Kurt kuzu postuna bürünse de kurttur

Defne Bayrak / Timeturk

Arap gazeteleri bugün İsrail’in yerleşimi durdurmak adına attığı sahte adım ve ABD’nin bu yalanı süslemek için sarfettiği çaba gündeme geliyor. Yıllardır oynanan oyunun hep aynı olduğu ve artık Filistinlilerin bundan ders çıkarmasının şart olduğuna dikkat çekiliyor. Diğer yandan Irak’ın siyasi yolsuzlukta geçiş ülkelerinin başını çektiği, demokratik süreçlerde görülen bu siyasi yolsuzluğun her türlü ilerleme ve kalkınma adımlarının önünü kestiği ve yine Irak’ta çok çeşitli sebeplerle görülen ölümler, Amerikalıların bu ölümlerin gerçekleşmesine nasıl vesile olduğu kaleme alınıyor.

Birleşik Arap Emirlikleri’nden yayımlanan Daru’l Haliç gazetesi bugünkü “Tefeci ve istenen bedeller” başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; “Yerleşimin dondurulması, hemen düşen bir yalandan ibaret. Ne Siyonist tacir ne de Amerika’nın yaptığı makyaj, direk ve dolaylı tüm araçları kullanarak Siyonist varlığın sunduğunu “benzeri görülmemiş bir adım” ve “acı bir taviz” olarak göstermeye çalışmasına rağmen rağmen pazarlanmasında işe yaradı. Bunun dışında kurdu kuzu, hırsızı bir şey getiren gibi göstermeye çalışan yaygın terimler de bulunuyor. Hikaye aynı hikaye. İşgalcinin, boyutu her ne kadar küçük olursa olsun ödemek istemediği bedellerin hikayesi!
Bu, Gilat Şalit’in salınması için içindekini dışına vuran bir hikayedir. Düşmanın hapishanelerindeki binlerce Filistinliyi kimse sormuyor. Salınmaları için ciddi anlamda kimse hareket etmiyor. Düşmanın bu esirlerden yüzlercesini Şalit karşılığında salması “bir strateji değişikliği”dir ve varlıkta tekrar edildiği gibi Araplar İsrail’e bedel ödetme isteğinden vazgeçene kadar da duraksatılmasına izin verilemez.
Öyle ki Araplar maruz kaldıklarından ders alsın, altmış; hatta daha fazla yıldır başından geçenlerden faydalansın. Kurt bu süre boyunca onlara emanet olanla kendilerine şantaj yaptı. Çünkü o, boğazını doyurmak için hiçbir şey karşılığında her şeyi elde etmek, vücutlarını lime lime doğramak istiyor. Peki işgalcinin vahşeti bugünkü boyutuna ulaşana kadar Filistin’de veya diğer ülkelerde ödedikleri bedeli hiç saydılar mı?"

Irak yolsuzlukta ipi göğüslüyor

Londra’dan yayımlanan Eş-Şarku’l Ewsat gazetesi bugünkü “Siyasi yolsuzlukta” başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; “Son olarak hazırlanan uluslar arası bir rapor Irak’ı yolsuzluğun en üst düzeyde olduğu geçiş ülkeleri arasında saydı. Irak cephesi ise bu raporu, hükümetin yolsuzlukla mücadelede artan çabalarını görmezden gelen, önceki yılların değerlendirmelerini tekrar eden, pratik gerçeklere dokunmaktansa daha çok duyumlara dayanan yanlış bir rapor olarak nitelendirdi. Ancak şu da biliniyor ki Uluslar arası Şeffaflık Örgütü alandan uzak olsa da ölçüm için dünyanın hemen hemen her yerinde geçerli standartlar koymaktadır. Bununla beraber değerlendirmelerin bozukluğu, tehlikeleri azaltmaz. Dünya Bankası yolsuzluğu, iktidarın şahsi menfaatler için kötüye kullanılması diye tanımlamaktadır. Yani ister geniş ister dar çaplı olsun yolsuzluğun tehlikesi aynıdır. Özellikle de yetkililer kötü yönettiklerinde ya da daha iyi bir yaşam için kullanılması gereken kaynakları şahsi menfaatler için kullandıklarında sivil toplumun gelişimini engellemekte, fakirliğin artmasına neden olmaktadır. Bunun dışında daha çok gelişmekte olan geçiş ülkelerinde demokrasi ve hukukun üstünlüğü için de tehdit oluşturmakta, mali sorumluluğu yıkmakta, yabancı yatırımın akışını, ekonomik işleyişi aksatmakta, kanun koyuculara ve yargı sistemine güveni azaltmaktadır. Açıkça görülmektedir ki yolsuzluk, ödenmesi zorunlu maliyetler gibi demokratik dönüşümlerin ya da demokrasi kaosunun ayrılmaz bir parçası olmuştur. Ancak bu kaos tehlikesi daha az olmayan başka bir yolsuzluğu daha ortaya koymaktadır ki bu da siyasi yolsuzluktur. Siyasi yolsuzluk bir olgu olarak mali yolsuzluk ve sosyal yolsuzlukla iç içe girebileceği gibi onlardan ayrılabilir de. Ancak bu iki yolsuzluk türüyle, devletin kurulması, toplumun kalkınması ve kurumlarının kökleştirilmesinin sabote edilmesinde ortaktır.
Siyasi yolsuzluğun bizde hükümet ve muhalifleri arasında bölüşülen bir şey haline geldiği dikkat çekmektedir. Aynı şekilde siyasi sürecin içindeki kişilerle onların çekilmesi için uğraşanlar da bu paylaşımın içindedir. O kadar ki sanki eleştiri sadece rollerin ve konumların değişimi için yapılmaktadır."

Irak’ta her şey ölüyor

Suudi Arabistan’dan yayımlanan El-Hayat gazetesi bugünkü “Yangınlar, tozlar, susuzluk ve yara iyileşmiyor” başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; “Irak’ta bugün her şey ölüyor; insan, nehir, hurma ağacı ve hayal. Irak’ta insan sadece bomba yüklü araçlardan ve patlayıcılardan ölmüyor. Aynı zamanda doğa ve Iraklıların kendileri de bu ölümün hızlanmasına ve gerçekleşmesine yardımcı olmaktadır. Biri silahla diğeri kaçırılarak ötekisi susuzluktan dördüncüsü de Bağdat caddelerindeki kabus gibi kalabalıktan kaynaklanan trafik nedeniyle meydana gelen kazalar sonucu gerçekleşen ölüm.
İşgalci Amerika’nın Bağdat semalarında 30 km uzaklıktaki silahları keşfetme gücüne sahip uyduları bulunuyor. Bu uydular tüm Bağdat’ı kapsıyor. Yani şehre giren herhangi bir bombalı aracı bu uydular tespit edebilir. Ancak kaderle oynamayı seven Amerikalılar bunu Irak hükümetine belli etmiyor. Iraklıların da büyük yabancı şirketlere getirttiği cihazları bulunuyor ancak bu cihazlar ne silahları ne de bomba yüklü araçları tespit edebiliyor.
Iraklıların kendilerini kurtarmak için bir şey yapması gerekir. Önümüzdeki seçimler bunu yapmak için büyük bir fırsattır.”

Kurt kuzu postuna bürünse de kurttur

Arap basınında bugün İsrail’in yerleşimi dondurma oyunu, Irak’ta siyasi yolsuzluğun hat safhaya ulaşması ve ABD’nin Irak’ta Iraklılara oynadığı oyun gündeme geliyor.