EMASYA Protokolü kalktı ya Direktifi?
EMASYA Protokolü'nün kaldırılması bir yapılanmanın yasal zeminini ortadan kaldırıyor. Ancak şimdi bu yapılanmanın temizlenmesini dikkatle denetlemek gerekiyor...
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-02-05 18:08:00
EMASYA Planlarının iç tehdide göre yapılandırıldığını ve bunların hem Balyoz, hem Kafes'le karşımıza çıktığını belirten Ali Bayramoğlu, EMASYA Protokolü'nün kaldırılması sonrası EMASYA Drektifleri'ne dikkat edilmesi ve tortuları tamamen kazımak gerektiğini ifade ediyor.
EMASYA Protokolü'nün kaldırılmasının önemli olduğunu belirten Bayramoğlu, askeri vesayet düzeninin tümüyle ortadan kalkması için atılması gereken daha pek çok adım olduğuna dikkat çekiyor.
Emasya Protokolü kalktı… Emasya Direktifi'ne dikkat!
Ali Bayramoğlu / Yeni Şafak
Türk demokrasisi için son yılların en önemli adımı atıldı.
EMASYA Protokolü kaldırıldı.
Bu adım, en az MGK Gizli Yönetmeliği'nin ilgası kadar önemlidir, belki daha önemlidir.
Bu protokole dayanan, meşruiyetini bu protokolden alan bir yapılanma, 1997'den bu yana, Türkiye'de asayiş alanını askerileştirmiş, askeri iç güvenlik alanına sokmuş ve bu durumu sürekli ve denetimsiz hale getirmişti.
28 Şubat günlerinde, askeri vesayet sistemini pekiştiren, askerin devlet alanı içindeki özerk alanını genişleten bu uygulama Türkiye'de militarist yapının hem fiili hem sembolik en önemli unsuruydu.
Elbet tam sivil bir demokrasi için, askeri vesayet düzeninin tümüyle ortadan kalkması için atılması gereken daha pekçok adım var.
İç Hizmet Kanunu'nun 35. Maddesi başta olmak üzere çeşitli maddeleri, Milli Güvenlik Kanunu'ndaki milli güvenlik tanımı, MSGB varlığı bunlar arasında yer alıyor. İki başlı yargı sistemini, yani devlet düzenini ifade eden Yüksek Askeri İdare Mahkemesi'nin varlığı, jandarmanın statüsü, daha doğrusu sicil bakımından hâlâ mülki amirlerle bağlı olmaması da bunlar arasında yer alıyor.
Ancak tekrar altını çizelim EMASYA Protokolü'nün kaldırılması özel bir yer ve önem arzediyor.
Hükümet sonunda görünmez ve belirleyici olana ulaşmış, Doğu ve Güneydoğu'da kaynak dağılımına dahi etki yapan bir yapılanmaya el atmıştır.
Bu adımla sivilleşme süreci, yasalardan sonra uygulamalar katmanına inmiş, yürütmenin tek taraflı bir idari işlemiyle sivil irade açık bir şekilde kendisini ortaya koymuştur.
Ancak dikkat...
Hükümetin attığı bu önemli adımın dikkatle izlenmesi gerekiyor.
EMASYA Protokolü'nün kaldırılması bir yapılanmanın yasal zeminini ortadan kaldırıyor. Ancak şimdi bu yapılanmanın temizlenmesini dikkatle denetlemek gerekiyor.
EMASYA Protokolü TSK'nın iç güvenlik yapılanmasını oluşturduğu oranda Genelkurmay Başkanlığı çeşitli kereler "EMASYA Direktifleri" yayınlamıştı.
Sonuncu direktif 2005 tarihlidir.
Direktif ana karargâhta İç Güvenlik Harekât Merkezi kurmakta, Türkiye'yi 17 EMASYA Bölgesi'ne ayırmakta, iç güvenlik birlikleri oluşturmakta, EMASYA Komutanlıkları'nı ve birlik ilişkilerini tanımlamaktadır.
Protokolün kaldırılmasından sonra kadük olmakla birlikte, bu direktifin ve işaret ettiği yapılanmanın takip edilmesi kaçınılmazdır.
Bu açıdan EMASYA Komutanlıkları'nda protokole göre kurulmuş "Asayiş Hareket Merkezleri" ve "Müşterek İstihbarat Merkezleri"nin ellerindeki bilgiler, fişler ve planlar derhal imha edilmelidir.
Sözünü ettiğimiz sadece ilkesel ve şekli bir gerek değildir.
Aynı zamanda politik bir gerekliliktir.
12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kabul ettiği Poyrazköy iddianamesinde yer alan şu cümleleri tekrar hatırlayalım:
"28 Şubat döneminde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde 'Batı Çalışma Grubu' adıyla faaliyet yürüten ve oluşumu herhangi bir yasal kaynağa dayanmayan illegal yapılanmanın, faaliyetlerine halen son vermediği ve günümüzde 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' ardından da 'Kafes Eylem Planı' çerçevesi altında yasadışı eylem ve faaliyetlerine devam ettikleri ortaya çıkmış bulunmaktadır."
Batı Çalışma Grubu'nun fişleri bugün muhtemelen EMASYA merkezlerindedir ve yanlarına yenileri eklenmiştir.
EMASYA Planları iç tehdide göre yapılandırılmıştır.
Ve bunlar hem Balyoz, hem Kafes'le karşımıza çıkmıştır...
Tortuları kazımak gerek...
Haber Ara