Dolar

34,8730

Euro

36,6388

Altın

3.048,63

Bist

10.058,47

Osmanlı'nın son döneminde kardeş kavgaları

Osmanlı'nın son döneminde İngilizlerin Arapları kışkırtarak fitne çalışmaları ve bunun karşısında Arap alimlerin ne yaptıkları bu yazıda gözler önüne seriliyor.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-01-30 13:29:00

 Osmanlı'nın son döneminde kardeş kavgaları
Sebahattain Arslan*/ TIMETURK

Bundan önceki yazılarımda özellikle Uzakdoğu Müslümanları’ndan bahsettim. Bu bölgede bulunan Müslümanlar’ın sayısı dünya Müslümanlarının dörtte birinden fazla olmasına rağmen geçmişleri pek bilinmemekte, tarih kitaplarımızda ihmal edilerek ele alınmamaktadır. Oysa geçmişte bu coğrafyada yaşayan Müslümanlar, kitle iletişim araçlarının yokluğuna, haber almanın ve oralara gitmenin zorluğuna rağmen Uzakdoğu ile sıkı ilişkiler içindeydiler. En azından münevver Müslümanlar Uzakdoğu’da neler olduğunu bilirdi. Bunu bugünün Müslüman aydını için söylemek güç olsa gerek. Yazılarımı okumayıp sadece duyan dostlarımın Malay Adaları’nın neresi olduğunu sormaları, neden daha önemli konular varken bu konuyu seçtiğimi öğrenmek istemeleri, bu coğrafyadan ne kadar uzak olduğumuzu bir daha anlama fırsatı buldum. Oysa Malay Adaları Müslümanları’nın kaderi ile bizimkinin arasında gerçekten çok büyük bir fark yok. Uzakdoğu Müslümanları’nın başından geçenler, düşmanlarının kimlikleri ve icraatları İslam Coğrafyası’nın başına gelenlerle hemen hemen aynı. Endülüs Müslümanları, Hindistan Müslümanları ( Babür İmparatorluğu ), Orta Asya Hanlıkları, Safevi Devleti ile Osmanlı İmparatorluğu aynı düşmanlar tarafından benzer yöntemlerle saldırıya uğramış, mukavemet etmişlerse de bir kısmı yenilmekten kurtulamamış, bir kısmı da batılıları uzun süre uğraştırmıştır. Yönteme gelince: Böl, parçala, sömürgeci güçler arasında paylaş, mukavemet edenleri katliamdan geçir ve yönet veya kuklalarla yönet.

Türkler ile Araplar arasında husumete dönüşen kardeş kavgaları

Osmanlı Devleti’nin son döneminde bazı devlet adamlarının ve bazı askeri valilerin yanlış icraatları Müslüman halklar arasında husumetin oluşmasına, hatta fitneye neden olmuşsa da, büyümeden ümmet üst kimliği ön planda tutularak bertaraf edilmiştir. Gerek Türkler arasında gerekse de Araplar arasında ırk üstünlüğü veya ümmetin baskın milleti polemiği çok az bir kesim arasında revaçta olmuşsa da bu anlayış gerçek aydınlar arasında ciddi bir taban bulamamıştır. Sultan II. Abdulhamid döneminde Avrupa ve Fransız aydınlanmasının ve ulusçuluğun etkisi edebiyat yoluyla bazı genç Türk öğrenciler arasında tesir bırakmış, giderek genişleyerek askeri okullara kadar gizlice yayılmıştır. Bu öğrencilerin bir kısmı Avrupa’da eğitim görmüş, bir kısmı da İstanbul’da eğitimlerini sürdüren öğrenciler olarak görülüyor. Bunlar İmparatorluk içinde ve dışında gizli olarak değişik dergiler çıkararak Türkçülük anlayışını yaymaya çalışarak taraftar toplamaya çalışmışlardır. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin de çekirdeğini teşkil eden bu gençler eşitlik, hürriyet ve adalet kavramlarını parola olarak kullanarak 1908’de II.Meşrutiyet’in ilanının sağlanmasında büyük rol oynadılar. Bilahare 1909’da Sultan Abdülhamid’i tahttan indirmeye de muvaffak oldular. Bu gençler bazı Arap gençlere ilham olmuş, onları dolaylı olarak tahrik ederek gizli Arap cemiyetlerin kurulmasına kapı aralamıştır. Bunlardan “ Genç Arap Cemiyeti ( Cemiyetul Fetat ) “ buna iyi örnektir.

