Dolar

34,9405

Euro

36,5984

Altın

3.017,94

Bist

10.058,63

Meal okurken neye dikkat etmeli?

Kur’an meali okumaya karar veren bir insanın niçin Kur’an meali okumak istediğinin de cevabını vermesi gerekir. Meal okumak istemesinin amacı nedir?

16 Yıl Önce Güncellendi

2009-12-14 10:43:00

Meal okurken neye dikkat etmeli?
KUR’AN MEALİ OKURKEN DİKKAT ETMEMİZ GEREKEN HUSUSLARLA İLGİLİ BİR KAÇ NOT

Mehmet Yaşar Soyalan*

Kur’an, yüce Rabbimizin ifadesine göre; insanlığı, cehaletin, sıradanlığın, kanıksanmışlığın karanlığından; imanın, farkındalığın, ferasetin aydınlığına çıkarmak için gönderilmiştir. Kur’an; insanlığın, rehberi, ışığı, yol göstericisi, yani hidayet kaynağıdır.

Kur’an’ın bu özelliğinin muhatapları nezdinde ortaya çıkabilmesi, onu rehber edinenlerin, yaşayan Kur’an’lar ve “güzel örnekler” olarak hayatın merkezinde yer alabilmeleri için, öncelikle (diğer bütün niteliklerden önce) O’nu anlıyor olmaları gerekir. Onu anlamak, onu okumaktan daha farklı, daha özel bir durumdur. Bu Arapça’yı veya bazı “ilimleri” bilip-bilmemenin de ötesinde, ondan bağımsız bir şekilde gerçekleşir. Üstelik bu durum, coğrafyanın veya çağın neresinde veya hangi aşmasında bulunursanız bulunun değişmez.

Çünkü Kur’an, muhatap için anlaşıldığında ancak gerçek anlamda Kur’an olur. Çünkü Kur’an, anlaşıldığında, yaşandığında, uygulandığında ancak Kur’an olma özelliği tezahür eder. Yoksa kapalı kapaklar, süslü bezler, çantalar içinde mahkûm olarak özgürlüğüne kavuşup hidayet olma özelliğini kazanacak günü hasretle bekler. Bunun gerçekleşmesinin ilk koşulu da, muhataplığın gerçekleşmesi, yani, bu, bana geldi diyecek bir bireyin ortaya çıkması ile mümkün olur. Bu ise, bireyin, Kur’an’ın muhatabı olduğunu bilmesi, yani Kur’an vahyinin özellikle kendisi için, (diğer birey ve topluluklardan önce kendisi için) inzal edildiğinin farkına varması ile hayat bulur.

Birey ancak bu farkındalıktan sonra onunla sağlıklı bir iletişim kurabilir. Dili, rengi, coğrafyası yaşadığı zaman dilimi ne olursa olsun, işte o zaman Kur’an ona seslenebilir. Ondan sonra iletişimin kendisi ve iletişim araçları üzerinde konuşmanın bir anlamı olabilir.

Muhatap bu karşılaşma ile henüz işin başındadır. Allah’ın kelamını okumaya, kendisine inzal edilen rahmeti almaya zihinsel olarak hazırdır. Ancak kendisine inzal edilen bu rahmetin “ne”liği ve içeriği konusundan habersizdir. Bu nedenle sorması ve cevabını bulması gereken bir çok soru vardır.

Bu sorulardan birincisi almaya/okumaya hazır olduğu ilahi kelam için zihninde nelerin olduğudur. Arapça bilsin veya bilmesin zihninde bir anlamlar dünyası ve anlamlar haritası, hatta anlamlar hiyerarşisi sözkonusudur. Öncelikle bunu çözümlemesi gerekir.

Çünkü ister Arapça ister başka bir dil ile konuşan bir toplumun üyesi olsun zihninde benzer haritalar egemendir. Zihin haritasında bulunan binlerce kelimenin kendine özgü anlamlarıyla dünyaya bakmakta onu anlamakta ve tanımlamaktadır. Bu nedenle muhatap okumaya zihinsel olarak hazır olduğu Kur’an’ı da bu kelimelerin anlam içeriğine uygun olarak anlayacaktır. Kendi halı hazır tanımları ve deyimlere yüklediği veya tarihi süreçte yüklenen anlamlara göre algılamak durumunda olacağından, sonuçta anladığı şey, Kur’an değil, bu tanım ve anlamlara göre yorumlanmış, hatta yeniden inşa edilmiş bir metin olur. Bu durum, Kur’an’ın anlam dünyasına girmesinin önündeki en büyük engeldir. Bu engelden kurtulmanın yolu, öncelikle engelin varlığını kabul etmektir. Dolayısıyla bu tespit yapıldıktan sonra Kur’an veya meali ile iletişime geçilmeli, bir süreç içerisinde Kur’an’ın anlam dünyasına girebileceğini bilmeli ve “şu şudur”, “bu budur” gibi tanımlamalardan kaçınmalıdır.

