Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Soner Yalçın’dan Müslümanlara ağır hakaretler

Ergenekonculara verdiği destekle bilinen Hürriyet gazetesi yazarı Soner Yalçın, son kitabında Türkiyeli Müslümanlara ağır hakaretler savurdu.

16 Yıl Önce Güncellendi

2009-12-07 10:39:00

Soner Yalçın’dan Müslümanlara ağır hakaretler
“Bu dinciler o Müslümanlara benzemiyor” adını verdiği kitabı, ‘Aydın Doğan’ın yayınevinden çıkan Yalçın, kitabın kimi bölümlerinde Müslümanlara hakaret ederken; kimi bölümlerinde ise komik saldırganlık örneklerine yer veriyor.

Soner Yalçın, ETÖ’den tutuklu olan Doğu Perinçek’in “2000’e doğru” isimli dergisinde gazeteciliğe başlarken, hâlâ Ergenekon davasında sanık olan Serhan Bolluk, Adnan Akfırat ve Hikmet Çiçek ile birlikte çalışmıştı.

Ergenekon Terör Örgütü’ne verdiği destekle bilinen Soner Yalçın, son kitabında Türkiyeli Müslümanlara ağır hakaretler savurdu. Aydın Doğan’ın sivri kalemlerinden olan ve Hürriyet gazetesinde yazan Yalçın, “Bu dinciler o Müslümanlara benzemiyor” adını verdiği kitabının kimi bölümlerinde Müslümanlara hakaret ederken, kimi bölümlerinde ise komik saldırganlık örneklerine yer veriyor.

ERGENEKONCULARLA YILLARDIR BİRLİKTE

Gazeteciliğe ETÖ’den tutuklu İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in “2000’e Doğru” isimli dergisi ile başlayan Soner Yalçın, şimdi de darbecilere verdiği destekle biliniyordu. Hâlâ Ergenekon davasında sanık olan ve Silivri’de tutuklu bulunan Serhan Bolluk, Adnan Akfırat ve Hikmet Çiçek ile birlikte çalışan Soner Yalçın, uzun yıllar boyunca Show TV ve CNN Türk’te çeşitli programlar sundu. Bir dönem Kurtlar Vadisi dizisinin de konsept danışmanlığını yapan Yalçın, “Efendi 2: Beyaz Müslümanların Büyük Sırrı” ve “Hangi Erbakan?” isimli kitaplarıyla da Müslümanlara ağır hakaretler etmişti.

ÖRNEK GÖSTERDİĞİ İNSANLAR:RAKI, LİKÖR İÇEN DİNDARLAR

Soner Yalçın, “Bu dinciler o Müslümanlara benzemiyor” ismini verdiği kitabında, Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde yaşamış kimi isimleri, bugünkü Müslümanlara örnek gösteriyor ve “Siz dincisiniz, onlar ise Müslüman’dı” diyor. Yalçın’ın örnek verdiği isimlerden birisi de Nezihe Araz. Yalçın, Nezihe Araz’ı şöyle anlatıyor: “Dindardı. Bir dergâha bağlıydı ama hayatı boyunca saçını hiç örtmedi. 5 vakit namaz kılmadı, oruç tutmadı. Erkek meclislerinden kaçmadı. Kendini hiç ikinci sınıf görmedi. Meyhaneye gidip rakı da içti, Nesimi’den türkü de söyledi.”
Yalçın’ın örnek gösterdiği isimlerden bir diğeri ise Necmettin Hilav. Yalçın, Hilav’ı ise şöyle anlatıyor: “Muhafazakâr bir hayat tarzı benimsedi; örneğin ağabeyinin tersine, ağzına içki koymadı. Çok nadir, minik kadehte likör içerdi.” İçki ve likör içen, tesettürle hiçbir ilgisi olmayan, namaz kılmayan ve oruç tutmayan insanları bugünkü Müslümanlara örnek gösteren Yalçın, CHP’yi de kendince aklıyor...

CHP’NİN TESETTÜRLE HİÇBİR PROBLEMİ YOKMUŞ

Kurulduğu günden itibaren Anadolu halkının tesettürü ile uğraşan CHP’yi de “özgürlükçü” ilan eden Yalçın, kitabında, CHP’nin tesettürle hiçbir problemi olmadığını iddia ediyor. Yalçın’ın iddiaları şöyle: “CHP’nin 4. Kurultayı, aldığı kararlarla tek parti egemenliğini iyice pekiştirdi. İşte böyle bir kongrede bile çarşaf ve peçe konusunda sert tedbirler alınmadı. Hani dinci basın hep veryansın eder ya; ‘CHP kadınlarımızın başındaki örtüyü jandarma zoruyla aldı..’ diye. Bırakın bunun koca bir yalan olduğunu, CHP’nin peçe ve çarşaf dışında kadının örtünmesiyle ilgili hiçbir problemi olmadı. Örtünmenin gelenek-görenek olduğunu ve ülkenin aydınlanmasına paralel olarak bu tabunun yıkılacağına inandı.”

