'Ben burdayım, komutanlar nerde'
2. "Ergenekon" davasının tutuklu sanıklarından Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Balbay, çapraz sorgusunda mahkeme heyeti üyelerinin sorularını cevaplandırdı.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-12-14 16:36:00
Özese de, "Bizim görevimiz eleştirmek değil. Bizim görevimiz var olan iddiaları araştırmaktır" dedi.
Balbay, Özese'nin sorusu üzerine, Kent Otel'de yapılan "Ehl-i Dil" grubunun toplantılarına 20 kadar Yargıtay ve Danıştay üyesi, 5 kadar belediye başkanı, 10 kadar profesör, 4-5 tane emekli asker, 2-3 tane de sivil toplum önderi ile dernek başkanlarının katıldığını söyledi.
Tutuklu sanık Balbay, Kırklar Meclis'ini bilmediğini, Diyalog Gurubu'nun ise bir kez katıldığı toplantısında görüş değerlendirmeler yapıldığını kaydetti. Gazeteci olarak ayda 4 konferansa katıldığını ifade eden Balbay, tutuklu sanık İnönü Üniversitesi eski Rektörü Fatih Hilmioğlu'nun talebi üzerine üniversitede bir kez tek başına konferans verdiğini anlattı.
Tolon'un programlara telkini oluyor muydu?
Tutuksuz sanık Hurşit Tolon'un emniyet ifadesinden bir bölüm okuyan Özese'nin, "Tolon, televizyon ve radyo programlarınızda etkide bulunuyor muydu?" sorusuna karşılık Balbay, "Hiçbir şekilde etkili olmazdı. Her programdan sonra binin üzerinde tepki alırım. Ender olarak da Tolon birkaç kez arayarak, 'iyi bir konuşma yaptınız' demiştir. Bana hiçbir telkini olmamıştır. Benim kendi değerlendirmelerim vardır. İnsanlarla tartışır, konuşur, ama düşüncelerimi kendim oluştururum" diye konuştu.
Balbay, Hakim Özese'nin, "gizli belgelerin kendisine CD, DVD veya belge olarak mı geldiğini sorması" üzerine, bu belgelere dayanarak 2004, 2005 ve 2006 tarihlerinde kitaplar yazdığını ifade etti. Balbay, bu belgelerin kendisine bazen DVD, bazen de belge olarak değişik şekillerde geldiğini dile getirerek, bunların aynı zamanda Cumhuriyet Gazetesine geldiğini kaydetti.
Hasan Hüseyin Özese'nin, "bu belgelerin aynı kurum ve kişilerden mi geldiği" yönündeki sorusuna karşılık Balbay, farklı kişilerden aldığını, gazetecinin pek çok kanala ulaşabildiğini, gazetecinin her şeyi bilen değil, neyi nerede bulacağını bilen kişi olduğunu kaydetti. Kimsenin telkini ile yazı yazmadığını belirten Balbay, "Yazılarımda teröre övgü yoktur" dedi.
"Özkök ile diyaloğum hep sürmüştür"
Tutuklu sanık Mustafa Balbay, emekli Orgeneral Hilmi Özkök ile diyaloğunun hep sürdüğünü anlatarak, "Tutumlarını eleştirdiğim olmuştur. Ama nezaket kuralları içindedir. 15 Temmuz 2007 tarihinde bir toplantıda 45 dakika sohbet ettik. Konuştuklarımız yazılmamak kaydıyla olduğu için açıklamıyorum. Ben farklı niyette bir gazetecilik yapmadım. Yıpratılmasını içeren bir yazım olmadı" diye konuştu.
"Genç subaylar tedirgin" yazısı
Özese'nin "Genç subaylar tedirgin" başlıklı yazıyı araştırma yaparak mı yazdığı şeklindeki sorusu üzerine Balbay, dönemin Genelkurmay Başkanının, Başbakanı makamında ziyaret ettiğini ve 1.5 saat görüştüklerini ifade ederek, "Gazetelerde, 'olağan dışı toplantı' diye haber yapıldı. Ben ilk iki gün duyumlarımı doğrulatamadığım için haber yapmadım. Daha sonra Başbakanlıktaki kaynaklarımdan da onaylattım. Bu haberde, bir toplantının içeriğinin haber yapılması var" görüşünü savundu.
"Arabesk filmini izledim... Durumum ona benziyor"
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in geçtiğimiz oturumunda davanın özünün darbe olduğunu söylediğini kaydeden Mustafa Balbay, "Savcı davanın özünü çağırdı. Kuvvet komutanlarının ifadesini aldı, mahkemeye sevk etmedi. O oturumda, 'Ben buradayım, günlükleri yazanlar nerede? diye sormuştum. Şimdi bu soruya ek yapıyorum. Darbeyi yapacak olanlarla, darbeye maruz kalacaklar nerede? Bu davada tanık olacakken, hatta tanıklığım dahi yasa gereği kendi irademe bağlıyken 10 aydır tutukluyum. Hafta sonu dosyaları incelerken Şener Şen'in oynadığı Arabesk filmini izledim. Durumum buna benziyor" dedi.
Balbay, üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu'nun, "Kişi olarak sormuyorum, gizli belgeler askeri şahıslardan mı geliyordu?" sorusuna Balbay, Basın Kanunu'nun, gazetecinin haber kaynağını açıklama zorunluluğu olmadığını düzenleyen 12. maddesinden yararlanma hakkının tanınmasını istedi. "Hurşit Tolon ile arkadaşlık şeklinde diyaloğunuz var mıydı?" sorusuna ise Balbay, Tolon ile resmi bir ilişkisi olduğunu söyledi.
Balbay, tutuksuz sanık emekli Orgeneral Şener Eruygur ile de birkaç kez görüştüğünü hatırlattı. Balbay'ın çapraz sorgusunun ardından avukatı Mehmet İpek savunmasını yapıyor.
Tuncay Özkan'dan Balbay'a sorular
Duruşmada, Balbay'a sorular yönelten tutuklu sanık Tuncay Özkan, Balbay ile Cumhuriyet gazetesi Ankara bürosunda işe başladığı 1984 yılından 1998 yılına kadar aynı mesai ortamını paylaştığını belirterek, Balbay ile baş başa bir kez bile yemek yemediklerini, 15 dakika karşılıklı bir kahve içmedikleri anlattı. Özkan, Balbay ile arasında örgütsel bağ bulunduğuna ilişkin iddiaların asılsız olduğunu ifade etti.
Özkan'ın soruları üzerine Balbay, "yeni bir parti kurması ve partinin başına geçmesi konusunda Özkan'ı yönlendirdikleri" iddiasının doğru olmadığını dile getirdi. Özkan, sorularının ardından "Mustafa Balbay, çok değerli bir entelektüeldir. Türk basın sektörünün yetiştirdiği ender gazetecilerden birisidir. Ancak bu durum, Tuncay Özkan ile dost olacağı anlamına gelmez" dedi.
Tutuklu sanık emekli Albay Hasan Atilla Uğur'un, "Kendisiyle kaç kez, nerede görüştüğü, görüşmelerde baskı, şantaj yapılıp yapılmadığı" şeklindeki sorularına Balbay, "Kürşat" olarak bildiği ve "Albayım" şeklinde hitap ettiği Uğur ile Jandarma Genel Komutanlığı'ndaki Levent Ersöz'ün makam odasında 2 kez görüştüğünü söyledi.
Balbay, Uğur ile görüşmelerinin karşılıklı nezaket içinde olduğunu ve herhangi bir belge alışverişinde bulunmadığını anlattı. Tutuklu sanık Gürbüz Çapan da Ersöz'ün odasında yapılan görüşmenin kayıt altına alınmasına ilişkin, "Devlet geleneğinde, iffeti düzgün olmayan kişilerle yapılan görüşmeler kayda alınır, kapı açık bırakılır. Görüşmenizin kayıt altına alınmasından dolayı kendinizi nasıl hissediyorsunuz?" diye sordu.
Balbay da, "İnsanın gizlice görüntüsünün alınması hoş bir şey değil. Üzüldüm ve bu durumu yadırgadım. Bu görüşme resmi makamda olmuştur. Ben pek çok resmi makama gittim" dedi.
Çapan'ın "İlhan Selçuk bana niye kefil olmuştur?" şeklindeki sorusu üzerine Balbay, Gürbüz Çapan'ın, Cumhuriyet gazetesinin hissesini alan 200 kişiden biri olduğunu, hisse almanın o kurumun sahibi olduğu anlamına gelmediğini kaydetti.
Çapan: "Doğruyu söylediğim için CHP'den attılar"
Çapan da Jandarma Genel Komutanı ve MİT Müsteşarının kendisi hakkında terör örgütleri PKK ve DHKP/C'ye yardım ettiğini söylediklerini ifade etti.
Çapan, "Doğruyu söyleyen hiçbir köyde barınamıyor. Doğruyu söylediğim için CHP'den attılar beni. Ayrıca dönemin Jandarma Genel Komutanı benim hakkımda 'pislik' diyor. Bana pislik diyorlar, hakaret ediyorlar. Savcı da alıp bizi aynı örgüte sokuyor. Bu örgütü savcı kurmuş" diye konuştu.
Tutuklu sanık Adil Serdar Saçan da "Fethullahçı yapılanma hakkında 2001'de İstanbul DGM'den aldığı bir çalışma iznine ilişkin talebin yer aldığı iki sayfalık gizli belgenin, Cumhuriyet Gazetesi'nin Ankara bürosunda yapılan aramalarda ele geçirildiğini, bu belgede imzası olduğu için de kendisinin örgütle bağlantısının kurulduğunu" öne sürdü.
Saçan, "Bu 66 sayfalık metni biliyor musunuz? Benimle hiç görüştünüz mü, daha önce tanıştınız mı? Size bilgi, belge verdim mi?" şeklindeki sorularına Balbay, o dönemde Fethullah Gülen hakkında dava açıldığı için pek çok haber yapıldığını, Cumhuriyet gazetesine de bu konuyla ilgili pek çok belge geldiğini söyledi.
Balbay, 66 sayfalık belgeyi görmediğini belirterek, Saçan ile hiçbir görüşmesi olmadığını, Ankara'da pek çok haber kaynağı bulunduğunu, ancak Saçan'ın hiçbir zaman haber kaynağı olmadığını kaydetti.
Levent Ersöz'ün avukatı Ali Rıza Dizdar'ın sorusu üzerine Balbay, Ersöz ile birkaç kez Meclis binasının karşısında bulunan Jandarma Genel Komutanlığındaki odasında görüştüklerini belirtti. Ersöz'den hiçbir belge almadığını ifade eden Balbay'a, Dizdar, "Sizden hükümeti devirecek bir talepte bulundu mu, darbe sözü etti mi, ilişkinizin derecesi gazetecilik sınırları içinde mi geçti, 'ağabey' diye hitap ettiniz mi, görüşmelerinizin kayda alınıp alınmadığından haberiniz var mıydı?" şeklinde sorular yöneltti.
Balbay da, yapılan kayıttan haberi olmadığını, Ersöz'e ağabey diye hitap etmediğini, Ersöz'ün de kendisine "Sayın Balbay" diye hitapta bulunduğunu, gazetecilik sınırları içinde Ersöz ile görüştüğünü, darbe sözcüğünün geçmediğini kaydetti.
Balbay, "Bir komutanın makam odasında gizli toplantı yapılmasını mahkemenin takdirine bırakıyorum. Kayda alınabileceğim hiç aklıma gelmedi" dedi.
Tolon ile görüşme
Tutuksuz sanık emekli Orgeneral Hurşit Tolon'un avukatı İlkay Sezer'in soruları üzerine Balbay, TSK'da görevliyken Tolon ile resmi ziyaret şeklinde görüştüğünü belirtti.
Görüşmelerin randevu şeklinde olduğunu, ülkenin genel durumu, terör gibi konuları konuştuğunu, Tolon ile özel bir görüşme ve konuşma yapmadığını kaydeden Balbay, basın açıklamasının haber olduğunu, ilanın da para ile verildiğini dile getirdi.
Tutuklu sanık Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın avukatı Yasemin Antakyalı'nın sorusu üzerine de Balbay, Kent Otel'deki toplantıların hiçbirinde Haberal'ın yer almadığını söyledi. Mustafa Balbay, Haberal'ın aynı otelde Kamran İnan tarafından düzenlenen toplantılara katıldığını ifade etti.
SON VİDEO HABER
Haber Ara