İşte kayıp Şemdinli raporu
Cihan Haber Ajansı, darbelere zemin hazırlayan EMASYA protokolünü ilk kez ortaya çıkaran Şemdinli Araştırma Komisyonu raporuna ulaştı. Rapor'da protokol için bakın ne yazıyor.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-01-30 14:57:00
Mart 2006'da, çoğunluğu hukukçu kökenli milletvekili olan Şemdinli Araştırma Komisyonu üyeleri tarafından kaleme alınan raporda, 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11/D maddesinin uygulanmasına yönelik olarak İçişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı adına 07.07.1997 tarihinde Koramiral Çetin Doğan ile İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Teoman Ünüsan arasında imzalanan EMASYA protokolü eleştiriliyor, manifesto niteliğinde hukuki değerlendirmelere yer veriliyor.
Şemdinli Araştırma Komisyonu raporunda, kanuni bir dayanağı bulunmayan protokolün 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu uyarınca, ilde suç işlenmesini önlemek, kamu düzen ve güvenliğini korumak ve sağlama görevinin valiye ait olduğu hatırlatılırken, EMASYA komutanlıklarının, mülki amirlerin yardım talebi olmaksızın olaylara müdahale edebilmesine imkan veren 9'uncu maddesinin, 5442 sayılı kanuna yetki, şekil, konu ve maksat yönlerinden aykırı düştüğü, hatta bu yasanın getirdiği düzenlemeyi bütünüyle geçersiz kıldığı vurgulanıyor.
"VAHİM SONUÇLAR DOĞURUR"
Bu protokolün dayanağı olarak 5442 sayılı kanunun 11/D maddesini gösteren Rapor, ancak kanunda böyle bir teşkilatlanmaya imkan tanıyan bir hüküm bulunmadığını, böyle bir ihtiyaç varsa, bu hususta kanuna rağmen değil, yapılacak yasal düzenlemelerle çözümlenmesi gerektiğini ifade etti.
Belirtilen protokolün, 5442 sayılı Kanun'un 11/D maddesinde düzenlenen vali-askeri kuvvet sistemi ilişkisine aykırı bir yapıyı öngörüyor. Özellikle Protokolün 9. maddesinde yer alan EMASYA komutanlıklarına ve gecikmenin yolaçacağı mahsurları ortadan kaldırmak için olaylara doğrudan müdahale etmesine imkan tanıyan düzenlemesi, 5442 sayılı kanun ile ilde emniyet ve asayişten birinci derecede sorumlu kılınan valinin toplumsal olayları, bu kapsamda terör olaylarını önleme ve bastırmada asıl görevli ve sorumlu olması üstüne kurgulanan yapıyı, dolayısıyla sivil otoritenin kamu düzeni ve güvenliğini sağlama şeklindeki temel fonksiyonunu berhava eder nitelikte vahim sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekiliyor.
"DAYANDIĞI KANUNA AYKIRI"
Protokole göre, "EMASYA Planlarının uygulanması için mülki makamlar tarafından kuvvet talebinde bulunduğu ve olay mahalline intikal edildiği andan itibaren, kıdemli askeri komutanı (Jandarma dahil) emir komutayı alır. Kolluk kuvvetleri, bu andan itibaren askeri komutanın emrine girerler. Askeri komutan tarafından aksine bir emir verilmedikçe, olay mahallindeki kolluk kuvvetlerinin almış oldukları tertip, tedbir ve düzenler bozulmaz. Emir komutanın askeri birlik komutanına seçtiği andan itibaren, zor kullanmanın derecesinin tayini ile kullanılacak araç ve gereçler ile silah kullandırmanın yetki ve sorumluluğu askeri komutandadır." ibaresi de eleştiriliyor. Bunun, 5442 sayılı İl Kanunu'nun söz konusu bu görevi açıkça vali ve kaymakamlara verdiği belirtilerek bunun yeniden değerlendirilmesi isteniyor.
"AB'YE İZAHI ZOR"
Komisyon, sivil-asker ilişkisinin sıkça eleştirildiği bu çerçevede EMASYA'nın izahının zor olacağına da dikkat çekiyor: "Komisyonumuzca 09.02.2006 tarih ve Esas No: A.01.1.GEÇ.10/322,323,324-128 sayılı yazısı ile belirtilen tüm bu nedenlerle birlikte, Avrupa Birliği müktesebatına uyum sürecinde olan ülkemizin, sivil-asker ilişkilerine yoğun eleştirilerin yöneltildiği, bu konuda Birliğin benimsediği ilke ve değerlerle uyuşmayan yapısına ciddi itirazların da yapıldığı göz önünde tutularak, anılan Protokol'ün bir yönetmelik kapsamında yeniden düzenlenmesi gereği açık bulunmaktadır."
