Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

CHP'li Serter'e 'sorgu odası' yanıtı

İstanbul Üniversitesi’nde türbanla ilgili "sorgu odaları" kurulduğuna yönelik iddiaları reddeden CHP'li Nur Serter'e olayın mağdurlarından yanıt geldi.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-03-04 14:38:00

CHP'li Serter'e 'sorgu odası' yanıtı
BDP Grup Başkanvekili Bengi Yıldız ve İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, geçen hafta Meclis Genel Kurulu’nda gensoru görüşmeleri sırasında CHP İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter ile yaşanan "sorgu odaları" tartışmasına, 1998’de İstanbul Üniversitesi’nde öğrenci olan türbanlı bir grupla Meclis’te, AKP Konya Milletvekili Hüsnü Tuna’nın da katıldığı basın toplantısıyla yeni bir boyut getirdi.

BDP Grup Başkanvekili Bengi Yıldız ve İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, Meclis’te düzenledikleri basın toplantısında, İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında verilen gensoru görüşmeleri sırasında CHP İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter’le aralarında yaşanan İstanbul Üniversitesi’nde türbanla ilgili "sorgu odaları" kurulduğuna yönelik tartışmayı değerlendirdiler. Basın toplantısına, 1998 yılında İstanbul Üniversitesi’nde öğrenci olan ve türbanları nedeniyle okula kayıtlarının yapılmadığını iddia eden üç türbanlı ile AKP Konya Milletvekili Hüsnü Tuna da katıldı.

-YILDIZ: "GOCUNMUŞ, DAVA AÇACAKMIŞ"-

BDP’li Yıldız, genel kurulda gensoru görüşmeleri sırasında CHP’li Serter’in ‘sorgu odaları’ sözüne "gocunduğu"nu ve dava açacağını söylediğini belirterek, "İstanbul Üniversitesi’nde böyle olaylar yaşanmadı da ben mi uydurdum? İnternete Nur Serter diye girdim yüzlerce sorgu odasına ilişkin, Ergenekon’a ilişkin yazı gördüm" dedi. Basın toplantısına katılan türbanlı bayanları ilk kez basın toplantısında gördüğünü ifade eden Yıldız şöyle devam etti:

"Türkiye’de artık bu sistemden kim mağdur oluyorsa, düşüncesine, ideolojisine bakmadan sistemden mağdur ve mazlum olanların birbirine sahip çıkması lazım, birbirine destek olması lazım. O mağduriyeti, kendi mağduriyeti olarak görmesi lazım. Bu toplumda bir başkasının acısını, mağduriyetini -benim ideolojimden değildir- diye önemsemezsek, kendi mağduriyetimiz olarak görmezsek, sıra bize geldiğinde kimse ses çıkaramayacak. Biz bu inançla bütün mağduriyetlere sahip çıkmaya çalışıyoruz. Arkadaşların mağduriyetini kendi mağduriyetimiz olarak görüyoruz. Onların yerinde kızımız, bacımız da olabilirdi."

-"TAKSAM DA İKİ YAKAM BİRARAYA GELMİYOR"-

Yıldız basın toplantısına katılan Ufuk Uras’ın da ‘sorgu odaları’nın yaşandığı dönemde İstanbul Üniversitesi’nde hoca olduğunu, olaylara kendisinin de şahit olduğunu kaydetti. Uras ise, Türkiye’deki bütün mağdurların oynanan oyunu bozma zamanı olduğunu belirterek, adalet ve özgürlüğün herkes için olduğunu söyledi. Meclis’in 12 Eylül’ü, 28 Şubat’ı destekleyen Bülent Karpat’a bile ödül verdiğini kaydeden Uras, "Bugün çarşaf açılımı deyip sorgu odalarının ardındaki sürek avını savunabilmek pekala mümkün olabiliyor" diye konuştu. Şekil şartları ile uğraşmaktan asıl sorunlarla uğraşılamadığını söyleyen Uras, kendisinin de benzer bir sorunu Dışişleri Komisyonu’nda yaşadığını, kravat takmadığı için CHP İstanbul Milletvekilleri İlhan Kesici ve Şükrü Elekdağ’ın rahatsız olduğunu ve bunu dile getirdiklerini ifade etti. Uras, "Taksam da iki yakam bir araya gelmiyor, zoraki demokrat olunmuyor" dedi. İstanbul Üniversitesi’nde görev yaptığı dönemde hiçbir öğrencisi ile ilgili ‘jandarmalık’ yapmadığını ifade eden Uras, "kalıp kırıcı" olmak ve hayatı tek tipleştirmekten vazgeçilmesi gerektiğini söyledi.

-"OKULA KAYDIMIZ YAPILMADI"-

Basın toplantısına katılan ve CHP’li Fatma Nur Serter döneminde İstanbul Üniversitesi’nde öğrenci olduğunu ifade eden Kadriye Birinci, "Nur Serter hanımın yaptıklarını yalanladığını öğrendim. Ben bizzat bu olayları yaşadım" dedi. 1998 yılının Ekim ayında, okul kaydı sırasında, Üniversite’nin yemekhanesine alındıklarını ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden gençlerin kendilerine müdahale ettiğini savunan Birinci, kendilerine okul yönetimince taahhütname imzalatılmak istendiğini söyledi. Taahhütnameyi imzalamadıkları için kayıtlarının yapılmadığını ifade eden Birinci, bu durumun sorumlusunun ise CHP’li Serter olduğunu iddia etti. Türbanı nedeniyle mağdur olduğunu savunan Zeynep Kolaçağış ise o dönemde hukuk fakültesi öğrencisi olduğunu ve türbanını çıkarmadığı için okula kaydının yapılmadığını söyledi. Kolaçağış İş Bankası’nın o dönemde başörtülü öğrencilerin harcını kabul etmediğini de iddia etti. Basın toplantısında, türbanlılar 1998 yılında okul yönetimince kendilerini imzalattırılmaya çalışılan taahhütnameyi de basın mensuplarına dağıttılar.
SON VİDEO HABER

Suriye'deki dehşeti anlattı: İşkenceden derimiz yüzülüyordu

Haber Ara