''En büyük sorun üniformasız darbeciler''
SP lideri Kurtulmuş'a göre Türkiye'nin en büyük probleminin üniformalı darbeciler değil üniformasızlar olduğunu belirtti.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-02-27 12:23:00
Tarihe 28 Şubat Postmodern darbe olarak geçen 28 Şubat'ın yıldönümünde Cihan Haber Ajansı'na konuşan Kurtulmuş, bu sürecin, iktisadi anlamda da siyasi anlamda da dış politikada da Türkiye'nin rotasını değiştiren, Türkiye'yi daha çok dışa bağımlı hale getiren bir sürecin başlangıç düğmesi olduğunu ifade etti.
28 Şubat'ın hiçbir açıdan savunulamayacağını vurgulayan Kurtulmuş, "Bunu savunmak asla mümkün değildir. Çok koyu bir insan hakları ihlali dönemidir. Aynen 12 Eylül gibi yüzlerce insan tutuklanmıştır, binlerce operasyon yapılmıştır, binlerce memur inançlarından dolayı işlerinden atılmıştır, başörtüsünden dolayı, namaz kıldığından dolayı işlerinden atılmıştır. Üniversite kapılarından on binlerce genç kızımız geri çevrilmiştir. Bu zayiat listesi uzatılabilir ama buradan bir ders alarak Türkiye'nin kendi çıkış yolunu bulması lazım. Zannediyorum 28 Şubat'ı yapanlar bile bugün 'Elimiz kırılsaydı da yapmasaydık' noktasına gelmişlerdir. Bu asla savunulamaz bir şeydir." dedi.
DEVLETTE İNTİKAM OLMAZ
AK Parti Milletvekili Avni Doğan'ın "Ergenekon'a mensup kişilerin 40 sene boyunca halkın belirli kesimlerini fişlediği ve fişleme sırasının şimdi kendilerinde olduğu" yönündeki açıklamalarını da eleştiren Kurtulmuş, devlette intikam olmayacağını belirtti. Kurtulmuş, "Devlet ne vatandaşlarından intikam alır ne de devlet yönetimine gelenler birbirinden intikam alır." diye konuştu.
Devlet içeride 'iç düşman' telakkisinin olamayacağını vurgulayan SP Lideri, devletin içeride suçlusunun olacağını, düşmanın ise ancak dışarıda olabileceğini kaydetti. Kurtulmuş, "Devletin yönetimine gelenler de bir önceki iktidardan hesap sormaz. Onun bütün adamlarını isnat etmek gibi bir şeyin içinde olmaz. Fişleme işte bu. Fişleme dediğimiz şey, kendisini bir tarafta gören diğer tarafı fişliyor. Ne hakkın var böyle bir şeye? Ben bu ülkenin insanlarını fişle diye sana iktidar görevi vermiyorum ki millet olarak. Millet olan kitlenin işini gör diye sana veriyorum. Nasıl 28 Şubat'ta bu ülkenin insanlarına ne fişlemeler yapıldı? Köşe başındaki kebapçılar bile fişlendi. Nasıl bu yanlış bir şey ise AK Parti Milletvekili Doğan'ın 'Şimdi sıra bize geldi, biz fişleyeceğiz' lafı da o kadar antidemokratik, o kadar çağdışı bir laftır. Ne hakkın var; sana millet, milletvekili olda sorunları çözmek için gayret et diye oy veriyor. Yok sen git, senin gibi düşünmeyen, sana oy vermeyenleri fişle diye oy vermiyor. Dolayısıyla herkesin samimi olmasından kastım bu. Kimse kendine Müslümanlık yapmasın, herkes samimi olsun. Siyasiler olarak vazifemiz milletin hizmetinde olmaktır. Atanmış sivil veya asker bürokratlar da siyasetçilerin almış olduğu kararlar doğrultusunda millete hizmet etmekle yükümlüdür. Hiç kimse kendini milletin üstünde görmesin. Biz milleti fişleyeceğiz mantığı, 'esas biziz, millette tebadır, paryadır' muamelesidir. Kimsenin millete böyle muamele yapmaya hakkı yoktur." şeklinde konuştu.
EN BÜYÜK PROBLEM ÜNİFORMASIZ DARBECİLER
Kurtulmuş, darbelere siyasilerin zemin hazırladığı yönündeki eleştirilere de sert tepki gösterdi. Kurtulmuş sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz kim oluyoruz da; bir parti tek başına olabilir, bir koalisyon hükümeti olabilir; milletin seçtiği bir koalisyon hükümetlerinin icraatlarını veya tek parti iktidarının icraatlarını beğenmiyoruz. 'Sen bunları yanlış yaptın, dolayısıyla zaten bu millet de bilmez'; bu o zihniyetin yansımasıdır. 'Millet de bilmez, yanlış yaptı seni iktidara getirdi, ben seni düzeltirim' mantığıdır. Türkiye'nin zaten en büyük problemi, üniformalı darbecilerden daha çok üniformasız darbecilerdir. Partim adına söylüyorum; Türkiye'de bize an aykırı icraatlarda bulunan bir hükümet bile olsa, halkın iş başına getirmiş olduğu hükümetin sonuna kadar milletin iradesiyle işbaşında kalmasından yanayız. Milletten başka hiç kimsenin hükümetleri indirmek, kaldırmak gibi bir görevinin de olmadığını biliyoruz. Herkesin de bu şekilde hareket etmesi lazım. Biz mesela AK Parti'yi icraatlarından dolayı yerden yere vuruyoruz. O ayrı bir şeydir ama bu Parlamento son gününe kadar geçerli, meşru bir Parlamentodur. Bu hükümet millet tarafından değiştirilene kadar geçerli, meşru bir hükümet. Eleştirimizi yaparız, yol gösteririz, kıyasıya siyasi bir mücadele yaparız ama 'birileri bu Parlamentonun önünü kessin, Türkiye'de yeni bir siyasi iklim doğsun' demek demokrasiye ihanettir, Türkiye'ye ihanettir, millete ihanettir." (CİHAN)
SON VİDEO HABER
Haber Ara