Komisyon, protokole ilişkin genel bir değerlendirmede bulunduktan sonra maddelerin sakıncalarını tek tek sıralıyor. Protokolün bazı maddeleri ile Şemdinli Araştırma Komisyonu üyelerinin eleştirileri ve değerlendirmeleri şöyle:
1-Protokolün 1. maddesinde, bir veya birden fazla ilde çıkan veya çıkabilecek olaylarda ilgili valilerin isteği üzerine askeri birlik tahsis edilmesi öngörülüyor.
1- Halbuki, 5442 sayılı kanunun 4178 sayılı kanunla değişik, halen yürürlükte olan son halinde, "...Birden fazla ili içine alan olaylarda, ilgili valilerin isteği üzerine aynı veya farklı askeri birlik komutanlıklarından kuvvet tahsis edilmesi durumunda iller veya kuvvetler arasında işbirliği, koordinasyon, kuvvet kaydırması, emir komuta ilişkileri ve gerekli görülen diğer hususlar yukarıda belirtilen hükümler çerçevesinde Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenecek esaslara göre yürütülür...'" hükmü yer alıyor. Bir il içerisinde meydana gelen ya da gelebilecek olaylarda valilerin yardım istemesi ve askeri kuvvet komutanlıklarının yardım etmekle yükümlü olduklarına ilişkin hususlar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Bu nedenle, Protokol kapsamının genişletilmesi 5442 sayılı kanuna aykırı bir uygulamadır.
2-Protokolün 5. maddesiyle, terör ve toplumsal olayları değerlendirmek, kullanılacak kolluk kuvvetlerini düzenlemek, olaylara müdahale yöntemlerini belirlemek, kesintisiz koordinasyon ve işbirliğini sağlamak maksadıyla, il ve ilçe bazında 'İl ve İlçe Güvenlik ve Koordinasyon Komisyonları' ihdas edilmiş, bu komisyona ayda bir defa olağan, gerekli görülen hallerde olağanüstü toplanarak, ilin güvenlik durumunun değerlendirmesini yapma misyonu yüklenmiştir.
2-İl Güvenlik Koordinasyon Komisyonunun vali, garnizon komutanı veya temsilcisi, il emniyet müdürü, il jandarma komutanı. MİT temsilcisi ve gerekli görülen diğer ilgililerden teşekkül etmesi öngörülmüştür. İlin emniyet ve asayişinden vali sorumlu olduğuna ve 5442 sayılı Kanunda da böyle bir komisyon kurulması öngörülmediğine göre, bu komisyonların halen faaliyette bulunmasının yasallığı tartışmalı bulunmaktadır.
3-Protokolün 6. maddesinde, yardım isteyecek makam olarak 'mülki amirler' tabiri kullanılmıştır. Bilindiği gibi İl İdaresi Kanunu bu yetkiyi valiye vermiştir. Diğer taraftan, aynı maddede, yardım isteme talebinin İl ve İlçe Güvenlik Koordinasyon Komisyonu'nda değerlendirilmesi ve yapılan durum değerlendirmesi neticesinde yardım zorunlu görülür ise yardım yapılması düzenlenmiştir.
3- Halbuki, 5442 sayılı kanunun 11/D maddesi, valinin duruma göre sözlü ya da yazılı olarak yardım talebinde bulunması halinde bu talebin geciktirilmeksizin yerine getirilmesi hükmünü amirdir. Dolayısıyla, valinin talebini yine onun başkanlık ettiği bir komisyonda değerlendirmek ve zorunlu görülürse yerine getirmek gibi bir düzenleme kanunun hem lafzına, hem de ruhuna açıkça aykırılık teşkil etmektedir.
4-Protokolün 7. maddesinde, mülki amirler tarafından önceden yapılacak planlama ve hazırlıklarda, kolluk kuvvetlerinin kullanılmasına ilişkin esaslar, muhtemel kullanma planları ve muhabere irtibatlarının, EMASYA Komutanlıkları ile yeterli bir zaman önce koordine edilmesi ve bu planların muhtelif senaryolara göre prova edilmesi düzenlenmiştir.
