Tuncay Özkan suçunu bilmek istiyor
İkinci "Ergenekon" davasının 25. duruşması başladı. Bugünkü duruşmada bazı sanıklar dün intihar eden Deniz Yarbay Ali Tatar için saygı duruşunda bulunmak istedi. Tutuklu sanık Tuncay Özkan, mahkemeye sunduğu 7 ayrı yazılı dilekçesinde de suçunu bilmediğini, suçunun kendisine söylenmesini istediğini belirtti.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-12-21 22:27:00
Tutuklu yargılanan, Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Mustafa Dönmez ve Mehmet Ali Çelebi ise duruşmaya gelmedi.
Duruşmada, tutuksuz yargılanan Selim Utku Gümrükçü ve Emin Şirin de hazır bulundu. Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, geçtiğimiz cuma günü yapılan oturumda saatin geç olması ve elverişsiz hava koşulları nedeniyle taleplerin alınmasına ara verilerek duruşmayı ertelediklerini hatırlattı. Şengün, duruşmaya taleplerin alınmasıyla devam edileceğini bildirdi.
Bunun üzerine söz alan tutuklu sanık Tuncay Özkan, tutukluluğunda 16 aya girdiğini belirterek, bu duruşmada taleplerin alınmasına devam edilmesinin sorgu ve savunması açısından kendisini mağdur edeceğini dile getirdi.
"Taleplerin alınmasının 11 Ocak 2010'a kadar sürecek olan savunmasını parçalayacağını" söyleyen Özkan, taleplerin uygulamaya göre cuma günü alınmasını, savunmasına başlanılmasını istedi.
Tutuklu sanık Emcet Olcaytu da, "Ergenekon" soruşturması kapsamında Poyrazköy'de ele geçirilen belgelere ilişkin gözaltına alınıp tutuklanan ve itiraz üzerine serbest bırakılan Deniz Yarbay Ali Tatar'ın, "uğradığı haksızlık karşısında onuruna yediremeyerek intihar ettiğini" savundu. Olcaytu, "yeni bir delil bulunmamasına rağmen Tatar hakkında yakalama kararı çıkarıldığını" öne sürdü.
"Ergenekon" sürecinde 5 kişinin yaşamını yitirdiğini ifade eden Olcaytu, Ceza Muhakemesi Kanunu'na aykırı eylemlere son verilmesini, son verildiğine dair kanaat getirene kadar da tahliye talebinin geri alınmasını talep etti. Olcaytu, Yarbay Tatar'ın anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunmak istediğini de ifade etti.
Olcaytu ile birkaç sanık ve duruşma salonundaki bazı izleyiciler saygı duruşuna devam ederken, Mahkeme Heyeti Başkanı Şengün, "Düşüncenize saygı duyuyorum, ancak oturabilirsiniz" dedi. Ardından saygı duruşunda bulunanlar yerlerine oturdu.
Tuncay Özkan, suçunun kendisine okunmasını istedi
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada bazı sanık avukatlarının tahliyeye ilişkin taleplerinin ardından tutuklu sanık Tuncay Özkan, sorgu ve savunması için Mahkeme Başkanı Köksal Şengün tarafından sanık kürsüsüne çağrıldı.
Savunma yapması beklenen Tuncay Özkan, talepte bulunarak, daha önceden mahkemeye sunduğu 7 ayrı yazılı dilekçesinde de suçunu bilmediğini, suçunun kendisine söylenmesini istediğini belirtti.
Atatürk tarafından kurulan, "Kıble" olarak saydığı TBMM'yi "Silah ve cebir kullanarak yıkmaya çalıştığının" iddia edildiğini kaydeden Özkan, "Halkı, hükümete karşı silahlı isyana sevk ettiğim ileri sürülüyor. Ben AK Parti karşıtıyım. İktidardan gitmesi için parti ve dernek kurma çalışmalarına katıldım. 1400 konferansa katıldım. Mitinglere katıldım. Şimdi terörist olarak yargılanıyorum. Ancak hakkımdaki suçlamalara ilişkin bana hiçbir delil gösterilmiyor. 'Biz dedik, sen kabul edeceksin' anlayışı olamaz" diye konuştu.
Telefon görüşmelerinde küfürlü konuşmaları olduğunu kabul eden ancak bu dava ile ne ilgisi olduğunu soran Özkan, suçunun kendisine okunmasını talep etti.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Şengün'ün, "Suçunuz iddianamede belirtildiği gibidir" sözlerinin ardından Özkan, "25 Eylül tarihli oturumda bu talebimi mahkeme salonunda sözlü olarak ifade etmiş ve bana yöneltilen suçlamalarla ilgili olarak hakkımda bir tane bile delil olmadığını söylemiş, suçumun okunmasını istemiştim. Mahkemeniz de bu konu hakkında savcılığa süre verilmesini karara bağlamıştı. O tarihten bu tarihe kadar halen bu konuda bir açıklama yapılmadı. Ya hakkımdaki suçlar okunsun ya da hakkımdaki dava düşürülsün. Suçumu, delillerini, nerede suç işlediğimi, kimlerle TBMM'yi ortadan kaldırmak, istediğimi öğrenmek istiyorum. Eğer bunlar yoksa, bu bir hikaye ise hakkımdaki davanın düşmesini istiyorum" dedi.
Sanık Özkan'ın bu sözlerinden sonra görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, 25 Eylül 2009 tarihli duruşmada alınan bu kararın kendilerine ulaşmadığını belirterek, "Kararın iddia makamına ulaştırılması ve süre verilmesini talep ediyoruz" dedi.
Özkan, dilekçeyi kendisinin mi vermediğini sorması üzerine Mahkeme Başkanı Köksal, "Hayır biz göndermemişiz" şeklinde konuştu. Takdiri halka ve kamuoyuna bıraktığını belirten Özkan, 26 yıllık gazeteci olduğunu ve hayatını mafya ve yolsuzluklarla mücadeleye adadığını, ancak hiç bir delil olmamasına rağmen şimdi terör örgütü üyesi olmaktan suçlandığını kaydetti.
Daha sonra Mahkeme Başkanı Şengün, dava kapsamında dosyaya gelen evrakları okudu.
Duruşma tutanaklarının TBMM'ye gönderilmesi
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, duruşmaya gözlemci olarak katılan CHP'li milletvekillerinin, ilgili kanuna göre taraf olamayacağını belirterek, duruşma tutanaklarının TBMM'ye gönderilmesini istedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada taleplerin ardından savcı Pekgüzel, görüşünü açıkladı.
Savcı Pekgüzel, milletvekillerinin, izleyici sıralarında yer olmasına karşın, avukatlara ayrılan bölümde oturduklarına işaret etti.
TBMM Üyeliği ile Bağdaşmayan İşler Hakkındaki Kanun'a değinen Pekgüzel, bu kanuna göre TBMM üyelerinin taraf olamayacağını ifade etti.
Pekgüzel, duruşmaya gözlemci olarak gelen milletvekillerinin, sanıklar ve sanık yakınlarıyla görüştüklerini, bazı gazetecilere davayla ilgili görüş bildirdiklerinin gözlendiğini, bir milletvekilinin de "sanık-avukat ilişkisi" içinde bulunduğunu öne sürdü.
"Söz konusu yasaya aykırı davranılması halinde milletvekillerinin vekilliklerinin de düşürülmesine hükmedilebileceğini" savunan Cumhuriyet Savcısı Pekgüzel, davanın duruşma tutanaklarının TBMM'ye gönderilmesini istedi.
Tutuklu sanık Cihan Arık, Melih Yüksel ve Süleyman Solmaz'ın tahliyelerini de talep eden Pekgüzel, bazı sanıkların talebi doğrultusunda da "Ergenekon" soruşturması kapsamında eski kuvvet komutanları emekli Oramiral Özden Örnek, emekli Orgeneral Aytaç Yalman ve emekli Orgeneral İbrahim Fırtına'nın ifade örneklerinin dosyaya getirtilmesini talep etti.
Söz konusu ifade örneklerinin, "Gizlilik" var ise taraflara verilmeyerek, mahkemece incelenmesi görüşünde olduğunu da bildirdi. Mahkeme heyeti, talepleri değerlendirmek üzere duruşmaya ara verdi.
Mehmet Haberal'ın durumu
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün gelen evrakları okudu. Bu sırada, tutuklu sanık Tuncay Özkan'ın avukatı Ahmet Çörtoğlu, Başkan Şengün'ün evrakları okumasına tepki gösterdi.
Çörtoğlu, Özkan'ın savunmasını yapması için 16 aydır beklediğini ifade ederek, mahkemenin Ağustos ayında gelen belgeleri okuduğunu ileri sürerek, "Şimdi bunları okumanız yarına kadar sürerse, yarına kadar bekleyecek miyiz?" dedi.
Başkan Şengün, "Sürerse bekleyeceksiniz" yanıtını verdi. Ahmet Çörtoğlu da, böyle bir uygulamanın olamayacağını savunarak, sanığın sorgulanmasına başlandığını anımsattı.
Şengün, "Var efendim. Sanık sorgusunun kesilmesini kendisi talep etti" diyerek Çörtoğlu'nun yerine oturmasını istedi. Çörtoğlu'nun "Oturmuyorum. Oturduğum yerden de konuşurum" demesi üzerine, Başkan Şengün, "Sizi dışarı çıkartmak zorunda kalacağım" uyarısında bulundu.
Çörtoğlu'nun "Buna hakkınız yok" sözleri üzerine Şengün, "Biz tartışma istemiyoruz. Lütfen oturun. Bağıra çağıra konuşuyorsunuz avukat bey, ancak bu belgeler eski belgeler değil, mahkemeye ancak ulaşıyor" diyerek gelen evrakları okumaya devam etti.
Buna göre, tutuklu sanık Yarbay Mustafa Dönmez için avukat istenen İstanbul Barosu tarafından müdafi tayin edilmediği kaydedildi. Yine İstanbul Üniversitesi (İÜ) Kardiyoloji Enstitüsünden Prof. Dr. Mehmet Haberal ile ilgili evraklar gönderildiği belirtildi.
Yazıda, "Prof. Dr. Haberal'ın tedavisinin İÜ Kardiyoloji Enstitüsü'nde devam ettiği, duruşmaya katılmasının mümkün olmadığı, savunmasının kısa süreli olarak hastanede alınabileceği, bunun için "on-line" sistemin bulunduğu" bildirildi.
Mahkeme tarafından sanıklardan ele geçirilen CD ve DVD'lerin el konulma, yazılma ve oluşturulma tarihlerine ilişkin naip hakim tarafından yapılan bilirkişi incelemesinin tamamlandığı ve mahkeme dosyasına konulduğu kaydedildi.
Talepler
Köksal Şengün, daha sonra konuşmak isteyen avukatlara söz verdi.
Avukat Ahmet Çörtoğlu, mahkeme tarafından savunma yok sayılırsa yargılama olmayacağını ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti: " 'Oturun, oturttun. Çık dışarıya', diye tehdit ederseniz ne olacak? Heyete böyle bir yargılamayı yakıştıramıyoruz. Mahkeme 25 Eylül 2009 tarihinde iddia makamına bu ödevi vermiş. İddia makamı 3 aydır bu ödevi yerine getiremedi. Hangi fiiller nedeniyle hangi suçlamalarla bağlantı kurulduğunun açıklanmasını istedik. İyi niyetli olan iddia makamı emrindeki katibi, mübaşiri gönderir dilekçeden bir örnek alırdı. Savcılar bu görevi yerine getiremediklerine göre, müvekkilin tutukluluk sebepleri ortadan kalkmıştır. Mahkemenin tutukluluğa ilişkin bir karar vermesini istiyoruz."
Tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün avukatı Ali Rıza Dizdar da, müvekkilinin bu sabah 08.30'da Adli Tıp Kurumu'na gitmesi gerektiğini ifade ederek, "Müvekkilim, doktorlar müsaade etmediği için Adli Tıp Kurumu'na götürülemedi. Halen hastanede. Paşanın yanına gidiyorum, doktorlar koluna giriyor, yürüyor. Adli Tıp Kurumu'na, 'tehlikesi var' diye göndermiyor. Ama ben bu tehlikeyi ne mahkemeye, ne de savcıya anlatamıyorum" diye konuştu.
Ara kararlar
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada verilen aranın ardından mahkeme heyeti tarafından alınan ara kararlar, üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu tarafından açıklandı.
