“Ritmik Diplomasi” D-8’i harekete geçirebilecek mi?
Gelişmekte olan sekiz ülkenin oluşturduğu D-8’lerin Dışişleri Bakanları 2 Kasım tarihinde Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da bir araya gelerek teşkilatın gelecek vizyonunu ele aldılar.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-12-03 16:07:00
Bilindiği gibi D-8, ekonomik işbirliği platformu olarak Türkiye 'nin daveti üzerine İran, Pakistan, Bangladeş, Malezya, Endonezya, Mısır ve Nijerya'nın katılımıyla 1997'de İstanbul'da düzenlenen Liderler zirvesi ile hayata geçirilmişti.
D-8 Bakanlar Konseyi’nin bu yılki toplantısında Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu temsil etti. Konsey’de ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi ve ticaret hacminin arttırılması konusunda hedefler ve çalışmalar ortaya konulurken gıda güvenliği, iletişim, ulaştırma, tarım ve enerji konularında bugüne kadar gerçekleşen çalışmalar masaya yatırıldı ve geleceğe dair yol haritası belirlendi.
Bakanlar Konseyi ve öncesinde yapılan Komisyon toplantısında en göze çarpan gündem maddesi Tercihli Ticaret, Vize ve Gümrük anlaşmaları idi. 2006 ve 2008 Devlet ve Hükümet Başkanları zirvelerinde kabul edilen bu anlaşmalar halen üye ülkelerin meclislerinde onay bekliyor. D-8 Sekreterya’nın hazırladığı verilerde 1997-2008 yılları karşılaştırıldığında D-8 içi ticaret 14 Milyar dolardan 78 Milyar dolara, toplam ticaret ise 400 milyar dolardan 1.2 trilyon dolara çıktığı görülüyor. Her geçen yıl artan bir ticaret hacmine sahip olan D-8, anlaşmaların yürürlüğe girmesiyle ekonomik ve ticari işbirliğinin geliştirilmesinde önemli bir adım atmış olacak.
Gündemde yer alan bir diğer önemli konu ise D-8’e uluslararası platformda hukuki kimlik kazandıracak, saygınlığını arttıracak ve kurumsal yapısını güçlendirecek bir çalışma olan tüzük (charter) konusu idi. Genel Sekreter Dipo Alam’ın örgüte etkinlik kazandırma çabalarının bir ürünü olan tüzük, ilk olarak Komisyon toplantısında gündeme alındı. Komisyon, Sekreterya’nın hazırladığı tüzük taslağına uzmanlar heyetinde tartışılıp son şeklinin verilmesi yönünde karar aldı ve konuyu Konsey gündemine havale etti. Konsey toplantısında Bakan Davutoğlu’nun yeni bir vizyona ihtiyaç olduğunu vurgulayarak konuya sahip çıkması ve çalışmanın tamamlanması için oluşturulan uzmanlar heyetinin İstanbul’da toplanması teklifi sürece yeni bir ivme kazandırdı.
Ayrıca Davutoğlu’nun küresel ekonomik krizle birlikte D-8 ülkeleri arasında ortak bir pozisyon oluşturma ihtiyacının açıkça ortaya çıktığını hatırlatarak ortak deneyimlerin paylaşılacağı bir çalışma ekibinin kurulması teklifi ve Mısır’ın önerisi olan genç diplomatların ortak eğitim programı, birlikte hareket edilmesi halinde çok çeşitli işbirliği alanlarının ortaya çıkabileceğini gösterdi. Ancak toplantı sonunda ortaya çıkan iyimser havanın somut işbirliğine dönüşmesi üye ülkelerin ve özellikle Türkiye’nin süreç içinde izleyeceği politikalara bağlıdır. Hiç kuşkusuz bu tür uluslararası kuruluşların gücü ve etkinliği üyelerin siyasi iradelerinden kaynaklanır. Bu nedenle üye devletler etkin bir D-8 için öngörülen işbirliği projelerini hayata geçirme konusunda iradelerini göstermelidirler. Bu açıdan Ahmet Davutoğlu’nun toplantıya katılımı önemli bir gelişmeydi. Zira Davutoğlu birikimi, dünya ve D-8 gündemine hâkimiyeti ile, diplomatik misyon gereği toplantıya gelen edilgen bir katılımcıdan ziyade etkin ve yönlendirici bir dışişleri bakanı profili gösterdi. Davutoğlu'nun çizdiği global vizyon, D-8 içinde dinamik bir gelişime ortam hazırlarken D-8’in uluslararası ekonomik alanda güçlü ve etkin bir yapıya kavuşması yönünde önemli bir adım oldu. Bundan sonraki süreçte beklenen örgüte gerekli ivmeyi kazandıracak çalışmaların takip edilmesidir.
