Dolar

34,9536

Euro

36,6443

Altın

3.004,35

Bist

10.020,24

''Orası (İmralı) otel filan değil''

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Türkiye ne yapıyorsa uluslararası hukuka uygun olarak yaptığını ifade ederek, ''Orası (İmralı) otel filan değil'' dedi.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-01-16 21:25:00

''Orası (İmralı) otel filan değil''
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, AKP'nin Bolu ve Düzce Gençlik Kollarınca düzenlenen toplantıya katılmak için Bolu'ya geldi. Parti yöneticileri tarafından Paşaköy gişelerinde karşılanan Çiçek, Bolu Belediyesini ziyaretinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. İmralı Cezaevinin baştan beri F tipi olduğunu anlatan Çiçek, ''Türkiye'de statüleri farlıklı bazı cezaevleri var. Terör ve organize suçlardan tutuklu ve hükümlülerin bulunduğu yüksek güvenlikli cezaevlerine F tipi cezaevleri deniyor. Bunların şartları AB şartlarına uygun'' dedi.

İmralı'nın şartlarının mevzuata uygun olduğunu anlatan Çiçek, şöyle konuştu: ''İmralı uluslararası şartlara uygundur. Hem de uygulanan kurarlar dünyadaki uygulamaların aynısıdır. Bunun için kimsenin bundan şikayet etmeye hakkı yok. Orası (İmralı) otel filan değildir. Dolayısıyla türlü konular zaman zaman gündeme gelir. Bunlar, gündemde kalmak için, gündem oluşturmak için söylenen hususlardır. Bunlara çok fazla yer verdiğinizde, bir de çok fazla cevap verdiğimizde... Biz de onların propagandalarına yardımcı olmuş oluruz. Bence bu konunun üzerinde siz çok fazla durmayın. Türkiye ne yapıyorsa doğru yapıyor. Uluslararası hukuka uygun yapıyor. İç hukukuna uygun yapıyor. Meseleye öyle bakalım. Onların derdi propaganda yapmaktır. Her gün bir konuyu gündeme getirirler.''

Cemil Çiçek, zaman zaman terör örgütü elebaşının durumuna ilişkin değişik söylentiler çıkarmaya çalıştığını da anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Yalan olduğu ortaya da çıktı. Sonra başka türlü propaganda konularını gündeme getirdiler. Sizler de bunlara çok fazla yer vermeyin. Bunların maksatları gündemde kalmak. Bu konunun doğru olmadığı yalan yanlış olduğu ortaya çıkar ve başka bir konu bulurlar. Kim ne söylerse söylesin, kendi bildiğimiz doğruları yapmaya devam ederiz. Bu doğruları yaparken de bu tip kişilerden ya da onların destekçilerinden icazet almak zorunda değiliz. Türkiye kendi doğrularını kendisi belirler. Hükümet olarak da kendi kararımızı kendimiz veririz. Bu tür işlerin esas maksadı, dediğim gibi, gündemde kalmak propaganda yapmak, Türkiye'deki gelişmelerin odağına kendisini koymak ve koydurmak... 'Acaba bir yolunu bulur da buradan çıkabilir miyim' diye gece gündüz buna çaba sarf edenler var. Olduğundan çok fazla terör örgütü ve terör örgütü başıyla ilgili haber çıkıyor. Ben bunu şahsen doğru bulmuyorum.''


'Bizim demokrasimiz biraz geriden geliyor'

Türkiye'de, çok partili hayata geçildiği günden beri en önemli gündem maddesi demokratik standartların yükseltilmesi olduğunu ifade eden Cemil Çiçek, şunları söyledi: ''1950 seçimlerine giderken, Türkiye'nin bunca meselesi varken ve ona uygun bir slogan üretmek varken, Demokrat Parti'nin de öne aldığı konu demokrasidir. Sizler ve bizler okuyarak biliriz ama yaşı bizden ileri olanlar bilecektir ki, Demokrat Parti'nin o dönemdeki sloganı 'Yeter Söz Milletindir.' Bu aslında demokrasi talebidir. Daha yüksek standartta demokrasi talebidir. Ben demokrasiyi kökleştireceğim, geliştireceğim diye vatandaştan yetki istemiştir. Ondan sonraki gelişmelere bakarsanız Türkiye'de her zaman demokrasi talebi olmuştur, olmaya da devam ediyor. Bunda yadırganacak bir husus yok. Demokrasisi en gelişmiş ülkelerde bile bu talepler vardır. Onların ortaya koyduğu talep ile bizimki arasında biraz farklılık vardır. Çünkü bizim demokrasimiz biraz geriden geliyor.''


'Bu anayasanın değişmesi gerekiyor'

Demokrasi talebinin her dönemde olduğunu ve olacağını ifade eden Çiçek, yüksek standartta bir demokrasinin altyapısını anayasaların oluşturduğunu kaydetti. Bakan Çiçek, şöyle konuştu: ''Bizim anayasamız, 80 öncesi şartların zorunlu sonucu olarak yapılmış bir tepki anayasasıdır. Öncelikleri günümüzün şartlarına uymuyor. Kurumlar arası ilişkiler günümüzün şartlarına uymuyor. Felsefesi günümüzde öne çıkan bir kısım değerler ile örtüşmüyor. Onun içindir ki, daha yürürlüğe girdiği andan itibaren 82 Anayasası tartışma konusu olmuştur. Hatta hazırlanırken bile bazı meslek kuruluşlarının anayasanın hazırlanış tarzına, referandumda gündeme geliş şekline itirazları olmuştur. Dolayısıyla yürürlüğe girdiği günden beri tartışmalı olan ve 12'den fazlada küçüklü büyüklü değişikliğe maruz kalmış olan bir anayasanın artık günümüzün ihtiyaçlarına cevap vermediği ortadadır. Bu anayasanın değişmesi gerekiyor. Beş madde dışında; ilk üç madde, arkasından 4. madde ve 174. madde... Bu beş madde dışında bu anayasanın bir bütünlük içerisinde; günümüzün değerleri, ihtiyaçları da dikkate alınarak, geniş bir mutabakatla yapılmasında Türkiye içinde sayısız faydalar vardır. Bu anayasa eninde sonunda değişmek durumundadır.''

Cemil Çiçek, ''Türkiye çağdaşlaşma, modernleşme projesini götürecekse bu anayasa buna imkanı vermiyor'' diyerek, bu konuda toplumun tüm kesimlerinde talepler geldiğini ifade etti. Çiçek, şunları kaydetti: ''Biz de arzu ediyoruz ve bunu seçim beyannamemize de getirdik koyduk. 2007 seçimlerine giderken... Bu tartışma bugün tekrar gündeme geliyor ama daha evvel yoktu da son anda gündeme gelen bir konu değil. Aradan geçen sürede bu değişikliği ne kadar zaruri olduğunu ortaya koyuyor. Umut edelim, herkes buna önem verir, öncelik verir. Bu değişiklik ne kadar erken yapılabilirse, Türkiye, bir kısım reformlarını daha rahat, daha kolay yapar. Bugün vatandaşımız tarafından dile getirilen ihtiyaçların, taleplerin yeterince karşılanamaması anayasada ona uygun düzenlemelerin olmamasındandır. Yapısal reformlar yapılamıyorsa... Çünkü en önemli sebebi Anayasa'dır. Türkiye köklü bir kamu yönetimi yapamıyor. Türkiye köklü bir personel reformu yapamıyor. Bunun sebebi bugünkü anayasadaki kısıtlayıcı hükümlerdir. Türkiye halen kendi ekonomisinde serbest piyasa şartların uygun düzenlemeleri yapamıyor. Bununda en önemli sebeplerinden bir tanesi anayasadaki bağlayıcı, kısıtlayıcı hükümlerdir. Başka konularda da başka hükümler var.''

Türkiye-İsrail ilişkileri

Cemil Çiçek, İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak'ın Türkiye ziyaretine ilişkin bir soru üzerine, uluslararası ilişkilerde gidilen ülkelerde bütün yöneticilerle görüşmek gibi bir gelenek olmadığını ifade etti. Çiçek, şunları söyledi: ''Böyle bir gelenek dünyada da yok. (Bir) bakan geldiğinde mutlaka Başbakan ile Cumhurbaşkanı ile görüşecek tarzındaki bir değerlendirme bence doğru değil. Türkiye'ye gelip Sayın Başbakan ile Cumhurbaşkanı ile görüşmeden giden sayısız bakanlar var. Onun için ilk olmuyor. Bilgiyi doğru koymak, vermek lazım. Türkiye hiçbir zaman bir halka karşı husumet içerisinde olan, düşmanlık içerisinde olan bir ülke değil. Buna ne kültürümüz imkan verir, ne tarihi geçmişimiz bu türlü davranışları doğrular. Bizim İsrail halkına karşı en ufak bir hasmane tavrımız olamaz, olması da mümkün değildir. Bizim, Türkiye olarak, karşı olduğumuz İsrail hükümetinin uyguladığı politikalardır. Zaman zaman bizim politikalarımızı da beğenmeyen başkaları çıkıyor. Dolayısı ile biz bu politikalar sebep ile tavır ortaya konuyoruz. Bu tavrımızın hareket noktası da insani yaklaşımlardır.''

Çiçek, Gazze'de bir insanlık dramı yaşandığını dile getirerek, ''Orada bu dramlar yaşandığı sürecede bölgede huzursuzluk istikrarsızlık hat safhaya ulaşıyor. Bu bölge barışını da, bölge istikrarını da olumsuz yönde etkiliyor. Dünya barışını da olumsuz yönde etkiliyor'' dedi. Filistin-İsrail sorunun çözülmesi durumunda bölgedeki sıkıntıların önemli bir kısmı ortadan kalkmış olacağını anlatan Çiçek, şöyle konuştu: ''Onun için, Türkiye insani mülahazalarla, barışçıl amaçlarla bölgedeki olaylara bakıyor; değerlendirmesini ona göre yapıyor. Bu iki şeyi bir birinden ayırmak lazım. Bizim karşı olduğumuz şey, bundan önceki hükümetlerinin uyguladığı politikalardır. Yoksa, onun dışında, İsrail halkına karşı bir farklı tavrımız olmaz. Nitekim bizim bu tavrımızı destekleyen kendi içinden de insanlar var. İsrail'in son yaptığı tavır, hakikaten bütün dünyada da, haklı olarak Türkiye'de de tepki çekmiştir. Türkiye tepkisinde haklıdır. Ama sonuç özürle noktalanmıştır. Meseleye de orada nokta koymak lazım. Ama herkesin de şunu bilmesi lazım; Türkiye millet olarak onurludur, devlet olarak da itibarlıdır. Kimsenin devletimizin itibarı, milletimizin onuru ile oynamaya hakkı yoktur. Böyle bir şey söz konusu olduğunda devlet olarak da, hükümet, millet olarak da tavrımızı koyarız.''

AA

Haber Ara