Buna göre, mahkeme heyeti, tutuklu sanık emekli Albay Hasan Atilla Uğur'un, tutuklu sanık Mustafa Koç ve tutuksuz sanık emekli Orgeneral Hurşit Tolon'un da avukatlarının taleplerini dikkate alarak, Beşiktaş'ta görevli İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca bir soruşturma kapsamında şüpheli olarak ifadelerine başvurulan Aytaç Yalman, İbrahim Fırtına ve Özden Örnek'in ifade suretlerinin incelenmek üzere istenmesine, gelecek ifadeler üzerinde herhangi bir kısıtlama kararı olup olmadığının sorulmasına karar verdi.
Tutuklu sanık Adil Serdar Saçan'ın avukatlarının talebi doğrultusunda, TÜBİTAK Gebze Başkanlığı'na yazı yazılmasını kararlaştıran mahkeme heyeti, CD'lerin oluşturma tarihi ve hangi bilgisayar tarafından yazıldığının tespiti konusunda, bilirkişilik yapacak bilirkişi listesinin gönderilmesinin istenilmesine, cevap geldiğinde ilgili bilirkişilerin mahkeme kalemine çağrılarak, yemin ettirilip talep doğrultusunda rapor hazırlamalarını kararlaştırdı.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanık Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın avukatının talepleri üzerine, UYAP sistemi kullanılarak video konferans sistemiyle hastanede olan sanığın savunmasının alınabilmesi için Beşiktaş'taki İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazı yazılmasını hükme bağladı.
Tutuklu sanık Cengiz Köylü'nün talebi doğrultusunda, MİT Müsteşarlığı'na yazı yazılmasını kararlaştıran mahkeme heyeti, İP/Karargah Evleri'ne ilişkin bilgilerin MİT Müsteşarlığına hangi tarihte ve ne şekilde gönderildiğinin sorulmasına ve ayrıca bilgi notunun dijital kaydının CD ortamında gönderilmesinin istenilmesine karar verdi.
Ahmet Hurşit Tolon'un avukatının talebi doğrultusunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazı yazılmasını karara bağlayan mahkeme heyeti, sanığın daha önce mahkemeye gönderilen ses kaydı içeren CD ve DVD'ler dışında verilmeyen ses kayıtlarının olduğunun belirtilmesi nedeniyle, sanıkla ilgili içeriğinde başka ses kaydı bulunan CD ve DVD'lerin olup olmadığının sorulmasını kararlaştırdı.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanık Tuncay Özkan'ın bugünkü oturumda iddianamede suçlandığı konularla ilgili gerekli açıklamalar bulunmadığını belirterek, iddia makamının, suçlandığı konular hakkında açıklama yapmasını istediğini hatırlattı.
Mahkeme Heyeti, iddia makamının, bu oturumda açıklamayı gerektirir bir hususun olmadığını, tüm açıklamaların iddianamede dile getirildiğini beyan ettiğine dikkati çekerek, buna göre iddianamenin bu haliyle mahkemece kabul edilip sanığa hem tebliğ edildiği, hem de huzurda tanıklara ve müdafilerine beyan ve talepleri doğrultusunda okunduğu, bu şekilde sanık ile ilgili suçlamaların iddianame doğrultusunda açıklığa kavuştuğu anlaşıldığından, mahkemece başka bir açıklamaya gerek duyulmadığı kaydedildi.
Tuncay Özkan'ın talebi doğrultusunda, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne müzekkere yazılmasını kararlaştıran mahkeme heyeti, sanığın teknik takibe alınıp alınmadığı ve kendisiyle ilgili gizli soruşturmacı atanıp atanmadığının sorulmasına hükmetti.
Mahkeme Heyeti, bu celsede duruşmaya katılan ve sorulduğunda Meclis'in muhtelif komisyonlarında görevli olduklarını, gözlemci sıfatıyla duruşmada bulunduklarını beyan eden milletvekilleriyle ilgili Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in "Milletvekilleri hakkında gereğinin yapılması için duruşma tutanaklarının Meclis Başkanlığı'na gönderilmesi" yönündeki talebini reddederek, milletvekilleri konusunda bu aşamada herhangi bir işlem yapılmasına yer olmadığına karar verdi.
Sanıkların tutukluluk hallerinin devamını kararlaştıran mahkeme heyeti, duruşması yarın saat 09.30'a erteledi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara