Dolar

34,8744

Euro

36,7325

Altın

3.040,44

Bist

10.122,52

Ertürk: Yemedim de yedirmedim de

TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, görevinin sona ereceği 29 Ocak öncesinde gazetecilerle bir araya geldiği toplantıda, ''Yemedim, yedirmedim. Yeme teşebbüsünde olanları en ağır şekilde cezalandırdım'' dedi.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-01-27 14:17:00

Ertürk: Yemedim de yedirmedim de

Ekonomi Gazetecileri Derneği'nin (EGD) düzenlediği toplantıya katılan ve burada soruları yanıtlayan Ertürk, 29 Ocak 2004'te yemin ederek başladığı görevi 29 Ocak Cuma günü sona erdireceğini belirterek, kendisiyle beraber 2 Fon Kurulu üyesinin de görev sürelerinin dolduğunu, dolayısıyla bunun TMSF'de 3 kişilik boşalma anlamına geldiğini söyledi.

Ahmet Ertürk, ''Sizin çok dürüst olduğunuz biliniyor ancak, TMSF'de bazı yöneticilerin para aldığı iddia ediliyor. Siz yemedim, yedirmedim diyebilir misiniz?'' sorusunu şöyle yanıtladı:

''Bu ifade çok önemli. Evet ahlaki değere bağlılık demek... Yemedim, yedirmedim. Yeme teşebbüsünde olanları en ağır şekilde cezalandırdım. Kişinin kendisinin gayri ahlaki işlerde olmaması bir erdemdir. Ancak bu yeterli değildir. Çevrenin, kendi altında, yanında çalışan insanların kontrolü, onların da gayri ahlaki işlere bulaşmamasını sağlayacak yapıların oluşturulması, buna teşebbüs edenlerin de kim olursa olsun en ağır şekilde cezalandırılması önemli.

TMSF, Türkiye toplumunun, kamu yönetiminin bir kesitidir. O kesite toplumda olan hastalıkların hiç bulaşmadığını iddia etmek gibi bir iyimserlik içinde olamayız. Her toplum kesiminde o hastalıklardan mağdur olan insanlar olabilir. Dışardan bunları tahrik eden insanlar olabilir.

Özellikle bizi en çok zorlayan şey, dışardaki insanların buna çok alışık olmaları. Bunları bize karşı da kullanmaya teşebbüs ettiklerini biliyorum. Burada belki çok sınırlı sonuçlar aldılar ve bunların birkaçının farkına vardık. Bunlara hem alet olanlara, hem teşebbüs edenlere en ağır yaptırımları uyguladık.''

''GÜÇLERİNİ BİRLEŞTİRMEYE ÇALIŞTIKLARINI DUYUYORUM''

Ahmet Ertürk, ''Göreviniz boyunca düşmanlarınız oldu. Hiç korktunuz mu?'' sorusunu ise şöyle yanıtladı:

''Kamu yönetimi görevi yaptığınız için düşman kazanmanız acı bir şey. Maalesef bir Türkiye gerçeği. O düşmanlarla karşı karşıya tek başınıza kalabilirsiniz. Bu da bir Türkiye gerçeği. Onlar da zaten ellerini ovuşturarak bunu bekliyorlar.

Şu anda TMSF'nin takibine uğramış bazı kötü niyetli hakim ortakların, bir araya gelerek ortak avukatlar aradıklarını ve bazı insanlarla da görüştüklerini biliyorum. Bir ittifak ile de karşı karşıya kalacağız. Sanıyorum tek başlarına güçlerinin yetmediğini gördüler, bir araya gelerek güçlerini birleştirmeye çalışıyorlar. Bu konunun yakın takipçisi olmakta fayda var. Böyle bir ittifakla karşı karşıya kalırsak benim kişisel olarak işimi zorlaştırır, ama bu durum mücadele azmimi daha da pekiştirir. Korkma, insani bir duygu. Ama korku işinizi yapmaya engel olmamalıdır. Korkudan kaçınamazsınız. Korkutmak isteyen, bu duygunun sizi iş yapmaktan caydırmasını uman çok sayıda insanla karşı karşıya kaldım.''

TMSF'nin gerçekleştirdiği bazı satışların yüksek fiyattan gerçekleştirildiği yönündeki değerlendirmelere ilişkin soruyu da Ertürk, ''Ben pahalı satışları hep bir iltifat olarak gördüm. O iltifatlara mazhar olduğum için de mutluyum'' diye yanıtladı.

''TMSF'NİN ÖZERK YAPISI KORUNMALI''

Ertürk, TMSF'ye ilişkin bir soru üzerine de ''TMSF, özerk olarak çalışmaya devam etmelidir. TMSF'nin etkinliğinin sürdürülmesi isteniyorsa özerk yapısının da korunması gerekiyor. Yurt dışında bunun örnekleri var, bağımsız çalışan kuruluş modeli en etkili olan modeldir'' dedi.

Burgaz Rakı'nın satışına ilişkin de Ertürk, şimdiye kadar kümes hayvanları, ada gibi ilginç satışların yanı sıra şarap da sattıklarını belirterek, ''Burgaz Rakı ile ilgili ne yapacağımız henüz net değil. Bir yanda şarap satarken, rakıya bulaşmadık ama rakı şirketine bulaştık. Rakı içmeyen rakı şirketi yöneticisi olarak ne hissettiğimi sorabilirsiniz? Burgaz Rakı ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Yasal süreç var. Onun nasıl sonuçlanacağını bilemiyoruz. Ama rakı şirketi TMSF'nin atadığı yöneticiler tarafından başarılı şekilde yönetiliyor'' şeklinde konuştu.

''ŞEFFAFLIK VE HESAP VEREBİLİRLİK...''

İş yapma metodunda şeffaflık ve hesap verebilirlik konularının önemine dikkati çeken Ertürk, bu iki ilkenin bütün kamu yönetiminin uyması gereken, uyduğu takdirde de bütün toplumun şikayetçi olduğu bazı hastalıkların tedavisine katkıda bulunacak ilkeler olduğunu vurguladı.

Ahmet Ertürk, ''Bu iki ilkeyi içinize sindirdiğinizde ve tavizsiz şekilde uyguladığınızda hem sizi, hem toplumu, hem de çevrenizi tatmin eden sonuçlara ulaşmanız mümkün. Aksi takdirde yolsuzlukların önü alınamaz. Bu iki ilkenin bütün toplum, her kesim tarafından uygulanması için çaba gösterilmesi gerekir'' dedi.

Şeffaflığın iş dünyası için de geçerli olduğunu ifade eden Ertürk, ''İş dünyasında bazıları her zaman bir yerlerden beslenerek, bir yerlerden yararlanarak birikim elde etmeyi politika olarak benimsemiştir. Bazı kesimler her zaman bunu iş yapma yöntemi olarak benimsemiştir. Türkiye gibi ülkelerde siyaset ve ekonomi ilişkilerinin şeffaflaşması gerekiyor. Kamuyu, siyaseti rant kapısı olarak görmeyen bir iş dünyasına ihtiyaç duyuyoruz'' diye konuştu.

Haber Ara