Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

"Blackwater" kararının yankıları sürüyor

Washington Federal Yargıcının, geçen perşembe, 16 Eylül 2007’de Bağdat'ın Nisoor Meydanı'nda 17 masum Iraklı’nın ölümüne sebebiyetten suçlanan beş Blackwater çalışanı hakkında ortaya atılan suçlamaları reddetmesinin yankıları sürüyor.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-01-05 13:11:00

Bakanlıktan gelen bilgiye göre 16 Eylül 2007'de Nisoor'da 43 Iraklı sivil vurulmuş, 17'si ölmüştü.

Iraklıların, kendi topraklarında yaşanan bir katliamın zanlılarını yargılayamamaktan duydukları öfkenin üzerine, Amerikalı Yargıcın suçlamaları reddetmesi eklendi.

O dönem, Irak İçişleri Bakanı suçluları Irak hakiminin karşısına çıkarma konusunda ısrarlıydı; yalnız ABD’de hükümetten hiçkimse Blackwater hakkında alenen olumsuz yorum yapmamıştı.

Sonrasında Irak hükümeti Blackwater'ın Irak'ta çalışma lisansına el koysa da şirket lisanssız çalışmaya devam etti ve bügünlere gelindi.

17 masum Iraklı’nın ölümüne sebebiyetten suçlanan beş Blackwater çalışanı hakkında ortaya atılan suçlamaların Federal Yargıç tarafından reddedilmesi tepkilere yol açtı.

Irak Başbakanlık Sözcüsü Ali el-Dabbagh, bu duruma tepki göstererek, konunun takipçisi olacaklarını vurguladı ve Yargıç Urbina’ya bu kararın "haksız ve kabul edilemez" olduğunu iletti.

Yargıç Urbina’nın kararı birçok kesimde sürpriz olarak değerlendirildi. Blackwater çalışanlarına karşı delil yetersizliği olmadığı, aksine bol kanıtla ağır şekilde etik olmayan davranış ve uygunsuz hareketlerin görmezden gelinmesine şaşırılınıyor.

Olayı yakından takip eden hukuk çevreleri Adalet Bakanlığı’nın başından beri davanın sağlıklı bir şekilde işlemesi yönünde bir tavrı olmadığını, aksine sabote etme eğiliminde olduğunu belirterek Yargıç Urbina’nın davayı düşürme gerekçesini buna örnek gösteriyorlar.

Davanın ilerlememesinin en önemli sebebi sanıklar hakkındaki suçlamaları en donanımlı şekilde mahkemeye getirmekle yükümlü savcılığın sanıkların ifadesine başvururken bu ifadelerin dava sürecinde sanıklar aleyhine kullanılmayacağı sözü vermesi ve uygulamada bunun tam tersini yaparak davayı çıkmaza sokması.

Adalet Bakanlığı'nın bu konudaki tutumunu yakından izleyen çevreler, savcılığın işin başından beri davayı sonuna kadar götürme eğilimi içinde olmadığını ve gelinen noktanın savcılığın bilinçli sabotaj çabasının meyvesi olduğunu vurguladılar.

Scott Horton’ın Amy Goodman’a yaptığı açıklama ilginizi çekecek:

Irak'ta birçok özel şirkete bağlı 180,000 çalışan, aşçılıktan, müteahhitliğe birçok işte görev alıyordu.
60 şirket Amerika hükmetinin silahlı güvenliğinden sorumluydu, tabii bu görünen tarafı.
Tahminlere göre 20,000, 50,000'den bahsediliyordu. Hükümet için görev alan Blackwater şirketinin çalışan sayısı ise 1,000 civarındaydı. Blackwater, Amerikan ordusundan ayrılmış özel komando birliklerinden oluşuyordu.
Blackwater gibi şirketlerin ücreti Savunma Bakanlığı Pentagon tarafından değil, Amerikan Dışişleri Bakanlığı tarafından ödeniyordu.
Savaş bölgelerine gönderdiği elemanlarını nasıl bir yönetmelik çerçevesinde çalıştırdığı, onların yaptıkları işin denetlenip denetlenmediği, denetleniyorsa bunun kim tarafından yapıldığı da bilinmiyor.

Yaklaşık üç yıl önce Turkish Journal için görüştüğümüz Brooking Enstitüsü'nden Peter Singer, yurtdışında çalıştırılan bu özel güvenlik elemanlarının statüsünün ne askeri ne de sivil yasalarca tanımlandığını, onların da bu yasal boşluktan faydalandıklarını belirtmişti.

Singer, yurtdışında çalışan özel güvenlik birimlerinin hangi durumda silah kullanma iznine sahip olduğunun da kanunen netleştirilmediğini söylemişti.

Özel güvenlik birimleri ordu mensubu olmadıkları için askeri yönetmeliklere uymaları gerekmiyormuş.Yani bir silahlı çatışma sonrasında rapor verme zorunlulukları yoktu.

Yurtdışında olmalarından dolayı bulundukları ülkenin kanunları onları kapsamıyor, yani Irak'taki Blackwater elemanları Irak emniyet kurumlarına bağlı değillerdi.

Bundan dolayı da 2006 yılında bir Blackwater çalışanının Bağdat hükümetinin bulunduğu yeşil bölgede Iraklı bir sivili öldürmesinin ardından hıçbir şey yapılmadı, sadece ateşi açan Amerikalı'nın Irak'tan çıkarıldığı biliniyor.

Şirket, geçen yıl ismini “Xe Services” olarak değiştirdi.

(turkish journal)
SON VİDEO HABER

Suriye'deki dehşeti anlattı: İşkenceden derimiz yüzülüyordu

Haber Ara