Babacan: Ekonomi yönetimi stres testi
Başbakan Yardımcısı Babacan, yaşanan kriz ortamının Türkiye ekonomisi ve ekonomi yönetimi için bir "stres testi" olduğunu söyledi.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-01-08 18:39:00
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, son ekonomik gelişmelerle ilgili olarak AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, gerek kredi notu artışlarının, gerekse başarılı tahvil ihracının, Türkiye'nin krize karşı dayanıklılığının uluslararası göstergeleri olduğunu vurguladı.
''2009 yılı Aralık ayı başında Fitch Ratings kredi derecelendirme kuruluşu kredi notumuzu ülkemizin küresel finansal krize karşı gösterdiği güçlü duruş, bankacılık sektörümüzün güçlü pozisyonu ile enflasyon, cari açık ve politik risklere ilişkin kaygıların azalmasının bir sonucu olarak iki not birden artırarak BB(+) seviyesine yükselttiğini açıklamıştı'' şeklinde konuşan Babacan, kriz döneminde ağırlıklı olarak kredi notu indirimlerinin gerçekleştiği ve hatta gelişmiş ülkelerin bile kredi notlarının sorgulandığı bir dönemde, Türkiye'nin kredi notunun iki not birden artırılmasının Türkiye ekonomisinin ulaştığı nokta açısından önemli bir gösterge olduğunu daha önce de ifade ettiklerini söyledi.
5 YIL ARADAN SONRA NOT ARTIRIMI
Babacan, Fitch'ten hemen bir ay sonra, Moody's'in de, beş yıl aradan sonra bugün, Türkiye'nin finansal krizin olumsuz etkilerini asgariye indirmede gösterdiği başarı, kamu finansmanının istikrarlı seyri ve uygulanan politikaların güvenilirliğine atıfta bulunarak, kredi notunu bir kademe artırarak ''Ba2'' seviyesine yükselttiğine dikkat çekti.
Ali Babacan, şöyle devam etti:
''Piyasa göstergeleri uzun zamandan beri Türkiye'nin çok olumlu bir performans sergilediğini yansıtmaktadır. Tahvillerimizin risk primi ve kredi temerrüd takas primleri (CDS spreadleri) geçen yılın ikinci çeyreğinden itibaren düşüş göstermektedir.
Küresel krizin derinleştiği 2008 yılı Ekim ayında 800 baz puanın üzerine çıkan 5 yıl vadeli CDS primi 173 baz puana gerilemiştir.
Aynı dönemde 900 baz puan civarına çıkan Türkiye tahvillerinin risk primi 204 baz puana gerilemiştir. Bahsettiğim bu piyasa göstergeleri mevcut kredi notlarımızın üzerinde bir kredi değerliliğine işaret etmektedir.
Krizin miladı diyebileceğimiz Lehman Brothers'ın iflasının ardından, (aralarında Yunanistan, İspanya Portekiz, İrlanda, Rusya ve Meksika'nın da bulunduğu) yaklaşık 40 ülkenin kredi notu toplamda 100 defa düşürülmüştür.
Öte yandan, aynı dönem içinde yalnızca (14 ülke için) 20 adet kredi notu artışı yaşanmıştır. Böyle bir ortamda, ülke kredi notumuzun artırılması, hem de bir tanesinde iki kademe olmak üzere iki farklı kredi derecelendirme kuruluşu tarafından çok kısa aralıklarla artırılması şüphesiz ki çok önemli bir göstergedir.
Yaşanan kriz ortamı aslında ülkemiz ekonomisi ve ekonomi yönetimi için bir anlamda bir 'stres testi' olmuştur. Not artışları, krize karşı ekonomimizin göstermiş olduğu performans ve uyguladığımız politikaların başarısının bir teyidi olmuştur.
Ülkemizin son kredi notu artırımları, piyasa ile kredi derecelendirme kuruluşları arasında oluşmuş olan değerlendirme farkının azalmaya başladığını göstermesi açısından da önemlidir.''
''Ancak, bu olumlu gelişmeler bile bizim için tam olarak yeterli değildir'' şeklinde konuşan Babacan, Türkiye ekonomisinin ulaştığı noktanın mevcut kredi notlarının belirttiği seviyelerin üzerinde olduğunun bilincinde olduklarını, piyasa göstergelerinin de bunu yansıttığını anlattı.
MALİ DİSİPLİN KORUNMAYA DEVAM EDECEK
En son gerçekleştirilen Eurobond ihracının yakaladığı başarının da bu görüşü destekleyen güzel bir örnek olduğunun vurgulayan Babacan, ''Biz, geçmişte olduğu gibi, en doğru ve etkili politikaları uygulamak adına bugün ve gelecekte de yoğun bir şekilde çalışmaya devam edeceğiz. Mali disiplinin korunması ve Orta Vadeli Program'da belirttiğimiz yapısal reformların hayata geçirilmesi de dahil, doğru ve tutarlı ekonomik politikaların izlenmesine devam edilmesi önceliğimiz olmaya devam edecektir'' dedi.
Babacan, kredi notu artışlarının, Türkiye'nin krize karşı gösterdiği dayanıklılığın ve Hükümetin piyasalara verdiği güvenin uluslararası camia tarafından teyit edildiğinin bir göstergesi olduğunu vurguladı.
KURUMSAL YATIRIMCILAR TÜRKİYE'YE İLGİ GÖSTERİYOR
Bu hafta Hazinenin uluslararası piyasalarda 30 yıl vadeli çok başarılı bir tahvil ihracı gerçekleştirdiğini hatırlatan Babacan, tahvil ihracı ile ilgili olarak şunları söyledi:
''Bu ihraç, gerek zamanlama, gerekse maliyet ve talep açısından çok olumlu bir ihraç oldu.
Genellikle Ocak ayları birçok ülkenin borçlanmak için piyasaya girmeyi beklediği bir dönemdir.
Hazinemiz çok iyi bir zamanlama ile 2010 yılının hemen başında, uluslararası piyasalarda ilk ülke ihracını gerçekleştirerek diğer ülkelere de öncülük etmiştir.
Bu tahvilin 2 milyarlık tutarı, 2005 yılında ihraç ettiğimiz 2025 vadeli tahvilimizle birlikte bugüne kadar bir defada gerçekleştirdiğimiz en büyük ihraç tutarına tekabül etmektedir.
Bu ihraç ayrıca, gelişmekte olan ülkeler tarafından yapılan 30 yıl vadeli ihraçlar arasında bugüne kadar tek seferde gerçekleştirilen en yüksek tutarlı işlem olmuştur.
6,85'lik getiri oranı, benzer vadeli ABD Hazine tahvilleri üzerine yüzde 2,24'lük bir spread'e (faiz farkı) tekabül etmektedir. Bu ihraç kelimenin tam anlamıyla bir global bono ihracı olmuştur. Tahvile 5 kıtadan, 25 farklı ülkeden, 250 civarında yatırımcı, toplam 7 milyar doların üzerinde talep göstermiştir. Tahvilin yüzde 75'i uluslararası yatırımcılara, yüzde 25'i ise Türkiye'deki yatırımcılara satılmıştır.
Gelen talebi niceliğin yanı sıra nitelik bakımından değerlendirdiğimizde, ihraca dünyanın önde gelen kurumsal yatırımcılarının büyük ilgi gösterdiklerini müşahede ediyoruz.
Son dönemde kredi notumuzda yaşanan artışlar ve 2040 vadeli ihracımızın başarısı, piyasaların ülkemize duyduğu güvenin önemli göstergeleridir.''
(AA)
SON VİDEO HABER
Haber Ara