Çapan cevap vermekten kaçındı
2. Ergenekon Davası'na eski Belediye Başkanı Çapan'ın savunmasıyla devam edildi. Çapan, hakkındaki iddialara cevaplamak yerine CHP Lideri Deniz Baykal için de çok ilginç bir değerlendirme yaptı.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-01-18 21:54:00
Sanıkların üzerine bir deli gömleği giydirildiğini savunan Çapan, ruhen anlaşamayacağı milliyetçi, ulusalcı grupla birlikte yargılandığını ve kimsenin kimliğinin kendisi için önemli olmadığını söyledi. Çapan, "Bizde devlet 1950'den sonra gençleri dövmüş, hapse atmış, hatta asmıştır." diye konuştu.
Türkiye'de darbeleri Amerika'nın yaptırdığını savunan Gürbüz Çapan, "Bizim hiç bir darbede payımız yok. 1970 darbesinde okuma yazma bilen herkesi aldılar. Coğrafya kitabını bile 7 bölgeye ayrıldığı için, 'vatan bölünüyor' diye aldılar." dedi.
Çapan, 1955'de Kars Çıldır'da doğduğunu, Tıp Fakültesi'ni bitirdikten sonra Giresun'da doktorluk yaptığını anlattı. Gürbüz Çapan, daha sonra İstanbul Esenyurt'a tayin edildiğini söyledi. Esenyurt'ta doktorluk yaparken tesadüfen belediye başkanı seçildiğini belirten Gürbüz Çapan, belediye başkanı olduğu dönemde Esenyurt'ta yaptığı çalışmaları da anlattı.
Başakanlık yaptığı dönemde, Nurettin Sözen'in de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunu hatırlatan Gürbüz Çapan, "O dönemde İstanbul belediyeciliği Türk solunun mezarı haline geldi. İlk defa sol partide mezhep tartışması, ırk tartışması, din tartışması, yolsuzluk had safhaya çıktı. Hiçbir başarılı çalışma yapamadık." diye konuştu. 1999'da yeniden belediye başkanlığına seçildiğini belirten Gürbüz Çapan, CHP'nin baraja takılarak yüzde 10'un altında oy aldığını söyledi.
Kendisinin yüzde 35 oy ile belediye başkanı seçildiğini ifade eden Gürbüz Çapan, "CHP, Türkiye'yi kuran parti, demokrasiye örnek olması gerek diyorduk. Başımıza gelmeyen kalmadı. Baykal 2000'de jandarmanın aktif yardımı ile seçimi aldı ve jandarma bana hamle yaptı. Nisan 2000'de çete kurmak, arsa yağmalamak, PKK'ya yardım etmek, ne kadar suç varsa hepsinden 1 yıl hapis yattım. Hakkımda 50 tane dava açtılar, hepsinden beraat ettim. Bütün dertleri beni siyasetin dışına atmaktı. Hatta bu son seçimlerde içeri atmasalardı aday olacaktım." dedi.
Çete suçlamasıyla yargılandığı davada 1 trilyon dolar çalmakla suçlandığını hatırlatan Çapan, o dönem belediyenin parası olmadığını, Esenkent'te yaşayan insanların yoksul olduğunu söyledi. En zengin olanlarının Ataköy'de kapıcılık yapan ya da temizliğe gidenler olduğunu anlatan Çapan, "Gayri meşru hayatın olmadığı tek yer Esenkent'tir. Herkes kapı komşusunu bilir. Türkiye'de ilk zemin etüdü yapılan yer de Esenkenttir." şeklinde konuştu.
Çok sıkıntı çektiğini ve durmadan çalıştığını belirten Çapan, dik durduğunu, durmaya çalıştığını söyledi. Türkiye'de dik durmaya çalışmanın zor birşey olduğunu belirten Çapan, dik duruşu nedeniyle de lüzumsuz yere hapse konulduğunu iddia etti.
Kendisine suikast yapılacağı yönünde ihbar geldiğini anlatan Gürbüz Çapan, bu ihbarı basın mensupları ile paylaştığını söyledi. Silah ruhsatı almak için valiliğe başvurduğunu sözlerine ekeleyen Gürbüz Çapan, "Ancak silah ruhsatı alamadım. Bunun bir tezgah olduğunu şimdi anlıyorum. Elime silah almamı sağlamaya çalışıyorlardı. İyi yurttaş olmaya çalıştım ama görüntüm başka bir şey oldu. Benim dışarıya yansımamı mafya, gaspcı, kabadayı olarak anlattılar. Yampiri yampiri yürüyorum ya herkes benim silah taşıdığımı sanıyor. Silah kullanırım ama silah taşımıyorum. Kars'lıyım, köyde büyüdüm. Ailem kan davalıydı. Ama 1979 yılbaşısından beri elime silah almadım. Türkiye, sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Belki soğuk savaşın artıkları ıslah edilecek. Burada yargılananların çoğunun hastaneye yatması gerekiyor, hapishaneye değil." dedi. Çapan, bu fikriyle alakalı olarak, tutuklanmadan önce savcı Zekeriya Öz'ün çocuklarının korumalığını yapan sanık polis memuru Kenan Temur'un hastaneye kaldırıldığını söyledi.
Savunmasının ardından, gözaltındayken emniyette alınan ifadesi okunan Gürbüz Çapan, "Cumhuriyet Gazetesi bizim için bir prestij merkezidir. Nasıl ki bir mumin, bir cami yaptırınca sevap kazandığına inanırsa, biz de Cumhuriyet'e öyle bakıyoruz. İlhan Selçuk bizim ağabeyimizdir, önderimizdir. Nasıl ki onların imamı varsa, İlhan Selçuk da bizim için öyledir. Orası Mustafa Kemal ve arkadaşlarını evidir." dedi.
Soruşturma aşamasında emniyet müdürlüğü, savcılık ve hakim karşısındaki ifadelerin okunmasının ardından Gürbüz Çapan'ın çapraz sorgusuna geçildi. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel tarafından Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) ile ilişkisininin sorulması üzerine, tutuklu sanık Çapan, Bahçeşehir'de ADD'nin açılışına katıldığını ve bir ilişkisinin bulunmadığını söyledi. Dernek için kendisinden bir otobüs ayarlanması konusunda yaptığı telefon konuşmasının hatırlatılması üzerine Çapan, "Bir sivil toplum örgütü tarafından kullanılmak üzere araç isteniyor. Bunda birşey yok ki. Daha önce Saadet Partisi ve MHP de kullandı." diye konuştu.
Ulusal Kanal'ın toplantılarına gitmek istemediğini belirten Çapan, ancak konumu nedeniyle bazan kaçamadığı için Ulusal Kanal ya da Cumhuriyet gazetesinin toplantılarına katılmak zorunda kaldığını söyledi. Kurmaya çalıştıkları televizyon kanalı için alet edavat da aldıklarını, hatta 3 ay da test yayını yaptdıklarını belirten Çapan, frekans tahsisi alamadıkları için kapandığını söyledi.
Savcı Pekgüzel, yapılan bir görüşmede, İlhan Selçuk'un İ.S. kısaltma ismiyle, H.K. yani Hikmet Çiçek'le konuştuğunu, bu konuşmada G. kısaltmasıyla Gürbüz Çapan'ı kastederek RTÜK tarafından kanalın kapandığı, yapılan 4 milyon dolarlık yatırımın çöpe gittiği şeklinde ifadeleri olduğunu hatırlatarak, "Siz 4 milyon harcadınız mı?" diye sordu. Çapan da bu kadar para harcamadığını söyledi.
Cumhuriyet gazetesinin satışının da konuşulduğu ENKA'da yapılan toplantıya Veli Küçük'ün de katıldığını hatırlatan savcı Pekgüzel, "Veli Küçük, bu toplantıya Cumhuriyet'in hissedarı ya da USİAD'ın bir üyesi olarak mı katıldı?" diye sordu. İçeri girdiğinde Veli Küçük'ün de orada oturduğunu belirten sanık Çapan, bu soruyu, verdiği başka cevaplarla geçiştirdi. Çapan, Veli Küçük ile irtibatının olup olmadığı şeklindeki soruya sinirli bir ifadeyle, "Bir kez oturup yemek yemişiz. Ne ilişkimiz olabilir ki?" şeklinde bir soru ile cevap verdi.
Ergenekon ana davası tutuklu sanıklarından Doğu Perinçek'i önceleri solcu olarak bildiklerini belirten Çapan, "Ancak daha sonra milliyetçi ve ulusalcı oldular. Bunlar 10 yılda bir çizgi değiştirirler."^dedi.
Savcı Pekgüzel'in, yaptıkları toplantı sırasında Cumhuriyet gazetesinin zor durumda olduğu ve kurtarılması gerektiği konusunun konuşulup konuşulmadığı şeklindeki sorusuna Çapan, "Hem Cumhuriyet hem de Cumhuriyet gazetesinin zor durumda olduğu ve kurtulması gerektiğini konuştuk." diye cevap verdi.
Yaptığı bir telefon konuşmasında, karşısındaki kişiye üstünün örtülmesini istediği konunun ne olduğu sorulan Gürbüz Çapan, önemsiz bir telefon konuşması olduğunu söyledi.
Gözaltına alındığı sırada ele geçirilen Pentagon ile alakalı, üzerinde gizli ibaresi bulunan belgeyle alakalı soruya ise Çapan, "Bunu bir arakadaş, Baykal aleyhine kullanılması için vermişti. Ancak bankacı olan bir arkadaş da belgenin düzmece olduğunu söyledi. Biz de kullanmadık." şeklinde konuştu.
Savunmasının birçok yerinde Atatürk Cumhuriyetine sahip çıkmak gerekliliğini ifade eden Çapan, Savcı Pekgüzel'in sorusu üzerine Atatürk'e hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada, 18 ay hapse mahkum edildiğini, ancak itiraz ettiklerini ve dosyanın Yargıtay aşamasında olduğunu söyledi.
Cezaevinde, DHKP/C'li bazı mahkumlara yardım edip etmediği, dışarı çıktıktan sonra kendisini ziyarete gelip gelmedikleri sorulan Çapan, "Evet yardım ettim. Ancak çıktıktan sonra benim yanıma gelmediler. Siz DHKP/C'yi bilmiyorsunuz tabi. Bunun için geldiler mi diye soruyorsunuz." dedi.
Kaynak: CİHAN
SON VİDEO HABER
Haber Ara