Irak seçimleri bölgesel rekabeti tetikliyor
Irak’ta yapılacak seçimler, bölgede büyük menfaatleri bulunan İran ve düşmanı ABD'nin yanında, Türkiye ve Suriye gibi komşu ülkeleri belirsiz bir rekabetin içine çekiyor.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-03-02 15:50:00
Ancak İran’ın, Bağdat’ta görmek istediği barışçıl, Şii kontrolünde ve ABD düşmanı hükümetin kurulabilmesi için, Tahran’ın Irak’ta güçlü bir milliyetçilik karşıtı bir hareketi yönetmesi gerekiyor.
Uluslararası Kriz Grubu (ICG), Irak hükümetinin çok güçsüz, ülkede egemenliğin çok zayıf ve politik sınıfın bölünmüş halde olduğunu ve bu yüzden Irak’ın yabancı güçleri iç işlerine müdahaleye davet eder bir halde olduğunu ifade etti.
Seçim öncesi yayınlanan bir raporda, ICG Tahran’ın diplomasi, ticaret, doğalgaz anlaşmaları, yeniden yapılandırmaya yönelik yardımlar ve dini bağışlarda Irak pastasından pay kapmak isteyen diğer Arap ülkelerine göre çok daha etkin bir iş çıkardığı belirtildi.
TÜRKİYE VE SURİYE
Türkiye ve Suriye sorunlu komşuları Irak’a temkinli yaklaşıyor. Türkiye’nin Kürt milliyetçilerin isteklerine yönelik hassasiyeti ve Kürt kontrolündeki Kuzey Irak’ta bulunan Türkmen nüfusa olan desteği, Irak’ta artan iş anlaşmaları yapmasına engel olmadı.
Petrol ve doğalgaz kaynakları konusunda çok dikkatli olan Ankara, Bağdat hükümetiyle arasına mesafe koymak istemiyor. Diğer yandan hükümet İran’la iş yapmaktan memnun olsa da, Tahran’ın nükleer çalışmalarından endişe duyuyor.
Türkiye ve İran’ın Kürtler konusundaki endişelerini paylaşan Suriye, Irak’ın Arap kimliğinin altını çiziyor. Şam’ın Irak’la ilişkilerini düzenlerken İran’la uzun süreli ittifakını, Washington’la tesis etme aşamasında olduğu barışı, Iraklı farklı gruplarla olan bağlarını ve Bağdat’ın Arap milliyetçilerinin elinde olması yönündeki arzusunu dengelemesi gerekiyor.
SUUDİLER TEDBİRLİ
Kendini Sünni İslam’ın kalesi olarak kabul eden Suudi Arabistan, savaş sonrası İran’ın Irak’ta artan etkisi ve geçmişte azınlık olan Şiilerin güç kazanmasıyla alarma geçmiş durumda. Suudilerin düşüncelerine yakın olan Iraklı analist Mustafa Alani, Riyad’ın Irak’a müdahale etmekten kaçındığını belirtti.
Alani, Suudilerin Irak’taki Sünnileri büyük baskı altında olmalarına rağmen desteklemediğini ve Suudilerin faydadan çok sorun getireceğini düşündükleri için Irak’a karışmak istemediklerini ifade etti.
ABD’NİN ROLÜ
ICG’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika program direktör yardımcısı Joost Hiltermann, seçimlerin sonucu ne olursa olsun politikacıların güç, toprak ve kaynaklar üzerinde temel anlaşmalar yapılmadıkça Irak’ta düzenin sağlanamayacağını belirtti.
ABD, geri çekilmesini erteleyecek olsa da Iraklıların hakiki bir etnik ve mezhepsel bütünlük sağlamaları için gerekli anlaşmaların sağlanmasında yardımcı olmalı.
Hiltermann, Obama yönetiminin Irak analizinin oldukça iyi olduğunu ve yanlışları nasıl düzelteceklerini bildikleri gibi süresiz olarak Irak’ta kalmak istemediklerini söyledi ve ekledi: “Her halükarda Iraklıların elinde pişmemiş bir anlaşma var.”
SEÇİM YASAĞI
Ocak ayında Şii kontrolündeki bir komisyon beş yüz civarındaki adayı Saddam Hüseyin’in Baas partisiyle bağlantılı oldukları gerekçesiyle seçim dışında bırakmış, ABD ve Irak bu gelişmenin arkasında İran’ın olduğunu öne sürmüştü.
Seçim yasağı getirilenlerin arasında iki Sünni politikacının olması, seçimlerin, 2005 seçimlerini boykot eden Irak’ın Sünni azınlığının gözünde geçerliliğini yitirmesinin yanında, mezheplerin bir araya gelmesine yönelik ümitleri baltalayacağı korkusunu uyandırdı.
Iraklı sosyoloji uzmanı Falih Abdülcabbar, getirilen seçim yasağının İran’ın Maliki’yi küçük düşürmek için yaptığı bir girişim olarak belirtirken, Irak Sorumluluk ve Adalet Komisyonu başkanı Ahmed Çelebi, Reuters’a yaptığı açıklamada İran’ın yasağı tetiklediğine veya yasağın Sünnileri hedeflediğine yönelik iddiaları reddetti.
Kaynak: Reuters
SON VİDEO HABER
Haber Ara