'Balyoz', 2003'te bire bir uygulanmış
Balyoz planında camileri bombalayacak subayların sicil numaralarının bile oluşu darbe planının uygulanıp, ugulanmadığını merak ettirken bazı olaylara göre planın uygulamaya konulduğunu düşünmek de mümkün:
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-01-23 10:01:00
Balyoz darbe planı, EMASYA müdahalesinin bire bir işletildiğini ortaya çıkardı.
lanın "icra" safhasında "Bölücü terör örgütü ve El Kaide büyük şehirlerde özellikle İstanbul'da eşzamanlı büyük eylemler icra edecek. Oluşan kaos ve karmaşa nedeniyle sıkıyönetim ilan edilecek." ifadeleri yer alıyor. Mart 2003'teki bu 'plan semineri'nden 6 ay sonra 15 Kasım'da İstanbul Kuledibi ve Osmaniye'de iki sinagoga bomba yüklü araçlarla saldırı yapılmıştı. Patlamalarda TNT kullanılması 'askerî eğitim almış profesyonellerin işi' yorumlarına yol açmıştı. Saldırıyı İBDA-C'nin üstlendiği bilgisi terör uzmanlarınca çürütülünce, El Kaide olayları sahiplenmişti. Bundan beş gün sonra İstanbul'da eşzamanlı iki bombalı saldırı daha gerçekleşti. Patlamadan 4 saat sonra ise tam da Balyoz darbe planında anlatıldığı gibi Taksim ve Levent'e jandarma birlikleri sevk edildi. Aynı gün internet sitelerinde de sıkıyönetim ilan edilmesine dönük haberler yayımlandı. Gelişmeler üzerine dönemin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, güvenlik zafiyeti bulunmadığını açıkladı.
Sinagog saldırısından iki gün sonra 17 Kasım 2003 tarihinde İstanbul'da terör örgütü PKK üyesi 2 canlı bomba yakalandı. 20 Kasım 2003 tarihinde İstanbul'da eşzamanlı iki bombalı saldırı daha gerçekleşti. Yine TNT ve kamyonetler kullanıldı. Patlamanın olduğu saatlerde tam da Balyoz darbe planında anlatıldığı gibi panik havası oluşturulmaya çalışıldı. İstanbul'un pek çok yerinde çarşı, okul ve büyük alışveriş merkezleri aranarak canlı bomba ihbarı yapıldı. Olaydan 4 saat sonra patlamaların gerçekleştiği Taksim ve Levent'e jandarma birliklerinin sevk edilmesi, tartışmalara neden oldu. Askeri birliklerden herhangi bir talep olmamasına rağmen jandarmanın bölgeye sevk edilmesi kafalarda soru işareti bıraktı. Aynı gün internet sitelerinde sıkıyönetimin ilan edilmesine dönük ifadeler yayımlandı. Sıkıyönetim dedikoduları üzerine dönemin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, emniyet gücünün yeterli olduğunu ve güvenlik zafiyeti bulunmadığını açıkladı. Taksim ve Levent'te meydana gelen eşzamanlı iki bombalama olayından bir gün sonra Milli Güvenlik Kurulu "Türkiye'de faaliyet gösteren aşırı dinci örgütler" gündemi ile toplandı.
***
Başbakan'ın evinin üstünde jetlerin yaptığı alçak uçuşlar Balyoz Planı gereği miydi?
Balyoz planı, 27 Ekim 2004 tarihinde Ankara'da F-4 savaş uçaklarıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın evinin üstünde yapılan alçak uçuşları akıllara getirdi.
5-7 Mart 2003 tarihli darbe planının içinde yer alan Oraj hava harekât planı kapsamında hükümetin sıkıyönetim ilan etmesi sağlanıncaya kadar faaliyetlere aralıksız devam edilmesi öngörülüyor. Altında dönemin Harp Akademileri Komutanı İbrahim Fırtına'nın imzasının bulunduğu planda, "Meclis'in sıkıyönetim ilan etmesi için gerekli oy oranı yakalanamazsa, Ankara Ticaret Odası'nın davetlisi olarak Ankara üzerinde hava gösterileri yapılacak, TBMM'nin çalıştığı gün üzerinden alçak uçuşlar yapılarak TSK'nın varlığı hissettirilecektir." ifadeleri yer alıyor.
Kirli oyunların yapıldığı tarihin akabinde yaşanan gelişmeler planın bir bir uygulama safhasına konulduğunu gösteriyor. Bu olaylardan biri de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Subayevleri Mahallesi'ndeki evinin üzerinde yapılan 'alçak uçuş'lardı. 27 Ekim 2004 tarihinde gerçekleşen olayda Başbakan Erdoğan'ın evinde olduğu sırada jetler konutun üzerinden alçak uçuş yaptı. Uçuşlar o kadar alçaktı ki Başbakan'ın mahallesinde paniğe neden oldu. Eylemde bir F-4 uçağı Başbakan'ın evinin yaklaşık 200 metre yakınında bulunan Aksa Camii'nin minaresinin ucundaki aleme (hilal) çarptı. Hilalle birlikte uçaktan küçük parçalar da caminin avlusuna düştü. Yaşanan vahim olayda büyük bir facianın eşiğinden dönüldü. Çünkü uçuşlar öğle ezanının okunmasına beş dakika kala caminin etrafının kalabalık olduğu bir sırada yapılmıştı. Olayda iki kişi de yaralanmıştı. Çarpmadan kısa bir süre sonra Milli Güvenlik Kurulu toplantısına gitmek için evden ayrıldığı sırada caminin önündeki kalabalığı görerek olay yerine gelen Başbakan Erdoğan, vatandaşlarla konuşarak bilgi almıştı. Minareden ve uçaktan düşen parçalardan bir kısmını yanına alan Erdoğan'ın, "Biraz sonra zaten toplantıya gidiyorum. Orada bunları teslim ederim." dediği kaydedilmişti.
Konu ile ilgili dönemin askeri yetkilileri inceleme başlatmıştı. Aksa Camii'ne gelen askeri yetkililer incelemelerde bulunmuş ve düşen parçaların kalanlarını yanlarında götürmüştü. Olayın görgü şahitleri uçakların hepsinin alçaktan uçtuğunu söylemişti. Üçerli şekilde dört ayrı grup olarak F-4'lerin geçtiğini belirten görgü tanıkları, minareye çarpan uçağın üçüncü gruptan olduğunu kaydetmişti. Minareye çarpan uçak bir süre yalpalamış ve düşmek üzereyken pilot uçağı toparlayarak geri döndürmüştü. Hava Kuvvetleri Komutanlığı Genel Sekreterliği konuyla ilgili yaptığı açıklamada, tören provaları esnasında pasaj geçişi yapan F-4 uçaklarından birinin Subayevleri Aksa Camii minaresine istem dışı temas ettiğini ileri sürmüştü.
(Zaman)
Haber Ara