4- Valilerin emrindeki genel kolluk mensuplarının kullanılmasına ilişkin planların askeri makamlara verilmesi hususu 5442 sayılı Kanunda yer almamaktadır. Valinin emrindeki kolluk mensupları ile olaylara müdahalesi asıl ve askeri kuvvet kullanılması arızi olduğuna göre, böyle bir düzenleme kanuna aykırıdır. Yine benzer şekilde 16. maddede de bu defa EMASYA Planlarının uygulanması hususunda seminerler düzenlenmesi öngörülmüştür. Ancak, cümlenin başlangıcında bu işlemlerin mülki makamların koordinatörlüğünde yapılacağı belirtildiği halde, cümlenin sonunda EMASYA Komutanlıklarının koordinatörlüğünde yapılacağına yer verilmiştir. Uygulamada planların uygulanmaları ve seminerler, EMASYA Komutanlıklarının koordinatörlüğünde yapılmaktadır. Kanun yardım isteme konusunda valiyi, yardım etme konusunda da askeri kuvvet komutanlarını yükümlü kıldığına göre, bu seminerin de yine valinin isteği ve planlaması doğrultusunda yapılması uygun olacaktır.
5- Protokolün 9. maddesinde, toplumsal olayların genişlemesi halinde İl ve İlçe Güvenlik Koordinasyon Komisyonlarının ivedilikle toplanması, EMASYA Komutanlıklarının olayları takip etmesi, olayların gelişmesini değerlendirmesi ve gecikmenin yaratacağı mahsurları ortadan kaldırmak için olaylara doğrudan müdahale etmesini düzenlemiştir.
5- Bu madde Kanuna açıkça aykırıdır. Valinin yardım isteme talebi olmadan hiçbir makamın kendiliğinden harekete geçmesi mümkün değildir.
6- Protokolün 19. maddesinde, birden fazla ili içine alan olaylarda, iller arasında kuvvet kaydırması ve kullanılması, emir - komuta ilişkileri ve gerekli görülen diğer hususların uygulanmasını sağlamak üzere ilgili valilerden birisinin İçişleri Bakanı tarafından koordinatör vali olarak görevlendirilmesi düzenlenmiş, koordinatör valinin EMASYA Komutanlıklarından yardım istemesi öngörülmüştür. Yine benzer şekilde Protokolün 12. maddesinde de koordinatör valinin EMASYA Komutanlıklarından yardım istemesi hususuna yer verilmiştir.
6- 5442 sayılı Kanun birden fazla ili içine alan olaylarda geçici olmak kaydıyla valilerden birisine koordinasyon görevini üstlenmek görevi vermiştir. Kanunda bu konumda olan valilerin yardım isteyeceğine dair bir husus yer almamaktadır. Böyle bir düzenleme koordinasyonu sağlamakla geçici olarak görevlendirilen bu valileri, daimi görev icra eden OHAL Bölge Valisi konumuna getirir.
7- Protokolün 20. maddesinde, mülki makamlardan kuvvet talebi geldiği andan itibaren EMASYA Komutanlıkları nezdinde teşkil edilen Asayiş Harekat Merkezlerinde, jandarma komutanlıkları ve emniyet müdürlüklerini temsilen personel görevlendirilmesi düzenlenmiştir.
7- Bu şekilde, olaylara müdahalenin talep halinde yardıma gelecek olan askeri birliklerin merkezlerinden yönetilmesi öngörülmektedir. Böylece yetki ve inisiyatif validen komutana geçmektedir. Bu düzenlemeyi de 5442 sayılı Kanunla bağdaştırmak mümkün değildir.
8- Protokolün 22. maddesiyle de EMASYA komutanlıkları nezdinde Emniyet, Jandarma ve MİT temsilcilerinin katılmasıyla 'Müşterek istihbarat merkezleri'nin tesisi öngörülmüştür.
8-Bu protokolün dayanağı olarak 5442 sayılı kanunun 11/D maddesi gösterilmiştir. Ancak kanunda böyle bir teşkilatlanmaya imkan tanıyan bir hüküm bulunmamaktadır. Eğer böyle bir ihtiyaç varsa, bu husus da kanuna rağmen değil, yapılacak yasal düzenlemelerle çözümlenmelidir.
9- Bu protokolün dayanağı olarak 5442 sayılı Kanunun 11/D maddesi gösterilmiştir. Ancak kanunda böyle bir teşkilatlanmaya imkan tanıyan bir hüküm bulunmamaktadır.
9-Eğer böyle bir ihtiyaç varsa, bu husus da kanuna rağmen değil, yapılacak yasal düzenlemelerle çözümlenmelidir.
(CİHAN)
SON VİDEO HABER
Haber Ara