İstanbul'da Kadir Topbaş'ı alalım
Erzincan'daki Ergenekon soruşturmasının ek delil klasörlerindeki çarpıcı iddialar...
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-03-10 16:25:00
SAYGUN YOK ALBAY ÇİÇEK İSİM BENZERLİĞİ
3 NO'LU KLASÖR
11'i tutuklu 14 sanığın yer aldığı davanın 3. No'lu delil klasöründe yer alan bilgilere göre, Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma kapsamında Erzincan'daki Mazlum Oteli'nin 2009 yılı ocak, şubat, mart kayıtları incelendi. Albay Dursun Çiçek'in burada kalıp kalmadığı araştırıldı. Soruşturma kapsamında savcıların Çiçek dışında önemli bir ismin izini sürdüğü ortaya çıktı. Savcılık emekli Org. Ergin Saygun'un da otelde kalıp kalmadığını araştırmış. Yapılan incelemelerde otelin kayıtlarında Dursun Çiçek adına rastlandığı ancak 28-29 Mart 2009'da 202 no'lu odada kalan Dursun Çiçek'in Albay Çiçek ile isim benzerliği olduğu belirlendi. Araştırmada Saygun'un ismine rastlanmadığı da tutanaklara geçti.
ARAMAYA İLKER BAŞBUĞ İZİN VERMEDİ İDDİASI
8 NO'LU KLASÖR
Şüpheli astsubay Ahmet Saraçlar'ın hakkında iddialar nedeniyle Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen arama ve el koyma kararının infazının yapılmak için şüphelinin asker olması nedeniyle Erzincan Merkez Komutanlığı'na Erzurum Cumhuriyet Savcıları Osman Şanal, Rasim Karakullukçu ve Mehmet Yazıcı'yı nizamiye girişinde Askeri Savcı Ahmet Tanyer'in beklediği yer aldı. Tutanakta Askeri Savcı Tanyer'in arama ve el koyma kararını gördükten sonra 'Savcım burası karargah binası, girmek için komutandan izin almak zorundayız.' demesi üzerine Erzurum Cumhuriyet Savcılarının askeri savcının odasına gittikleri yer aldı.
Odada bulunan diğer askeri savcı Aydın Seviş'in ise söz konusu arama ve el koymayla ilgili komutanlıkla görüştüğü ve görüşme sonrasında karargah binasındaki aramaya izin verilmediği yer aldı. Erzurum Cumhuriyet Savcılarının Erzincan Merkez Komutanlığı'ndan ayrıldıktan sonra şüpheli Ahmet Saraçlar'ın evini aramaya gittikleri belirtildi. Savcıların şüpheli Saraçlar'ın evini aramaya başlamadan önce Merkez Komutanı Murat'ın heyecanlı bir şekilde Şanal, Karakullukçu ve Yazıcı'ya 'Arama ve el koyma işleminin infazına izin vermeyen kişi Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'dur' demiştir. Bunun üzerine savcılarını bu durumu tutanak altına alınması talimatı verdiği ve fakat bilahare Merkez Komutanlığı'nca tutulan tutanakta 'Genelkurmay Başkanlığı' şeklinde muğlak bir ifade yazılı olduğu görülmüştür, şeklinde yer aldı.
17 TERÖRİSTİN GEÇİŞİNE GÖZ YUMULDU İDDİASI
11 NO'LU KLASÖR
'Ergenekon'un Bölgedeki Faaliyetleri' başlığı altındaki değerlendirmede Kemah İliç Bölgesi'nde 17 teröristen termal kamerayla tespit edildiği halde alay komutanının atış emri vermeyerek rahatça geçiş yapmalarına göz yumduğu ayrıca Başsavcılığın bildiği halde alay komutanı hakkında işlem yapmadığı ifade ediliyor.
'SORUŞTURMA İSMAİL AĞA CEMAATİNE YÖNELİK DEĞİL'
İddianamede soruşturmaya ilişkin şüphelilerin beyanları ve açıklamaları ayrıca bir kısım şüpheli müdafilerin medyada yaptıkları yanlı açıklamalarda kamuoyu tek tarafı olarak yanlış bilgilendirildiği ifade ediliyor. Yürütülen soruşturma Dursun Çiçek'e ait olduğu tespit edilen 'İrticayla Eylem Planı'na ilişkindir. Her ne kadar kamuoyunda yanlı yapılan açıklamalarda İsmail Ağa cemaatine yönelik yaptığı operasyona ilişkin şüpheli hakkında işlem yapıldığı yönünde kamuoyu oluşturmaya çalışılmakta ise de bu yöndeki bilgilendirme ve açıklamalar doğru değildir.'
TÜRKİYE'NİN KONUŞTUĞU RAPOR İDDİANAMEDE
Adli Tıp Kurumu'nun, Türkiye'nin aylarca konuştuğu 'İrticayla Mücadele Eylem Planı altındaki 'Islak İmza'nın Dursun Çiçek'in el ürünü olduğuna dair hazırladığı raporlar Erzincan iddanamesinin ek klasörlerinden çıktı. Erzurum Özel Yetkili Savcısı Osman Şanal, 26.02.2010'da İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'den Dursun Çiçek'e ait olduğunu gösteren Adli Tıp raporlarını istedi. Savcı Öz de aynı tarih içinde Beşiktaş'tan 5 sayfa Adli Tıp raporu, 8 sayfa da ekspertiz raporunu Erzurum'a faksladı.
Klasöre giren 19 Ekim 2009 ve 04.02.2010 tarihli iki raporda. 'inceleme konusu belge 4. sayfasında Dursun Çiçek'e atfen basit tersimli imza ile Çiçek'in basit tersimli, polimorf, mukayese imzaları arasında tersim tarzı, işleklik derecesi, istif, eğim, doğrultu, hız, alışkanlıklar ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından, inceleme konusu belgedeki söz konusu imzanın Dursun Çiçek'in eli ürünü olduğunun kabulü gerektiği' tespiti yapıldı.
GİZLİ TANIK MUNZUR İLE JANDARMANIN GÖRÜNTÜSÜ
11 no'lu klasörde yer alan belgelerde iddianamede ifadeleri bulunan gizli tanık Munzur'un jandarma görevlisi ile birlikte yürürken fotoğrafları da yer alıyor.
CİHANER İLE EŞİNE 'HAKARET' TUTANAĞI TUTULMUŞ
İlhan Cihaner'in ev ve iş yeri aramaları sırasında görevli Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal ile Mehmet Yazıcı'ya hakaret ettiği, ev aramaları sırasında ise Cihaner'in eşinin Cumhuriyet Savcısı Rasim Karakullukçu'ya hakaret ettiği bu durumlara dair her iki arama gerekli tutanakların tutulduğu ifade edildi.
CİHANER'DEN BAKANLIĞA 'KOMPLO' İHBARI
13 NO'LU KLASÖR
Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'ne yazdığı gizli ibareli yazı dikkati çekti.
Bu yazıda Başsavcı Cihaner, 'Erzincan Jandarma Komutanlığı 7.01.2010 tarihli ihbar tutanağı ile başvuran bir muhbirin Ankara-Erzincan-Erzurum'da üç yüksek rütbeli komutana komplo düzenleneceği, bunlara ait ev ve araçlarına silah ve mühimmat konularak tutuklanmalarının sağlanacağı, bu konu için kendisi ve arkadaşına bir savcı tarafından teklifte bulunulduğunu, şartlar kabul edilir ise ifade vereceğini belirtmiştir' denildi.
Yazının devamında, 'Erzurum'da tanıdık bir savcının daha olduğu, korkmamaları gerektiği, kendisini savcı olarak tanıtan kişinin silahları söyleyecekleri yere gömmesini istediği, daha sonra ihbar edilip ismini hatırlamadığı jandarma görevlisini tutuklattırıp Ergenekon'a sokacakları ileri sürülmüştür.
İlk önce herhangi bir cumhuriyet savcısının bu tarz eylem içerisinde olamayacağı izlenimi doğmuş ise de İl Emniyet Müdürlüğü ile yapılan görüşme sonrası söz konusu kişinin İliç eski savcısı olma ihtimali ağırlık kazanmıştır. Özellikle ilimizde daha önce meydana gelen, jandarma ve MİT mensuplarının tutuklanması, emniyet, jandarma ve MİT arasında gerilime yol açan olaylara bakıldığında ise üç ihtimal öne çıkmaktadır.
Bu ihtimaller, muhbirlerin kişisel menfaat temini, henüz kimliği belli olmayan bir kamu görevlisine karşı komplo kurulması ve daha önce meydana gelen soruşturması halen Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'nca sürdürülen olayla ilgili iddialarla benzerliği nedeniyle adli mercilere yönelik bir tuzak' denildi.
YARSAV ESKİ BAŞKANI EMİNAĞAOĞLU DA DOSYADA
Ergenekon savcıları Ercan Şafak ve Fikret Seçen tarafından hazırlanan ve aralarında YARSAV eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ile Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hakim Osman Kaçmaz'ın da aralarında bulunduğu 10 savcı ile ilgili hazırladığı fezleke de Erzincan soruşturmasının ek klasörlerinden çıktı.
Dinlemeler sonucunda YARSAV eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu dışındakilerin CMK 250. maddesindeki suçlardan birini işledikleri yolunda delil bulunamadığının belirtildiği fezleke, Adalet Bakanlığı'na iade edildi.
'TOPBAŞ'I ALALIM TALİMATI VERMİŞ'
7 No'lu delil klasöründeki tutanaklarda Gençoğlu ve avukatının anlattıkları yer aldı. Albay Gençoğlu'nun avukatına, müvekkilinin Başsavcısı İlhan Cihaner'in emirlerini niye uyguladığı soruldu. Avukat Erol Halka bu sorulara, 'Kolluk amiri olan bir jandarma komutanından, Cumhuriyet Başsavcısı ve bir mahkeme kararının bulunduğu emir ve talimatları uygulamamasını beklemek akıl ve mantığa uygun değildir. Yine soruşturma savcısının iddia ettiği ve olup olmadığını bilmediğimiz, tutanaklarda Başsavcı'nın 'İstanbul'da Kadir Topbaş'ı alalım' demesi üzerine müvekkilinin 'Çalışma alanlarımız belli, emniyetle birlikte çalışalım' dediği tutanaklarla sabittir' cevabını verdi. (Akşam)
SON VİDEO HABER
Haber Ara