“Eksen Kayması” ve “Ritmik Diplomasi”
Toplantının Türkiye’ye yansıması ise alınan kararlardan ve yapılan çalışmalardan çok “eksen kayması” tartışmaları şeklinde oldu. Türkiye’nin çok boyutlu dış politika stratejisi izlediği bir dönemde rutin D-8 toplantısı bile eksen kayması olarak sunuldu. Bu tartışmalar karşısında Bakan Davutoğlu dış politikasını Soğuk Savaş süresince alışılagelmiş stratejilerin ötesine taşıyan Türkiye’nin, tek eksenli bir bölge ile sınırlamadan tüm süreçlerde var olmaya çalışan, hem Doğu’yu hem Batı’yı kapsayan çok boyutlu bir dış politika yürüttüğünü belirterek D-8’in de bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Bakan Davutoğlu’nun “Ritmik Diplomasi” kavramıyla açıkladığı, Türkiye’yi küresel güç konumuna getirmeyi amaçlayan dış politikadaki yeni stratejilerin merkezinde D-8 ülkeleri de önemli bir yere sahip. Bugün gerek İslam Dünyası ve gerekse küresel siyasette Türkiye’ye öncü bir konum kazandırmayı amaçlayan yeni dış politika vizyonunda öne çıkan on ülke sıralanırsa D-8 üyelerinden İran, Mısır, Pakistan, Malezya ve Endonezya bu listeye girebilecek ülkeler olacaktır. Türkiye’nin gerek bölgede artan aktivitesi, gerekse uluslararası alanda artan rolü D-8 ülkeleriyle ilişkilerine de yansırken bu ülkelerle işbirliğinin geliştirilmesi büyük önem taşıyor. Bu çerçevede Davutoğlu D-8 ülkelerinden İran, Mısır, Pakistan ve Malezya’ya yaptığı ziyaretlerde birlik ve işbirliğine vurgu yapmıştı. Davutoğlu bu ülkeleri derin tarihi bağlara sahip, çok kapsamlı işbirliği alanlarının birlikte yürütüldüğü ülkeler olarak nitelendirmiş, bu çerçevede ekonomiden enerjiye, ulaştırmadan ortak güvenlik problemlerine kadar çok geniş alanlarda işbirliğinin mevcut olduğunu ve geliştirileceğini belirtmişti.
Etkin bir D-8 ve Türkiye
Zengin doğal kaynakları ve üretim gücüne sahip gelişen sanayisinin yanında İKT’nin nüfus bakımından ise %66'sını, GSMH’sının %65’ini temsil eden, aynı zamanda dış ticarette yine İKT’nin toplam ticaretinin %60’ını oluşturan D-8, sahip olduğu dinamizm ile Türkiye açısından çok önemli bir dış politika aracıdır. Ciddi bir ekonomik işbirliği ile birçok ortak projenin gerçekleşme potansiyeline rağmen D-8’in Türkiye açısından en önemli zaafı hükümetlerin bu oluşuma yaklaşımları olmuştur. İç siyasi çekişmelerden etkilenen D-8, özellikle 2006 Bali Zirvesine kadar varlık gösterememiştir. Bali Zirvesinde umut verici adımlar atılmış, Başbakan Erdoğan zirvede D-8’i toplantı yapılıp dağılan bir örgütten öteye taşıyıp aktifleştireceklerini söylemiştir. Tüm bunlara rağmen bugüne kadar Türkiye, örgüte gereken ivmeyi ve işlerliği kazandıracak önemli bir adım atmamıştır. Türkiye’nin hem kurucu üye olması hem de genel sekreterliğin İstanbul’da olması D-8 içinde gerekli siyasi iradeyi koyup daha aktif bir rol üstlenmesini gerekli kılmaktadır. D-8’in kurulmasında inisiyatif gücünü kullanan Türkiye, örgüte işlerlik kazandırarak uluslararası ekonomi-politik etkinliğini arttıran bir araç haline getirmelidir.
D-8 Genel Sekreteri Dipo Alam'ın kişisel inisiyatif üstlenerek teşkilata etkinlik kazandırma çabaları umut vericidir fakat sorunlara çözüm için yeterli değildir. Etkin bir D-8 için siyasi karar vericiler, iradelerini net bir şekilde ortaya koymalıdırlar. D-8 ülkeleri sahip oldukları kaynakları kullanarak üretim ve ticarette kendi standartlarını belirleyip birbirleriyle olan ekonomik ve ticari ilişkilerini aynen gelişmiş örgütlerdeki gibi üst seviyeye çıkarmak zorundadırlar. D-8 bunu başardığı ölçüde dünya sisteminin önemli aktörlerinden biri olmaya başlayacaktır.
Anlayış Dergisi
SON VİDEO HABER
Haber Ara