Kitabın 73. sayfasında bunları yazan Yalçın, yine aynı sayfada bu defa komik bir şekilde yakalanarak CHP’nin gerçek yüzünü yine kendisi ortaya koyuyordu: “CHP kongresinden önce bazı belediye meclisleri aldıkları kararla çarşaf ve peçenin giyilmesini yasaklamıştı. Örneğin, Adana Belediye Meclisi 15 Şubat 1935’te aldığı kararla, 16 Mart 1935’ten itibaren peçenin ve çarşafın giyilmesini oybirliğiyle yasakladı. Bazı belediyeler, peçe ve çarşaf giyilmemesi için ilginç yöntemler buldular: Örneğin, Bursa belediye meclisi, terzilere peçe ve çarşafın dikilmesini yasakladı.”

KOMİK AKIL YÜRÜTMESİ: BAŞBAKAN, AKP DENİLMESİNE NEDEN KIZIYOR?

Kitabında oldukça komik akıl yürütmeleri de yapan Yalçın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, AK Parti’ye AKP denilmesine neden kızdığını ise kendince şöyle açıklıyor; “Başbakan, neden AKP denilmesine çok kızıyor?.. Bunun yanıtını, Orhan Hançerlioğlu'nun ‘İslâm İnançları Sözcüğü’ kitabı veriyor. Bakınız sayfa 17'deki ‘AKABE’ sözcüğünün karşısında ne yazıyor: ‘Şeytanın oturduğuna inanılan tepe. Bu akabelerin en ünlüsü Mekke'yle Mina arasındaki tepedir. Hac bayramında Müslümanlar bu tepedeki taştan sütunu (Camrat al-Akabe) taşlarlar, böylelikle de bir zamanlar orada oturduğuna inanılan Şeytanı taşlamış olurlar.’ Yaaa. Şimdi anladınız mı Başbakan Erdoğan'ın ‘A-KE-PE’ denilmesinden çok rahatsız olduğunu? Başbakan'a göre partisine ‘AKP’ diyen herkes, aslında ‘Şeytan’ diyordu. Başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, AKP'lilerin İslâm bilgileri pek zayıf değil mi? Mekke'de Şeytanın oturduğu inanılan tepenin adını, partilerine isim yapmışlar. Bir de İmam Hatip mezunu olacaklar.”

VAKİT’E DE İFTİRA ATTI

“Araştırmacı Gazeteci” unvanı yerine “Karıştırmacı Gazeteci” olarak bilinen Soner Yalçın, gazetemiz Vakit’e de iftira atmaktan çekinmiyor. Yalçın, ABD’nin yeryüzünde yaptığı bütün zulümleri detayları ile okurlarına duyuran gazetemizi, ABD’ye karşı eleştirel yaklaşımını yumuşatmakla itham ediyor. Irak ve Afganistan başta olmak üzere, ABD’nin vahşi saldırılarına maruz kalan bütün coğrafyaların acılarına ortak olan Vakit’e iftira atan Yalçın’ın araştırmacı sıfatını kullanmasına rağmen, günlük gazeteleri dahi okumadığı, Vakit’in, ABD’nin vahşi saldırılarına karşı çıkışının değişmeden devam ettiğinden haberdar olmadığı anlaşılıyor...

“EYVAH, BU DİNCİLER, O EZDİĞİMİZ MÜSLÜMANLARA BENZEMİYOR!”

Gazeteci-Yazar Salih Tuna ise bir süre önce, “Eyvah, bu dinciler, o ezdiğimiz Müslümanlara benzemiyor” başlığı ile yazdığı yazısında, Soner Yalçın’ın gerçek yüzünü ortaya koyuyordu. Tuna yazısında şunları aktarıyordu: “ ‘Bu Dinciler, O Müslümanlara Benzemiyor’u, ‘Eyvah, bu dinciler o ezdiğimiz Müslümanlara benzemiyor!’ şeklinde mi okumalıyız yoksa? Yani... ‘Cinnet Mustatili’ yaşattıkları ‘O Müslümanlara’ duydukları ‘özlemin’ ifadesi mi bu? Soner Yalçın ve kankası Oray Eğin'in ruh ikizleri, ‘O Müslümanlardan’ biri olan Necip Fazıl'a vaktiyle yapmadıklarını bırakmamışlardı. Çok ibretamiz bir hadisedir, dikkat isterim: Üstadımız Necip Fazıl, 1962'de, Çetin Emeç'in çıkardığı ‘Son Posta’da ‘Kırmızı’ serlevhalı bir makale neşretmişti. ‘Babanız Atatürk’ün müellifi Falih Rıfkı'nın gazetesi öyle bir linç kampanyası başlatmıştı ki; (‘Dünya’ gazetesinin haberine göre) ‘Devrimci gençler’ galeyana gelmiş, Necip Fazıl'ı Eskişehir'de protesto etmişti. Şu vahamete bakın: Masum bir makale yüzünden, neredeyse ta o zamanlar ‘Cumhuriyet Mitingleri’ tertip edilecekti.”

Kaynak: Vakit

Haber Ara