Bu olaylardan çok daha önce 93 harbinde (1877-78 ) Osmanlı devletinin ağır bir yenilgi alarak Ruslar’ın İstanbul’a kadar gelmesi, Araplar’ın gelecekte Osmanlı yıkılırsa kendi durumlarının ne olacağını tartışmaya götürdü. Bunun üzerine Arap ileri gelenleri bu konuyu tartışmak üzere bir dizi toplantılar düzenlemiş, Osmanlı devletinin bekası için ne gerekirse yapılacağı, dağılırsa tedbir alınması üzerinde durulmuştu. Sultan II. Abdulhamid tahta çıkmadan önce İngilizler daha önceki siyasetlerinin aksine Araplar’ı kışkırtmak ve İmparatorluk’tan koparmak için hilafetin Araplar’ın hakkı olduğu tezini yayarak bir dizi Konferanslar ve çok sayıda bilimsel makaleler yazdırdı. İngilizler bu konuyu kabul ettirmek için Arap ileri gelenleri üzerinde çok çalıştılarsa da bir netice alamadılar. Bunun başlıca nedenlerinden biri, Arap ileri gelenlerinin kahir ekserisinin Müslümanların birliğini zedeleyecek her türlü girişimin karşısında olmaları, diğeri ise Osmanlı devletini kendi devletleri olarak benimsemeleri yatıyor. Arap aydınlar Osmanlı Devleti’nin yıkılması halinde enkazının altında kendilerinin de kalacaklarını çok iyi biliyorlardı. Böyle bir felaket ümmeti dağılmaya, hatta esarete kadar götürebileceği korkusu da vardı. Buna sebep olmak istemiyorlardı. Araplar’ın Osmanlı’dan ayrılması gerektiği tezini savunan Araplar çıkmıştır. Bunu ileri sürenlerin ve bunun için ilk gizli cemiyeti kuranların Hıristiyan Araplar olduğunu görüyoruz. 1875’te Suriye Protestan Koleji’nde eğitim almış beş kişinin kurduğu “Beyrut Gizli Cemiyeti” bunun ilk örneğini teşkil ediyor. Bunların arkasında, bunları destekleyen İngiltere’den başkası değildi. Yaptıkları gizli toplantılarla ve sokaklarda imzasız afişler yapıştırmalarıyla Türklerin elinde bulunan rejimin Araplar’a zulmettiğinden, bahsediyorlardı. Daha sonra Bu afişler bir zaman Suriye’nin her tarafına yayılmaya başladı. Arapları Türk boyunduruğundan kurtarıp bağımsız bir devleti dillendirmeleri bir ilk olduğu muhakkaktı. En önemli hedefi Araplarla Türkler arasında fitneye sebebiyet vermekti.

Devletin başındaki sultan yerine “ Ümmetin Başındaki Halife” imajı

Sultan II. Abdulhamid tahta geçtikten sonra devletin başındaki sultan imajından ziyade “ümmetin başındaki halife” imajını ön planda tutmaya başladı. Arapların ileri gelenlerini yanına alarak, yönetimde söz sahibi kıldı. Harp Okulu’na çok sayıda Arap öğrenci aldı. Bunlardan Arap İzzet Paşa el-Abad’ı sultanın ikinci sekreteri, İmparatorluğun en nüfuzlu birinci memuru haline getirdi. Aşiret okulları kurarak Arap bölgelerinin en ücra köşelerinden getirttiği aşiretlere mensup çocukları eğittikten sonra memleketlerine gönderdi. Bunlar gittikleri yerlerde sultanın gönüllü elçileri görevlerinde bulunarak Araplar’ı Osmanlı’ya daha çok bağladı. Birçok Arap tarikat şeyleriyle irtibata geçerek onlara aktif görevler verdi. Arap bölgelerinde ciddi ıslahat ve imar faaliyetlerine girişti. Çok sayıda okul, hastahane, tıp merkezleri, yollar ve tarihi mekanların restorasyonuyla ilgilendi. İngiliz Rosebery Kontu 1886’da Dışişleri Bakanlığı’na verdiği bilgi İngilizler’in bunu dikkatle takip ettiklerini gösteriyor: “ Bir dereceye kadar varolduğu bilinen bu hoşnutsuzluk duyguları ve sabırsızlık, halkın maddi şartları iyileştirmeye ve memleketin servetini büyütmeye yönelik basit önlemlerle yatıştırıldı. “ Ayrıca buralara hızla telgraf hatları ile demir yolları kurdurarak karışıklıkları asker göndererek anında ortadan kaldırdı. Sultan Abdulhamid’in birleştirme siyaseti sayesinde Hıristiyan Araplar’ın öncülüğündeki bu fitne Müslümanlar’a sirayet etmedi. Özellikle Hicaz Demir Yolu projesiyle Suriye ve Arap şehirleri büyük canlılık kazanarak maddi refahları daha da arttı. Kurulan okullardan mezun olan çok sayıda öğrenci Osmanlı Devlet yapısını çok daha yakından tanıma imkanı buldu. Devletin iki büyük ortağından biri Arap olduğu anlayışı yaygın kabul görmüştü. Önceden Osmanlı Devlet adamları hakkında uydurulan yalanlara kanmayacak kadar devletin içinde olup bitenden haberdar bir Arap bürokrasisi oluştu. Bu durum ordu için de geçerlidir. Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordusunda hizmet veren Nuri es-Said Paşa şöyle diyor: “Osmanlı İmparatorluğu’nda Müslüman olan Araplar Türkler’in ortağı olarak görülüyorlardı. Irkçı bir ayırım olmaksızın, hem hakları hem de sorumlulukları Türklerle paylaşıyorlardı. Devlet içinde askeri ya da sivil en yüksek görevler Araplar’a açıktı.”

Diğer yazımızda Sultan II. Abdulhamid’in tahttan indirilmesinden sonra kurulan bazı Arap cemiyetleri üzerinde duracağım.



Fotoğraf 132:

A.

Bağdat merkez ibtidaisinin ( ilkokulunun ) hey'et-i ta'limiyesiyle talebesi. Bir terbiye-i bedeniye mümaresesinde ( spor dersi esnasında ).

B.

Bağdat merkez mekteb-i ibtidaiyesinde şakirdlerle ( öğrencilerle ) muallimler. Medreseye hazırlık.

*Araştırmacı-Yazar
SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara