Dolar

34,8720

Euro

36,6712

Altın

3.049,00

Bist

10.058,47

Erdoğan'dan dünyaya Gazze mesajı

Türkiye hakkında ortaya atılan eksen kayması eleştirilerine Başbakan Erdoğan'ın cevabı sert oldu. Erdoğan, Gazze ile ilgili tavırlarından rahatsız olanlara vicdan dersi verdi.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-01-07 19:02:00

Erdoğan'dan dünyaya Gazze mesajı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Bizim, Gazze'de meydana gelen olaylarla ilgili tavrımız bir eksen kaymasının, bir politika değişikliğinin değil, insani olanın, samimi olanın, vicdani olanın tezahür etmesidir' dedi.

Erdoğan, 'İkinci Büyükelçiler Konferansı'na katılan büyükelçilerle, Vali Galip Demirel Vilayetlerevi'nde biraraya geldi.

Başbakan Erdoğan yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, Irak, İran, Gürcistan, Suriye, Lübnan ve Suudi Arabistan'la ilişkilerini geliştirmesinden rahatsız olanların bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti:

'Bundan daha doğal, daha tabii ne olabilir. Tüm bu ülkeler ve bunun gibi bir çok ülke, Türkiye'nin tarihi ve kültürel bağlarının olduğu hatta akrabalık ilişkilerinin bulunduğu ülkeler. Dünyanın bir numaralı ülkesi ABD bunlarla ilişki kurarken hiç bir şey olmuyor da Rusya kurarken hiç bir şey olmuyor da Çin kurarken hiç bir şey olmuyor da Avrupa'nın İngilteresi, Fransası, Almanyası bunlarla irtibat kurarken hiç bir şey olmuyor da Türkiye kurarken niçin rahatsız oluyoruz? Neden? Bunu kendi kendimize bir sormamız lazım. Anormal olan, yanlış olan yıllar yılı komşularımıza, bölgelerimize sırtımızı dönmüş olmamızdır. Sorgulanması gereken asıl budur.'

Erdoğan, Türkiye'nin uluslararası gelişmelerin, dünya siyasetinin artık bir nesnesi değil, bir öznesi haline geldiğini ifade ederek, şunları söyledi:

'Bizim, Gazze'de meydana gelen olaylarla ilgili tavrımız bir eksen kaymasının, bir politika değişikliğinin değil, insani olanın, samimi olanın, vicdani olanın tezahür etmesidir. Bugün hukuku, hakkaniyeti, insan hak ve özgürlüğünü, savunmak evrensel bir değer, bir gereklilik değil midir? Türkiye'nin yaptığı sadece ve sadece hukuku, hakkaniyeti, adaleti, insaniyeti korumaya çalışmaktır. Kimse bunun arkasında başka nedenler, başka saikler aramasın, arıyorlarsa boşuna ararlar.'

Erdoğan, Milli Birlik ve Beraberlik Projesi'nin içeriğinin son derece net ve belirgin olduğunu kaydederek, 'Biz daha fazla demokrasi diyoruz, daha fazla hak ve özgürlük diyoruz, birlik ve bütünlüğümüzü, kardeşliğimizi daha da geliştirelim diyoruz. Terörün minimize edilmesi, ülkemizin güven ve istikrar içinde gelişmesi, kalkınması, çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkması... Kastımız, niyetimiz budur' dedi. Erdoğan, şunları kaydetti:

'İçinden geçtiğimiz küresel şartlar nedeniyle bu üç kavramın 2010 yılında çok yoğun olarak gündemde olacağına inanıyorum. Esasen bu üç kavram uzun yıllardır olduğu gibi 2010 yılında da ülkemizin ve iç politikamızın ana ekseninin oluşturacaktır. Son yedi yılda bu üç kavram üzerinde hükümet olarak yoğunlaştık ve hem ekonomimizi hem de dış politikamız bu kavramlarla tam bir etkileşim içinde gelişti.

Bakınız ben bu etkileşimi son derece önemli buluyorum. Türkiye; demokraside, güven ve güvenlikte, istikrarda elde ettiği başarı sayesinde dış politikasını farklı bir kulvara taşımıştır. Türkiye bu kavramların içini doldurduğu ölçüde ekonomide başarıdan başarıya koşmuş, dünyada 26. sıradayken bugün dünyanın en büyük 17. ekonomisi konumuna gelmiştir. Aynı şekilde dış politikada elde ettiğimiz, ekonomide elde ettiğimiz başarı öyle bir gelişme ortaya koymuş ki demokrasinin, güven ve güvenliğin istikrarın gelişmesine standartlarının yükselmesine hizmet etmiştir. Türkiye bu denklemi kurabildiği ölçüde başarılı olmuştur. Bu denklemi muhafaza ettiği ölçüde de inanıyorum ki başarısını sürdürecektir.

Üzülerek ifade ediyorum; Türkiye'de bazı çevreler zihninde bu denklemi kuramadığı için, bu vizyonu göremediği için biz yedi yıl boyunca dış politika çalışmalarıyla ilişkili olarak yoğun eleştiri altında kaldık. Bırakınız Edirne'nin ötesini, Ankara'nın dışına çıkma zahmetine dahi katlanamayan bir siyasi tavır var. Dış politikayı uçakla seyahat etmekten ibaret gören bir siyasi anlayış var. Türkiye bu tavırlara bu engellemelere rağmen bugün dış politikada bu seviyelere ulaşmıştır.

Bir kez daha ifade ediyorum; iç politikamız, ekonomimiz, demokratikleşme çabalarımız dış politikamızın oluşumunda birinci derecede, doğrudan doğruya etkilidir. Aynı şekilde dış politikadaki başarımız da ekonomide, iç politikada, demokratikleşmede elde edeceğimiz başarıların garantisidir.'

-'BU SÜREÇTEN ÇOK DAHA SOMUT NETİCELER ALMA NİYETİNDEYİZ'-

Türkiye'nin, yaklaşık 30 yıldır Kuzey Irak'tan yönelen bir terör sorunuyla uğraştığını, terörle mücadele ettiğini belirten Başbakan Erdoğan, terörle mücadelenin sadece bir güvenlik sorunu olarak algılandığı için süreç içinde farklı boyutlar kazandığını, kendisine farklı destekler edindiğini ifade etti.

Hükümet olarak, terörün uluslararası desteğini yok etmek için çok yoğun girişimlerde bulunduklarını anlatan Erdoğan, bu konuda önemli başarılar elde ettiklerini dile getirdi. Başbakan Erdoğan, özellikle Avrupa ülkelerinde terör örgütünün mensuplarına gösterilen destek ve müsamahayı büyük ölçüde azalttıklarını söyledi.

Terörün minimize edilmesi ve terörü doğuran nedenleri ortadan kaldırmaya yönelik olarak yeni bir süreç başlattıklarını hatırlatan Başbakan Erdoğan, bu süreci diplomasi ile desteklediklerini ifade etti.

Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

'2010 yılında bu süreçten çok daha somut neticeler alma niyetindeyiz. Bu noktada siz değerli büyükelçilerimize de çok çok önemli görevler düşüyor.

Terörle mücadele konusunda diplomasi boyutuyla büyükelçilerimiz bugüne kadar zaten büyük gayretler sarf ettiler ama yeni dönemde 2010 yılında bu gayretlerin artmasını, yoğunlaşmasını sizlerden bilhassa rica ediyorum. Bu gayretlerinizi bizim burada başlattığımız milli birlik ve kardeşlik projesi ile desteklemeniz de büyük önem arz ediyor. Demokratik açılımı yurt dışında ne kadar anlatabilirseniz Türkiye'nin haklılığını anlatmada işinizin de o kadar kolaylaşacağına inanıyorum.

Bizim milli birlik ve kardeşlik projesindeki niyetimiz son derece net ve şeffaf. Ülkedeki tüm sorun alanlarını, başta terör sorunu olmak üzere, etnik unsurların sorunlarından tutunuz, inanç gruplarının sorunlarına varıncaya kadar, ekonomik sorunlara varıncaya kadar... Kısacası sorun alanlarını minimize etmek üzere bu kararlılığımızı, yolculuğumuzu devam ettirmeliyiz.

Etnik aidiyet üzerinden siyaset yapan partiler bu süreci engellemek ya da istismar etmek için yoğun gayret içindeler. Ancak biz sürecin her açıdan Türkiye'nin lehine olduğunu biliyoruz ve demokrasi, özgürlükleri huzuru emniyeti ve istikrarı sağlamak noktasında sürecin mutlaka ve mutlaka başarıya ulaşması gerektiğine inanıyoruz.

Projenin içeriği de son derece net ve belirgin. Biz daha fazla demokrasi diyoruz, daha fazla hak ve özgürlük diyoruz, birlik ve bütünlüğümüzü, kardeşliğimizi daha da geliştirelim diyoruz. Terörün minimize edilmesi, ülkemizin güven ve istikrar içinde gelişmesi, kalkınması, çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkması... Kastımız, niyetimiz budur.

AB'ye katılımı hedeflemiş, dünya ile entegre olmuş, önüne yüksek hedefler koymuş bir Türkiye'nin ne yapması gerekiyorsa, hangi açılımları gerçekleştirmesi gerekiyorsa biz onu yapıyoruz.'

Erdoğan, Türkiye'nin bu açılımda başarı sağladığı ölçüde dış politikada ağırlığını artıracağını, enerjisini ve mesaisini çok daha fazla dış politikaya yoğunlaştıracağını ve tezlerini çok daha güçlü şekilde savunur hale geleceğini dile getirdi.

Erdoğan, 'Türkiye bütün kurumlarıyla birlikte güçlüdür, dinamiktir. Ülkemizin çağdaş, demokratik standartlarda bir ülke konumuna yükselmesi tüm kurumlarımızın müşterek arzusudur' dedi. Gazze'de yaşananlara değinen Başbakan Erdoğan, 'Gazze'de bin 500 kişi katlediliyor. 7'den 70'e 5 bin kişi yaralanıyor. Fosfor bombaları kullanılıyor. Saldırılarda bu masum çocuklar ve kadınlar öldürülüyor, mesele orada bitmiyor' dedi.

Gazze'nin yeniden imarı için vaat edilen yardımların yapılmadığını söyleyen Erdoğan, Şarm El Şeyh'de yapılan toplantının üzerinden bir yıl geçtiğini hatırlattı. Erdoğan, 'Ne gitti oraya şu ana kadar? Hiç... Gazze'ye yardım ulaştırılmasına izin verilmiyor. Bir açık hava hapishanesinde, Gazze'de insanlar yaşıyor' diye konuştu. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

'İnşaat malzemeleri buraya sokulmuyor. Amerika'da bana Museviler şunu söylediler, 'terör örgütüne ev mi yaptıralım' diyorlar. Anlayış bu, yaklaşım bu...Elbette buna karşı sesimizi yükseltecek, elbette tavrımızı ortaya koyacağız. Ortada gayriinsani bir durum var, çok ciddi bir adaletsizlik var. Gözümüzün önünde sadece Gazzeli çocuklar değil, dünyanın insani duyguları, vicdani duyguları öldürülüyor. İşte biz bu vicdanın sesi olmanın gayreti içindeyiz. Adaletin sesi ve savunucusu olmak gayreti içindeyiz. Bu hassasiyeti sadece Gazze için sergilemiyoruz, Gürcistan'da da aynı hassasiyeti ortaya koyduk. Bosna'da da aynı hassasiyeti ortaya koyduk. Darfur için de aynı hassasiyeti gösterdik. Dünyanın neresinde olursa olsun eğer bir insana zulüm ediliyorsa biz tarihimizden aldığımız terbiye ile oraya elimizi uzatmak durumundayız. Hangi dinden, kültürden, ulustan olursa olsun kim mağdur ediliyorsa haksızlığa uğruyorsa biz onun için aynı tepkiyi gösteriyoruz, göstermeliyiz. Bizim medeniyetimizin bize verdiği terbiye budur.'

-'72 MİLYON SİZE GÜVENİYOR'-

Erdoğan, bu tezleri bütün samimiyetiyle anlatmak ve aktarmak durumunda olduğunu belirterek, büyükelçilere 'Sizler de aynı şekilde bunu aktarmak durumdasınız. Çünkü Türkiye büyüdükçe, Türkiye'nin önemi arttıkça, ağırlığı arttıkça sizlerin de mesaisi inanıyorum ki yoğunlaşıyor. Türkiye'nin hızına ayak uydurduğunuzu biliyorum. Yeni süreçte de hızımızı artırarak yolumuza devam edeceğiz' diye seslendi.

Başbakan Erdoğan, AB konusunda sadece Avrupa ülkelerindeki büyükelçilerin değil, Türkiye'nin tüm büyükelçilerinin daha fazla gayret göstermesini beklediğini dile getirdi. Terörle mücadele ve 'Demokratik Açılım' konusunda da büyükelçilerin daha aktif çaba göstermesini beklediğini kaydeden Erdoğan, 'Hele hele soydaşlarımızın, vatandaşlarımızın yoğun olduğu yerlerde onları örgütlemek, onları bu noktada çalışmaya sevk etmek inanıyorum ki sizlerin gayretleriyle çok daha anlam kazanacaktır' dedi.

Kıbrıs konusunda 2010 yılının önemli gelişmelere zemin olacağına inandığını belirten Erdoğan, büyükelçilerin bu noktadaki çabalarını artıracaklarını bildiğini de söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti:

'Ermenistan aynı şekilde. Haklı olduğumuz mevzularda kendimizi çok cesur, aktif bir şekilde anlatmamız büyük ehemmiyet arz ediyor. Biz Türkiye olarak hiçbir zaman çözümsüzlüğü bir çözüm olarak kabul etmedik ve o geçmişteki eskimiş politikaları geride bıraktık. Mesafe alarak, çözerek, çözüme zorlayarak ilerlememiz gerekiyor. Çözüme zorlayan tarafın, tutarlı tarafın, samimi tarafın biz olduğumuzu her yerde göstermeliyiz. Kilitleyen değil, biz çözen olacağız.

Sizler güçlü bir ülkenin, büyük bir ülkenin, tarihiyle ve milletiyle derin kökleri olan bir ülkenin temsilcilerisiniz. Türkiye'nin son dönemde kazandığı öz güven sizin sayenizde dünyada karşılığını bulacaktır. Açık söylüyorum bu millet, 72 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı size güveniyor, size inanıyor ve sizin kendilerini en iyi şekilde temsil ettiğinizi, edeceğinizi biliyor. Yarının Türkiyesinin inşasında omuzlarınızda büyük sorumluluk bulunuyor. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu sorumluluğu hakkıyla taşıyacağınızı, ülkemizin ve milletimizin gururu olacağınızı biliyorum. Dışişlerimizin gücü, şunu bilmemiz lazım ki Türkiye'de değil, dünyada Türkiye'nin gücüdür. Türkiye bütün kurumlarıyla birlikte güçlüdür, dinamiktir. Ülkemizin çağdaş, demokratik standartlarda bir ülke konumuna yükselmesi tüm kurumlarımızın müşterek arzusudur.'

