Dünya basınında bugün
Dünyada meydana gelen olaylarla ilgili gazete ve dergilerdeki haber, yorum ve analizler...
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-02-03 10:51:00
Geçen hafta eski İngiltere Başbakanı Tony Blair’in ifade verdiği Irak Soruşturma Komisyonu çalışmalarını sürdürüyor.
The Guardian gazetesi, İngiltere’nin eski Uluslararası Kalkınma Bakanı Clair Short’un ifadesinden çarpıcı açıklamalara yer veriyor.
’Tony Blair, Irak savaşını başlatmak için parlamentoya yalan söyledi ve yanlış yönlendirdi’ başlığını taşıyor gazete haberi.
İfade sırasında geçenleri neredeyse dakika dakika internet sitesine taşıyan gazetenin haberi şöyle devam ediyor:
Eski Uluslarararası Kalkınma Bakanı Claire Short, Tony Blair’i kendisine yalan söylemekle suçladı.
Chilcot Soruşturma Komisyonu’na kanıtlar da veren Short, aslında 2003’te olanların uluslararası terörizm tehlikesini daha da artırdığını söyledi.
Short, dün yayımlanan Blair ile arasındaki gizliliği kaldırılan yazışmalarda, ikinci bir Birleşmiş Milletler kararı olmadan Irak’ın işgal edilmesinin yasadışı olduğunu ve insani felakete dönüşme riskini taşıdığını iddia ediyor.
Komisyona, Blair’in 2002 yılında yaptıkları konuşmada Irak’a saldırmayı düşünmediğini söylendiğini vurgulayan Short, sunduğu delillerin o zaman kendisine yalan söylenmiş olduğunu kanıtladığını ileri sürdü.
Claire Short, Irak’ın işgalinden sadece üç gün önce 17 Mart 2003 günü yapılan kabine toplantısında Blair’in kendisine konuşmayı yasakladığını da söyledi.
Dönemin Adalet Bakanı Goldsmith’in Amerika Birleşik Devletleri’ne gidip geldikten sonra raporunu değiştirdiğini ve bundan kabinedeki diğer bakanların habersiz olduğunu da iddia eden Short, dinleyici sıralarından zaman zaman alkışlandı.
Defalarca görüştüğü o dönemin Maliye Bakanı olan Başbakan Gordon Brown’ın da durumdan hiç memnun olmadığını ve yalnızca Irak değil pekçok konuda dışlandığını anlatan Claire Short, savaş sona erdikten sonra Brown’un Blair ile arasının düzeldiğini ifadesine ekledi.
Eski Bakan, kabine toplantılarını da kararların alındığı bir merci değil küçük sohbetlerin yapıldığı bir ortam olarak niteledi.
The Guardian’da da "İran, Amerika Birleşik Devletleri’nin füze kalkanı planını kukla gösterisi olarak niteliyor" başlıklı haberde, gittikçe gerilen ortamda füze denemesinin başarısız olmasıyla ilgili ayrıntıların da günyüzüne çıktığı yazılıyor.
Haberde, Amerika Birleşik Devletleri’nin İran’ın olası füze saldırılarına karşı Basra Körfezi’ne savunma füzeleri yerleştirilme planına hız verdiği kaydediliyor.
Buna göre Basra Körfezi’ndeki Amerikan savaş gemilerine savunma sisteminin yerleştirilmesi ile füze savunma sistemlerinin Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kuveyt gibi Arap ülkelerine konuşlandırılması hızlandırılacak.
Bu arada, Amerika Birleşik Devletleri’nin bu amaçla yaptığı ilk füze denemesinin de başarısız olduğu açıklandı.
Amerikan Savunma Füzesi Ajansı’ndan yapılan açıklamaya göre, saldırı simulasyonu, Büyük Okyanus’taki Marshall adalarından gerçekleştirildi.
150 milyon dolara malolan ilk deneme sonucu Kaliforniya’daki hava üssünden savunma amaçlı olarak atılan ilk füze hedefi vuramadı.
Ajansın başkanı David Altegg, teknolojik güçlükleri aşamadıklarını ve başarısızlığın radar sorunları yüzünden olduğunu açıkladı ve sonucu tam bir hayalkırıklığı olarak niteledi.
Amerikan hükümetinin, aldığı kararla, İran üzerindeki baskıyı artırıp, bir çatışma durumunda bu ülke tarafından ilk adım atılmasına engel olacağı aktarılıyor.
Bu gelişmelerin hemen ardından İran tarafından yapılan açıklamada ise Amerika Birleşik Devletleri’nin son çıkışları bir kukla gösterisi olarak tanımlandı.
Gazetenin haberine göre, İranlı yetkililer Amerikan planlarını gereksiz ve uygulanamaz olarak niteleyerek eleştiriyor.
