Dünya basınında bugün
Dünyada meydana gelen olaylarla ilgili gazete ve dergilerde yer alan haber yorum ve analizler...
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-01-22 11:53:00
Umut ve değişim mesajıyla iktidar koltuğuna oturan Amerikan Başkanı Barack Obama birinci yılını doldurdu.
Televizyonlar ve gazeteler Obama’ya verilen halk desteğiyle ilgili ayrıntılı kamuoyu araştırmaları yaptırıyor, yorum ve analizler yayımlıyor.
New York Times’da Obama’nın 2. yılına yara almış ve ciddi bir şekilde mevki kaybetmiş olarak girdiğini yazan bir makale yer alıyor.
Peter Baker imzalı makalede, başkanın siyasi havanın önemli ölçüde değiştiği bir ortamda bundan sonra nasıl bir tavır alacağının çok önem kazandığı çünkü içgüdülerinin, siyasi ustalığının ve liderliğinin tam da bu noktada sınanacağı vurgulanıyor.
Tam da birinci yılını doldurduğu günlerde, partisi Demokratların Massachusettes seçimlerini kaybederek senatörlüğü Cumhuriyetçilere kaptırmasının ve daha da önemlisi Senato’da çoğunluğu kaybetmesinin de bir dönüm noktası olduğu iddia ediliyor makalede.
Yazıda, son gelişmelerin Obama’nın başından beri koyduğu iddialı hedeflerden geri adım atmasına sebep olacağı ve bunun sinyallerinin de yavaş yavaş verildiği belirtiliyor.
Makale şöyle devam ediyor
"Beyaz Saray içinde bir tartışma patlak verdi. Massachusette seçimiyle Senato çoğunluğunun kaybedilmesinden hangi dersler çıkarılmalı? Başkan değişimi çok mu fazla zorladı, ya da değişim için yeterince çalışılmadı mı? Çok mu liberal davrandı? Mali kuruluşlara çok mu yakın durdu? Merkeze mi çekilmeli? Yoksa çok daha ilerici bir programı zorlamalı mı?
ABC Televizyonuna verdiği mülakatta Obama sağlık reformu yasasından vazgeçmeyeğini ortaya koydu ancak reformun temel parçalarıyla sınırlanabileceği önerisini getirdi.
Merhum Senatör Kennedy’nin Senato’daki koltuğunun Cumhuriyetçilere geçmesiyle ilgili halkın verdiği mesajı aldığını söyleyen Obama’nın ’ Bu yalnızca oradaki oylamayla ilgili değil, ülkedeki genel ruh halini yansıttığını düşünüyorum.Scott Brown’a seçimi kazandıran şey bana da seçimi kazandırmıştı. İnsanlar öfkeli ve bıkkınlar.Yalnızca geçen yıl olanlar yüzünden değil. Son sekiz yılda olanlar yüzünden’ sözleri dikkat çekiciydi.
Bu tabii Obama’nın suçun bir kısmını George Bush’a yüklediğini gösteriyor. Amerikan başkanı kendi programında bir hata olduğunu düşünmüyor. Kendi üstüne aldığı kısmı ise yenilginin daha çok iletişim eksikliğinden kaynaklandığı şeklinde.
Obama ’Pişmanlık duyduğum tek şey var.Kendimize işe öyle verdik,patlak veren krizlerle uğraşmaya o kadar daldık ki amerikan halkına doğrudan kendimizi anlatamadık. Bu kesinlikle benim hatam’ sözleriyle de suçu üstlendi.
Makalede, ismini vermek istemeyen bir yetkilinin Obama’nın önümüzdeki dönemde bütçe açığını kapatmaya ve yeni iş alanlarına yöneleceğini söylediği belirtiliyor.
Amerika’nın Sesi Radyosunda Obama’nın 1. yılı bir yorumla değerlendiriliyor...
Barış Ornarlı imzalı yorumda da Barack Obama’nın iktidardaki birinci yılı değerlendiriliyor.
Ornarlı’nın makalesi şöyle :
Geçen yıl yemin töreninden sonra yapılan ulusal kamuoyu yoklamalarının çoğunda Obama’yı destekleyen Amerikalıların oranı yüzde 60 - yüzde 70 civarındaydı. İktidarı, George W. Bush’tan devralan Obama’ya büyük umutlar bağlanmıştı.
Geçen hafta Washington Post gazetesiyle ABC televizyonu tarafından yapılan bir araştırmaya göre şu anda Obama’nın icraatlarını onaylayan Amerikalıların oranı yüzde 53. Diğer Amerikan başkanlarıyla kıyaslandığında Obama, ’ikinci yıl destek oranı’ en düşük başkanlardan.
Hemen hemen tüm araştırmalar Obama’nın geçen yıla oranla destek kaybettiğini; ancak yine de Amerika’da Obama’yı destekleyenlerin sayısının desteklemeyenlerinkini aştığını gösteriyor.
Post / ABC araştırmasına göre Amerika’da çoğunluk Obama’nın ekonomi, bütçe ve sağlık reformu konusundaki icraatlarını onaylamıyor. Geçen yıl Ocak ayında Amerikalıların dörtte üçü Obama’nın Amerika’ya değişim getireceğine inanıyordu. Şimdi değişim getirip getirmediği konusunda Amerikalılar yarı yarıya bölünmüş durumda.
Birçok gözlemcinin hemfikir olduğu nokta şu: Obama iktidara geldiğinde beklentiler çok yüksekti. Beklentiler yüksek olduğu kadar sorunlar da büyüktü.
Brookings Enstitüsü Başkan Yardımcısı ve Yönetim Programı Direktörü Darrell West, "Ekonomi en ciddi sorunu teşkil ediyordu. İktidara geldiğinde zaten çok kötü durumdaydı. Durgunluk geçen yılın üçüncü çeyreğinde de sürdü. Durgunluktan çıktık ama işsizlik oranı hala yüzde 10" diyor. Aslında West’e göre Obama bu alanda başarılı. West, durgunluk dönemlerinde başkana verilen destek oranlarının yüzde 20 - 30 civarında olduğunu belirtiyor.
Obama ekonomiyi canlandırmak için 787 milyar dolarlık bir kurtarma paketi hazırladı. Kimilerine göre bu ekonomik canlanmayı sağlamış olsa da siyasi alanda kutuplaşmayı da derinleştirdi.
Siyasi kutuplaşmayı derinleştiren bir diğer icraatı da Obama’nın sağlık sisteminde reform girişimiydi. Obama’nın planına göre Amerikalıların yüzde 95’i sigortalanacak ve sağlık sigortası isteyen Amerikalıların hakları güvence altına alınacak. Ancak muhalefet, devletin sağlık sistemine müdahale etmesine karşı çıkıyor.
Peki ya uluslararası gelişmeler? Nobel Vakfı daha iktidarının başında olan Obama’ya Nobel Barış Ödülü’nü layık gördü. Ancak uluslararası barışa henüz somut bir katkıda bulunduğu söylenemez. Nobel Vakfının kararını destekleyenler ise Obama’nın umut vaat ettiğini düşünüyor.
Brookings Enstitüsü Başkan Yardımcısı Darrell West ise Obama’nın Amerika’nın üslubunu değiştirdiğine dikkati çekiyor. West şöyle konuşuyor: "Bence Obama kullanılan dil konusunda önemli ilerleme kaydetti. Hem müttefiklerimiz, hem düşmanlarımızla iletişim hatlarının yeniden açılmasını sağladı. Müttefiklerimizin çoğu son birkaç yıldır onlara danışmamamızdan şikayet ediyordu. Hep tek başımıza hareket ediyorduk. Düşmanlarımıza da ’sizi, sizin şikayetlerinizi dinlemeye hazırım’ dedi."
West bu alanda hızla netice alınmasını beklemenin hata olacağını; dış politikada alınan kararların etkisinin görülmesinin yıllar alabileceğini belirtiyor.