Büyükelçilere çalışmalarında başarılar dileyen Erdoğan, 'Gideceğiniz ülkelerde barış, demokrasi, istikrar ve güvenlik, huzur yönündeki temennilerimizi iletmenizi sizlerden rica ediyorum. Zorlu, fakat kutlu görevlerinizde hepinize tekrar başarılar diliyorum' dedi. Erdoğan, 'Türkiye, içine kapanan, dünyaya sırt çeviren, enerjisini içeride heba eden bir ülke olamaz. Bu, Türkiye'ye yakışmaz. Çünkü Türkiye sıradan bir ülke değildir, ülkelerden bir ülke değildir' dedi.

Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin, BM Güvenlik Konseyi geçici üyesi olduğunu, Avrupa Birliği müzakere sürecinin, Medeniyetler İttifakı Projesi'nin, komşu ve bölge ülkelerle işbirliği çabalarının devam ettiğini hatırlattı. Erdoğan, 'Bunlar akla gelen şeyler değildi. Hayal dahi edilemiyordu' dedi.

Suriye, Libya, Arnavutluk, Ürdün ve Tacikistan ile vizelerin karşılıklı olarak kaldırıldığını anımsatan Başbakan Erdoğan, bunun, karşılıklı bir güven ortamının oluşturulması ile gerçekleştiğini ifade etti.

Irak'ı ziyaretinde 48, Suriye'yi ziyaretinde 51 anlaşmaya imza atıldığını belirten Erdoğan, ilişkilerde yeni bir dönemin başlatıldığını söyledi.

2002 yılında Türkiye'nin yurt dışındaki temsilciliklerinin sayısının 163 olduğunu, bugün ise 204 temsilcilik sayısına ulaşıldığını kaydeden Erdoğan, 2010 yılı içinde de 26 yeni temsilcilik açılacağını bildirdi.

TİKA'nın dünya genelinde çok büyük projelere imza attığını anlatan Başbakan Erdoğan, TRT'nin de yeni uluslararası kanallarıyla çok geniş bir kitleye ulaşmaya başladığını dile getirdi.

-STRATEJİK DERİNLİK-

'Türk dış politikasındaki değişim, asla ve asla bir eksen kayması, eksen değiştirme, yön değiştirme değildir' diyen Erdoğan, şunları söyledi:

'Türk dış politikası aslında genişlemiştir, vizyonunu, ufkunu genişletmiştir, normalleşmektedir. Ve gayet tabii olarak dünyanın tümüne hitap eden, tümüyle iletişim kuran bir zemin üzerinde ilerlemeye başlamıştır. Yani dere yatağında akmaya başlamıştır.

Bizim başta bölgesel olmak üzere, küresel ölçekte barıştan, huzurdan, demokrasi, güvenlik ve istikrardan başka hiçbir gayemiz yok, olamaz. Ancak hiç kimse de bizden tek boyutlu bir bakış açısı, tek boyutlu bir dış politika anlayışı beklemesin.

Türkiye; içine kapanan, dünyaya sırt çeviren, enerjisini içeride heba eden bir ülke olamaz. Bu, Türkiye'ye yakışmaz. Çünkü Türkiye sıradan bir ülke değildir, ülkelerden bir ülke değildir.

Türkiye; vizyonsuz, ufuksuz anlayışlarla böyle bir konuma oturtulmaya çalışılsa dahi bunu başaramaz. Çünkü Türkiye çevresindeki tüm bölgelerle ilişkilidir, bağlantılıdır, irtibatlıdır. Türkiye'nin tarihi, medeniyet mirası, stratejik derinliği buna izin vermez. Türkiye mümkün olan her yerde kendisini temsil edecektir. Türkiye dünyanın her köşesinde ekonomik, ticari, siyasi, diplomatik işbirlikleri tesis etme gayreti içinde olacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Türkiye her platformda, her zeminde tezlerini barışa, istikrara, demokrasiye katkı vermek suretiyle devam ettirecektir.'
SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara