Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Türkleri nasıl asimile ettiler?

Bulgaristan Devlet Arşivler Ajansı’nın yayımladığı “Yeniden Doğuş” isimli kitap, Jivkov’un 1984’te verdiği emirle 800 bin Türkün nasıl Bulgarlaştırıldığını ortaya koyuyor.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-02-27 14:25:00

Türkleri nasıl asimile ettiler?
Bulgaristan Devlet Arşivler Ajansı, ülkede 1989 yılında sona eren komünist rejim tarafından Türk ve Müslümanlara karşı yürütülen ve “Yeniden Doğuş” olarak adlandırılan asimilasyon kampanyasına ilişkin belgelerin yer aldığı iki ciltlik kitap yayımladı. Ülkede büyük yankı uyandıran kitapla eski rejimin saklamaya çalıştığı bazı gerçekler ilk kez gün ışığına çıkarılırken, komünist diktatör Todor Jivkov’un “asimilasyon kampanyasına dair söylediklerinin belgelenmediği” yolundaki görüş de yalanlanmış oldu.

Doç. Evgeniya Kalinova ve Doç. İskra Baeva’nın araştırmaları sonucu ortaya çıkarılan toplam 900 belgeyi bir araya getiren kitapta yer alan, 1984 yılına ait bir politbüro toplantı tutanağına göre, asimilasyon kampanyasının mimarı olarak bilinen Jivkov yaptığı konuşmada, “Ne Türkçe radyo, ne televizyon ne de folklor olsun” ifadesini kullandı.

350 bin kişi göçe zorlandı

Bulgaristan’da komünizm döneminde Türk ve Müslümanlara karşı girişilen asimilasyon kampanyasında yüzlerce soydaş hayatını kaybetmiş, binlerce kişi toplama kamplarına ve cezaevlerine atılmış, 1989 yılında 350 bin kişi Türkiye’ye göçe zorlanmıştı. Ülkedeki rejim değişikliğinden sonra asimilasyon kampanyasının sorumluları hakkında dava açılmış, ancak söz konusu dava dosyası “zaman aşımı” gerekçesiyle rafa kaldırılmıştı. Davanın sanıklarından sadece Georgi Atanasov hayatta bulunuyor. Devletten emekli maaşı alan Atanasov, Sofya’da yaşıyor.

1989’da 350 bin Türk Türkiye’ye göçe zorlandı. Solda Türkiye’ye gelen bir aile.

Ormanlarda saklanıyoruz

Kitapta, Bulgaristan’daki Türklerin Türkiye’deki akraba ve dostlarına göndermek istedikleri, ancak dönemin İçişleri Bakanlığı’nın takibi sonucu “yakalanan” bazı mektuplar da yer alıyor. O dönemde yaşananları en iyi şekilde anlatan bu mektuplardan biri, Stombolovo köyünden Nadviye Hasanova’ya ait. Hasanova, Türkiye’deki bir akrabasına göndermek istediği mektubunda şunları yazıyor:

“Buradaki hayatımız son derece zor. Tüm Türkler korku içinde yaşıyor. Tehdit altındayız. Köy halkının büyük bir bölümü kışın en soğuk günlerinde ormanlarda saklanıp yaşıyor.

İşte bugün, 18 Aralık 1984’te bize geliyorlar. Yarın köyü basacaklar. Yasa tanımadan 500 yıllık boyundurluklarının hesabını bize çıkartacaklar. Ben kaçmamaya karar verdim. Kahramanca evimde kalacağım. Gerekirse ölerek Türklüğümü onlara gösteririm. Sizlerden büyük bir ricam var; bu mektubumu bir an önce Kenan Evren’e götürün. Damarlarında Türk kanı akıyorsa onlar da benim dedelerimin yaptığı gibi, buradaki zulümlere ve isim değiştirilmesine son verilmesi için ne gerekiyorsa yapsınlar...”

Bulgarla evlenene ayda 200 dolar

Jivkov, asimilasyon kampanyasını ilk kez resmi olarak dile getirdiği bu konuşmasında, Bulgaristan Türklerinin Bulgar toplumuna kazandırılması için “Bulgarların Türklerle evlenmelerinin teşvik edilmesi” ve bu ailelere aylık 200 leva (o döneme göre yaklaşık 200 dolar) para yardımı yapılmasını istedi.

Toplantı tutanağına göre, dönemin Başbakanı Grişa Filipov da Jivkov’a, “Bu çalışmaların yoğunlaştırılması gereğine katılıyorum. Bu işi ciddiye almazsak sonradan yıllarca konuşup dururuz. Karma evlilikler meselesini büyük, ulusal bir dava olarak görmemiz gerekiyor” yanıtını verdi.
Kitaptaki belgelere göre, Jivkov bu toplantının ardından en yakın çalışma arkadaşlarıyla bir araya gelerek, Türklerin isimlerini kısa sürede değiştirilmesi için gerekli kararı aldı. Karar sonucu 800 bine yakın Türkün ismi zorla Bulgar isimleri ile değiştirildi.

Belene’de yeteri kadar yer var

Belgelere göre, dönemin İçişleri Bakanı Dimitar Stoyanov bakanlığa bağlı güvenlik birimlerine gönderdiği talimatta, “(asimilasyon sırasında) Can kaybı olmamasına dikkat edin. Belene’de (toplama kampında) yeteri kadar yer var. Liderlerinin, kışkırtıcıların ve düzeni bozanların haberi olsun” ifadesini kullandı.

Kitaptaki belgelere göre, bugün hâlâ hayatta olan ve Grişa Filipov’dan sonra Başbakanlık yapan Georgi Atanasov ise, Komünist Parti’nin 13-14 Şubat 1985 tarihindeki Merkez Kurul toplantısında asimilasyon kampanyasının ilk sonuçları ile igili şu değerlendirmeyi yaptı:
“Soydaşlarımızın Bulgar isimlerini iade etmemiz yargıların kırılmasında büyük değer taşıyor. Sosyalist devletimizin vatandaşı olarak bu kişiler kendi vatanında artık sosyalizmin zaferi için mücadele veriyorlar. Ancak bazı vatandaşlarımız kapitalist Türkiye’nin burjuvazi propagandasının etkisinde kaldı. Ama unutulmasın ki, Bulgaristan Halk Cumhuriyeti Balkanlar’da sosyalizmin en sadık nöbetçisidir.”
SON VİDEO HABER

Şam'daki saray yakıldı, eşyalar alındı

Haber Ara