacak. 5 ekmek yazıyor. Ama yetmiyor nüfusuna. 50 lira o zaman büyük para. Çıkarıyor parayı ekmek istiyor, `veremeyiz´ diyorlar. O parayı yırtmış atmış tezgahın önüne, `Bana ekmek alamayan parayı ben ne yapayım´ demiş. Ülke milli şef döneminde bunları yaşadı. Her şeyi bilen olmuşlar´´ diye konuştu.
`BAYKAL YAVUZ HIRSIZ´
``Baykal yavuz hırsız misali fena halde yakalanmış durumda´ diyerek konuşmasını sürdüren Bakan Akdağ, ``Diyor ki, `Anayasa değişikliği ile ilgili bir girişim olursa bunu Anayasa Mahkemesi´ne götüreceğim.´ İki yanlış birden. Birincisi şu: Arkadaş, Anayasa Mahkemesi´ne götürülen yasalar Anayasa´ya aykırılığı için götürülür. Hangi değişikliğin olduğunu bilmeden neyi götürüyorsun? Kendince garanti mi görüyorsun da götüreceksin oraya? Bu Anayasa mahkemesine de saygısızlıktır. Onların da çıkıp bir açıklama yapması gerekirdi. `Şekillenmiş bir şey yokken neyi getireceklermiş bize? Kendi irademize saygısızlık sayıyoruz bunu´ demelilerdi. Anayasa Mahkemesi ne diyecek değişikliğe merak ediyorum´´ dedi ve şöyle devam etti:``Kim değiştirecek bunu? Büyük ihtimalle yarın referanduma gitti diyelim, halk değiştirmeyecek mi? Anayasayı halk yapmadı mı? Ne oluyoruz yani. 11 tane atanmış kişi halkın iradesinin üzerine mi çıkacak? Millet bu hususta iradesini göstermeye kararlı. Onun için telaşa kapıldılar. Yasama, yürütme, yargı elbette birbirinden ayrı kuvvetler olmalıdır. Biz yargının işine karışmadık ve karışmaya niyetimiz yok. Ama bütün bu erklerin üzerinde egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ilkesi yürürlükte olmalıdır. Yargı üzerinde herhangi bir seviyede milletin iradesinin esamesi okunuyor mu bugün? Millet olarak, `Yargının teşkilinde de benim iradem sözkonusudur´ diyebileceğiniz bir tek nokta var mı? Böyle demokrasi olmaz. Bu sakil demokrasiyi olması gereken doğrultuya çevirmek zorundayız. 2010 yılında bu Türkiye´de siyaset yapan herkesin görevidir. Bundan kaçan partiler tarih önünde de hesaplarını dogru biçimde veremeyeceklerdir.
AA
SON VİDEO HABER
Haber Ara