Arapça bilmeyen birisinin Kur’an ile muhataplığı doğal olarak mealler ile olacaktır. İşte muhatabın meali algılama biçimi, ilahi kelam ile iletişim kurması yönünde yeni bir engel oluşturabilir. Bu engelin aşılması veya mealin kendisinin bir engel oluşturmaması için, öncelikle mealin, Kur’an olmadığını bilmesi gerekir. Çünkü meal, belli niteliklere sahip de olsa bir beşerin, eksik veya fazla ilahi kelamdan anladıklarıdır. İşte Meal okumadan önce, okuyacağı metnin Kur’an’ın mesajını tam olarak yansıtmayacağını, içinde meali yapanın yetkinlik derecesine göre bazı eksiklik ve fazlalıkların olabileceğini bilmesi gerekir.

İşte bu bilinçle Kur’an meali okumaya karar veren bir insanın niçin Kur’an meali okumak istediğinin de cevabını vermesi gerekir. Meal okumak istemesinin amacı nedir? Çünkü bu okuma sonunda elde edeceği şey bu amaca uygun olacaktır. Meali, sevap kazanmak veya başkalarının ruhunu şad etmek için mi okumak istemektedir? Ancak böyle bir okuma onu Kur’an’ın anlam dünyasına sokmaz. Bazı ifade ve sahneler dikkatini çekse de zihin dünyasına fazla bir şey katmaz. Dediğimiz gibi önemli olan muhatap olmaktır. Ancak muhatap olunduğunda kendisi için okuduğunda ilahi kelam ona açılır.

Bilmesi gereken başka bir konu da, Kur’an’ın miladi 610 ile 632 yılları arasında 23 yıllık bir süreç içerisinde nazıl olduğunu bilmesi gerekir. Bunu bilmesi demek; Kur’an’ın bugün nazil olmadığını bilmesi demektir. Bu, Kur’an’ın bundan yaklaşık 1500 yıl önce Mekke ve çevresinde yaşayan ve Arapça konuşan bir topluma indiğini bilmek demektir. Bu nedenle, meal okumaya başlamadan önce, Kur’an’ın dilinin, verdiği örneklerin, tanım ve tanımlamalarının o dönem ve o coğrafya kültürü ile yakından ilişkisi olduğunun bilinci ile okunması gerekiyor. İmkânı varsa bu dönem ile ilgili bilgi edinmesi işini kolaylaştıracaktır.

Meal okumaya karar veren kişi bilmelidir ki, Kur’an, yeryüzünde ki dillerden bir dil olan ve bunun dışında başka bir özelliği bulunmayan Arapça dili ile nazıl olmuştur. O’nun Resulü olan Muhammed peygamber de Arapça konuşmaktadır. Hatta başka bir dil bilmemektedir. Bütün diller için sözkonusu olan durumlar Arapça için de söz konusudur. Bu nedenle, diller canlılar gibidir, doğar, gelişir ve ölürler. Yani zaman içerisinde hem kelimelerin içeriği, anlamı hem de görüntüsünde bazı değişiklikler olabilir. Bu durum Arapça için de sözkonusudur. Bu nedenle okuyucu bilmelidir ki, Kur’an kelimelerinin bu gün sahip oldukları anlamlar ilk anlamlarından oldukça farklı olabilirler.

Yukarıda ifade ettiğimiz gibi meallerin mütercimleri bir insan olarak hata yapabilir ve önyargılı davranabilirler. Bu nedenle okuyucu, meallerde mütercimin kendi mezhebi anlayışının ve fikri mensubiyetinin etkisi ve yönlendirmesinin olabileceğini hesaba katmalıdır. Okuyucunun Meal okurken karşılaştığı sıkıntıların önemli bir kısmının, mütercimlerin özel durumlarıyla ilgili olduğunu hesaba katmalıdır.

Aynı şekilde dillerdeki ifade biçimlerinin ve üslup yapılarının onun anlam dünyasını kavramada önemli etkisi olduğunun da göz ardı edilmemesi gerekir. Kur’an’ın kendine özgü ifade biçimleri ve yöntemleri bulunsa da bunların dilin yapısı ile uyumlu bir şekilde oluştuğunu bilmesi gerekir. Kur’an’ın öncelikle dini bir metin olduğu hesaba katılırsa, dini metinlerin genellikle sembolik ifadelerle yüklü olduğu ve bunların özel karşılıklarının/ anlamlarının olduğunun da bilinmesi gerekir. Gayb/görünmeyen/bilinmeyen âlemi ile ilgili anlatımlar doğal olarak şehadet/görünen/bilinen âlemi ile ilgili anlatımlardan farklı olacaktır.

Kur’an bugün bir kitap olarak elimizde olsa da, O’nun bildik kitaplardan çok farklı olduğunu, konularını ve içeriğini bildik kitaplardakı, yöntemlerden çok farklı yöntemlerle ele aldığının da bilinmesi gerekir. En azından o kitaplardaki, giriş, gelişme ve sonuç bölümleri Kur’an için söz konusu değildir. Kur’an’daki 114 sure ayrı bir kitap olarak ele alınabilir. Kur’an’ın bir bütün olarak kendi iç bütünlüğü bulunsa da surelerin de kendine özgü bir iç bütünlüğünün olduğu ve asıl bütünlüğün bu süre bütünlüğü olduğu unutulmamalıdır.

Yine bilinmelidir ki Kur’an, yazılı bir metin olarak değil, sözel bir metin olarak resulullah Muhammed’in kalbine nazıl olmuş, O’nun tarafından da yine sözlü olarak ilk muhataplarına aktarılmıştır. Bu şu demektir: Sözel bir metinin anlatım biçimi ve yöntemlerinin, yazılı bir metinin anlatım biçimi ve yöntemlerinden farklı olduğudur. Kur’an’ın üslubu daha çok bir hatibin konuşmasına benzer. Hatibi, konuşurken dinlemek ile, onun konuşmasını kağıt üzerinden okumak arasında ne kadar fark olduğu ilgilenenlerin bildiği açık bir gerçektir. Okuyucu eldeki metnin sözlü bir metnin yazıya geçirilmiş bir metin olduğunu unutmamalıdır.

Bu açıklamalardan sonra okuyucu meali okumaya nasıl ve nereden başlayalım diye sorabilir. Bizim kanaatimiz, Kur’an’ın 23 yılık bir zaman diliminde nazil olması nedeniyle onu okumanın da buna uygun olması gerekir. Yani bilinen nüzul sıralardan birisine göre okunabileceği gibi, bu öncelikleri az çok yansıttığı için Nas, Felek, İhlas… suresinden Fatiha suresine doğru da okunabilir.

Kur’an metni içerisinde, Kur’an’ın, Mekke ve çevresinde yaşayan insanları muhatap aldığını, bunların da; Müşrikler, Yahudi ve Hıristiyanlar ile Müslümanlar olduğunu bilmesi, onu anlamasında büyük katkıları olacaktır. İlgili sürenin öncelikle hangi muhatap kesimini hedef aldığına dikkat etmesi gerekir.

Tüm bunlardan sonra okuduğu metin, herhangi bir mütercimin hazırladığı bir meal olsa da, hazırlanan metin Allah’ın kelamının tercümesidir. Bu nedenle onu dikkatle, özenle ve düşüne düşüne okumak gerekir. Okurken acele etmemeli, bu konuda sabır en önemli yardımcımız olmalıdır. Sabır bizi peşin hükümlülükten ve acele yargılardan korur. Vahyin bir deniz, denizin de kolay kolay içinde pislik barındırmadığı göz önünde bulundurulursa, Kur’an mealini tekrar tekrar okuduğumuzda birçok yanlış anlayışımızın zaman içerisinde düzelmiş olduğuna şahit oluruz.

Son söz olarak şu da eklenebilir: Kur’an teorik tartışmalar kitabı değildir. Günlük sıkıntı ve ihtilaflarımızı onu alet etmeden, yani Kur’anı, kendi düşüncelerimizi veya yaptıklarımızı meşrulaştırıcı bir araç olarak görmeden okumamız gerekir.

Kur’an hidayet kaynağıdır. Biz ona halis bir şekilde yaklaşırsak bizi hidayete götürür ve ondan azami istifadeyi sağlamış ve onun nuruyla aydınlanmış oluruz. Ayrıntılı açıklamalar için Kur’an Meali Okuma Kılavuzu isimli kitabımızdan yaralanılabilir

*Eğitimci, yazar. Mehmet Yaşar Soyalan, Kur’an Meali Okuma kılavuzu, Ağaç Kitabevi yayınları, İstanbul. Yazara şu mailden ulaşabilirsiniz: [email protected]

Haber Ara