Tabipler Birliği halkı aldatıyor mu?
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Türk Tabipler Birliği'nin Tam Gün Yasa Tasarısı'na karşı eylem çağrılarıyla ilgili olarak, ''Halkın bu kadar yararına olan bir kanunda, eylem çağrıları halka yapılabilecek büyük bir haksızlıktır'' dedi.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-01-16 21:27:00
Bakan Akdağ, yapılan itirazlarda yapılacak düzenleme ile doktorların haklarının elinden alınacağının öne sürüldüğünü ifade ederek, ''Kanun doktorun şu hakkını elinden alıyor; muayene ile devlet beraber olmaz. Elinden alınan hak sadece bu'' dedi. Kanunun sağlık çalışanlarına önemli avantajlar sağladığını ifade eden Akdağ, şunları kaydetti: ''Şimdi neyin karşısındalar, Türk Tabipler Birliği neye karşı, neyin eylemini yapıyorlar? Yani 'vatandaş çile çeksin, biz onların çile çekmesini istiyoruz' diye eylem yapma hakları yok değil mi? Böyle bir şey için deli olmaları lazım. Neyin eylemini yapıyorlar? Doktorların sabit aylık gelirleri artıyor. Bu kanunla vatandaşın çilesini sonlandıracağız ama doktorlara emeklerinin karşılığında bir takım avantajlar da getiriyoruz. Doktorların sabit aylık gelirlerinin artırılmasına mı karşı Türk Tabipler Birliği? Ben şimdi soruyorum, eğer karşısındaysalar desinler ki 'karşıyız'. Doktorların bu kanundan sonraki her çalışma yılı için emeklilik maaşlarında da artış olacak. Tabipler Birliği buna mı karşı? Emekli maaşları artmasın, Tabipler Birliği bunu mu istiyor?''
'Böyle bir meslek örgütü olur mu?'
Tam Gün Yasası ile doktorların, asistanların nöbet parasının da artırılacağını anlatan Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Doktorlar mesailerinden sonra hastanede ilave çalışma yaparsalar, şu anda yapılan ek ödemelerin üstüne bir kere daha ek ödeme veriyoruz. Doktorların kazancı artıyor. Ama bu ek ödemeyi vatandaştan almayacaklar, devlet verecek. 'Benim vatandaşımdan alma, ben sana ilave ücret vereceğiz' diyoruz. Tabipler Birliği buna mı karşı, doktorların biraz daha mesai yapıp para kazanmalarına mı karşı? Bugün asistanlar, çok cüzi nöbet parası alıyor. Diğer doktorların da nöbet parası çok düşük. Nöbet paralarını artırıyoruz. Tabipler Birliği, nöbet parasının artırılmasına mı karşı? Bu asistanlar uzun nöbetler tutuyorlar. Onlara belli saatten sonra nöbet parası ödenmiyordu. Bu saatleri uzatıyoruz. Nöbet tutmuşsa 'emeğinin hakkını o asistana, o fedakarlıkla çalışan doktora verelim' diyoruz. Tabipler Birliği buna mı karşı? Böyle bir meslek örgütü olur mu? Neye karşısın? Yani neye karşı olduğunu söyle. İdeolojik kelimelerle, cümlelerle anlatıp milletin kafasını karıştırma, açıkça bunlara karşıysan 'bunlara karşıyım' deyin.''
Yasa ile doktorların haklarının korunması için meslek sigortası uygulamasının da başlatılacağını dile getiren Akdağ, şöyle devam etti: ''Mahkemelerde tabiplere hataları için çok ciddi tazminatlar ödettiriliyor ve doktorlar ödeme gücünden mahrum kalıyor. Böyle bir bir durumda doktoru korumak üzere meslek sigortası getiriyoruz ve bu sigortanın yarısını iş veren ödeyecek. Devlette çalışıyorsa devlet, özel sektörde ise özel sektör ödeyecek. Tabipler Birliği yoksa buna mı karşı? Şimdi Tabipler Birliği, halkı aldatmaktan vazgeçmelidir. Açıkça çıksınlar 'AK Parti hükümetlerinin, AK Parti'nin sağılık programı vatandaşı memnun ettikçe, vatandaşın işini kolaylaştıkça biz onlara muhalif olduğumuz için, ideolojik olarak onların karşısında olduğumuz için bizim pozisyonumuz zorlaşıyor' desinler. Yahut çıksın bir parti kursunlar. Gelsinler AK Parti ile mücadele etsinler. Çok büyük haksızlık yapıyorlar''
'Hekimlerimiz eylem gününde de hizmet etmeye devam edecekler'
Sağlık Bakanı Akdağ, hekimlerin daha önce olduğu gibi yine kışkırtmalara ve provokasyonlara itibar etmeyeceğini ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı: ''Hekimlerimiz kendi yeminlerini, kendi insaf ve vicdan ölçüleri içerisinde aynı zamanda sorumluluk içerisinde, hukuki sorumluluk bilincinde hastalara, vatandaşlara onların eylem dediği günde de hizmet etmeye devam edecekler. Birileri ideolojik olarak ne yaparsa yapsın biz sağlıkta dönüşüm programı kapsamında halkımıza hizmet etmeye devam edeceğiz. Bu bizim boynumuzun borcudur.''
'Türkiye'de yıllarca hep delikanlı bir ses beklendi'
Akdağ, Palandöken Belediye Başkanı Orhan Bulutlar'ı makamında ziyaret ettikten sonra, belediye toplantı salonunda muhtarlarla bir araya geldi. Bakan Akdağ, burada yaptığı konuşmada, ''kürt açılımı'' ile Tam Gün Yasa Tasarısı'nı değerlendirdi. ''Türkiye'de yıllarca hep delikanlı bir ses beklendiğini'' anlatan Akdağ, şunları kaydetti: ''Kimin adına bekledik? Millet adına bekledik. Biz dedik ki bizim bir haysiyetimiz var. Biz öyle ufak tefek bir millet değiliz. Senelerce tüm dünyaya adalet götürmüş bir milletiz. Senelerce mazlumun yanında olmuş, mağdurun elinden tutmuş bir milletiz. Şimdi bizim başımıza mı gelsin vursunlar? Bu bizi ne kadar üzüyordu ama bakın artık böyle bir Türkiye yok. Şimdi bütün komşularımızın bütün dünyanın nazarında itibarlı, ne zaman konuşacağını bilen, ne zaman susacağını, ne zaman bekleyeceğini, ne zaman özür bekleyeceğini bilen... Ne zaman 'özür diliyorsan dile, şu kadar saate kadar dilemiyorsan iş değişir' demesini bilen bir devlet yönetimi var. Bakın ilk defa Türkiye'de milletin iradesi korkmadan, çekinmeden çetesinin de üstüne gidiyor, darbe heveslisinin de üstüne gidiyor. Gitmiyor muyuz? Bu memlekette milletin göz bebeklerini, milletin gözyaşlarıyla ipe çekmediler mi? Bunları yaptılar zamanında. Şimdi millet adına bizler diyoruz ki bu dönemler bitti. Milletin gücü sizin gücünüzün üstündedir. Yani bu işlere kim heves ediyorsa hangi çete heves ediyorsa.''
'Sivil vesayet'
Akdağ, son zamanlarda bazı kesimlerin 'sivil vesayet' diye tutturduklarını belirterek, bu iddianın büyük bir haksızlık olduğunu söyledi. ''Milletin üzerinde zorlayıcı bir takım şeylerle vasilik yapanlar geçmişte oldu'' diyen Akdağ, şöyle devam etti: ''Adam geliyor diyor ki, 'ben darbe yapıyorum.' Bunu 1960'da yaptılar, 1980'de yaptılar. 1972'de benzeri bir şey yaptılar. 28 Şubat'ta yaptılar. Nisan ayında bizim hükümetimize karşı farklı bir şekilde çıkışlar benzeri şeyler yapmaya çalıştılar. Zaman zaman yargıda da böyle eğilimler gördük. Milletin seçtiği mecliste 367 yetmez dediler. Bunların adı vesayet işte. Kime vesayet milletin iradesine vesayet işte. AK Parti kimdi? Milletin seçtiği insanlar değil mi? Millet beğenmezse seçmez. Şurada 1.5 sene kalmış seçime. Ona vesayet denir. Şimdi bunlar diyorlar ki Türkiye sivilleştikçe, Türkiye'nin demokrasisi geliştikçe, Türkiye'de seçilenlerin gücü arttıkça, Türkiye'de şimdi de sivil vesayet, sivil faşizm başladı. Böyle bir haksızlık olur mu? Neyin vesayetini yapacağız? Kime hükmedeceğiz? İşte sandık kardeşim. Daha fazla demokrasi istiyoruz. Onun için demokratik açılım yapıyoruz. Milletin iradesinden hiç kimsenin korkmaması lazım.''
Kürt açılımı
Akdağ, ''Kürt açılımı, bu ülkede kardeşlik duygularının yeniden tesis edilmesinin adı'' diye konuştu. Bundan 20-30 sene önce kimsenin kimseye ''sen şusun, sen busun'' diye bakmadığını ifade eden Bakan Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ben küçüklüğümde, gençliğimde böyle bir şey hiç bilmem. Türk-Kürt birbirinden kız alır, kız verirdi. Birbirinin cenazesinde birbirinin acısını paylaşan insanlar kardeş değil de nedir? Sırf ana dilini başka bir dil konuşuyor diye birine öteki dersen asıl ülkeyi bu böler. Bizim yaptığımıza 'bölücülük' diyorlar. .utanmadan, sıkılmadan... Biz neyin peşindeyiz, bunu zaten herkes biliyor. Recep Akdağ'ı da Erzurum'da herkes tanıyor, Recep Tayyip Erdoğan'ı da Türkiye'de herkes tanıyor. Onların mukaddeslerini herkes çok iyi biliyor. Biz diyoruz ki, 'kardeşliğimizi bu ülke topraklarında bozmaya çalışan bu bölücülerin elindeki istismar ettikleri şeyleri ortadan kaldıralım.' Biz bir tane yavrumuzun al bayrağa sarılıp gelmesini istemiyoruz. Yeri gelirse elbette vatanımız için canımızı veririz. Bundan hiç perva etmeyiz. Bir milli birlik ve beraberlik projesiyle buna doğru yürüyebileceksek, gel de sen bunun yanında dur arkadaşım. Niye buna karşı çıkıyorsun? Niçin beni bölücülükle suçluyorsun?''
Bakan Akdağ, Tam Gün Yasa Tasarısı'na değinerek, sözlerini şöyle tamamladı: ''Doktorların ve sağlık çalışanlarının lehine çalışmalar yapıyoruz. Sen peki neyin eylemini yapacaksın? Senin rahatsız olduğun şey nedir, söyle de bileyim. Rahatsız oldukları bir şey var. Şu anda kanun diyor ki, serbest muayenehane yapanlar veya özel sektörde çalışanlar Türk Tabipleri Birliği'ne üye olmak ve aidat ödemek zorundadır. Buna benzer küçük hesaplar işte. Bunu nelerin arkasına saklıyorlar. Sorarsanız bunlar sol jargondan gelmişler. Solcular, sosyal demokratlar, sosyalistler halkın yanındalar hatta... Bunlar halka rağmen halkçı olanlardır.''
AA
SON VİDEO HABER
Haber Ara