Yüksek beklentilerle iktidara gelen Obama’nın ne kadar başarılı olduğu kesin olarak Kasım ayında görülecek. 2010 ara seçimlerinde 100 üyeli Senato’da 36 sandalye için oylama yapılacak. Temsilciler Meclisi üyelerinin tümü yeniden seçmenden destek isteyecek. Geleneksel olarak iktidar partisinin cezalandırıldığı ara seçimlerde Obama’nın partisi ne kadar başarılı olacak? Obama’ya kesin not verilmesine daha 11 ay var.
Los Angeles Times Gazetesi Obama ile ilgili bir yoruma yer veriyor sayfalarında...
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’nın birinci yılını bitirmesine ilişkin bir haber analize yer veriliyor gazetede.
Obama’nın bir yön değişikliği yapması gerektiği ve bunda da yeterince hızlı davranmadığı yorumu yapılıyor analizde.
Analiz şöyle sürüyor:
Kamuoyu yoklamaları halkın, Başkanın sağlık reformu ve dış politika üzerinde çok fazla durduğu düşüncesinde olduğunu gösteriyor. Oysa halkın önceliği ekonomi.
Başkanın imajı halkın gözünde ani ve dramatik bir değişiklik gösterdi. Beyaz Saray’daki strateji uzmanları Obama’nın Wall Street’e daha katı kurallar koymaya ve işsizlik oranını azaltmaya odaklanacağını söylüyor.
Önündeki Afganistan ve sağlık reformu varken bu eksen değişikliği yeterince hızlı olmayacak.
Başkanın asıl olan ekonomiyi düzeltmeye yönelmesi gittikçe zorlaşacak ve yeni ve daha güçlü ters rüzgarlarla boğuşmak zorunda kalacak.
Los Angeles Times’daki yorum şöyle son buluyor.
Resesyon döneminde işsizlik oranlarının yüzde onlara çıktığı zamanlarda bir başkanın oy kaybedeceğini söylemek için kahin olmaya gerek yok. Başkan Reagan’ın 1983 yılındaki ekonomik krizde desteği yüzde 35’lere düşmüştü. Bir sonraki seçimi ise yeniden kazandığı unutulmamalı.
İNGİLİZ BASINI
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama'nın dün açıkladığı bankacılık sektörüne yönelik yeni düzenleme önerileri İngiltere basınında geniş yer buluyor.
Obama'nın hedefi, aldıkları riskleri azaltarak, bankaların yeni bir mali krize neden olmalarını önlemek.
Önerileri Kongre'den onay alabilirse, bankaların aşırı büyümesine, örneğin bir başka bankayı satın almasına izin verilmeyecek.
Ayrıca mevduat kabul eden bankalar, hedge fon ya da özel sermaye fonu işlemi yapamayacak, proprietary trade denen ve riskli görülen özel işlemleri de gerçekleştiremeyecek.
Times bu gelişmeyi "Obama bankalara savaş açtı" manşetiyle duyuruyor. Başkan'ın "Eğer kavga istiyorlarsa ben hazırım" sözlerini de aktaran gazete şöyle devam ediyor:
"Dün gece bankaların davranışlarına çeki düzen vermeye ve risk almalarını önlemeye yönelik bir dizi kapsamlı düzenleme açıklayan Barack Obama, Wall Street'e savaş açtı."
"1930'lardan bu yana bankalara yönelik en sert düzenlemeler olarak görülen önerileri, kuruluşların büyüklüğüne sınırlamalar getirecek ve umursamaz uygulamalarına son verecek. Obama bu adımın zayıflayan başkanlığı için de yeni bir başlangıç olmasını umuyor."
Guardian, Obama'nın önerilerini şiddetle savunuyor. "Geç bile kaldı ve kesinlikle daha da ileri gitmeli" diyen gazete, İngiltere Başbakanı Gordon Brown'a da Obama'yı örnek alması tavsiyesinde bulunuyor.
Londra'nın finans merkezi City'nin Wall Street'ten hiçbir farkı olmadığının altını çizen gazete, İngiliz yetkililerin de haftaya Londra'yı ziyaret edecek olan Amerikalı mevkidaşlarından Obama'nın önerileri hakkında bilgi alacağını duyuruyor.
