Dolar

34,8736

Euro

36,7156

Altın

3.035,88

Bist

10.124,00

Bosna-Hersek'in Geleceği

Sırp Cumhuriyeti Başbakanı Dodik’in Dayton anlaşmasını ve BM Yüksek Temsilcisi’nin ülkedeki varlığını sorgulamak istediği referandum tepki çekti.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-02-22 17:35:00

Bosna-Hersek'in Geleceği
Bosna-Hersek’in geleceği bir kez daha dünya gündemini meşgul etmeye başladı.

İşte tam bu tartışmaların arasında Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Haris Sladziç Türkiye’ye bir ziyarette bulundu.

Sladziç TRT-TÜRK’ten Ayşe Süberker’in Bosna-Hersek’in geleceğine dair sorularını yanıtladı.

AYŞE SÜBERKER:

Bosna-Hersek’i çok iyi bilmeyenler için belirtmek isterim ki sayın Dodik, Bosna’nın bir bölümünün başbakanı ve devlet yönetiminde çok fazla bir söz sahibi değil. Bosna-Hersek iki entitiden oluşuyor, o da bunun bir parçası ve entitilerin kendi başlarına referanduma gitme hakları yok. Dolayısla bu referandum illegal olur. Kanaatimce bu hareket Bosna-Hersek’e zarar vermek için yapılmıştır, son yıllarda çok tavizkar politikalar izlenmekteler. Bir taraftan seçimler yaklaşıyor bunu kullanmak istiyorlar, diğer taraftan da psikolojik yollardan kullanabilecekleri insanlar arıyorlar. Ama bu çabaların hiçbiri başarılı olamayacak.

SORU: Siz bu hareketin illegal olduğunu söylüyorsunuz, peki sayın Dodik neden böyle bir karar aldı? Sadece seçimler için mi yoksa Sırp Cumhuriyeti gerçekten ülkeden kopmak mı istiyor.?

HARİS SLADZİÇ:

Öyle söylüyorlar. Bizden ayrılmak istiyorlar ama şu an itibariyle böyle bir şey mümkün değil. Onlar şimdilik bizden ayrılmak için uygun ortamın oluşmasını istiyorlar. Asıl sorun da bu. Ama başarılı olamayacaklar. Maalesef sayın Dodik son zamanlarda uygun olmayan bir takım davranışlar sergilemekte, uluslararası camiadan hiç bir baskı görmemesi Dodik’i daha da kendi başına hareket etmeye teşvik etti. Sorunlardan biri de bu.

SORU: ABD geçtiğimiz günlerde Bosna-Hersek’in toprak bütünlüğünden yana olduğunu ve bunu sonuna kadar destekleyeceğini bir kez daha söyledi. Eğer Sırp Cumhuriyeti Bosna-Hersek’ten ayrılırsa neler olur? Çünkü asıl merak edilen; ülkeyi meydana getiren üç etnik grubun -Sırpların, Boşnakların ve Hırvatların- gerçekten bir arada yaşama iradesinin olup olmadığı ? Her an kopma yaşanabilir mi?

HARİS SLADZİÇ:

Bosna-Hersek neredeyse bin yıl bir arada yaşamış bir ülke, eski bir devlet. 1992-1995 yılları arasında yaşananlar etnik temizliğe sahne oldu. 1992-1995 yılları arasında insanlar birbirlerini öldürdü. Bosna-Hersek’e karşı bir agresyon vardı, etnik temizlik vardı ve soykırım vardı. Ülkenin o bölümü yani şu anki Sırp Cumhuriyeti Sırp olmayan unsurlardan tamamen temizlenmişti. Bundan sonraki süreç ise ülkeden ayrılmak. Ama bu olmayacak, böyle bir şeyin gerçekleşmesi mümkün değil. Tabii ki karışıklık çıkması söz konusu olabilir, eğer ısrar ederlerse şiddet de çıkabilir. Çünkü Bosna-Hersek’i bölmeye hakları yok. Etnik temizlik yüzünden o bölgeyi terk etmek zorunda kalan neredeyse yarım milyon insan şu an ABD ile Avustralya arasındaki coğrafyada mülteci olarak yaşamak zorunda. Fakat uluslararası toplumun bazı bireyleri zaman zaman Bosnalıların etnik temizliğe, sistematik ve toplu cinayetlere, sürgünlere maruz kaldığı insan haklarının her yönüyle ihlal edildiğini unutuyorlar. Sırplar, insanları katletmek-yok etmek sorun değilmişcesine şimdi bizden kopmaya çalışıyor. Biz de bunu önlemeye çalışıyoruz ve başarılı olamayacaklar.