Haberin ayrıntıları şöyle:
İran Meclis Başkanı Ali Larijani, ülkesinin duruşunu şu sözlerlerle özetledi:
’Bölge ülkeleri bilmelidirler ki Amerika Birleşik Devletleri’nin bölgede güvenliği sağlayacağını iddia ederek yığınak yapması yanlızca bölgedeki askeri varlığını artırmak için yapılan siyasi bir oyundur’
Larjani, son 31 yıl içinde ülkesinin hiçbir ülkeye saldırmadığını söyleyerek, Ortadoğu ülkelerinden Amerika’nın İran karşıtı politikalarına kanmamalarını istedi.
İran’ın İsrail ve amerikan üslerini vurabilecek 2 bin kilometre menzilli füzeleri bulunuyor. İran nükller programının elektrik üretmek amaçlı olduğunda ısrar ederken, bölgede bulunan birçok gözlemciye göre amaç nükleer füze yapmak.
The Guardian gazetesinde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un Kıbrıs ziyareti de yer aldı.
Gazete, Birleşmiş Milletler’in Kıbrıs müzakerelerinde iyimser olduğunu yazdı, ancak Ban’ın gerçek bir umut vermemesi halinde, Mehmet Ali Talat’ın Nisan ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybedecek gibi göründüğünü belirtti.
Gazetenin haberinde, seçimleri "milliyetçi" olarak nitelendirilen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanı Derviş Eroğlu’nun kazanması halinde, Kıbrıs sorununa çözüm bulunması yolunda umutların azalacağı ve Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğinin de sorunun çözümüne bağlı olduğu kaydedildi.
Arap Basını
Suudi Arabistan’da babası tarafından 80 yaşında bir adamla zorla evlendirilen 12 yaşındaki kız çocuğunun boşanmaktan vazgeçerek herkesi şaşırtması yer almış Arap basınında.
Okaz gazetesi, küçük kızın, çocuk haklarını savunan dernek ve eylemcilerden destek görmesine rağmen Riyad’ın kuzeyindeki mahkemeden boşanma dilekçesini geri çektiğini yazdı.
El Riyad gazetesi de çocuk yaştaki kızın sadece okula gitmeye devam etmeyi talep ettiğini yazdı.
Gazete, küçük kızın ocak ayında kendisi ve annesinin karşı çıkmasına rağmen 68 yaş büyük bir yetişkinle evlendirildiğini, bu evliliğin ayrı yaşayan babası tarafından yaklaşık 23 bin dolarlık başlık parası karşılığında yapıldığını yazmıştı.
Gazeteye göre, boşanmış kadınların savunmasını üstlenen bir derneği yöneten Prenses Serra Bin Abdülaziz, Kral Abdullah’tan çocukların evlendirilmesini yasaklaması konusunda girişimde bulunmasını istedi.
ABD Basını
New York Times gazetesinde yer alan bir haber analizde, bütçe açıklarının Amerikanın dış politikalarında değişime yolaçabileceği ve küresel iktidarını etkileyebileceği öne sürüldü.
Analizde bütçede gelecek yıl için öngörülen açığın neredeyse ülke gelirlerinin tamamının yüzde 11’ine denk geldiği belirtildi.
Bu boyutta açıkların daha önce Birinci ve İkinci Dünya Savaşı dönemlerinde yaşandığı ve barış sağlandığında kapatıldığına dikkati çeken yazıda, asıl önemli olanın bütçenin ne kadar açık verdiği değil nasıl kapatılacağı olduğuna vurgu yapılıyor.
Analize göre, bütçe açığının Obama’nın bile en iyimser tahminleriyle on yıl içinde tahammül edilebilir sınırlar içine çekilecebilecek olması durumu vahim hale getiriyor.
Yorum şöyle sürüyor:
Rakamların, Başkan Obama ve onun yerini alacak olanlar için anlamı açık. Ya mucizevi bir büyüme olacak, ya mucizevi politik uzlaşmayla gelecek on yılın resmi değişecek. yoksa amerikan başkanının içerde hiçbir yeni girişim yapma şansı kalmayacak ve Japonya’nın geçen on yılda düştüğü duruma düşecek.
Yani borçlarınız gelirinizin üzerine çıktığı sürece dünya politikası üstündeki etkiniz azalır. Makale, yönetimin baş ekonomik danışmanı Summers’ın sorduğu şu soruyu tekrar ediyor ’Dünyanın en boçlu ülkesi aynı zamanda nasıl dünyanın en güçlü ülkesi olabilir?’
Yorumda, Başkan Obama’nın kendisinin de Afganistan’a 30 bin ek asker gönderirken ’orada çok fazla kalacak paramız yok’ dediği hatırlatılıyor.
SON VİDEO HABER
Haber Ara