Guardian, desteklediği bu önlemlerin alınmasında siyasi kaygıların rol oynadığını da teslim ediyor ve şu satırlara yer veriyor:
"Barack Obama bankacılık sektörüne yönelik kısıtlamaları açıklarken son derece popülist bir dil kullandı. Bu, Cumhuriyetçilerin hafta başında Massachusetts'teki Senato seçiminde elde ettiği zafere doğrudan yanıt niteliğindeydi."
Önerilerle ilgili planlama bir aydır sürüyordu, ama zamanlama ve üslup Massachusetts'in sonucuydu. Obama Wall Street ve bankaların üzerine yürüyerek, Cumhuriyetçilerin zaferine zemin hazırlayan kamuoyu tepkisini dindirmeyi hedefliyor."
"Bu eyalette insanların sadece Obama'nın sağlık reformuna değil Wall Street'e de öfkeli olduğu görüldü. Batmaktan hükümet tarafından kurtarılan bankaların çalışanlarına ödedikleri yüksek ikramiyeler seçmenden tepki gördü."
Financial Times ise Barack Obama'nın bankacılık sektörüne yönelik sınırlama önerilerine karşı çıkıyor. Gazetenin başyazısında şu satırlar öne çıkıyor:
"Obama Aralık ayında banka yöneticilerini Beyaz Saray'a çağırıp bir güzel azarladı. Geçen hafta da bankalara yönelik 90 milyar dolarlık bir vergi açıkladı. Amaç banka kurtarma planıyla verilen paranın bir kısmını geri almaktı."
"Bu adımlar son derece makul gerekçelere sahipti. Radikal bir değişimi öngören bu yeni öneriler ise bir hata."
"Bu tür düzenlemelerde temel hedef, hata yapan bankaların sistemin bütününü tehlikeye atmadan iflas etmesine izin vermektir. Önerilen çözüm ise, buna yardımcı olmuyor. Obama'nın istediği gibi sadece bir alanda faaliyet gösteren bankalar bile, sistemdeki krizlere karşı savunmasız olmaya devam edecek."
Independent gazetesi ise Obama'nın hışmına uğrayan bankaların başında gelen Goldman Sachs'a odaklanmış. Dünyanın en güçlü yatırım bankasının, 2009 karından çalışanları için ayırdığı 16 milyar doları ikramiye olarak dağıtmaya başladığını duyuran gazete, meramını başsayfasını bazı rakamlara ayırarak anlatmayı seçmiş.
İşte o ilk sayfadan birkaç örnek: 14.400 sterlin: Goldman Sachs'ın dakikada elde ettiği kar. 7,5 milyar sterlin: Çalışanlarına dağıtacağı 10 milyar sterlin çıkarıldığında bankanın yıllık karı. Gazete bunu, Haiti'nin depremden önceki Gayri Safi Milli Hasılası ile olan 4,3 milyar sterlinle kıyaslıyor.
Yüzde 48: Goldman Sachs'ın bu yıl maaş ve ikramiyelerinde gittiği artış. 40 milyon: Bankacıların aşırılıklarının sorumlu tutulduğu resesyon nedeniyle dünyada işini kaybeden insan sayısı. Sıfır: Obama'nın, Goldman Sachs'ın kumarhane bankacılığı olarak nitelenen yöntemle kazanmasına izin vereceği meblağ.
Başsayfasında derlediği bu verilerden de anlaşıldığı gibi Independent kuvvetle destekliyor Obama'nın bankacılık düzenlemelerini. Ancak öfkenin yönlendirdiğini belirttiği bu önerileri reformun takip etmesini gerektiğinin de altını çiziyor. Gazetenin başyazısında dikkat çeken satırlar şöyle:
"Öfke yetmez. Üstelik ciddi yapısal reformlar için kullanılmazsa, zararlı bile olabilir. Yapılması gereken, sektöre hakim olan bir avuç bankanın bölünmesidir. Bankacıların mudilerin parasıyla riskli bahisler oynamasını önlemek için, bankaların yatırım ve sıradan bankacılık işlevlerinin ayrılması gerekiyor."
Kaynak: BBC Türkçe/TRT
SON VİDEO HABER
Haber Ara