SORU: Son zamanlarda Sırpların Belgrad’a yaklaştığını, ülkedeki Hırvatların da Hırvatistan’a yaklaştığı konuşuluyor ve gündemde de bir yasa tasarısı var. Eğer geçerse ülkedeki Hırvatlar, Hırvatistan’da da ikamet hakkı kazanacak ki bu da yaklaşık 200.000 hırvatın ülkeyi terk etmesi anlamına geliyor, bu konuda ne düşünüyorsunuz?

HARİS SLADZİÇ:

Bence o kadar mühim bir konu değil, sizi izleyenler ve okuyanlar gibi bu konu bizim için de karışık. Burada bir sorun yok. günümüzde insanlar giderler gelirler. Evet Hırvatlar tabii ki Hırvatistan’ı seviyorlar. Çünkü hem Hırvat hem de Bosnalılar, aynı şey, biraz daha farklı olsa da Sırplar için de geçerli. Ancak hepimiz sınırların olmadığı bir AB’ye doğru yola çıktık.

Bosna-Hersek Avrupa’nın kendisine adil davranmasını istiyor. AB bizleri disipline etmeye kalkarsa onlara Balkan usulü cevap veririz.

Bosna-Hersek Avrupa’nın istikrarının korunabilmesi için çok büyük öneme sahip bir ülke. Bosna-Hersek Avrupa’nın merkezindeki bir konu. Eğer Bosna-Hersek istikrarlıysa tüm bölge istikrarlıdır. Bu önem ülkenin uzun zamandır doğu ile batı arasındaki fay hattında var olmasından kaynaklanıyor. Artık Bosna-Hersek bir NATO üyesi olacak ve yakın bir gelecekte de AB üyesi olacak. Bu hedefler ise ülkeden ayrılmak isteyenlerin hiç hoşuna gitmiyor. Çünkü NATO ve AB’ye ne kadar entegre olursak, Bosna o kadar güvenli ve istikrarlı olacaktır, ideolojileri yenilecektir.

SORU: AB üyesi olmak istiyorsunuz ama sözlerinizden şunu anlamak da mümkün; 27 üyeli birlikte, ülkenizin AB üyeliğine karşı olan ülkeler var. Sizce bu ne kadar haklı?

HARİS SLADZİÇ:

Bazı kriterleri yerine getirmediğimiz için haklı olabilirler. Bu doğru, ama bazen Bosna-Hersek’i gereğinden fazla disipline etmek istiyorlar. Bosna-Hersek bir siyasi sorundur, bürokratik bir sorun değildir. O yüzden farklı bir açıdan bakmak lazım. Barışın hakim olduğu zamanda Bosna-Hersek’te bir çok şey oldu. Şimdi ülkede Avrupa değerlerinin ve standartlarının uygulanmadığını gören, bundan yorulan, kızgın bir nüfus var. Çünkü bütün olayları, Miloşeviç’in projesini başlatanlar bu projeyi tamamlamak istiyor, bu yüzden de süreci tıkıyorlar. Sonra da uluslararası toplum gelip hepimizi suçluyor. Aslında kimin neyi tıkadığını da çok iyi biliyorlar. Bu da barış seven bir ülke için çok sinir bozucu, çok üzücü.

SORU: Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı olarak bu problemi çözmek için neler yapmayı düşünüyorsunuz? Çünkü sizin AB ve NATO üyeliğini engellediğini bildiğiniz ülkeler var, ne yapacaksınız?

HARİS SLADZİÇ:

Biliyorsunuz Bosna-Hersek’te üç başkan var, bu aslında oldukça ilginç bir uygulama ama ülkeyi de bu barış içinde tutuyor. Ne yapacaksınız derseniz, sabırlı ve sistematik bir şekilde geleceğe yöneleceğiz, bunun tek yolu bu. Problemlerin çözümüne şiddetle yaklaşmak daha önce de söylediğim gibi işe yaramadı, artık bunlar geçmişte kaldı. Bundan sonra yapmamız gerekenleri yapacağız, her ne kadar büyük bir felaket olmuş olsa da, nüfusun yarısından fazlası evlerini terk etmek zorunda kalmış olsa da, insanlar entegre olacağımız zamanın gelmesini sabırla bekliyor. Eğer bugün Bosna-Hersek’e gidecek olursanız göreceksiniz, insanlar normal hayatlarını yaşıyor, işlerini yürütüyorlar. Sorun; seçemediğimiz bir coğrafyada seçmediğimiz zor bir tarih geçirmiş olmamız. Ancak her şeye rağmen önümüzdeki hedefleri gerçekleştirmemiz için gerekli iyi niyete, enerjiye ve eğitimli bir genç nüfusa sahibiz.

SORU: Bosna-Hersek serbest dolaşım hakkından mahrum bırakıldı ki Sırbistan’a bu hak tanındı. Neler hissettiniz?

HARİS SLADZİÇ:

Evet bu da yapılan hatalardan biriydi. Biliyorsunuz Avrupa’da güçlü bir lobiniz varsa bir çok şey yapabilirsiniz. Çok iyi bir şey değil tabii. Burada da bazı Avrupa değerleri ve standartları uygulanmalıydı ama yapacak bir şey yok, biz de bir kaç ay içinde o hakkı alacağız. Ama evet, Bosna-Hersekliler bu karardan biraz kendilerini aşağılanmış hissettiler, çünkü bizim bakış açımıza göre eğer bize baskı yaparsanız boyun eğmeyiz. Baskılara karşı balkanlı bir tepki veririz, bu da karşı gelmektir. Eğer bize serbest dolaşım hakkı vermek istemiyorlarsa vermesinler, biz böyle de yaşayabiliriz. Bu vereceğimiz bir tepkidir. Bizimle uğraşanlar bunu anlamıyor. Bosna-Hersek’te olanları anlamıyorlar, yaşanan tahribatı anlamıyorlar. 1992-1995 yılları arasında uluslararası camia Bosna-Hersek’e uygulanan silah ambargosunu kaldırmadı. Bu , Miloşeviç’in Bosna-Hersek’e dünyadan gelen silahlarla saldırmasına izin verilirken bizlere kendimizi savunma hakkı bile verilmediği anlamına geliyor. Bu gerçeği unutuyorlar, çünkü hiç başlarına gelmedi ama biz unutmuyoruz. Silah ambargosu konusunda ısrar eden bizim elimizi kolumuzu bağlayan ülkeleri unutmuyoruz, bunları kimlerin yaptırdığını da biliyoruz ve asla unutmayacağız. Şimdi bunları unutan ülkeler karşımıza çıkıp bize insan hakları ya da doğru iş yapma konusunda ders veremezler. Bu ülkeler bize ders vermeye kalkınca da halkta ’siz kimsiniz ki’ tavrı hakim oluşuyor. Bize ne yaptıklarını biliyorsunuz, bu bir reaksiyondur.

Soykırım ile açılan yaralar sadece suçluların adalete teslim edilmesi ve Sırbistan’ın özür dilemesiyle kapanabilir.

SORU: Karadziç’in davasından ne bekliyorsunuz?

HARİS SLADZİÇ:

Gerçeği...

SORU: Ancak davada sonuca varmak biraz zaman alacak gibi görünüyor.

HARİS SLADZİÇ:

Gerçeğin ortaya çıkması hep uzun zaman alır. Yaraları sadece gerçek ve Sırbistan’dan gelecek bir özür sarabilir, tek yol bu. Onların lideri Miloseviç bu vahşi, insanlık dışı kampanyayı başlattı. Şimdiki hükümet her ne kadar sorumlu değilse de her medeni ülke gibi yaptıklarından dolayı özür dilemeli, bizden özür dilemeliler, yaralar ancak böyle sarılabilir. Aksi taktirde bu yaralar, problemleri daha da derinleştirecek, o yüzden çözmemiz gerekiyor.

SORU: Soykırıma son nokta ABD tarafından konuldu, Avrupalı ülkeler tarafından değil. Şimdi de yaşadığınız siyasi ve bürokratik sorunlar malum. Sizce AB ve diğer Avrupalı ülkeler yine Bosna-Hersek’te olanlara seyirci mi kalıyor? Sizce böylesi işlerine mi geliyor?

HARİS SLADZİÇ:

Aslında hiç bir zaman seyirciler yoktu, asıl sorun da bu. Onlar Miloseviç’in rejimini desteklediler. Ellerinde silah olmadığı için kendilerini savunamayan vatandaşlarımıza silah ambargosu uyguladılar. Silah bile satın alamadılar. Eski ABD Başkanı Clinton kitabında da bunun kasten yapıldığını yazdı. Amaç Bosna-Hersek’in bloke edilmesiydi ve o ülkeler o zamanlar olduğu gibi hala BM Güvenlik Konseyi’nde oturuyorlar. Büyük medeni Avrupa ülkeleri o zamanlar silah ambargosuyla ellerimizi bağladı. Bu çok büyük ahlaki bir hayatdı ve biz bunu hiç unutmayacağız. Fakat bunu bize vaaz vermeye gelenlerin de zaman zaman hatırlaması gerekiyor. Bir husustan daha bahsetmek istiyorum. Bazı ülkeler açıkça Bosna’da müslümanların yaşamasından rahatsız olduklarını da söylediler. İşte bu yüzden de ambargoyu kaldırmadılar. Şimdi her şey açık, benim fikrim bu. Çünkü ben burada bir tarafım. Ama bugün her şey ortada ve açık. Bill Clınton da kitabında bundan bahsediyor ve maalesef gerçek de bu. Şimdi burada Avrupa ülkelerinden bahsediyoruz, bizim tek isteğimiz; bize adil davranılması, en azından. Fakat buna mukabil, Sırbistan’da Uluslararası Adalet Divanı tarafından aranan savaş suçlusu Karadziç ki hakkında Lahey’de yargılanabilmesi için acil yakalama kararı çıkarılmıştı, hala yakalanamıyor. yakalamıyorlar. Ve bu işin kurbanı Bosna yerine hala AB’ye katılabileceklerini düşünüyorlar. Sorunun kökü de burada. Bu adil olmayan muamele ileride başka sorunlar da yaratabilir. Sırbistan tabii ki AB’ye katılmalıdır, bu bölge için iyi bir şey ama Bosna da katılabilmelidir. Ama sorun Sırp hükümetinin hala keyfen bu savaş suçlusunu saklandığı yerden çıkarmamak konusunda ısrar ediyor olması. Hala özgür, serbest. Şimdi onlar AB’nin bir üyesi olmayı hak ediyorlar ama Bosna bunu hak etmiyor. Biz kurbanız onlar soykırım suçluları, herkes bunu biliyor.

AB içinde müslümanlara karşı olan bazı ülkeler var ama hiç bir zaman amaçlarına ulaşamayacaklar.

SORU: Sizce AB bir hristiyan kulübü mü? Çünkü son zamanlarda ortaya çıkan islamafobya ile birlikte bazı ’El Kaide’ unsurlarının Bosna-Hersek’te yuvalandığı söyleniyor, bir de AB’nin politikaları var ne düşünüyorsunuz?

HARİS SLADZİÇ:

Bu büyük bir yalan ve propoganda. Biz bu propogandadan yirmi yıl boyunca çektik. Bosna-Hersek’ten söz edecek olursak ülkede tabii ki müslümanlar var. Düşman ve dostlar bile kabul ediyor ki Boşnaklar her zaman medeni davrandılar, hep medeni yüzlerini gösterdiler. Diğerlerinin onlara yaptıklarını onlar yapmadılar. Ne toplama kampları ne toplu katliamlar ne de toplu tecavüzler... Soykırım da yapmadılar. onlar medeni insanlar ve bunu herkes kabul ediyor. Ancak hala böyle insanların ülkede saklandığına dair propogandalar yapılıyor, bunlar doğru değil, doğru değil. Bu çok açık ve net yapılan bir propoganda. İslamafobya devam ediyor, ancak bunu ben söylemiyorum,dünyanın en güçlü ülkelerinden birinin eski başkanı, olaylar olduğu sırada bunu söyledi. ’Bosna Avrupa’daki tek müslüman ülke’ dedi sanki bunda bir kötülük varmışçasına. Bu nasıl bir Avrupa? Bunlar nasıl değerler? Kim bu insanlar tüm dünyaya medeniyeti öğretmeye çalışıyorlar? İnsan haklarından bahsederken böyle şeyler söylüyorlar. Ama olanlar oldu. Eğer islamafobya varsa, o orada. Bu benim fikrim pek tabii benim. Subjektif bakıyorum, objektif bakamayabilirim ancak benim en başından bildiğim şeyleri onlar şimdi söylemeye başladılar. Bosna-Hersek’te olup bitenler, bazı hükümetlerin bize olan yaklaşımları bundan yirmi yıl sonra daha iyi bilinecek, bazıları gerçekleri söyleyecekler.

SORU: Peki bazı ülkeler Avrupa’daki müslümanlardan kurtulmak mı istiyor?

HARİS SLADZİÇ:

Tabii ki. Hatta bazıları kendi ölümleri ya da katlediliş pahasına bunu istiyor. Ama onlar kendi ülkelerinde de başarılı olamayacaklar. şu anda Avrupa’da da çıkar çatışmaları var. O zamanlar bu durum daha yaygındı ki Amerikalıları olaylara müdahale etmekten alıkoydular. İngiltere’de muhafazakarlar yönetimdeydi, Fransa’da Mıtterand hükümetteydi. Almanya’da Helmut Kohl ambargoyu kaldırtmak istedi ama bunu yapacak gücü yoktu, yapamadı. Şimdi İngiltere’de muhalefette olan parti bunu kabul ediyor, yaptıklarının hata olduğunu söylüyor, biz de sayfayı çevirdik...

SORU:Ve devam ettiniz.

HARİS SLADZİÇ:

Evet devam ediyoruz. Ama hep böyle insanlar vardı. Avrupa’da faşistler hep oldu. Hayat böyle, bunu kabul etmemiz gerek. İnsanları inançları ve renkleri yüzünden ayıran insanlar var. Bence bunlar dar ufuklu, kendilerini başkalarından nefret ederek besleyen insanlar.

SORU: Türkiye’nin Balkanlar’da üstlendiği rol birileri tarafından fark edildi, bu da doğru yolda olduğunuzu gösteriyor.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu son olarak ’Bosna’da yaprak oynasa Türkiye bundan etkilenir’ dedi. Türkiye Bosna-Hersek’e özel önem atfediyor, Türkiye’nin Balkanlardaki rolünü nasıl görüyorsunuz?

HARİS SLADZİÇ:

Biraz önce sözünü ettiğim güçlerin dikkatini pek tabii çekti. O yüzden bu rolün çok iyi olduğunu söyleyebilirim. Bence başarılı, güçlü ve üzerinde derince düşünülmüş politikalar Avrupa’da sorun yaratıyor. Türk dış politikası açıkça komşularla sıfır sorun hatta bölgede sıfır sorun politikası izliyor ki, bu çok iyi bir şey. Ve bu politikayı saygıyla karşılıyorum. Barış ve istikrar. Ben Türkiye’nin Balkanlar’daki diplomatik varlığını da saygıyla karşılıyorum, çünkü artık insanlar Türkiye’nin objektif davrandığına inanıyor. Türkiye bölmek yerine birleştirmek istiyor, zaten bizim ihtiyacımız olan da bu. Dışişleri Bakanı Davutoğlu Bosnalı ve Sırp dışişleri bakanlarıyla üçlü toplantılar düzenliyor. Aynı mekanizmayı Hırvatistan ile de çalıştırıyor. O şimdi bölgede uzun zamandır hakim olan diplomatik boşluğu doldurmaya başladı.

Haber Ara